hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hikaye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Aralık 2024 Salı

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Blog'umda en çok okunan içeriklerden biri 2020 yılında oğlum Okan'ın yazıp benim düzenleyerek blog'umda paylaştığım Siren Kafa'nın Hikayesi'dir. Bu hikayenin çok okunması ve YouTube'da paylaştığımızda da çok izlenmesi 2024 yılının son gününde bu hikayeyi güncelleyip farklı bir formatta sunmam için iyi bir sebep oldu. Bakalım bunu da beğenecek misiniz?

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Bir zamanlar, büyük ve gizemli bir ormanda Siren Kafa adında bir yaratık yaşardı. Siren Kafa, uzun boylu ve başında iki büyük siren bulunan bir yaratıktı. Ancak, Siren Kafa aslında kötü değildi; sadece çok yalnızdı ve arkadaş arıyordu.

Bir gün, küçük bir çocuk olan Efe, ormanda yürüyüşe çıktı. Efe, doğayı çok severdi ve her gün ormanda yeni şeyler keşfetmekten hoşlanırdı. O gün, ormanın derinliklerinde bir tabela gördü: "Siren Kafa ile Tanışmak İsteyenler Bu Yolu Takip Etsin." Efe, merakla tabelanın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladı.


Bir süre sonra, uzaktan gelen bir ses duydu: "Vi yu vi yuu vi yuuu..." Efe, bu sesin Siren Kafa'ya ait olduğunu anladı ve sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Birden, büyük bir ağacın arkasında saklanan Siren Kafa'yı gördü. Siren Kafa, Efe'yi görünce biraz korktu ama Efe ona gülümsedi ve "Merhaba Siren Kafa, ben Efe. Seninle tanışmak istiyorum," dedi.

Siren Kafa, Efe'nin dostça yaklaşımından çok mutlu oldu. "Merhaba Efe, ben de seninle tanışmak istiyorum. Ormanda yalnız yaşıyorum ve arkadaş arıyorum," dedi. Efe, Siren Kafa'nın yalnız olduğunu öğrenince ona yardım etmeye karar verdi.

Efe ve Siren Kafa, ormanda birlikte dolaşmaya başladılar. Efe, Siren Kafa'ya ormanın en güzel yerlerini gösterdi ve ona doğa hakkında birçok şey öğretti. Siren Kafa da Efe'ye siren sesleriyle nasıl şarkı söyleyeceğini öğretti. İkisi de çok eğleniyordu.

Bir gün, Efe ve Siren Kafa, ormanın derinliklerinde eski bir köprü buldular. Köprü, çok eski ve yıkık görünüyordu. Efe, köprünün diğer tarafında ne olduğunu merak etti ve Siren Kafa ile birlikte köprüyü geçmeye karar verdiler. Köprünün diğer tarafında, büyük ve güzel bir çiçek bahçesi buldular. Bu bahçe, Siren Kafa'nın yeni evi oldu.

Efe, her gün Siren Kafa'yı ziyaret etmeye devam etti ve birlikte birçok macera yaşadılar. Siren Kafa artık yalnız değildi ve Efe'nin sayesinde birçok yeni arkadaş edindi. Köylüler de Siren Kafa'nın aslında dost canlısı bir yaratık olduğunu öğrendi ve onu kabul ettiler.

Efe ve Siren Kafa, ormanda mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler. Her gün yeni şeyler keşfettiler ve birbirlerine destek oldular. Bu, onların en mutlu günlerinden biriydi.

26 Eylül 2020 Cumartesi

Siren Kafa'nın Hikayesi

Dün sabah Okan kendi özgün siren kafa hikayesini anlattı. Yaratıcılığını konuşturduğu hikayesini önce benim kağıda yazmamı istedi, yazdım. Ardından bilgisayara aktardım. Bu sabah da hikayeyi sesli okuyup kaydettim.

Ben hikayeyi kaydederken O da lego'dan siren kafa yaptı.

Okan, hikayemizden bir enstanteneyi lego ile hayata geçirdikten sonra ben de fotoğraflarını ve videosunu çektim. Hem keyifli bir haftasonu aktivitesi, hem yaratıcılık etkinliği, hem de hatıra oldu. Güzel şeyler paylaştıkça büyür diyerek paylaşıyorum, hem blog’da hem de youtube’da. 



Ormanda gezen adam bir tabela görür. Tabelada “Siren kafayı yakalayan 100.000$ alır” yazmaktadır. Adam ormanda biraz daha ilerlediğinde bazı sesler duyar: vi yu vi yuu vi yuuu….

O sese doğru gitmeye başlar. Koşarken aniden durur ve saklanır. Siren kafa karşısındadır. Siren kafa onu görür ve yakalamaya çalışır.

Adam bir köprüye doğru koşar. Bu köprü yıkık, eski bir köprüdür. Adam köprüden atlar. Ve ardından yere düşerek ölür. Siren kafa da adamı “afiyetle” yer. İşte hikayemiz böyle başlar…

Siren kafanın adamı öldürdüğü haberi köyde hızlıca yayılır ve köylüler hem korkar hem de siren kafayla savaşmak ve onu öldürmek için hazırlıklar yaparlar.

Köylülerden bir adam televizyon izleyip uykuya dalmak üzereyken bir son dakika haberi yayınlanır. Haberde bir siren kafanın ormanda dolaştığı, bir adamı yediği anlatılmaktadır ve halkın tek başına ormanda bulunmaması istenmiştir.


Haberi duyan adam arkadaşlarını aramaya başlar. Herkes siren kafayı merak ederek endişelenir. Endişe yerini cesarete bırakır ve siren kafayı öldürmeye karar verirler. Silahlarını ve yemeklerini alarak ormana giderler. Ormanda drone uçurmaya başlarlar. Drone’un kamerası birden karıncalanır, hiçbir şey görünemez. Drone’un çekim yaptığı yere gitmeye başlarlar. Oraya gidip saklansalar mı, yoksa saklanmasalar mı?

Eğer saklanırlarsa, siren kafayı yenemezler çünkü onunla savaşmadıkları için canını azaltamazlar. Bu sebeple siren kafayı öldürmek daha zor olur.

Eğer saldıran kişiler siren kafaya direk atak yaparlarsa siren kafa onları etkisiz hale getirir. Bu sebeple iyi bir plan yapmaları gerekmektedir.

Çember taktiği uygulamaya karar verirler. Siren kafanın çevresindeki ağaç ve kayaların arkasına bir çember oluşturacak şekilde saklanırlar. Daha sonra adamlardan biri siren kafanın dikkatini çekmek için taş atar. Siren kafa sinirlenir ve taşın geldiği yöne gider. Etrafını çevreleyen çemberdeki insanlar siren kafaya doğru ilerleyerek çemberi daraltır ve hepsi aynı anda siren kafaya kendi silahlarıyla saldırırlar.

Siren kafa hazırlıksız yakalanmıştır. Neye uğradığını şaşırır, kaçmak için zıplar, çemberin dışına çıkar ve hızla kaçar. Adamlar onu biraz kovalar ancak siren kafa çok hızlıdır ve gözden kaybolur.

Yaklaşık bir ay sonra, avlanmak için köyden ormana giden adamlar yine o sesi duyarlar: vi yu vi yuu vi yuuu… Tahmin ettiğiniz gibi bu siren kafanın sesidir.



Siren kafaya saldırmak için bu yeni bir fırsattır. Bu kez ağ taktiğini kullanmaya karar verirler. Avcılık için yanlarında getirdikleri ağdan faydalanarak siren kafayı yakalamak için plan yaparlar. İçlerinden biri siren kafadan habersizmiş gibi onun görebileceği şekilde yürür. Onu gören siren kafa yaklaşır. Aynı anda diğer adamlar da siren kafayı çevreler. Ve doğru zaman geldiğinde ağı siren kafanın üstüne atarlar.

Siren kafanın boyu çok uzun olduğu için atılan ağ onun tam üzerine gelmez, ayaklarına ve ellerine dolanır. Dengesini kaybeden siren kafa yere düşer. Panikler ve daha çok ses çıkarır: vi yu vi yuu vi yuuu… Çıkardığı sesler köye kadar gitmiştir. Canını kurtarmak için son bir hamle ile ayağa kalkar.

Soru zamanı: Taş taktiğini mi, kale taktiğini mi kullansınlar?

Taş taktiğinde ağacın üstünden bir kaya atarlar ve siren kafanın kafasını vurarak onu bayıltmayı hedeflerler.

Kale taktiğinde ise siren kafanın çevresine hızlıca kale inşa ederler ve onun kaçmasını engellemek için topluca saldırmayı hedeflerler.


Taş taktiğini seçerler ve siren kafanın kafasına kayayı atarak onu öldürürler.

Artık köylerinde siren kafa tehlikesinden kurtulmuş bir şekilde, mutlu mesut yaşarlar. Bunu kutlamak için örümcekli bir parti düzenlerler. Bu onların en mutlu günlerinden biridir.

Peki siz bu siren kafa hakkında daha çok bilgi elde etmek ister misiniz? Öyleyse on iki yıl önceye dönelim. O zamanlar bir tane bilim adamı varmış. Bu bilim adamının hobilerinden biri heykel yapmakmış.

Boş vakitlerinde T şeklinde ruh bloklarından büyük bir heykel yapmış. Tam ortasına bir komut bloğu koymuş. Ardından komut bloğuna siren kafayı canlandırması için komut girmiş. Sonra 2 tane Steve kafası almış. Birini T şeklindeki bloğun sağına koymuş ve kafasını da sağa çevirmiş. Diğerini de soluna koymuş ve sola çevirmiş. Son çevirme işleminin hemen ardından siren kafa canlanmış ve o tanıdık sesi çıkarmış: vi yu vi yuu vi yuuu…Kontrolden çıkarak bilim adamını terk etmiş, ormanın derinliklerine ilerlemiş.

 

Tamamen hayal ürünüdür…


Umarım hikayeyi beğenmişsinizdir. Dilerseniz hikayenin 2024 versiyonunu da buradan okuyabilirsiniz: Volkan Yorulmaz: Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

1 Mayıs 2018 Salı

Çevre Dostu Okan - Lego Kahramanlık Hikayesi

Geçtiğimiz günlerde Lego'nun Facebook hesabı 23 Nisan sebebiyle bir yarışma düzenledi ve çocuğunun kahramanlık hikayesini yazan ebeveynlerden seçilen 10 kısa hikaye ödüle layık görüldü.

Ben de Okan'ın çevre duyarlılığı konusunda birşeyler kaleme aldım. Sonuç oldukça memnun edici oldu ve ödül kazandık. İşte o kısa kahramanlık hikayesi:

Ne şanslıyız ki oğlumuz Okan çevreye karşı çok duyarlı bir çocuk olarak gelişiyor. Okan’ın çevreyi koruma konusunda gösterdiği farkındalık bizi mutlu etmekle kalmıyor, ailesine ve arkadaşlarına da örnek olarak bu bilincin gelişmesine katkı sağlıyor. Okan, oyuncaklarında kullandığı pilleri anaokulundaki pil atık kutusuna götürüyor, plastik atıkları biriktirerek mahallemizdeki plastik atık kutusuna atıyor, her ay bir kez fidan dikmek için ailesiyle beraber piknik alanına gidiyor, lüzumsuz enerji ve su tüketilmemesi için evde ve okulda duyarlı davranıyor ve şehir içindeki ulaşımda tercihini tramvaydan yana kullanarak ailesini de daha az otomobil kullanma konusunda yönlendiriyor. Atalarımızın dediği gibi, ağaç yaşken eğilir, Okan da 4 yaşında çevre konusunda geliştirdiği farkındalıkla bizlerin kahramanı olmayı başarıyor! 




Peki ya sonra? Kazananlar açıklandıktan sonra iletişim bilgilerimi Lego Türkiye ile paylaştım ve ardından Okan'ın hediyesi iş yerime ulaştı. Hediyeyi çantama gizleyip eve gittiğim o akşam ban kapıyı açan Okan çoğu zaman olduğu gibi "Baba bana süprizin var mı?" diye sordu. Gönül rahatlığıyla "Var ama yemeğini yersen verebilirim" dedim. Yemeğin ardından artık Okan süprizi tamamen hak etmişti. Heyecanını doruğa çıkaran seremoni ile hediyesini kendisine teslim ettim. Mutluluğu ve sevinç çığlıkları görülmeye değerdi. Belki sizleri o ana götüremez ama yine de o andan geriye kalan bir an yaşanan çoşkunun bir kanıtı olarak burada kalsın istedim.


Bir çocuğu bu kadar mutlu eden Lego Türkiye ailesine bu vesileyle teşekkür ederim. 

24 Ekim 2010 Pazar

Lacivert



Nihayet Lacivert dergisinde yazım yayımlandı. Biraz geç oldu, dolayısıyla içerik çok güncel değil ama yine de yayımlanması benim için memnuniyet verici, çok güzel bir hatıra.

Gmail'imde sent folderında yazının soft halini bulamadım, umarım hard diskte bulurum ama pdf hali kayıtlara çoktaqn geçti bile :)

http://www.sumed.org.tr/lacivert/lacivert_EkimKasimAralik2010.pdf

Google adsense

Analytics