Yarın sabah, yıllar sonra Torbalı’ya gideceğim için erken kalkacağım. Okan’ın yatağa gitmesinin hemen ardından ben de yatağa girdim. Bugün sanki bir tık daha rahat mı geçti yoksa yarın İzmir’den çalışacak olmanın verdiği rahatlıktan mı bilemedim ama yatağa kucağımda laptop ile girip bir şeyler yazmak istedim.
Öncelikle, en son ne zaman Torbalı’ya gittim diye düşünürken bunu buldum: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2020/08/kendine-iyi-bak-torbal.html İyi ki yazıp kayıtlara almışım, demek ki 2020 yılının Temmuz ayından beri Torbalı’ya uğramamışım. Öncesinde ise bir 10 yıl kesintisiz Torbalı’da geçen bir dönemim var. Kariyerimin başlarında, yaklaşık 3 yıllık tecrübem varken Alsancak’taki (yoksa Çankaya mı demeliyim) PwC ofisinden ayrılıp 2010 yılı yazında General Motors (GM) için Torbalı’ya bir geçiş yaptım. Ardından 2013 yazında bu kez yolun karşısındaki, hayallerimi süsleyen Philip Morris’e zıpladım. Bugün itibarıyla hala SGK kayıtlarına göre en çok çalıştığım ilçe Torbalı’dır.
Her iki maceramda da çok güzel günlerim oldu. Kötü günlerimi hafızamda tutmamayı, üzerine yazmayı sevdiğim için ben iyileri, güzelleri yanımda taşımayı tercih ediyorum. GM’de çalışırken “What a Wonderful Place to Work” diye bir blog içeriği yazmıştım daha ilk günlerimde: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2010/08/what-wonderful-place-to-work.html O derece hoşuma gidiyordu her şey. Sonra Philip Morris’te de anmaktan keyif aldığım, inanılmaz yorulmamıza rağmen çok keyif alarak çalıştığım, öğrendiğim ve ekip olmanın güzelliklerini yaşadığım günler oldu.
Sonra bir sürece girdim, pandemi hayatımıza girdi, “normalleşme”, uzaktan çalışma derken bir yol ayrımında buldum kendimi ve sadece Torbalı’dan değil, çok sevdiğim İzmir’imden de ayrıldım. Özlüyorum ama kendime bunu çok dillendirmiyorum, sanki güçsüz kalırım gibi geliyor. Hem İstanbul’da güzel şehir, öyle değil mi? İyi de geldi bana, hayalini kurduğum şeylere de ulaştım. Allah büyük, belki dahası da gelir, kim bilir. Hem İzmir orada duruyor, bir şey olursa nasıl üniversiteleri bitirdikten sonra geri döndüysem yine dönerim, değil mi?
Bu kez İzmir’e, daha spesifik olmam gerekirse, dört yıl sonra Torbalı’ya “Şeffaf Forum” toplantısı için gidiyorum. Şeffaf Forumu, şirketteki çalışan temsilcilerinin yönetim ekibi ile bir araya gelip çalışanların sorunlarını ve önerilerini yönetimle paylaştıkları, yönetimden de bu konularla ilgili geri bildirim aldıkları karşılıklı bir paylaşım toplantısı olarak ifade edebilirim. Fabrikaya gittiğimde bakalım fabrikada neler değişmiş olacak. Fabrika demişken, finans, denetim gibi alanlarda kariyerine başlamış biri olarak, fabrikası olan bir iş yerinde çalışmak, üretimi görmek, üretim tecrübesi elde etmek, benim kariyerime başladığımda önemliydi ya da ben ekstra bir anlam yükleyip önem vermiştim. Şimdilerde robotik, yapay zeka, sürdürülebilirlik ne kadar seksi kelimelerse, 2000’lerin başında bir finansçı için üretim tecrübesi de o mertebedeydi. Neyse, şimdilik burada bir ara vereyim, yarın izlenimlerime aşağıda devam edeyim.
24 Aralık gecesi, uçaktan inip eve gelir gelmez Torbalı izlenimlerimi aktarmaya devam ediyorum. Sabah İzmir’e vardığımda yağmurlu olduğu için İzmir o güzel yüzünü göstermemiş olsa da yukarıdan semtimiz Karşıyaka yine çok güzel gözüküyordu. Neyse bu konuya daha fazla girmeyeyim, zaten yukarıda duygularımı paylaşmıştım.
Gelelim fabrikaya, her şey yine heyecanlandırıcı seviyede güzel. İçerideyken bazı şeyler hemen standarda bağlanıyor belki ama dışarıdan bir göz olarak bakınca nerede böyle bir yemekhane ya da bu yemek çeşitleri deyip susarım. Bu gidişimizde fabrika turu da yaptık ama üretime dair konulara ve görsellere girip risk almak istemiyorum. Zaten bilinmesi gereken kadarı PMI’ın yıllık raporunda Türkiye diye aratınca çıkıyor.
Gün içerisinde ilk kez üyesi olarak katıldığım Şeffaf Forum toplantımız ise oldukça verimli geçti. Uzun zamandır kendimi vererek pür dikkat ve uzun uzun not almamıştım. Toplantı notlarını çalışma arkadaşlarımla paylaşacağım için bu kez büyük bir özenle not aldım. Şirket yönetiminin her zamanki gibi bizim yanımızda olduğunu, varsa sorunları tespit etmek için elinden geleni yaptığını görmek çok güzel. En iyi işveren ödüllerini de alsa bir şirket çalışanı için o seviyede değilse anlamı olmuyor. Ne mutlu ki, şirketimiz bu ünvanı hem çalışanından hem de bağımsız kuruluşlardan alıyor.
Torbalı’dan uzakta kaldığım dört yılda kavşak değişmiş, trafiği artmış, fabrikada girişler değişmiş falan ama en önemlisi insanlar, çalışanlar eskisi gibi yine o sıcaklığını korumuş. Eski arkadaşlardan görüp selam verdiğim herkesin bana yaklaşımı, gösterdiği samimiyet bana çok iyi geldi. İzmir’in havasından mı yoksa geçmişin hatırına mı bilemem ama kesin olan bir şey var ki bana iyi geldi bu Torbalı ziyareti. Bir sonraki sefere kadar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder