5 Nisan 2016 Salı

İyi ki Doğdun Aşkım!

İyi ki doğdun, iyi ki de benim biricik eşim oldun diye başlamış metne yazar. Sonra karısını neden bu kadar sevdiğini düşünüp, kalbini iyice ısıttıktan sonra yazmaya devam etmiş...

Bu metnin yazarının eşi, sözkonusu metnin yazarı için hiç bilmediği bir şehir olan İzmir'e 2011 yılının son baharında taşınıp ailesini ve sevdiklerini Bursa'da bırakacak kadar fedakarmış. 2013 baharından beri evliliğinin meyvesi olan biricik bebeğini birey haline getirmek için işinden, arkadaşlıklarından, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarından vazgeçerek yeri geldiğinde eve kapanacak, yeri geldiğinde saatlerce oğlu Okan'ın yanında yatıp uyumasını bekleyecek kadar ailesine tutkuyla bağlıymış. O eş, o anne bir yandan burnu tıkanan oğluşunun burnuna sprey sıkmak için şekilden şekile girerken, bir yandan da her daim aç olan sevimli yaramazı için hazırladığı kekin fırında yanmaması için ince hesaplar yaparmış. Akşam olup da bu annenin eşi işten yorgun gelmişse, ve bir de evde hala çalışması gerektiğini söylerse, bu kez evde sessiz bir ortamı sağlama sorumluluğu yine bu mükemmel eşin omuzlarına binermiş. Hassas kocasını ve "mamamama" canavarı atarlı oğlunu idare eden bu anne kırk yılda bir bi düğün dernek olduğunda bile ancak evden sessizce kaçarak kendine vakit ayırıp saçına fön çektirebilecek vakti bulabilirmiş.

İşte bu fedakar annenin adı Nilgün'müş ve bu metnin yazarının adı da Volkan'mış. Volkan, Nilgün'ü çok severmiş. Oğulları Okan da annesini çok severmiş, her ne kadar şimdilik sevgisini kelimelere dökemese de küçük arabalarını isterken gösterdiği tüm sevimliliği aslında annesine olan sevgisini göstermek için de hazırmış. Nilgün'ün 6 Nisan doğum günüymüş. O'nu çok seven eşi ve oğlu da bu mutlu günü can-ı gönülden kutlarmış. Sevinç yumağı oluşturmadan önce de O'na "İyi ki doğdun! Seni çok seviyoruz!" diye hakkını vererek haykırırlarmış (Okan kelimeleri tam olarak telafuz edemese de haykırmayı duble yaparak kendini affettirecekmiş)...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics