14 Ocak 2025 Salı

Emeklerin Karşılığını Almak: Ödüllendirmenin Önemi

Bu gece yatmadan hemen önce "ödüllendirme" konusu ile ilgili bu günkü hislerimi tarihe not düşmek istiyorum. Şöyle ki, bu konuda zamanında çok dertlenmiş, üzüntüler yaşamış biri olarak (bakınız 9 yıl önceki bir örnek: Volkan Yorulmaz: İş Yerinde Takdir ve Ödüllendirme) bu kez doğru yapılmış bir ödüllendirmenin çalışanı şirketine, yönetim ekibine ve amirine ne kadar bağladığını hissettiğim bir akşam üstü yaşadım.

Verdiğiniz Emeğin Karşılığını Aldığınızdaki O His - PAHA BİÇİLMEZ

İşte olan işte kalsın, tıpkı Vegas'ta olanların Vegas'ta kaldığı gibi ama geçmişle bugün arasındaki en önemli fark yöneticilerin performansı iyi ölçümleyebilmesi, bunu hangi araçlarla takdir edeceğini bilmesi ve bunu çalışanla paylaşırken kullandığı iletişim yöntemi. Çok şükür Duty Free'ye geçtiğim 2020 yılından beri memnuniyetle ayrıldığım performans değerlendirme görüşmeleri geçiriyorum. Ve beni en çok mutlu eden de son iki yıldır performans görüşmeleri esnasında önüme getirilen neyi nasıl yaptığıma ilişkin notlar oluyor. Yaptıklarımın izinin kaldığını, takibinin yapıldığını görmek memnuniyet verici. En nihayetinde bir finans profesyoneli olarak emekli olduğumda sıradışı bir bina inşa etmiş olmayacağım ya da kayatını kurtardığım hastalarım da olmayacak ama kariyerim boyunca yaptığım projelerde, çalışmalarda sunduğum katkı ve bunu yaparken insanlar üzerinde bıraktığım etki hatırlanacak (inşallah). İşte bunun periyodik olarak geribildirimini almak, bir de buna istinaden ödüllendirilmek çok anlamlı. Geceleri 12'den sonra (hazır bu saate kadar çalışmışken bir de 00:05'te gelen banka ekstrelerini de göreyim dedim kaç gece var acaba) yatarken ne kadar yoruluyorsam, bunun takdir edildiğini görmek de beni bir o kadar huzura erdiriyor.

Çalışan motivasyonu ve iş yeri memnuniyeti açısından, doğru ödüllendirme ve performans değerlendirmesi süreçlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Çalışan bağlılığı ve iş yerinde başarı, yöneticilerin performansı iyi ölçümleyebilmesi ve bunu çalışanlarla doğru bir şekilde paylaşabilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Emeklerimizin karşılığını aldığımız nice huzurlu günlere...

12 Ocak 2025 Pazar

Yoğun İş Temposundan Kaçış ve Kendine Zaman Ayırmanın Önemi

Aralık ayının sonu, iş yoğunluğumun dengeli olduğu bir dönemdi. Standartlarıma göre oldukça rahat geçse de operasyonel olarak yapılması gerekenleri fazlasıyla yerine getirdim. Özellikle yabancıların çoğunun izinde olması nedeniyle, 6 Ocak Pazartesi günü itibarıyla tazelenmiş beyinlerin talepkâr yaklaşımını öngörüyordum. Kafa olarak kendimi hazırlamış olsam da, mailler, toplantılar ve mesajlarla işler yağmur gibi yağdı. Şunu not alayım, bunu gece halledeyim, onu okunmamışlara alıp birazdan takip edeyim derken ne mesai ne de fazla mesai yetti. Cuma akşamı saat 19:00 olduğunda artık yeter deyip, ev halkı ile Avrupa Yakasına geçip kendimizi ödüllendirdik. Siparişimizi beklerken telefondaki bildirimlere bakınca, gün içerisinde ne kadar dış dünyadan uzaklaştığımı fark ettim.

Gün içinde yetişmeyen işleri gece toparlarken hayatı ıskalıyoruz

Bitmek bilmeyen haftanın sona erdiğini görmek güzeldi. Uzun yoldan geldikten sonra arabayı park ettikten sonra rölantide çalıştırmak gerektiği gibi, ben de tam olarak işi kafamda bitirememiştim. Adeta arka planda veri akışı devam ediyordu. Cumartesi sabahı Okan’ı okula bıraktıktan sonra biraz konsantre vakitte çalışırım deyip bilgisayarın başına geçtim ve öğle yemeği vakti hızlıca geldi. Ardından birkaç YouTube videosu izleyip birkaç sayfa kitap okuduktan sonra, yine Okan’ı alma vakti geldi. Yağmur ile beraber trafikte kalınca beynim şu soruyu sormaya başladı: Hafta içi o kadar yoruldun, bu hak edilmiş tatil gününde daha kaliteli vakit geçiremez miydin? En azından sana iyi gelen yazma eylemini gerçekleştiremez miydin? İlerlemeyen trafikte bu soru içimi kemirirken, hırsımı radyo kanalları arasında hızlı geçişler yaparak çıkarmaya çalışsam da bana iyi gelen bir şey bulamadım. Eve döndükten sonra biraz Playstation, biraz Beşiktaş maçı ve sosyal medya derken bomboş bir Cumartesi’yi geride bıraktım.

Küçük bir mola, biraz dijital detoks kafamızı toparlamak, hedeflere yürüdüğümüz yolumuzu belirlemek için şart

Bu satırları Bursa’da Medicana Hastanesi’nde, sağlığın önemini bir kez daha hatırlayıp halimize şükrederek Pazar öğlenine geldim. Sabah evden çıkmadan önce TV ve modemin elektriğini kesince, bizimkilerin hazırlanmasını beklediğim birkaç dakika elime ajandamı alıp hafta içi nelerle ilgileneceğimi düşünüp not almaya başladım. Yoğunluğun içinde dijital cihazlardan uzaklaşıp bir ara vermenin, blogumda sıklıkla yazdığım gibi, kendinle baş başa kalmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırladım. Koştur koştur yaşanan hayatımızı yavaşlatabilmek ne büyük bir erdem aslında bu çağda. Fırsat yaratıp durabilmek, nereye gittiğimizi görüp değerlendirebilmek, aklımızın kenar köşelerinde kalanları gün yüzüne çıkarabilmek pek faydalı.

Şimdi bir sonraki eyleme geçerken, biraz daha dinlenmiş bir beyinle bu tatil gününü verimli geçirmeye adayacağım kendimi. Bakalım sıradaki hafta neleri deneyimleyeceğim… Huzurla, bereketle ve tabii ki sağlıkla…


Bu aralar telefonumda kullandığım duvar kağıdım


4 Ocak 2025 Cumartesi

When Fishermen Cannot Go to Sea, They Repair Nets

Embrace downtime to strengthen your tools and skills for future success.

"It was the most comfortable two weeks of the year," I shared with a close friend during a phone call this past Saturday afternoon. After a whirlwind of adapting to a new role, learning on the go, and managing handovers from summer until mid-December, I finally found a moment to breathe. As part of a global team, I started receiving holiday messages from colleagues, gently encouraging us to recharge and spend time with loved ones. While the advice resonated with the importance of work-life balance and mental well-being, working in finance during year-end closing meant it wasn’t an ideal time for a break.

Managing Year-End Responsibilities in Finance

Like every year, warm Christmas wishes and vacation advice rolled in, but my vacation days remained untouched. The processes I oversee demanded attention. The business kept running while many colleagues took their well-deserved breaks. However, there was a silver lining: a significant slowdown in emails, MS Teams messages, and meetings. This quieter period allowed me to shift focus to the backlog of tasks patiently waiting in my OneNote. Instead of shutting down my laptop at midnight, a modest extra hour of work sufficed to clear my inbox. The pace was markedly different—calmer yet productive.

Applying the Proverb: Repairing the Nets

This scenario reminded me of the proverb, "When fishermen cannot go to sea, they repair nets." It speaks to the inevitability of periods when we can't operate as usual, yet these moments present opportunities to prepare and fortify for the future.

‘Repairing the nets’ in this context meant using the downtime to rejuvenate and refine my personal and professional toolkit. This included focusing on physical wellness, nurturing social and emotional connections, and deepening my learning.

Enhancing Physical Wellness

During this period, I prioritized physical activity, walking thousands of steps every morning and evening. These efforts led to my first-place ranking in the step challenge organized by Philip Morris Turkey—a small yet satisfying victory.

During the company-wide step challenge, I not only walked but also listened to many podcasts

Fostering Social and Emotional Wellness

On the social and emotional front, I took the opportunity to connect with colleagues in Istanbul and Izmir. These interactions went beyond work to include conversations about families, hobbies, and future aspirations. Strengthening these bonds was not just fulfilling but also rejuvenating for the mind and spirit.

This photo was taken by one of my colleagues when we were waiting for our breakfast - I needed to join a call for a tax declaration submission

Focusing on Learning and Development

From a learning perspective, I concentrated on enhancing my deliverables in the new role. Exploring automation and standardization, I completed a Udemy course and delved into YouTube tutorials to build dashboards that could streamline decision-making processes. Additionally, I reflected on and outlined objectives to develop my soft skills further.

Conclusion: Ready for the New Year

With the new year just days away, I’m looking forward to welcoming back my colleagues as they return recharged. Having taken the time to “repair the net,” I feel equally energized and prepared for 2025. This quiet period wasn’t just a pause—it was an investment in resilience and readiness for the challenges and opportunities that lie ahead.

3 Ocak 2025 Cuma

Özel Okul Ücretlerinde Yeni Dönem: 2025'te Velileri Neler Bekliyor?

Özel Okul Ücretleri ve Zam Oranları

Bir çok özel okul velisi her yıl heyecanla ve biraz da endişeyle özel okulların fiyatlarının duyurulmasını bekliyor. Peki bu artışlar neye göre yapılıyor ve hangi düzenlemelere dikkat ediliyor? Özel okulların ücret tespiti ile ilgili önemli düzenlemeler, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 53. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, okulların ara sınıflarının eğitim ücreti belirlenirken bir önceki eğitim öğretim yılında ilan edilen ücret dikkate alınır. Okulda devam eden öğrencilerin eğitim ücreti ise öğrenci kayıt sözleşmesinde belirlenen ücret üzerinden hesaplanır. Bu ücretlere, [(bir önceki yılın ortalama Yurt içi ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] + 5 oranından fazla artış yapılamaz.

2024 Yılı ÜFE ve TÜFE Oranları

2024 yılı için açıklanan Yİ-ÜFE yıllık ortalaması %41.10, TÜFE yıllık ortalaması ise %58.51 olarak belirlenmiştir. Buna göre, [(41.10 + 58.51) / 2] + 5 formülü ile hesaplanan zam oranı %54.81 olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oran, özel okulların ara sınıflarındaki zam oranındaki üst sınırdır.

Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik
Giriş Sınıfları İçin Üst Sınır Yok

Yönetmelikte belirtilen üst sınır sadece ara sınıflar için geçerlidir. İlkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf ve lise hazırlık ve 9. sınıflar için bu sınırlama bulunmamaktadır. Bu nedenle, okullar bu sınıflar için daha yüksek oranlarda zam yapabilmektedir.

Velileri Yakından İlgilendiren Özel Okul Ücret Tespiti ile İlgili Madde

Yeni Eklenen 7. Fıkra

Yönetmeliğe eklenen 7. fıkra ile okulların kademe başlangıçları için belirlenen öğrenim ücretlerinde fahiş oranda artış yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, "fahiş oran" ifadesi net bir oran belirtmediği için muğlak kalmaktadır.

Yemek, Servis ve Diğer Hizmet Ücretlerinde Zamanlama

Eskiden yönetmelikte yemek, servis, kitap ve kıyafet gibi kalemler için bir sınırlama bulunmuyordu. Yeni yönetmelikte ise bu kalemler için de düzenlemeler yapılmıştır. Kurumlar, yemek, kahvaltı, pansiyon, kitap-kırtasiye, kıyafet, etüt, uluslararası diploma ve sertifika programı gibi hizmetler için alacakları ücretleri Mayıs ayının sonuna kadar belirlemek zorundadır. Servis hizmeti ücretleri ise UKOME tarafından belirlenen tarifeler doğrultusunda en geç bir ay içinde tespit edilmelidir. Bu hizmetlerin ücretleri, [(bir önceki yılın ortalama Yİ-ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] oranından fazla artış yapılamaz.

Yemek ve Servis Ücretlerinde Artış Enflasyondan Bağımsız Tutulmuş

Okulların ara sınıf öğrencileri için yemek, kahvaltı ve servis ücretleri dışında sunulan hizmetlerin fiyatları belirlenirken, bir önceki eğitim-öğretim yılında ilan edilen ücret esas alınır. Aynı şekilde, okula devam eden öğrencilerin hizmet ücretleri belirlenirken, öğrenci kayıt sözleşmesinde belirtilen ücret baz alınır. Ancak bu ücretlere, [(bir önceki yılın ortalama Yİ-ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] formülünden elde edilen oranı aşacak şekilde zam yapılamaz. Bu hizmetlerden faydalanmak isteyen veliler, bu düzenleme doğrultusunda seçim yapabilir.

Ders Kitapları Ücretleri

Yeni yönetmelikte, okulların ders kitabı adı altında hiçbir ücret alamayacağı belirtilmiştir.

Sonuç

Ücretlerle ilgili yapılan bu yönetmelik değişiklikleri, özel okulların ücret politikalarını daha şeffaf ve sınırlı hale getirmeyi amaçlamaktadır. Uygulamada neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için, geçtiğimiz günlerde yazdığım Bir Velinin Özel Okul Planlaması başlıklı blog yazımı da okuyabilirsiniz. Bu yazıda, oğlum için yaptığımız okul tercihleri ve yaşadığımız süreçleri detaylı bir şekilde anlattım. 

Volkan Yorulmaz: Bir Velinin Özel Okul Planlaması

Yönetmelikteki değişiklik: resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/01/20250103-1.htm

Yönetmelik: Mevzuat Bilgi Sistemi

31 Aralık 2024 Salı

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Blog'umda en çok okunan içeriklerden biri 2020 yılında oğlum Okan'ın yazıp benim düzenleyerek blog'umda paylaştığım Siren Kafa'nın Hikayesi'dir. Bu hikayenin çok okunması ve YouTube'da paylaştığımızda da çok izlenmesi 2024 yılının son gününde bu hikayeyi güncelleyip farklı bir formatta sunmam için iyi bir sebep oldu. Bakalım bunu da beğenecek misiniz?

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Bir zamanlar, büyük ve gizemli bir ormanda Siren Kafa adında bir yaratık yaşardı. Siren Kafa, uzun boylu ve başında iki büyük siren bulunan bir yaratıktı. Ancak, Siren Kafa aslında kötü değildi; sadece çok yalnızdı ve arkadaş arıyordu.

Bir gün, küçük bir çocuk olan Efe, ormanda yürüyüşe çıktı. Efe, doğayı çok severdi ve her gün ormanda yeni şeyler keşfetmekten hoşlanırdı. O gün, ormanın derinliklerinde bir tabela gördü: "Siren Kafa ile Tanışmak İsteyenler Bu Yolu Takip Etsin." Efe, merakla tabelanın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladı.


Bir süre sonra, uzaktan gelen bir ses duydu: "Vi yu vi yuu vi yuuu..." Efe, bu sesin Siren Kafa'ya ait olduğunu anladı ve sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Birden, büyük bir ağacın arkasında saklanan Siren Kafa'yı gördü. Siren Kafa, Efe'yi görünce biraz korktu ama Efe ona gülümsedi ve "Merhaba Siren Kafa, ben Efe. Seninle tanışmak istiyorum," dedi.

Siren Kafa, Efe'nin dostça yaklaşımından çok mutlu oldu. "Merhaba Efe, ben de seninle tanışmak istiyorum. Ormanda yalnız yaşıyorum ve arkadaş arıyorum," dedi. Efe, Siren Kafa'nın yalnız olduğunu öğrenince ona yardım etmeye karar verdi.

Efe ve Siren Kafa, ormanda birlikte dolaşmaya başladılar. Efe, Siren Kafa'ya ormanın en güzel yerlerini gösterdi ve ona doğa hakkında birçok şey öğretti. Siren Kafa da Efe'ye siren sesleriyle nasıl şarkı söyleyeceğini öğretti. İkisi de çok eğleniyordu.

Bir gün, Efe ve Siren Kafa, ormanın derinliklerinde eski bir köprü buldular. Köprü, çok eski ve yıkık görünüyordu. Efe, köprünün diğer tarafında ne olduğunu merak etti ve Siren Kafa ile birlikte köprüyü geçmeye karar verdiler. Köprünün diğer tarafında, büyük ve güzel bir çiçek bahçesi buldular. Bu bahçe, Siren Kafa'nın yeni evi oldu.

Efe, her gün Siren Kafa'yı ziyaret etmeye devam etti ve birlikte birçok macera yaşadılar. Siren Kafa artık yalnız değildi ve Efe'nin sayesinde birçok yeni arkadaş edindi. Köylüler de Siren Kafa'nın aslında dost canlısı bir yaratık olduğunu öğrendi ve onu kabul ettiler.

Efe ve Siren Kafa, ormanda mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler. Her gün yeni şeyler keşfettiler ve birbirlerine destek oldular. Bu, onların en mutlu günlerinden biriydi.

Google adsense

Analytics