vergiportalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vergiportalı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Şubat 2009 Perşembe

Paralarımız Geri Geliyor (Mu?)

Geçen ay vergiportalının blog sayfasında yayınlanan yazıma ek olarak bu ay yeni bir yazı daha yazdım. Umarım okuyanlara faydası olur.

Direk vergiportalindan okumak isteyenler aşağıdaki linkten de yazıma ulaşabilirler:
http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BlogDetay&Id=42



İçinde bulunduğumuz kriz ortamı içerisinde tüm dünyanın önceliği ekonomiyi elden geldiğince ayakta tutabilmek, durgunluğu olabildiğince azaltabilmek. Bu nedenle enflasyon hedefi göz ardı edilmeye başlarken ekonomiyi canlandırmak öncelikli hedef oldu. Bu tercih değişikliği Türkiye’de resmen dile getirilmese de, enflasyon fiilen en büyük tehlike olmaktan çıktı. TCMB’nin ocak ayında gittiği 2 puanlık agresif indirime bakılacak olursa, şimdi inilen yüzde 13 görünürde dünyadaki faiz oranlarına göre yüksek sayılsa da, bunu Türkiye için makul saymak gerekir.

Türkiye ne zaman hızlı büyüdüyse, o ölçüde cari açığı arttı. İç tasarrufları hiçbir zaman yeterli olmayan Türkiye, dış kaynak kullanmak zorunda kaldı, ithalat öyle finanse edildi.

Bu ortamda yurt dışında tutulan paraların ülkemize geri gelmesi sistemi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Türk girişimcilerin sermayelerini yurt dışında değerlendirmesine rağmen ülkemize gelen yabancı sermayenin olağanüstü tutarlara ulaşmıştır. Yabancı sermayenin yatırım için ülkemizi tercih ettiği süreçte, yatırımcılarımızın “güvenle” tercih ettiği istikrar abidesi ülkelerin finans kuruluşları bir bir yok olurken vatandaşlarımıza paralarını ülkemize getirmek için tedirginliklerini yok etmek için bir kanun çıkarılmıştır: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun

Kanunun amacı şu şekilde düzenlenmiş:

Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun’un 1. maddesi amaç ve kapsamı düzenlemektedir. Yapılması öngörülen düzenlemenin amacı maddede;

· Gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması,
· Yurt içinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin özsermaye yapılarının güçlendirilmesi,

olarak ifade edilmektedir.[1]

5811 sayılı bu kanun ile yurtdışından getirilecek olan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belge ile kanıtlanan taşınmazların toplamı üzerinden yüzde 2, Türkiye içinde var olan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine ait benzer varlıklar içinde yüzde 5 oranında vergi tarh edilmek suretiyle söz konusu varlıkların beyanı ve kayıt içine alınması vergilendirilecektir. Bu vergi tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir. Söz konusu vergiler hiçbir suretle kayıtlara gider olarak intikal ettirilemeyecek veya başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir.

Teknik ayrıntılara çok takılmadan, bu düzenlemenin yerinde ve zamanında yapıldığını düşündüğümü belirtmek isterim. Fakat şu noktada insanların aklına şüphe ile bir sorunun gelmesi de kaçınılmazdır: Acaba paramı ülkeme geri getirince başıma iş açılır mı? Akıllara takılması olası olan bu sorun, yasal yollarla parasını kazanmış, daha sonra yurtdışında birikimlerini değerlendirmiş ve mevcut risk ortamında tekrar parasını ülke ekonomisine kazandırmak isteyenlerin zihinlerini meşgul edecektir.

Tam bu noktada, güven ortamının sağlanmasının ne derece önemli olduğu ile karşı karşıya geliyoruz. Yapılan düzenlemenin, kişi ve kuruluşlarda “Acaba?” tereddüdü ile karşılaştığı an ekonomiye ve kanun koyuculara olan “güven” işin içine giriyor. Ve maalesef bu da özünde nitelikli amaç sahibi olan pek çok kanunun hedeflenen amaca ulaşılamamasına sebep oluyor. Ekonomiyi canlandırıcı tedbirlerle ve bu canlanmanın yaratacağı pozitif sonuçların etkilerinin getireceği “güven”li günlerde birlikte olmak dileğiyle…














--------------------------------------------------------------------------------





[1] http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BulletinD&Id=2157

16 Ocak 2009 Cuma

Maaş Bordrosu ve Ödenen Vergiler Üzerine

Yeni yılın ilk iş gününde ofisten çıkmadan önce hazırladığım yazım vergiportalının blog bölümünde yayımlandı, okuyamayanlar için blogumda da paylaşmak istedim:

http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BlogDetay&Id=36

Ofiste her ayın ilk günü elimize maaş bordrolarımız ulaşıyor. Özellikle yılın son maaşını aldığımız şu günlerde içinde bulunduğumuz gelir vergisi dilimi sebebiyle maaşımız yüksek orandan vergileniyor. Benim gibi kariyerinin başında olan ve geleceği için birikim yapma zorunluluğu hisseden kişiler için aybaşları iple çekilen günler. Ancak aybaşı gelince maaş bordrosunda ödenen maaşımıza göre göreceli olarak yüksek olan o gelir vergisini görünce ister istemez o parayla neler yapabileceğimizi düşünüp üzülüyoruz.

Daha iyi bir dünya için devletin bizden vergi toplaması kadar doğal bir şey olamaz. Kişisel olarak bunu hiçbir zaman sorgulamadım da ancak vergi olarak alınan oran bir kurumun ödediği oran ile aynı olunca bu beni ister istemez "neden?" diye sorgulamaya itiyor. Böyle bir sorgulama içerisinde kişi vergi ödeme karar ve tercihini de sorguluyor.

Bende böyle bir sorgulama ruhu içerisindeyken hemen google da vergi psikoloji diye bir aratma yaptım. Bireylerin gönüllü vergi ödeme ve ödememe karar ve tercihlerini belirleyen başlıca sekiz faktör olduğunu gördüm. Bunlar Can Aktan Hocamız tarafından psikolojik, ahlaki, kültürel, kurumsal, dinsel, siyasal, idari-yönetimsel ve hukuksal faktörler olarak sıralanmış.

Bunlardan psikolojik faktörleri açıklarken, çok özet bir ifadeyle, vergileme ile algılama arasında çok yakın bir ilişki olduğu söylenmiş. Psikolojide algılama (perception) ya da çerçeveleme (framing) mevcut bilgi setimiz dahilinde karşı karşıya bulunduğumuz somut ve/veya soyut olayların ve nesnelerin farkına varma, zihnimize yerleştirme ve nitel ve/veya nicel olarak değerlendirme sürecidir.[1] Yine psikoloji bilimi açısından bireysel davranışın bir stimulus (uyarı) bir de response (karşılık) mekanizmasının işlemesi sonucu oluştuğunu söyleyebiliriz. Vergiye karşı gösterdiğimiz tutum ve davranışlarımız, çoğunlukla onu nasıl algıladığımıza bağlı bulunmaktadır.

İlgimi çeken bir başka açıklama isi ahlaki faktörleri anlatırken kullanılmıştı:

Ahlak, insan ilişkilerinde "iyi" ya da "doğru" veyahut "kötü" ya da "yanlış" olarak adlandırdığımız değer yargılarını ifade eder. Ahlak insanlararası ilişkilerde nasıl davranılması (ya da nasıl davranılmaması) gerektiğini gösteren kendiliğinden oluşmuş (spontan) ve hazır bir değer yargıları sistemidir. Başka bir tanımla, ahlak, toplumsal yaşamda, belirli kişi, grup ya da toplum için belirli zamanda ve belirli bir yerde geçerli olan (ya da geçerli olması beklenen) değer yargılarının, örf, adet, norm ve kuralların oluşturduğu bir sistem bütünüdür. Hiç şüphesiz bir toplumun ahlak normları ile vergileme arasında bir yakın ilişkinin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Vergi ödemeyi bir ödev ahlakı olarak ele alan ve vergi kaçakçılığını ayıplayan ve kınayan bir toplumda bireylerin vergiye gönülü uyumunun kendiliğinden sağlanacağı söylenebilir.

Açıkçası en vurucu ve işlevsel açıklama ise kısa olmasına rağmen idari-yönetimsel faktörlerin anlatılmasında kullanılmıştı:

Genel olarak iyi devlet yönetimi (good public governance) ile vergiyi gönüllü ödeme arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır.

Kanımca, kesinlikle vergiyi öderken çoğu birey/kurum buna inanarak ödeme yapmıyor. Dolayısıyla da vergi kaçırma ya da vergiden kaçınma yollarına gidiyor. Ancak bizim gibi geliri üzerinden vergi veren kişiler vergiyi öderken gönüllülük hususu olmadan ödese de vergiyi ödedikten sonra devlet yönetiminde iyilik seviyesinin yükseleceğini umarak vicdanını rahatlatıyor. Bize ilkokuldan beri anlatılan ödenen vergilerimizin bize yol, su, elektrik olarak geri döneceğini bilmek, maaşımızdan kesilen o paralarla alabileceğimiz pek çok şeyi göz ardı etmemizi sağlıyor.

Ödenen vergilerin iyi devlet yönetimlerine sebep olacağı ve bizlerin maaş bordromuzda o vergi rakamlarını gördüğümüzde sistemi sorgulamamıza gerek bırakmayacak günler dileğiyle…

Google adsense

Analytics