14 Kasım 2019 Perşembe

Duygusal Dayanıklılık Üzerine

Zor geçen bir mesai gününün ardından eve giderken düşmüş omuzlarınızın hemen üstünde, beyninizden geçen o negatif düşüncelerin içinde duygusal olarak çökmüş olduğunuzu hiç hissettiniz mi? Yoksa daha dün mü bu moddaydınız? Yoksa sıklıkla mı bu moda giriyorsunuz? Ya da hiç böyle şeyler yaşamıyorsanız, sizi bu avantaja sahip olmaya iten şartlar nedir?

Acar Baltaş "Duygusal Dayanıklılık" başlıklı bir makale ile bu konuda çıkardığı izlenimlerini paylaşmış. Ben de düşünce ve deneyimlerine çok değer verdiğim Acar Bey'in paylaştığı içerikten altını çizdiğim satırları buraya taşımak istedim. Belki omuzlarınızın düşmesine, başınızın ağrımasına, kendinizi bitik hissetmenize engel olacak bir dönüşümün ilk adımı olur.


Güçlü kişilikler gerçek savaşları, bir satranç oyunu gibi görür. Oysa birçok kişi, bir satranç oyunu gerçek bir savaş gibi algılanmaktadır.

Duygusal dayanıklılık veya yılmazlık ancak kişi sınandıkça, zorlandıkça ve konfor alanının dışına çıktıkça gelişen bir özellik. Bazı insanların buna doğuştan hazırlıklı olduğunu söyleyen araştırmacılar olmuş ancak bu özellik önemli ölçüde hayat içinde gelişiyor. Bunun en somut örneği çok dezavantajlı ortamlardan geldikleri halde, yaşadıkları güçlüklere takılmayıp mücadele sürecinde birçok yetkinlik kazanarak hem hayatını zenginleştiren hem de başarılı olan insanların varlığıdır.

Kendimize sormamız gereken soru “İçinde bulunduğum durumun gerçeklerini tam anlamıyla anlıyor ve bunun doğurabileceği sonuçları kabulleniyor muyum?” “Düşündüğüm çözüm ‘ya olmazsa’ yedek planım ne?”

Gerçekleri görmek ve ders çıkartmak birbirleriyle yakından ilişkilidir. Duygusal dayanıklılığı yüksek insanlar çektikleri sıkıntıları aşıp, karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden geldikleri yolculukta yeni beceriler kazanır ve potansiyellerinin farkında olmadıkları yönlerini keşfederler. Böylece hem şimdiki zamanı hem de geleceğe doğru kurdukları sağlam köprü ilerideki engelleri karşılarken onlara güç ve yeterlilik duygusu verir.

Güçlü bir değer sistemi, olayları yorumlamak ve harekete geçmek için pusula görevi görür.

Duygusal esnekliğin ana dayanağı olumlu tutumdur. Olumlu tutum bir anlamda elde olanlarla yeni bir şey üretme becerisidir. Olumlu tutum, kişinin zihinsel ve duygusal enerjisini olmuş olana değil, olacak olana odaklamasını sağlar. Bu düşünce biçimini refleks haline getirenler en zor durumlarda bile zihinlerini yeni ve farklı çözümler üretmeye odaklarlar.

Gençlerin çocukluklarından başlayarak koruyucu bir aile ortamında yetişmiş olmak, duygusal dayanıklılık ve özyeterlilik geliştirmek konusunda en büyük engeldir. Ev işi yaparak ailenin refahına değil hayatına ortak olmak, yaz tatillerinde çalışmak, öğrenci kulüplerinde görev almak, sivil toplum kuruluşlarında çalışmak, düzenli ve sportif bir etkinlik içinde bulunmak, duygusal dayanıklılık geliştirmek için imkan sunar. 

Duygusal esnekliğe sahip kişiler zor durumlarda umutsuzluğa kapılmaz, şikayet etmez, yaşanan zorluklardan bir anlam çıkartmaya çalışır, çözüm üretir ve yaşanan olumsuzlukları gelişme yolunda bir fırsat olarak görür. Bunun sonucunda da daha sonra karşılaştıkları zorluklar için öz yeterlilik geliştirirler.

5 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Volkan bey merhaba öncelikle emeğine sağlık,rica etsem sınava çalışma dönemindeyim tüm çalışmalarınızı PDF olarak paylaşırsınız . Simdiden çok teşekkür ederim h.boyraz49@gmail.com

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,

    Notlarımı mail adresinize ilettim.

    Başarılar dilerim.

    Volkan

    YanıtlaSil
  4. SAMİ ÖZDEMİR30 Aralık 2022 17:19

    Volkan Bey Bağımsız Denet.ilik Ders notlarınızı mail adresime gönderirseniz çok sevinirim. iyi akşamlar...

    "sami.ozdemir@hotmail.com.tr"

    YanıtlaSil