Geçtiğimiz günlerde “Sağlığın Yerindeyse Şükret, Sevdiklerinin de Sağlıyı Yerindeyse Bir Daha Şükret” başlıklı yazımda anneannemin hastalığından bahsetmiştim. O yazının üzerinden neredeyse 5 hafta geçti ama durum iyiye gitmediği gibi daha da kötüye gidiyor. Adeta yavaş yavaş veda ederken anneannem bize, elden hiçbir şey de gelmiyor. Önceleri onu öylece yatağında izleyebiliyorken, şimdilerde ise sadece yoğun bakım odasında dakikalarla sınırlı onu görebilmek.
Anneannem ile bir anneler günü hatırası |
Son 2 haftadır Finike’de uzaktan çalıştığım dönemde anneannem daha da kötü olunca onu yine ambulansla hastaneye kaldırmışlar ve bu kez bir gece yatırıp çıkarmamışlar. Durumu her ne kadar kötü de olsa, annemler biz uzaktayken keyfimiz kaçmasın diye durumu idare edip, benim rutin “gece nasıl geçti?” sorularıma “aynı, bir değişiklik yok” şeklinde idareten cevaplar vermişler. Neyse ki biz İstanbul’a geldikten sonra evden ilk arayışımda durumu benimle de paylaştılar. Üzüldüm, hem de çok, ama en çok da anneme ve teyzeme üzüldüm. Alışmıyorlardı yaklaşmakta olan gerçeğe bir türlü. Durumu bana anlatırken hıçkıra hıçkıra ağlamaları, o gerçekle yüzleştiklerinde yaşayacaklarının bir ön gösterimi gibiydi. Zordu, hem de çok zor.
Tüm bunlar olurken, hayat tüm hızıyla devam ediyordu.
Telefonu elimden bırakıp kendime geldikten sonra kafamı dağıtmak için önce
youtube’a girdim, “keyifli, sıra dışı” içerikler bizleri “besliyordu”. Oradan
çıktım, instagram’da arkadaşlarım 9 günlük bayram tatilinin ilk saatlerini
gönüllerince kutluyorlardı. Dedim ya, hayat yaşanmaya devam ediyordu. Bir ara
ben ilk ne zaman, ne paylaşırım acaba diye düşündüm. Sonra bu düşündüklerimi düşünüp
“ya yerimi şimdi” dedim. Sonra babamı kaybettiğim 15 yaşıma gittim. O dönem babamın
acısı yeniyken evin dışında kimin mutlu olduğunu görsem ona karşı bir kin
duyar, hiddet besler, bizim içimiz yanarken o/onlar nasıl da mutlu olabilirler
diye sorgulardım. Cevap aynıydı: hayat devam ediyor.
Önümüz bayram, bu kez hiç olmadığı kadar tatsız geçeceği
şimdiden belli olan bir bayram. Neşeli aile fotoğrafları, özlü mesajlar içeren
bayram tebrikleri yayınlanırken biz anneannem için, geride bırakacağı onu
sevenler için üzüleceğiz. Belli mi olur, belki nasip olur onu son kez yoğun
bakımda görüp bayramını kutlarım, belki o da nasip olmaz…
Babam öldüğünde, odamdaki kıyafet dolabımın içine “zaman
alışmayı öğretir belki ama unutmayı asla” yazıp asmıştım. Her sabah okul
kıyafetlerimi alırken onu okur, her akşam okul kıyafetlerimi asarken bir kez
daha anardım. Anneannemin bu acısına da alışacağız belki ama onu ve onun
hatıralarını da hiç unutmayacağız. Bu satırları yazarken ekran iyice
buğulu olmaya başladıysa artık yazıya son verme zamanı gelmiştir. O halde haydi
sevdiklerinizle güzel hatıralar biriktirin…
Not: Neden bu iç dünyandaki sorgulamaları buraya döktün diye düşünmüş olabilirsiniz. Tek bir sebebi var: Kötü hatıraları hemen beynimden silip atmaya meyilli bir bünyem var, yazıyorum ki geriye dönüp anneannemin son günlerini anmak istersem açıp okurum diye…
Bu yazı ilgini çektiyse, bu da ilgini çekebilir:
Sağlığın Yerindeyse Şükret, Sevdiklerinin de Sağlıyı Yerindeyse Bir Daha Şükret
Allah rahmet eylesin benim anneannem de geçen sene bu zamanlar rahmetli oldu, sanırım yaşlılık/alzheimer gibidir sizin de...
YanıtlaSilAynen Emir Başkan, önce düştü, ardından hızlıca Alzheimer ve yoğun bakımdayken kalp krizi sonucu vefat…
Sil