Bugün yarım gün resmi tatil, yarım gün de şirket köprü izin kullandırıp 29 Ekim ile beraber dört günlük bir tatil imkanı sundu. Adı tatil ama ben tatilde miyim yoksa çalışmaya göre daha mı ızdırap çekiyorum... Cuma akşamı 9 gibi bilgisayar başından kalkmıştım, Cumartesi neredeyse ofiste tam gün izin yaptım. Pazar akşamı okunmamış maillerime cevap verdim ve bugün de dayanamayıp kaçamak yaparcasına ara ara maillerime bakıyorum. Tabii offline takılsam da MS Teams’ten gelen bildirimleri de alıyorum. Tüm bunlar kafamda yeni yapılacaklar listesi oluştururken insanın dinlenmesi mümkün mü?
Çok şükür işimiz güzel, seviyoruz şirketimizi de ama bu yük çok fazla ve ağır geliyor bir yerden sonra bünyeye...Benden bir şey istendiğinde park edeyim, sıraya alayım diyebilecek rahatlık seviyesinde olmadığım için herkesin her talebine hızlı bir şekilde destek olmaya çalışırken bu kez kendime destek olamıyorum.
Moral bozarak bu işin içinden çıkamayacağımı neyse ki İzmir’den İstanbul’a taşındığımda kariyerimdeki açılım ile yaşayarak gözlemledim. Bunu bir kez daha yapabilirim. İşte bu yüzden daha çok aileme vakit ayırıp, edebi değeri olmayan bu yazılarımla içimi daha fazla döküp dengeyi bulmaya çalışıyorum. Sabaha kadar da çalışsam, uyumaya ya da tuvalete gittiğimde yeni bir maille belki saatlerimi ya da günlerimi alacak yeni bir analiz talebi alabilirim. İşte bu yüzden “sonu yok” bilincini edinmeliyim. Yıllar önce de hayır demeyi sevmiyor ve beceremiyordum, bugün de durum çok farklı değil belki ama hayır diyemediğim durumda da belki evet demekten kaçınma da iyi bir taktik olabilir.
Bardağın dolu tarafını görmek, akıp giden hayatın içinde yapmamız gereken en iyi şey. İşte by yüzden şükrüm bitmez benim. Ailem var, sağlığım var ve işim var. Yükü de beni hayatta tutacak mücadelem olsun. Bakın ne de güzel Polyana da oluyorum. İşte o benden talepte bulunan o mail sahiplerine de böyle yapacağım ve başarılı da olacağım.
Şimdi biraz bulunduğum kafede kitap okuyup, izin günümün tadını çıkarayım. Akşam derbi de var. Yatmadan önce de biraz mailleri toparlasam, sabah da şampiyon kahvaltısı sonrası biraz daha... (akıştayız dostlar...)