Brad Stone'un amazonun kuruluşu ve hangi aşamalardan geçerek günümüze
(2013) kadar gelişini şirkette eski yeni çalışanlar ve rakipleri üzerinden
anlattığı, yer yer Jeff'in gelişimi aile hayatı ve düşünce tarzının anlattığı bir
kitap “Jeff Bezos ve Amazon Çağı”.
Kitabı okurken bazen Jeff’in bazen de onun iş arkadaşlarının Jeff ile ya
da Jeff’in yönetim biçimiyle ilgili söylediği sözlerden ilgimi çeken, “vurucu”
bulduklarımı not aldım. Her zaman söylediğim gibi, söz uçar yazı kalır dedim,
ve aşağıda ölümsüzleştirdim.
Bakalım sizin favoriniz ne olacak?
***
Hiç kimse
yapamazsınız demedi ama hiç kimse bunu yapabileceğini düşünmedi.
Hiç kimsenin
prensiplerini değiştirmesine neden olmasına izin verme.
Küçük
olduğun zaman, senden büyük olan birisi her zaman gelip elindekileri
alabilir.
Rakiplerimizden
endişelenmeyin çünkü bize para gönderenler nasıl olsa asla onlar olmayacaklar.
Biz müşterilerimiz için endişe duyalım ve başımızı öne eğerek işe
odaklanalım.
Ürünler ve
hizmetler, daha fazla insan tarafından kullanıldıklarında çoğalan bir değer
kazanırlar.
Bezos, çabuk
hareket edebilecek ve büyük işleri yapabilecek çok yönlü yöneticiler arıyordu.
Onlara 'atlet' diyordu.
"Eğer
iyi değilsen Jeff seni sakız gibi çiğneyip tükürür. Eğer iyiysen sırtına binip
ölesiye çalıştırır."
2000 yılının
yazında, Ravi Suria’nın (yatırım firmasında finansal analist) Amazon hakkındaki
fikirlerini halk arasında yaymaya devam etmesi sonucunda Amazon’un hisse
senetlerindeki düşüşün ivmesi hızlanmaya başladı. Hazirandaki üç haftalık süre
içinde hisseler neredeyse değerinin yarısını kaybederek, 57 dolardan 33 dolara
düştü. Şirket çalışanları endişelenmeye başladılar. Bezos, ofisindeki beyaz
tahtaya “Ben hisse senedi fiyatından ibaret değilim” diye yazdı ve artan
kötümserliğe aldırmamaları için çalışanlarına talimat verdi. Herkesin katıldığı
bir toplantıda Bezos, “Hisse senedi fiyatları yüzde otuz arttığı zaman
kendinizi yüzde otuz daha zeki hissetmediğinize göre, fiyatlar yüzde otuz
düştüğünde de kendinizi yüzde otuz daha aptal hissetmemelisiniz” dedi. Bezos
bunu Warren Buffet’a örnek olan İngiliz asıllı yatırımcı Benjamin Graham’den
bir alıntı yaparak açıklıyordu: “Borsa, kısa vadeli bir oy kullanma
makinesidir. Uzun vadede ise şirketin gerçek değerini ölçen bir tartı
makinesidir.” Bezos’a göre eğer Amazon müşteriye odaklanmayı sürdürürse, iyiye
gidecekti.
Bezos, sanki
bu acayip müşteri tutkusunu kanıtlamak ister gibi pahalı bir yatırımla,
Amazon’un Quidditch süpürgesini, yükselen Harry Potter fantezi kitap serisine
yöneltti. Temmuz ayında kitabın yazarı J. K. Rowling, bu serinin Harry Potter
ve Ateş Kadehi adlı dördüncü kitabını yayınladı. Bu arada Amazon kendi
müşterilerine, bu kitabı yüzde 40 indirimle ve normal posta fiyatına ekspres
postayla 8 Temmuz Cumartesi günü – kitabın yayınlandığı gün – ellerinde olacak
şekilde göndermeyi taahhüt etti. Amazon, yaklaşık 255.000 adetlik satıştan,
tıpkı Wall Street’i hayal kırıklığına uğratan türde para kaybetme taktiğinde
olduğu gibi, kitap başına birkaç dolar zarar etti. Fakat Bezos bunu, sadece
müşteri sadakatini oluşturmak için yapılmış bir hareket dışında bir şey olarak
görmeyi reddediyordu. “Bu, ‘ya o ya şu’ mantığı ve eğer müşteri için iyi bir
şey yapıyorsan bu, hissedarlar için kesinlikle kötü bir şeydir düşüncesi çok
amatörce” demişti Bezos.
Bezos açık
olarak bir grubu diğerinden (bireyselleştirme grubu ile editörler grubu) daha
üstün tutmuyor fakat test sonuçlarına bakıyordu. Zamanla insanların rekabet
edemediği açıkça ortaya çıktı. P13N (personalization) ofisinin kapısında, bir
müsabakada buharla çalışan bir delgi makinesine karşı, bir delik açma yarışına
giren bir balyoz işçisinin öyküsünü anlatan halk hikayesine atfen yazılmış,
İNSANLAR SONUÇTA JOHN HENRY'NİN ÖLDÜĞÜNÜ UNUTTU, diye yazan bir levha vardı;
adam yarışmayı kazanmış fakat hemen ardından ölmüştü.
Başka
birinin seni parçalayıp yemesi yerine, senin kendi kendini yemen çok daha
iyidir.
Toplantılar
artık daha önce Amazon’da ve kurumsal yönetim altındaki her yerde yapıldığı
gibi birinin ayağa kalkarak toplantıyı yönetmesi şeklinde yapılmıyordu. Bunun
yerine katılanlara yazılı metinler dağıtılıyor ve herkes bu yazıları on beş
dakika veya daha fazla bir süre sessizce okuyordu. Tamamlayıcı olarak hemen
acele bir ek karar alındı: metinler, dipnotlar için altta bir boşluk kalacak
şekilde altı sayfayla sınırlı olacaktı. Bezos bu formülü daha da geliştirdi.
Yeni bir özellik ya da ürün önerisi yapılacağı zaman, bunun metninin mutlaka
bir basın açıklaması taslağı şeklinde olmasını hükme bağladı. Buradaki hedef,
çalışanların konunun tam özüne bir atış yapmasını sağlamak, müşterinin
görebileceği bir şeyden başlamak – basın açıklaması – ve bunu geriye doğru
çalıştırmaktı.
“Eğer bir
işi hiç bilmiyorsan, onu Marketplace’te başlat, perakendecileri oraya çek, ne
yaptıklarına ve ne sattıklarına bak, anla ve sonra o işe dal.” Bezos, en
azından başta bu planı makul bulmuş gibi görünüyordu. Ve sonra bir gün S-Ekibi
ve ağır ürünler ekibiyle yaptığı bir toplantıda bir şey onu çileden çıkardı.
Mücevherat işindeki kar marjlarından bahsediyorlardı ve Randy Miller’ın çalışma
arkadaşlarından biri, mücevher sanayisinde olanların bu işi “geleneksel olarak”
nasıl yönettiklerinden söz etti. “Bu konuda doğru düşünmüyorsun,” dedi Bezos ve
odasından bir şey getireceğini söyleyerek toplantıdan çıktı. Birkaç dakika
sonra dönerek, getirdiği bir deste fotokopiden toplantıdaki herkese birer tane
dağıttı. Kağıtta on cümle uzunluğunda yazılmış sadece bir paragraf vardı. Şu
sözlerle başlıyordu: Biz “Aykırı Mağaza”yız. Bu belge, Bezos’un kendi şirketini
nasıl gördüğünü ortay koyuyordu – ve neden yıllar sonra bile, Amazon’un o
piyasaya girişinden sonra birçok piyasanın yerine oturmadığını da açıklıyordu.
Bezos,
Amazon’un kaderinin heyecan vermeyen ve az kar eden bir online perakende
şirketi olmasını kabullenemiyordu. O sıralarda hiç durmadan, “Bu çıkmazdan
kurtulmanın tek yolu var,” diyordu çalışanlarına, “o da çıkış için kendi
yolumuzu yaratmak.”
Dalzell,
Amazon’u uzaktan izlemiş ve Bezos’un nasıl dünyanın en beğenilen şirket
başkanlarından biri haline geldiğini şaşkınlıkla gözlemişti. “Jeff benim o güne
kadar çalışmış olduğum kişiler arasında iki şeyi herkesten çok daha iyi yapan
biri,” diyor Dalzell. “Gerçeği sahiplenir. Pek çok kişi gerçekten bahseder
fakat kararlarını o andaki en gerçek duruma bağlı olarak almazlar.” “İkinci şey
ise, alışılmış düşünce kalıplarına bağlı olmaması. Beni en hayrete düşüren şey
onun sadece fizik kanunlarıyla sınırlı olması. Bunları değiştiremez. Fakat
diğer her şey onun için tartışmaya açıktır.”
“Rakipler mi
yoksa müşteriler mi kafamıza daha çok takılır denildiğinde biz her zaman
müşteriyi kafamıza takarız,” diyordu Bezos. “Rakiplerimizin ne yaptığını
dikkatle izleriz fakat enerjimizi aktardığımız yer onlar değildir.”
Amazon’da
satış yapmayı reddeden bazı şirketler bile onun 200 milyon aktif müşterisine ve
hareketli satışlarının çekiciliğine dayanamayarak sonunda ona geri
dönüyorlardı. Amazon’un kendi çalışanları sitedeki üçüncü tarafların
satışlarını eroin bağımlılığına benzetiyorlar – satıcılar satışlar patladıkça
aniden aşırı bir mutluluğa kapılarak uçmuş bir kafayla dolaşıyor, sonra Amazon
onların kar marjlarını kısmaya ve fiyatlarını indirmeye başlayınca eroin bağımlısı
gibi bunu arar hale geliyor ve kendini yok etme evresine geçiyorlardı.
“Satıcılar, eroin almamaları gerektiğini biliyor ama almadan duramıyorlar,”
diyor, eski Amazon satın alma yöneticisi Kerry Morris. “Sonunda kendilerini
oradan kesip koparmak zorunda olduklarını görene kadar zorluyorlar,
söyleniyorlar, şikayet ediyorlar ve tehditler yağdırıyorlar.”
“Buz
satıcısı yıllardır haftalık Amerikan yaşam kültürünün gerçekten önemli bir
parçasıydı ve onun amacı yiyeceklerin bozulmasını önlemekti,” diyor Amazon’un
Audible şubesinin kurucusu ve genel müdürü olan Donald Katz. “Fakat buzdolabı
icat edildiği zaman artık buz satıcısının ne düşündüğünün önemi kalmadı ve hiç
kimse de bu konuda yazılar yazmak için uzun zaman harcamadı.”
Omurgalı ol,
hemfikir olma ve kendini fikrini savun – Liderler, ne kadar rahatsızlık duyup
bunalsalar da aynı fikirde olmadıkları kararlara karşı gelmek zorundadırlar.
Liderlerin kendi görüşleri vardır ve ısrarcıdırlar. Sosyal uyum adına
fikirlerinden ödün vermezler. Bir karar verdikleri zaman onu sonuna kadar
savunurlar.
Tutumluluk –
Biz müşteriye bir yarar sağlamayacak şeyler için para harcamamaya çalışırız.
Tutumlu olmak, becerikliliği, kendine yetmeyi ve yaratıcılığı besler. Çalışan
insan sayısının, bütçe büyüklüğünün veya sabit masrafın bize getirdiği ekstra
bir puan yoktur.
Tıpkı Steve
Jobs gibi Bezos da şirkette çalışanların, yatırımcıların ve kuşkucu halkın
direncini zaman içinde kırarak onları kendi düşünce tarzına yönlendiriyor: Her
türlü süreç daha fazla geliştirilebilir. Akıllı insanlar için görünmez olan
hatalar, yeni gelenler tarafından görülebilir. Basit çözümler her zaman en iyi
çözümlerdir. Bütün bu anekdotları tekrarlamak tekdüze bir ezber değil,
hesaplanmış bir strateji. “Geri kalanımız karmaşık ve çelişkili hedeflerin dağınıklığı
içinde dönüp duruyoruz ve bu da başkalarının bize yardım etmesini
zorlaştırıyor,” diyor Bezos’un arkadaşı Danny Hillis. “Jeff kendi hedefleri
konusunda çok açık ve yalın ve bunları ifade ediş tarzı onların anlaşılmasını
kolaylaştırıyor çünkü bu konuda tutarlı.”
“Amazon’un
neden internetin ilk zamanlarında iş yapmaya başlayan diğer bütün şirketlerden
farklı olduğuna bakarsanız, bunun Bezos’un daha en başında konuya uzun vadeli
bir vizyon içinde yaklaşmasına bağlı olduğunu görürsünüz,” diye devam ediyor
Hillis. “Bu, onlarca yıla yayılan bir proje. Bu kavram, tutarlı olduğu takdirde
çok büyük bir bölümünü uzun bir zaman çerçevesi içinde başarabileceği bir fikir
ve onun temel felsefesi de bu.”
Bezos, bir
zaman önce Amazon’un tescilli 1-Click ile sipariş verme metodunu Barnes &
Noble gibi rakiplerinden korurken yaptıkları tartışma sırasında, “Bizim büyük
ve tek bir avantajımız yok,” demişti eski muhaliflerinden biri olan yayıncı Tim
O’Reilly’ye. “O yüzden birçok küçük avantajın oluşturduğu kalın bir halat örmek
zorundayız.” Amazon o halatı örmeye hala devam ediyor. Kurucusunun kurumsal
insafsızlığını ve vizyonunu ortaya koyarak örmeye ve büyümeye devam etmek, onun
geleceği demek. Ve Jeff Bezos sahneden çekilinceye ya da önünde duracak hiç
kimse kalmayıncaya kadar büyümeye devam edecek.
Jeff
geleceği görerek, tüm şirketin kendi vizyonunu içselleştirmesini sağlamak için
en kritik yapı taşlarını (DNA) tam yerine koyuyor. Her zaman en parlak ve
yüksek büyüme sağlayacak potansiyele sahip olan ve “bina kurucusu” olarak doğru
değerlere ve akıcı zekaya sahip kişilere yöneliyor. Her zaman uzun vadeli
düşünen, cesur ve yenilikçi, kesinlikle müşterinin güvenine ve memnuniyetine
öncelik veren insanlar arıyor. Bütün bunlar Jeff ile üst düzey yönetici ekip
tarafından her gün yaşama geçirildi ve örnek olarak sürdürüldü. Kişisel
zenginlik hiç söz konusu olmadı ya da gerçekten düşünülmedi. Ben bugünlerde üst
düzey yöneticilerinin ve yönetim kurulunun aklındaki en önde gelen düşüncenin
oradan “çıkmak” olduğu bazı şirketler görüyorum ve böyle bir düşüncenin en alt
seviyedeki elemanın vereceği en küçük karara kadar yayılacağı ve şu soruya yol
açacağı çok açık: Biz iyi bir şey mi yaratıyoruz, yoksa sadece iyi gibi görünen
ve aslında bizi satın alabilen veya finanse eden bir şey mi?
Büyük düşün – Küçük
düşünmek, kendi kendini gerçekleştiren (kerameti kendinden menkul) bir
kehanettir. Liderler sonuçlara götüren cesur bir yön yaratır ve çevrelerine
iletirler. Onlar değişik düşünürler ve müşterilere hizmet etmek için çeşitli
yollar ararlar. Ve evet, bu parlak bir PR çalışması olmuştu. Tatil sezonu
alışverişlerinin en yoğun seviyeye ulaştığı bir zamanda görünüşe göre herkes
Amazon’dan bahsediyordu.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder