Ne yapalım olmadı
Bir başka bahara kaldı
Daha neler, ne günler göreceksin
En güzel yıllar en güzel anlar
Senin olsun, senin olsun
Hadi gül, gül biraz gözlerinde bayram olsun
Dışarıda güneş açmış gel koşalım
Söz& Müzik: Rafet El Roman
Evlilik yıl dönümümüzü
evde kutladığımız bu akşam, ayıptır söylemesi yemekte balık yiyince çöpü atmak
üzere asansöre bindiğimde aynaya bakıp kendime yukarıdaki şarkıyı söylerken
buldum kendimi…
Son üç yıldır kariyerimde
çok ama çook mutluyken ilk kez bu hafta büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Bir
beklenti içine girmiştim ama maalesef girdiğim o beklentiden mutlu sonla
çıkamadım. Süreçle ilgili adımlar atılırken bir şekilde kendimi ne kadar temkinli
tarafta tutmaya çalışsam da insan psikolojisi iyiyi umut ediyor ve beklentiye
giriyor. Ve maalesef o beklenti karşılık bulamayınca da, lafı gevelemeyeyim:
üzülüyor insan.
Geçen Salı günü olumsuz
haberi yanındaki tesellisiyle beraber aldıktan sonra içimden ne çalışmak ne de
ofiste kalmak geldi. Eve biraz erken gidip çevredeki sokaklarda gezdim ama yine
içim rahat etmedi. Yapılacak işler, cevaplanacak mailler vardı. Yine döndüm
çalışmaya, belki benim güvenli alanım buydu, belki sorumluluğum, belki de çıkış
yolum buydu. Küsmek çözüm yolu olmayacaksa, ki bunu tecrübe etmiştim önceden,
yapılacak tek şey yola devam etmekti.
Şimdi kaldığım yerden ümit
ederek yola devam ediyorum… Belki kalbim kırıldı, belki önümde net bir
ajandanın olmaması hevesimi kırdı ama üç yıl önce nasıl bir çıkış yolu bulduysam,
bir sonraki hedefe gitmemi sağlayacak o fırsat illa ki gelecek. Önemli olan
benim o gün hazır olmam. Kaderim yazdıysa, bozmak olmaz.