Herşeyden önce
bağımsız denetçi tarafından (Ernst&Young – hani Fikret Orman’ın Yıldırım
Demirören’in dönemi için denetim yaptırdığı bağımsız denetim kuruluşu)
hazırlanan bu raporda denetçi şartlı görüş beyan etmiştir. Bu ne demek
derseniz, olumlu görüş
dışında bir görüş verileceği zaman kullanılacak üç farklı görüş türü
belirlenmektedir: Sınırlı olumlu görüş (şartlı görüş), olumsuz görüş ve görüş
vermekten kaçınma. Peki neden Beşiktaş’ın 31 Mayıs 2014 tarihi itibarıyla
hazırlanmış finansal tablolarına şartlı görüş verilmiş. Bunun 2 nedeni var:
- 1 Haziran 2012-31 Mayıs 2013 faaliyet dönemine ilişkin yönetim kurulu başkanı (Yıldırım Demirören) ve bazı yöneticilerin (Ertunç Soğancıoğlu, Mehmet Soysal) ibra edilememiş olması ve bunun mevcut finansal tablolara nasıl yansıyacağının tespit edilememesi
- Kulüp 31 Mayıs 2012 tarihinden itibaren ödenmemiş tüm futbolcu ve teknik direktör borçlarına stopaj hesaplamaya başlamış ve bu vergi aslına ilişkin karşılığı finansal tablolarına kaydetmiş. Ancak bunların ilgili dönemlerde tahakkuk ettirilmemesinden ötürü vergi cezası ve gecikme faizi hesaplanması gerekmekte. Henüz beyan edilmeyen bu vergiler için şu an için bir tespit yapılamadığı için bu tutarlar da finansal tablolarda mevcut değil.
Bu arada bir dipnot olarak Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin özel hesap dönemini tercih etmesi sebebiyle mali yılsonunun 31 Aralık değil 31 Mayıs olduğunu belirtmem de fayda var.
Bağımsız denetim
raporunda yönetimin 2014-2015 sezonu için gelir ve giderleri oluşturacak
tahmini kalem ve tutarları beyan ettiğini görüyoruz. Tahmin edeceğiniz üzere en
yüksek gelir kalemini yayın gelirleri, en yüksek gider kalemini de personel
giderleri yani futbolcuların maaşları oluşturuyor.
2014-2015 yılında
190 milyon TL’lik gider öngörülmüş. Peki bu gider kalemi 2013-2014 döneminde
gerçekleşenle kıyaslanırsa?
Görünen şu ki 227
milyonluk gerçekleşen gider tutarını tıpkı 2012-2013 sezonundaki gibi 190
milyon seviyesine çekmeye çalışıyor yönetim. İddialı bir hedef ancak var olan
hedeflere ulaşmak için de oldukça mantıklı seçilmiş bir hedef olduğunu söylemek
lazım. İki yıl arasındaki farkın aslen ücret giderlerinden kaynaklandığını
görüyoruz. Kulüpten ayrılan futbolcular olması bu giderin azalmasına sebep
olacaktır ama yeni gelen/gelecek olan futbolcuların maliyeti ve mevcut
futbolculara yapılan ücret iyileştirmeleri de dipteki hedefin tutturulması için
diğer kalemlerin de iyi yönetilmesi gereğini ortaya koymaktadır.
Borçlara
baktığımızda, ticari faaliyetlerde futbolcu ve kulüplere olan borçlardan çok
bankalara olan borçların önemli olduğunu düşünürsek, burada kısa vadeli
borçların önümüzdeki dönemde yönetimin başını oldukça ağrıtacağını kestirmek
çok da zor değil.
Neden diyecek
olursanız, toplam 107 milyon TL’lik kredinin 41 milyon TL’sini 1 yıl içerisinde
ödemek gerekiyor. Yönetim bu borçları yeniden yapılandırmak için bir an önce
aksiyon almalı ve uzun vadeye yaymalı diye düşünüyorum.
Yukarıda en büyük
gider kalemimizin futbolcular olduğunu söylemişken çalışanlara sağlanan
faydalara ilişkin borçlarımızdan da bahsetmek gerekir.
98 Milyon TL’lik
borcun 34 milyon TL’si maaş niteliğinde, geriye kalanı ise vergi aslı. İlk
başta şartlı görüşün sebebini anlatırken bu tutara ilişkin ceza ve faizin
finansal tablolara girmediğini belirtmiştim. Yani aslında bu tutar daha da
artacak.
Borçlardan
bahsetmişken Hugo Almeida’nın sözleşmesinin bitmesi ve bu sözleşmenin bitişi
öncesinde kulübün futbolcuyu satamamış olmasından ötürü Quality Football
Ireland’a 2 milyon Euro anapara ve 682 bin Euro faiz borcu mevcuttur.
Hangi
futbolcularımız külübe alacaklarına ya da cezalarına yönelik dava açmış, bir de
buna bakalım isterseniz. Raporda hem eski hem de halen sözleşmeli
futbolcularımız mevcut. Bunlar Quaresma, Aurelio, Escude, Gökhan Töre, Rıdvan
Şimşek. Bu isimlerden en çok Gökhan Töre’ye şaşırdım. Transfer döneminde
Beşiktaş’ı ne kadar istediğini instagram’daki foto ve açıklamalarından sürekli
bildirirken aynı dönemde bu şekilde dava açmış olması beni hayal kırıklığına
uğrattı. Bu konuda basında çıkan haberlere açıkçası aldırış etmemiştim ama
belli ki kariyerine profesyonel bir şekilde bağlı. Saygı duyuyorum…
Futbolculardan
bahsetmişken, finansal tablolarda futbolcular için ödemiş olduğumuz lisans
haklarını incelediğimiz de büyük umutlarla transfer edilen bazı
futbolcularımızın yaşatmış olduğu hayal kırıklıklarından ötürü kendilerine
ödenen lisans hakları için değer düşüklüğü ayrıldığını görüyoruz.
5.8 milyonluk
toplam değer düşüklüğünün 3 milyon lirası Sezer Öztürk’ten, 1.5 milyon TL’si de
Gökhan Süzen’den kaynaklanıyor. Her iki futbolcunun da kadro dışı bırakılmış
olması bu değer düşüklüğünün temel sebebini oluşturuyor.
---
Bu satırları
kaleme aldığım şu dakika itibarıyla Süleyman Seba’nın vefatı haberi tarafıma
ulaştı. Şu dakikadan sonra daha fazla analiz ve yorum yazmak istemiyorum. Seba
benim çocukluğumdan liseli yıllarıma kadar kulübümüzün başkanlığını yapmış
efsanevi başkanıdır. Kendisine hep bir saygı duymuşumdur. Duruşu, tavrı hep
bizim için onur kaynağı olmuştur. Ne mutlu ki bu kadar güzel duygu ve
düşüncelerle milyonlarca insan kendisini hep anacak. Para pul elbet bir şekilde
kazanılır ancak böyle erdemleri elde etmek herkese nasip olmaz. Mekanın cennet
olsun büyük başkan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder