7 Haziran 2010 Pazartesi

Nasıl SMMM Oldum?

Bu yazıyı 6 Haziran 2010 Pazar günü kaleme alıyorum. Bundan 3 sene önce, daha bu tarihlerde SMMM’nin açılımını bile bilmiyordum. Mayıs 2007’de PriceWaterhouseCoopers’tan vergi bölümü için teklif aldığımda, tecilimi kaldırmak için tam bir ay önce askerlik şubesine dilekçe vermiş bulunuyordum. Daha sonra kulaktan dolma bilgilerle denetim firmalarında çalışınca askerliğin tecil edilebildiğini duydum ve teklifi kabul ettim. İş için gerekli evrakları toplamaya başladığım süreçte HR’daki bayana askerlikle ilgili işlemleri kendilerinin halledip halletmeyeceğini sorduğumda işin rengi bir hayli değişmişti.

Şirketin bu noktada fazla bir şey yapamacağını, SMMM Staj başlatma sınavını geçerek benim askerliğimi tecil ettirebileceğimi söylemişti.

Aşağıdaki videoyu 17 Eylül 2019 tarihinde, yani SMMM olduktan 9 yıl sonra çektim ve bu meslekle ilgili tecrübelerimi, deneyimlerimi ve tavsiyelerimi anlattım. Videoyu izlemenizi, mesleğe ilgi duyan arkadaşlarınızla paylaşmanızı şiddetle tavsiye ederim:


SMMM’nin daha kaç m ile yazıldığını bile bilmeyen ben internetten konu ile ilgili kaynaklara, sınavın içeriğine bakarken, forumlardaki test ve yazılı sınav ayrımını ve dosya yakanları okuyunca aslında askerliği SMMM sınav süreci ile erteletmenin çok da kolay olmadığını anlamıştım ama o dakikadan sonra yapacak fazla bir şey de yoktu. Bir kere bu yola girmiştim. Konuyu araştırmak için ilk kez bir internet cafeye girdiğimde yanımda biricik dostum Serkan’da vardı. Tepkisi: “sen yaparsın abi!” olmuştu, özgüven kazanmam için olumlu bir adım olmuştu.

Bu arada askerlik şubesinden eve yazı geldi: dilekçemin kabul edildiğini ve 1 Ağustos 2007 tarihinden itibaren asker olacağımı resmen yazmışlardı. Temmuz ayının son haftası ile ağustosun ilk haftasını içine alan süreç için bir doktor raporu ile bakaya kaldım. Aynı ayın sonunda PwC’nin eğitimleri başladı ve 1 ay boyunca İstanbul ve Antalya’daki eğitimlerde duyduğum her yeni şey benim için beni askerlikten kurtaracak (bir süreliğine) bu çok önemli sınavda bir mühimmat gibiydi.

Eğitimler bitip İzmir’de çalışmaya başlamamla birlikte şu meşhur iki ciltlik mavi kitabı evime aldım ve haftasonları istisnasız okumaya başladım. Mart 2008’deki sınava girecektim. O dönem hükümet yeni bir kanun çıkarmıştı ve yüksek lisansı olanlar askerliğini bir sene tecil ettirebiliyordu. Kanunun çıktığı günün akşam üstünde şubeye gidip hemen tecilimi yaptırdım. Haziranda mezun olduğum için 2008 Haziran a kadar tecilliydim. Bu da demek oluyordu ki 2008 Ağustos ayında askere gitmem gerekecekti. Dolayısıyla elimde tek kurşun vardı. Mart 2008 sınavını geçip hedefi 12 den vuracaktım ya da Ağustos’ta paşa paşa askere gidecektim.

Çalışırken okuduklarım anlamlı geliyor, kafamda bir şeyler oluşuyordu. Ta ki Ocak sonu gibi çıkmış soruları çözmeye başlayıncaya kadar… Maalesef sorulara başladığımda durumumun hiç de parlak olmadığını gördüm. Testteki performansın çok kötüydü. Geçmiş yıl sorularına yılmadan dönüp baktım, bazı konuları tekrar tekrar çalıştım. İnternetten bazı dökümanlar indirdim, bazı konular için özet çıkardım.

Kim ne derse desin sınavı kazanmamı sağlayan asıl hamleyi sınava 4 hafta kala bir Cuma günü attım. O gün ofiste Özgür’den Tesmer’in hazırlık CD’sinin sınav sorularına çok yakın hatta bir kısmının birebir aynı soruları içerdiğini duydum. Alper’den izin alıp koşa koşa Tesmer’e gittim, 150 TL + %18 KDV =177 TL’ye Axess kartımla CD’yi aldım. O akşam A1 maaşıyla o kadar para verince ister istemez çalışmaya başladım.

CD’de konu anlatımı gayet yoğun içerikteydi ancak sınava 4 hafta kaldığı için konu çalışarak vakit kaybetmek istemiyordum. Soru çözmeye koyuldum. Soru sayısını falan tercih etme özelliğini koymaları çok hoşuma gitmişti. İlk sonuçlar pek olumlu olmasa da gerçekten geçmiş sınav sorularına yakın sorular gelmesi beni sınavı kazanacağım konusunda umutlandırmıştı. Bazen kendimle iddiaya girerek, bazen kendime yüzdesel hedefler koyarak test çözdüm. Sınava gireceğimiz hafta ortalama başarım %70’lere yaklaşmıştı. 120 soruluk bu testte benim çan eğrisini de göz önünde bulundurarak bu civarda bir başarı tutturmam gerekiyordu. Sınava lisans yıllarımın geçtiği Ankara’da girecektim. Ama Ankara’yı seçme nedenim, hem Mehmet’lerde kalacak olmam hem de Gözde’nin Ankara’lı Hülya’nın da kardeşinin Ankara’da okuyor olması sebebiyleydi.

Mehmet ile sınavdan önceki Cuma gecesi evde son tekrarları yapıp uyuduktan sonra sabha yine erkek kalkık bazı konulara ve eski sorulara göz attık. Çalışmaları öğlen olmadan bitirip dinlenmeye çekildik. Sınava gireceğimiz okula geçince potansiyel meslek mensubu adaylarını gördük ve bunlar bu sınava giriyorsa bizim hayli hayli bu sınavı vermemiz lazım diye düşündük. Amacım kesinlikle kimeyi küçümsemek değil ancak gerçekten sınava giren popülasyon çok alakasız kişileri bir arada toplamıştı.

Sınavdan çıktığımda içimde bir umutsuzluk vardı, pek içime sinmemişti, herhalde geçemedim diye düşünüyordum. Ancak Eylül’den beri yoğun çalıştığım için üzerime düşeni yaptığımdan da şüphem yoktu, bu nedenle çokta keyfimi kaçırmak istemedim ve Ankara’nın tadını çıkarıp Pazar gecesi İzmir’e döndüm. Sonuçlar 2 hafta sonra açıklanacaktı. Deha’nn sitesinden ve diğer forumlardan resmi olmayan sınav sorularına ve cevaplarına ulaşıp kendimce durumumu değerlendirdim. Sayılı gün geçti ve o perşembeyi cumaya bağlayan sınav sonuçlarının açıklanacağı gece geldi. Ama maalesef o gece ben saat 22 gibi dayanamayıp saatimi gece yarısına kurdum ve uyudum. Fakat ya saat çalmadı ya da ben uyku sersemi bir şekilde kapatmışım ki gece 2 gibi ofisten Doğuş’un sonucumu sormak için aramasıyla uyandım. Hemen pc’yi açıp sayfaya girdim. Sonuç ekranında başarılı yazıyordu. O an ki sevincim tarif edilemezdi: Hem askerliğimi tecil ettirmiştim, hem de mesleki hayatım için önemli bir başarı elde etmiştim. Gecenin bir yarısı o sevinçle Nilgün’ü ve teyzemleri aradım. Sabah gururla uyanmıştım…

Yüksek lisansım sebebiyle stajım 1 sene sürdü. Tecilim Ağustos 2009’a kadardı. Temmuz 2009 da ilk kez SMMM Yeterlilik Sınavına girecektim. Dersleri inceledim. Sayısal dersleri seçtim, sözelleri askerdeyken ve dönünce çalışırım diye bir strateji çizdim. Sınavdan önceki hafta yıllık izin kullandım, son tekrarlarımı yaptım. Sınava ilk girişte otomatikman hakkımın düşeceği için bütün derslerden sınava girecektim.

Bazıları çalışır ama çalışmadım der ve başarılı olur. Benimkisi öyle bir durum değil. Ben gerçekten de hukuk ve vergi ile ilgili hiç kitap açmadan sınava girdim. Ama hem okuyan hocaların iyi niyeti hem de sahip olduğum temel ile Temmuz’da girdiğim yeterlilik sınavında 7 de 6 yaptım. Kalan tek ders belki de en çok çalıştığım Maliyet Muhasebesi’ydi. Askerliğimde yemin töreni için ilk kez çarşıya çıktığımda Kemal ile birlikte gittiğimiz internet cafede sonucu gördüğümde asker psikolojime rağmen keyfim tavan yapmıştı.

Askerden dönüp işe başladıktan sonra 14 Şubat sevgililer gününün gecesi itibariyle maliyet dersine de çalışmaya başladım. Elimde hem en çok tavsiye edilen Yurdakul Çaldağ hem de Mümin’den aldığım Deha’nın maliyet kitabı vardı. İkisini de 14 Mart 2010’a kadar olan 1 aylık sürede bitirdim. Sınava girdiğimde karşımda gördüğüm iki soru da gerçekten bana çok kolay gelmişti. Önce 2. soru olan 40 puanlık soruyu yaptım. Sonra 1. soruya başladım. Biraz yazdıktan sonra sınavı geçtiğimi adeta hissettim çünkü 50 bile alsam bana yetiyordu. Biraz daha yazıp çok da uğraşmadan kağıdımı verdim. Heycanlı geçen 50 küsur günlük süreçten sonra müjdeli haberi denetimdeyken Gözde ve Mümin’den aldım. Artık meslek mensubuydum.

İşte benim Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir olma hikayem bu… Askerlikten kaçmak için girdiğim bu yoldan alnımın aklıyla çıktığım için çok şükürler olsun. Bu vesileyle başarım için arayan, tebrik eden herkese de teşekkür ederim.




Dip Not: Bu yazıyı yayımladıktan yaklaşık 8 yıl sonra KGK tarafından yapılan sınavlarda başarılı olarak Bağımsız Denetçi oldum. Bu süreci anlattığım "Nasıl Bağımsız Denetçi Oldum?" konulu tecrübem için buradan buyurun:

http://volkanyorulmaz.blogspot.com/2018/12/nasl-bagmsz-denetci-oldum.html


5 Haziran 2010 Cumartesi

500 Days of Summer



Yağmurlu bir cumartesi günü eğer evdeyseniz bir film izlemek isteyebilirsiniz. Laptop'u açıp arşivinizdeki vurdulu kırdılı iflmler arasında gezerken birden diğerlerine göre "yumuşak" bir film dikkatinizi çeker. Ekşisözlük'ten film hakkında araştırma yapıp, ilk sayfadaki olumlu yazıları okuyunca, film izleme pozisyonu alınır. Dakikalar geçtikçe film daha bi sarar ve bittiğinde müthiş bir tad bırakır. Ve pek tabii ki arşivimdeki yerini alır.

Google adsense

Analytics