Kendim için 5 Kasım akşamı bir iyilik yapıp office.com'a girdim, beyaz bir Word dökümanı açıp adını da "Hedeflerim" koyduktan sonra buluta kaydettim. Kariyerimle, sağlığımla, yatırımlarımla ilgili başlıklar açıp içlerine sohbet edercesine bir şeyler karaladım.
Bu 19 Kasım akşamı da kaldığım yerden devam ettim. Hep derler ya, yazdığın hedeflerine erişirsin diye. Blog’uma yazsam birileri okur da alay eder diye çekindiğim o hedefleri en azından şimdilik kendimin erişebileceği bir yere yazıp izliyorum. Hem de kendimle bir değerlendirme, yüzleşme gibi oluyor. Daha önce yazdığım hedefe yürüyebilmek için aradan geçen zamanda ne adım atmışım diye şöyle bir düşünme fırsatı buluyorum.
Dönelim gündemime…
Bugün Ozan Varol’un son kitabını (Awaken Your Genious) okurken cep telefonundan, sosyal medyadan ve clickbait haberlerden uzak durmak konusunda bir kez daha yüreklendim. Bu Pazar olabildiğince elimi az götürmeye çalıştım. En azından seçici oldum. Mesela akşamüstü BBC’nin YouTube kanalında Dua Lipa’nın Tim Cook’u ağırladığı söyleşiyi falan izleyip ortamlarda satacağım bilgilerle beslendim. Bu arada Ozan Varol bu içeriklerden beslenme konusunda da tavsiyeler vermiş kitabında, mesela besleneceğimiz kitapların bloglardan, sesli kitapların podcastlerden öncelikli olması gerektiğini çünkü daha fazla bir hazırlık dönemi ve çalışma içerdiklerini anlatmış. Haksız değil, dün Okan okuldayken Nilgün ile Emaar’da kahve içip bir blog içeriği hazırlayabildim. Tahminimce 1.5 saatlik bir çalışmanın sonucuydu. Eve gelince instagram ve linkedin hesabımdan da paylaşınca, blogumun istatistiklerine olumlu yansıdı. Şurada dursun: https://myhighlightz.blogspot.com/2023/11/game-on-how-playing-video-games-can.html
Kitap okumak güzeldir
Bugün kahvaltı sonra Kobo e-reader’ımdan Ozan Varol’u okurken, Okan neden hep dijital kitap okuduğumu sordu. Ben de altını çizerek okumayı sevdiğimi, sonrasında bu çizdiklerimi blog’umda paylaşmanın beni mutlu ettiğini söyledim. O da normal kitap okuyarak da kitabın altını çizebileceğimi ve not alabileceğimi söyleyince, kitap okuyan rol model ebeveyn olabilmek için yazın severek okudum Matt Haig’in henüz okuma fırsatı bulamadığım (sanırım Okan tetiklemese yaz tatilini beklerdim) “Zamanı Durdurmanın Yolları” adlı kitabına başladım. Kitapta bazen “bu cümleyi not almalıyım” dediğim anlar oluyor, o zaman da telefondan notları açıp klavyeye okuyorum ve yazılı metne çevirmesini büyük bir zevkle kontrol edip kaydediyorum.
Havalar da bozdu
Havalar geç soğudu bu kış, kaloriferler yeni yanmaya başladı. Bir de belediyeler afet uyarısı yapınca, hafta sonu “tedbiren” evde geçti. Gözlemlerime göre haftasonu rutin kredi kartıma yansıyan harcamalarımı dikkate almazsak, harcama ortalamamı artıran yegane günler olarak öne çıkıyor. Boş vakit hafta içine göre fazla olunca, ailece bir yemek, bir kahve ya da alışveriş merkezi ziyareti kredi kartında hemen 4 haneli ek harcama olarak kayıtlara geçiyor. Neyse ki hava kötü olunca eve kapanmak bu harcamaların da minimumda tutulmasını sağlıyor. Bununla ilgili gözlemimi, hatta memnuniyetimi bir tweet ile paylaşacaktım ama “cimri”ligimi bir de sosyal medya üzerinden bilinir hale getirmeye çekindim.
Sözlerimin sonuna gelirken
İki gün sonra daha önce hiç görmediğim Sırbistan’ın Belgrad şehrine gidip Finans ekibimizle bir takım toplantısına katılacağım. İçeriğin daha çok takım ruhunu artırmak olduğunu bildiğim için bunu biraz kafa boşaltmak ve yaklaşan yıl kapanışı öncesi enerji toplamak için kullanmak istiyorum. Soğuk hava buna ne kadar izin verecek bilmiyorum ama 2018’de Romanya’ya 3 haftalık denetim için gittiğimde tek başıma gezdiğim sokaklar, gittiğim restoran ve kafeler bana çok iyi gelmişti. İnşallah yine güzel hatıralar ve iyi bir ruh hali ile dönerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder