Bilgisayarımın masaüstünde bir süredir beklettiğim bir pdf dosyası vardı, adı: "lacivert_EkimKasimAralik2010turkce.pdf" Pandemi sebebiyle evde gereksiz herşeye vakit bulduğum bu haftasonunda bu dosya içerisindeki bir içeriği buraya taşımak için de fırsat buldum. Bundan 11 yıl önce yayınlanmış olan Sabancı Üniversitesi Lacivert Dergisine o dönem için "başarı hikayem"i anlatmışım. "Kimse okumazsa ben okurum" diye çıktığım bu blog yolculuğunda zaten herşeyden önce kendim için hatıralar biriktiriyorken, 2010 yılında anlattıklarımı da buraya taşımazsam olmaz diye düşündüm. Ne günler, ne hayaller...
Bazen
insanın kısmetinde bir şey varsa o er ya da geç oluyor. ÖSS’den sonra çeyrek
burs kazandığım Sabancı Üniversitesi’ne patlayan 2001 ekonomik krizi sebebiyle
gidemediğim için içimde uhde kalmıştı. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nde
Uluslararası İlişkiler okumaya başladım. Ama o dönem Sabancı Üniversitesi’ni o
kadar çok araştırmıştım ki adeta aklım orada kalmıştı. Dört senelik lisans
eğitimimin henüz ikinci senesindeyken kendime Sabancı Üniversitesi’nde MBA
eğitimi alma hedefini koymuştum. Bu doğrultuda yetkinliklerimi geliştirmeye
özen gösterdim. Dördüncü sınıfa geldiğimde programa kabul edilmek için gereken
TOEFL, GMAT, LES gibi sınavlara girmiş, hocalarımdan tavsiye mektuplarımı almış
ve yazdığım niyet mektubu ile kabul için mülakat görüşmelerini bekliyordum.
Neyse ki mülakat görüşmeleri sancılı geçmedi ve annemin doğum günü olan 1
Temmuz 2005 günü kabul edildiğimi öğrendim ve O’na da güzel bir hediye vermiş
oldum.
Heyecanlı
geçen 2005 yazından sonra dönem başladı. Farklı disiplinlerden ve kültürlerden
insanlarla bir arada olacağım, iş hayatına yönelik yoğun bir programın
içerisinde buldum kendimi. Zorunlu müfredat cangılında kol kola ilerlerken,
cehalet ve beceriksizlik bataklıklarından güneşle yıkanan uzmanlık ve fırsat
tepelerine çıkarken birbirimize destek olacaktık. Uluslararası ilişkiler
eğitimimde aldığım sözel ve teoriye yönelik derslere göre daha çok uygulamaya
yönelik ve takım çalışmasına yönlendiren dersler zorlayıcı ancak gelişimim
için kesinlikle çok faydalıydı. Aynı zamanda oda arkadaşımın Belçika’lı bir
Exchange öğrencisi olması da İngilizce pratiğim için bulunmaz bir fırsattı.
MBA programındaki birinci senemin sonunda bu kez Company Action Project
heyecanı sarmıştı. Programın ikinci senesinde haftanın iki günü tam zamanlı olarak
bir şirket için proje hazırlayacak olmak bizler için hem öğrendiklerimizi
uygulama fırsatı bulmak hem de mezuniyet sonrası iş bulabilmek için çok önemli
bir imkandı. İkinci senemin başında İş Yatırım için proje geliştirmeyi tercih
ettik. O dönemin yeni ve popüler konusu olan türev ürün geliştirme üzerine
seçtiğimiz projemiz sayesinde takım arkadaşlarımla çok iyi dostluk kurmamızı
sağlamasının yanında bizler için iş hayatına atılan ilk ciddi adım olması
açısından da büyük bir avantaj oldu.
MBA’deki
son sömestrde bu kez iş bulma telaşı başlamıştı. İzmir’li olduğum ve İzmir
dışında yaşamak istemediğim için sınıf arkadaşlarıma göre iş bulma konusunda
işim biraz daha zor gözüküyordu. Neyse ki korktuğum gibi olmadı. Son sınıfta
Türk Vergi Sistemi dersime giren Yeminli Mali Müşavir Faruk Sabuncu sayesinde
dünyanın en iyi denetim firması PriceWaterhouseCoopers’ı tanıma fırsatım oldu.
Kendisi aynı zamanda şirket ortağı olan hocamız bizi BJK Plaza’da ağırladığı
bir gün İzmir’de de ofislerinin olduğunu söyledi. O gün ciddi ciddi bu firmada
çalışmayı istedim. İşe alım sürecini takip ettim ve sürecin olumlu devam etmesi
sonucunda Mayıs 2007’de teklif aldım.
Teklifi aldım ama aldığım teklif İzmir için değil İstanbul içindi. O an ki
heyecan ve askere gitme endişesi ile çok fazla düşünmeden kabul ettim ama daha
sonra içime ailemden ayrı yaşayacak olmak içime sinmemişti. Yaz tatilinin
sonunda eğitim öncesi istenilen evrakları teslim etmek için İzmir ofise
giderken telefonum çaldı ve İzmir ofis için bir kişilik pozisyon açıldığını,
istersem değerlendirebileceğimi söyledim. Cevabım çok netti: “Yoldayım, hemen
imza atmaya geliyorum!”
Denetim
firmalarını bilmeyenler için anlatmam da fayda var. Ortam aynen üniversitenin
devamı gibi. Yaş ortalaması çok düşük, dolayısıyla çalıştığınız kişiler sizin
yaş seviyenizde olduğu için çoğu zaman birbirinizi iyi anlayabiliyorsunuz.
Sürekli bir yoğunluk ve deadline’lar söz konusu. Bu nedenle ofiste ya da evde
geç saatlere kadar laptopınızla çalışmak işin büyük bir parçası. Sürekli olarak
bir bilgi bombardımanına tutuluyorsunuz. Bunlardan ne kadarını alabilirseniz
kariyer yolunuza o kadar donanımlı devam ediyorsunuz.
PwC’nin İzmir ofisinde Vergi Departmanında takım şefi (Senior Associate)
olarak çalışıyorum. Bu aralar üçüncü senemi devirmek üzereyim. Geçtiğimiz ay
Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir ünvanına haiz oldum. Erken yaşta bu ruhsatı
almak kariyerim için önemli bir açılım olacak diye umut ediyorum. Kendimi
sektörde farklılaştırabilmek adına, SPK’nın düzenlediği sınavlara girip
Sermaye Piyasası Faaliyetleri İleri Düzey Lisansı’nı bu ay aldım. Önümüzdeki
süreçte Bağımsız Denetim lisansını da almayı hedefliyorum.
2010 yılında Sabancı Üniversitesi’nde öğrenci danışmanlığı da yapmaya
başladım. Hiç tanımadığım öğrenci arkadaşlarla mail vasıtasıyla tanışıp
onlarla fikir alışverişinde bulunmak gerçekten çok keyifli. İşim gereği pek
çok firmaya denetim için gidip, farklı iş yapılarını görme fırsatım oluyor.
Bunu yaparken edindiğim tecrübeleri genç arkadaşlarımızla paylaşmak ve onlara
biraz olsun faydalı olmak beni gerçekten tatmin ediyor.
Sabancı Üniversitesi mezunu olarak gerçekten gurur ve onur duyuyorum.
Okula duyulan saygı da gerçekten doğru bir tercih yaptığımı bana her zaman
hissettiriyor. Öyle ki, askerliğimi yaparken ya da gece bir trafik kontrolünde
bile bana faydası dokunabiliyor.
Tüm
mezunlara ve öğrenci arkadaşlara çalışmalarında başarılar diliyorum,
sevgilerimle…
2018 yılı Kasım ayında Kamu
Gözetimi Kurumu tarafından yapılan sınavda başarılı olup denetçi olmak için
gerekli belgeleri sağladıktan sonra “Bağımsız Denetçi” ünvanını aldım. Sizlerle
daha önce nasıl Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir olduğumu anlattığım videomu
paylaştığımda bu konuda yazdığım içeriğin yüksek okunma sayısından
bahsetmiştim. Henüz 1 yıl bile olmadan hem blog’umda hem de Medium’da benzer
bir okunma trendi yakalayan ve bana yine sıklıkla soru gelen bağımsız
denetçilik hakkında bir video içerik hazırlamanın bu yolculukla ilgili
detayları merak edip biraz da motive olmaya ihtiyacı olanlara faydalı olacağını
düşündüm. Bu yolculuğa çıkarken çevremde KGK sınavlarına giren arkadaşlarım
olmadığı gibi internetteki forumlarda da bu yetkilendirme sınavı ile ilgili
güncel paylaşımlar çok kısıtlıydı. Bu eksikliği çekmiş biri olarak umarım bu
video size ve yine sizin paylaşımlarınız sayesinde ilgili diğer kişilere ulaşır
ve onlara fayda sağlar.
Önce kendi hikayemle başlayayım…
2010 yılında SMMM ruhsatını aldığım dönemde PwC adlı çok uluslu bağımsız
denetim kuruluşunda vergi departmanında çalışıyordum. Ardından General Motors
Türkiye’de çalıştım ve 2013 yılından beri de Philip Morris’te görev
yapmaktayım. Çok uluslu firmalarda çalışanların iyi bildiği bir süreç vardır;
yıllık performans değerlendirme süreçleri ve bu süreçlerde çalışanlara verilen
gelişim hedefleri. 2018 yılında teknik konularda kendimi geliştirme hedefim
doğrultusunda yaptığım araştırmalar sonucunda KGK Bağımsız Denetçilik sınavını
gözüme kestirdim. 2018 yılı Mart ayıydı, transfer fiyatlandırması raporu,
ilişkili taraf işlemleri gibi konularla boğuştuğum, hafta sonlarım da bile
ailemden uzak kalıp ofiste çalışmak durumunda kaldığım yoğun bir dönem
geçiriyordum. Finans alanında nasıl gelişim sağlarım derken KGK websitesine
girip yetkilendirme için şartları sağlayıp sağlamadığımı araştırırken
duyurularda Mayıs sınavı için başvuruların o hafta sona ereceğini gördüm. Zaten
yoğun bir tempoda çalıştığım, nisan sonu gibi transfer fiyatlandırması ile
ilgili çalışmalarımın kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesiyle biraz
hafifleyeceğini öngördüğüm bu dönemde sınava kaydolmaya karar verdim. Her bir
sınav için giriş ücreti 150 TL’idi, üç sınav için 450TL’lik ücreti KGK
websitesi üzerinden ödeyip hemen sınav tarihi için Ankara’ya sabah ilk uçak ile
gidip öğleden sonra dönecek şekilde uçak biletlerimi satın aldım.
Yeri gelmişken sınav tarihi ve
yeri hakkında bilgi vereyim: KGK Bağımsız Denetçilik Sınavları yılda iki kez,
genellikle Mayıs ve Kasım aylarında İstanbul ve İzmir’de düzenleniyor.
Sınav giriş ücreti ve uçak
biletleri hazırdı ancak sınavda başarılı olmam durumunda Bağımsız Denetçi
ünvanını almaya hak kazanma ile ilgili şartları sağlayıp sağlamadığım konusunda
kafam biraz karışıktı. Kafamı karıştıran konu “Uygulamalı Mesleki Eğitim” ile
ilgili şarttı. Maddede denetçi olmak isteyenlerin en az 3 yıl süreyle, finansal
tablo denetimi dahil olmak üzere mesleki konularda denetçi yanında ya da
denetim kuruluşunda uygulamalı eğitim almalarının şart olduğu belirtilmiştir.
PwC’de kağıt üzerinde tam 3 yılı doldurmamıştım ama yine de belgeyi alabilmemi
sağlayan bir istisna vardı. Bu istisna en az on beş yıllık mesleki tecrübeye
sahip olanların uygulamalı mesleki eğitim şartı aranmaksızın bağımsız denetçi
olabilecekleri hükmüydü.
Buna göre;
3568 Kanun hükümlerine göre
fiilen staj yapmak suretiyle meslek mensubu olunmuş ise mesleki tecrübe
süresinin hesabında başlangıç tarihi olarak staja fiilen başlama tarihi esas
alınır.
3568 sayılı Kanunun 6’ncı
maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen stajdan sayılan hizmetlerde geçen
sürelerin stajdan saydırılması suretiyle meslek mensubu olunmuş ise mesleki
tecrübe süresinin hesabında başlangıç tarihi olarak stajdan sayılan hizmete
başlama tarihi esas alınır.
Staj başlama tarihinden itibaren
3568 sayılı Kanun kapsamındaki mesleki faaliyetlerde geçirilen süreler 15
yıllık sürenin hesabında dikkate alınır.
15 yıllık sürenin hesabında kamu
kurum ve kuruluşlarında geçirilen süreler hariç olmak üzere, bir yıldan fazla
süreyle bu faaliyetlere ara verilmesi durumunda ara verilen fazla süreler
dikkate alınmaz.
15 yıllık sürenin hesabında 4
yılı aşmamak üzere yukarıda saydığımız bölümlerdeki lisans ve lisansüstü
eğitimde geçen süreler mesleki tecrübe süresine ilave edilir.
Kurumu aradım, durumumu ve
tecrübelerimi paylaştım, telefondaki görevli son derece iyi niyetli ve yardımcı
bir şekilde nihai kararın tevsik edici belgelerin iletilmesi ile verileceğini
ancak bahsettiğim şartlarla 15 yıllık mesleki tecrübeyi 2018 yılında
tamamlayacağım için sınavda başarılı olmam şartı ile bağımsız denetçi
olabileceğimi söyledi. Bunu duyunca kafam da rahatladı ve hedefe konsantre
olmaya başladım. Hemen merak edenler için açıklayayım, 15 yıllık iş tecrübem
yoktu, ancak 15 yıllık mesleki tecrübenin hesabında lisans ve yüksek lisansta
geçen süreler de dikkate alındığı için bu süreyi doldurabiliyordum.
Demek ki neymiş? Sınava, başvuru
süresi içerisinde müracaat eden ve sınav ücretini yine başvuru esnasında kredi
kartından on-line olarak ödeyen kişiler girebilirmiş. Ancak Bağımsız Denetçi
Belgesi için sadece sınavı kazanmak yeterli değilmiş. Ayrıca adayların diğer
şartları da taşımaları gerekirmiş. Bu şartları bulup okuyabilirsiniz uzun
uzadıya ilgili maddeyi (Bağımsız Denetim Yönetmeliği 14. Madde) paylaşmak
yerine bu maddedeki en önemli unsurları şöyle özetleyebilirim:
Hukuk, iktisat, maliye, işletme,
muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilgiler dallarında eğitim veren
fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurulunca tasdik
edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun
olanlar veya diğer öğretim dallarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber
bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış
olmak.
Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlerin 4 konudan Yeminli Mali Müşavirlerin de 3 konudan sınava girmesi,
bağımsız denetçi olabilmeleri için yeterlidir. Eğer Sermaye piyasası,
bankacılık, sigortacılık ve özel emeklilik alanlarında denetim faaliyetinde
bulunmayacaksanız bu sınava girmenize gerek olmadığından sınav sayıları
SMMM’ler için 3e, YMM’ler için 2 ye iner. Muhasebe Standartları, Kurumsal
Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim ile Denetim bir SMMM’nin bağımsız denetçi
olması için geçmesi gereken sınavlardır. YMM’lerin ise Kurumsal Yönetim
İlkeleri ve Finansal Yönetim sınavına da girmesine gerek yoktur.
Hikayemle devam edecek olursam,
Mart ayında sınavlara kaydımı oldum ve çalışmaya başladım. İşim şehir dışında
olduğu için her gün yaklaşık 2 saatim yolda geçiyor. Bu süreyi bilgisayarıma
indirdiğim muhasebe standartları ve denetim standartları ile kurumsal yönetim
ilkeleri ile ilgili ders notlarını okuyarak geçirdim. Bir de Deha Yayınları’nın
soru bankasını sipariş ettim. Akşamları ve hafta sonları fırsat buldukça soru
çözdüm. Çıkmış sorularla Deha Yayınlarının kitabını karşılaştırdığımda aslında
Deha’nın soru tipinin çok da sınava uygun olmadığını fark ettim ama ne kadar
çok soru çözersem o kadar gelişirim diye bu kitaptan da çalışmaya devam ettim.
Özellikle son iki haftayı sırf eski soruları çözmekle geçirdim. O dönem şirket
aktivitesi olarak Bodrum’a Titanic Otel’e gitmiştik, ben toplantı aralarında ve
tüm boş vakitlerimde soru çözmeye çalışıyordum çünkü gündelik hayatımda
kullanmadığım pek çok bilgiden sınavda soru çıkacağının farkındaydım.
Zaten yaklaşık 2 aylık bir
hazırlık sürecim vardı ve yoğum tempoda çalıştığım için bu süre hızlıca aktı,
sınav tarihi geldi çattı. Soğuk bir Mayıs sabahı, İzmir’den Ankara’ya ilk
uçakla yolculuk yaptım. Ankara’da alandan inip sınavın yapılacağı Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın Eğitim tesislerine ulaştım. Sınavı bekleyen herkes kapılar
açılmadığı için tesislerin karşısındaki cafe’de bekliyordu. Ben de hem karnımı
doyurdum, hem de son tekrarlarımı yaparken insanları gözlemledim. Pek çok
kişinin kursa gittiğini ellerindeki ders notlarından gördüm. Açıkçası kursa
ayıracak zamanım olmadığı için hiç kursa gitmeyi düşünmemiştim ama o an
psikolojik olarak acaba bu bir dezavantaj mı diye düşünmedim değil. Ancak bugün
sizlere şunu çok daha net söyleyebiliyorum: bu sınavlar için kursa vakit ve
para harcamanıza hiç gerek yok.
Sınava girdiğimde ilk fark
ettiğim şey, evde soru çözmekle sınavda soru çözmek çok farklıydı. Soruların
zorluğundan, bir başka deyişle yeterince konulara hakim olmadığımdan sorular
üzerinde çok fazla düşünmem gerekiyordu ve bu bana zaman kaybettiriyordu. Üç
dersin de sınavını tamamlayıp çıktığımda bir kez daha sınav için Ankara’ya
geleceğimin farkındaydım ama bu sınav sürecinden de almış olmam gereken
dersleri almıştım.
Peki ilk sınavlara girdikten
sonra neyi fark ettim? Öncelikle bu sınava sadece geçmiş yıl sorularından
hazırlanarak başarılı olmayı hayal etmeyin, bu stratejiyle hayalden öteye
gidemezsiniz. Örneğin, Muhasebe Standartları’nda ilk 10 soru içerisinde 3 soru
BOBİ FRS ile ilgiliydi, BOBİ FRS 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlayacağı
için bu konuda daha önce hiç soru gelmemişti. Buna benzer standartlardaki
güncellemelerden gelen sorular hem Denetim hem de Muhasebe Standartlarında
oldukça fazlaydı.
İkinci olarak Sınava aynı gün
gelmek için gece yarısı denebilecek bir saatte kalkmak böyle bir sınava yorgun
girmeme sebep olmuştu. Eğer şehir dışından gelip sınava girecekseniz ve artık
20’li yaşlarınızda değilseniz bir gün önceden şehirde olmakta, o gece son
tekrarlarınızı yaptıktan sonra uykunuzu iyi alıp sınava girmekte fayda var.
Son olarak, sınavdaki soruların
metinleri oldukça uzun ve bu durum insana soruları okurken çok zaman
kaybettiriyor. Evde soru çözerken hiç vakit tutmadığım için sınavda zamana
karşı yarışmak son bölümde (Denetim) soruları tam anlamadan boş bırakmamak için
hızlıca okuyup cevaplamama sebep oldu. İşte bu yüzden sınava hazırlanırken çözdüğünüz
soruları mutlaka süre tutarak zamana karşı çözün ve hızlanmaya gayret edin.
Sınavdan iki hafta sonra sonuçlar KGK tarafından duyuruldu ve beklediğim
gibi Muhasebe Standartları ve Denetim sınavlarında soruların yarısından
fazlasını doğru yapsam da yeterli puanı tutturamamıştım. Ama güzel haber
Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim dersinden gelmişti, 88 almıştım.
Bu sayede bir sonraki sınavda başarılı olmak için derslerin birinden 60
diğerinden 62 almam yetecekti. (3 ders için ortalama 70 olması için toplam 210
puan gerekiyor, elde var 88, geriye 122 puan kalıyor, geçme notu 60, o halde 60
ve 62 yeterli).
Kasım
sınavı için tecrübem ve umudum vardı. Farklı bir departman ve farklı bir ülke
tecrübeleriyle yine dolu dolu geçen bir dönem geçirsem de Kasım’daki sınava
bence doğru metodoloji ile çalıştım. Önce güncel standartları KGK websitesinden
indirdim. Sonra bunların önemli bölümlerinden kendim için notları çıkardım.
Standartları bilmeyenler için şunu söyleyebilirim, yabancı dilden çeviri olduğu
için gündelik dilimizden uzak ve anlaması çok kolay değil. Ama bir kere bu yola
girmiştim ve geri vites yapacak bir durumda değildim. Not alarak çalışmayı
kendim için daha motive edici bir hale getirmek için ise güzel bir fikrim
vardı: öyle notlar çıkaracaktım ki benden sonra da bu sınavlara girecek kişiler
bu notları alıp sınavda başarılı olabilecekti. Motivasyonum kısaca şöyleydi:
çıkardığım notları ebook haline getirip Google Play Kitaplar üzerinden herkesin
kullanımına ücretsiz bir şekilde açacaktım. Bu fikir beni not çıkarırken ayrı
bir heyecanlandırıyordu ve yer yer sıkıcı bir işi daha ulvi hale getiriyordu.
Sınava
hazırlandığım dönemde vitesi artırmam gereken Eylül-Ekim aylarında iş sebebiyle
4 haftalığına Romanya’daydım. Burada bulunduğum dönemde döviz kurunun TL’ye
göre oldukça yüksek olmasının da etkisiyle çok fazla gezilebilecek bir durum
olmaması sebebiyle hafta sonları sık sık farklı Starbuck’s’lara (marka takıntım
yok sadece gurbette bana daha güvenilir ve konforlu geldiği için burayı seçtim)
kaçıp not çıkarmaya, sabahları erken kalkıp standart okumaya çalıştım.
Ekim ortasından itibaren Türkiye’ye döndüğümde daha önce bahsettiğim iş
için gidip geldiğim her gün iki saatlik yolculuğum esnasında serviste pdf
dosyalarından standartları okuyup özet çıkarma işini tamamladım. Ardından yine
çıkmış soruları çözmeye başladım. Bu kez hem zaman tuttum, hem de hata yaptığım
her soruyla ilgili sınav sonrasında tekrar standarda gidip o bölümle ilgili
yeniden not aldım. Böylece notlarımı daha geniş ve nitelikli bir hale de
getirebiliyordum. Yeri geldi iş yerinden mesai servisi ile çıkıp çalıştım, yeri
geldi arabamı servise götürdüğümde bekleme salonunda soru çözdüm. Hatta
sınavdan önceki son Cuma evde çalışırım diye izin almama rağmen oğlumun da
hafif bir hastalık durumu sebebiyle evden kaçıp annemde çalıştım.
11 Kasım’daki sınava Atatürk Anadolu Lisesi’nde girdim. Ankara’ya bir gün
önceden gidip Tandoğan’da sakin bir otelde kaldım. Planladığım gibi son
tekrarlarımı akşam yapıp makul bir saatte yattım. Ertesi sabah 10’da başlayan
sınav için 9’da oradaydım.
Sınıfa girip de sayfalarını kontrol etmemiz için sınav kitapçığını elime
alıp yavaş yavaş sayfaları çevirirken bir yandan da sorulara göz ucuyla baktım
ve çoğunun çalıştığım konulardan oluştuğunu görmek özgüvenimi tazelememe sebep
oldu. Evde yaptığım testlerde denetim sorularını daha hızlı çözdüğümü görmem sebebiyle
sınava önce denetimle başladım ve ardından daha çok vakit kalması için muhasebe
standartları sorularına geçtim.
Yeri gelmişken sınavla ilgili sizlere iki tüyo daha vereyim:
Sınavlarda zamanı yetiştiremeyecek olan adaylar ek bir ders ücreti (örneğin
Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim) daha yatırarak ekstra süreye
sahip olabilirler.
40 sorudan oluşan sınavlarda her bir şıktan 8’er tane cevap var, yani 8 A,
8 B, 8 C, 8 D ve 8 E. Sınavın sonunda vaktiniz kalırsa bu kontrolü de
yapabilirsiniz. Yanıtlarınızı kontrol ettikten sonra kalan zamanda bu şekilde
de bir gözden geçirme yapabilirsiniz.
Sınavdan çıktığımda ilkinin aksine bu işin bu kez bittiğini
biliyordum. Sınavdan sonraki üçüncü haftanın Cuma günü mesai bittikten
sonra KGK websitesindeki duyuru ile açıklanan sonuçlarda başarılı olduğumu
gördüm.
Sonuçların açıklanmasını takiben bağımsız denetçi olmak için gereken
belgeleri KGK websitesinden yükleyip belge ücretini yatırdım ve Bağımsız
Denetçi ünvanını aldım.
Peki
bu sınavlara girmek ve sınavlar sonucunda başarılı olmak bana ne sağladı:
Her
şeyden önce çalıştığım şirketin Finans departmanında görevliyim ve sınava dair
konular bugünkü iş tanımımda direk olarak bulunmasa da ileride olabilir. Bu sınava
hazırlanırken öğrendiklerim ve tazelediklerim yarın işime yarayacaktır. Bununla
beraber bir şeyleri bildiğini söylemekle bildiğini belgelendirebilmek arasında
fark vardır. Saygınlığı olan bir kurum tarafından yetkilendirilmek, bu farkı
ortaya koymak açısından önemlidir. Ayrıca konulan hedeflere ulaşmak insana ayrı
bir tatmin sağlar. Ben Mayıs ve Kasım ayından girdiğim bu sınavlar ve sınavlar
öncesi yaptığım çalışmalarla hedefim olan teknik bilgimi geliştirme konusunda
bir başarı elde etmiş olmanın hazzını da yaşıyorum. Çalıştığım şirket bir
dönüşüm yaşıyor ve bizden beklenen özelliklerden biri de anlam yaratmak. Anlam
yaratan kişilerin özelliklerine baktığımızda da profesyonel gelişimlerine
yatırım yapan kişiler olduğunu görüyoruz. İşte bu noktada da hedefime ulaşmış
olmak bir yandan da bu nitelikle örtüşüyor. Tüm bunlara ek olarak, şu an Google
Play Kitaplar’da hem muhasebe standartları hem de denetim konusunda
hazırladığım notlar bu konulara ilgili duyan herkesin erişimine açık. İşte bu da bana manevi bir haz sağlıyor.
Dilerseniz
“Sınav Kazandıran Muhasebe Standartları Notları” ve “Sınav Kazandıran Denetim Notları”
diye adlandırdığım kitaplarımı Google Play’den bu isimlerle ya da direk “Volkan
Yorulmaz” diye aratarak bulabilirsiniz. Hatta bu kitapları okuduktan sonra
GoodReads kullanıyorsanız buradan da kitaplarımı okuduğunuzu belirtebilir,
yorumlarınızı diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.
Google
Play Kitaplar’dan kitaplarıma erişmek için:
İşte benim bağımsız denetçi olma hikayem böyle… Yeri gelmişken bu konuda
beni arayarak mesaj atarak tebrik eden herkese bir kez de buradan
teşekkürlerimi sunarım. Tabi ben de sevgili eşime ve oğluma teşekkürlerimi
sunarım, sınava çalıştığım dönemde onları istemeden de olsa ihmal ettim. Neyse
ki bu sürecin ve çabaların sonu mutlu bitti.
2018
yılında teknik bilgimi geliştirmek gibi bir hedefim olduğu için kariyer
hedeflerimle paralel olduğunu düşündüğüm bağımsız denetçilik sınavlarına girip
bağımsız denetçi ünvanını almak için yola koyuldum. Kamu Gözetimi Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yılda iki kez düzenlenen sınav,
Mayıs ve Kasım aylarında Ankara’da ve İzmir’de gerçekleşiyor.
2010
yılında nasıl Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir (SMMM) olduğumu anlattığım
blog içeriğim onbinlerce insan tarafından okunduğu için bağımsız denetçi olmayı
düşünen kişiler için faydalı olacağını umarak süreci baştan sona paylaşmak
istedim. Bu arada nasıl SMMM olduğumu merak edenler buradan buyursun:
Yukarıda
da belirttiğim gibi 2018 yılında teknik bilgimi geliştirmek için yeni bir
şeyler yapmak gibi bir hedefim vardı ve bu hedefi gerçekleştirmek için de yine
Finans alanında bir şeyler çalışmak istiyordum. Kafamda bu düşünceler
dolaşırken aylardan Mart ayı olmuştu ve ben transfer fiyatlandırması, ilişkili
taraf işlemleri gibi konularla boğuştuğum, hafta sonlarımda bile ailemden uzak
kalıp ofiste çalışmak durumunda kaldığım yoğun bir dönem geçiriyordum. Tam bu
dönemde SMMM Yeterlilik sınavı için eşimin kuzeni İzmir’e gelmişti ve onunla
sınav sonrasındaki hedefleri hakkında konuşurken konu KGK tarafından verilen
bağımsız denetçilik yetkisine gelmişti. O konuşmanın ardından yeni hedefimi
belirlemiştim.
Nedir
bu “bağımsız denetçilik” bir de senden dinleyelim Volkan derseniz genel
hatlarıyla şöyle açıklayabilirim:
SMMM
ruhsatına sahipseniz, en az 3 yıl denetim tecrübeniz ya da 15 yıllık mesleki
tecrübeniz varsa, KGK’nın düzenlediği sınavlardan “Muhasebe Standartları”, “Kurumsal
Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim” ve “Denetim” sınavlarına girip 70
ortalamayı tutturabilirseniz “bağımsız denetçi” ünvanını alabilirsiniz. Tabi bu
yazdıklarım dışında da yeterlilik için ek bazı şartlar da var, şartlardan
oluşan uzun listeye KGK websitesinden erişebilirsiniz. Yeri gelmişken
söyleyeyim, sınavlar test ve her biri 40 sorudan oluşuyor. Hesap makinesi
kullanmak serbest.
O
yoğun geçen Mart ayında KGK websitesine girip yetkilendirme için şartları
sağlayıp sağlamadığımı araştırırken duyurularda Mayıs sınavı için başvuruların
o hafta sona ereceğini gördüm. Eşimle konuşup zaten yoğun bir tempoda
çalıştığımı, nisan sonu gibi transfer fiyatlandırması ile ilgili çalışmalarımın
kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesiyle biraz hafifleyeceğini düşünüp
sınava kaydolmaya karar verdim. Her bir sınav için giriş ücreti 150 TL’idi, üç
sınav için 450TL’lik ücreti KGK websitesi üzerinden ödeyip hemen sınav tarihi
için Ankara’ya sabah ilk uçak ile gidip öğleden sonra dönecek şekilde uçak
biletlerimi satın aldım.
Yukarıda
bahsettiğim gibi 3 sınava girecektim ama Muhasebe Standartları sınavı Türkiye
Muhasebe Standartları, yıllık ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasına
ilişkin mevzuatta yer alan düzenlemeler ve standartları içeriyordu, yani oldukça
kapsamlıydı ve içinde bulunduğum kısıtlı sürede ancak standartları
okuyabilirdim. Aynı şekilde Denetim de Türkiye Denetim Standartları, mesleki
etik kuralları, bağımsızlık, risk yönetimi, iç kontrol ve denetimle ilgili
diğer mevzuatı kapsıyordu ve burada da okunacak konular oldukça detaylıydı. Kurumsal
Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim ise üniversiteden beri kullanmadığım
bilgilerimi tazelemem gereken bir alandı. Çevremde KGK sınavlarına giren
arkadaşlarım olmadığı gibi internetteki forumlarda da bu yetkilendirme sınavı
ile ilgili güncel paylaşımlar çok kısıtlıydı. Hal böyle olunca ben de kendi
stratejimi belirledim ve Deha Yayınları’nın KGK için hazırladığı soru bankasını
satın aldım. Bir de üzerine çıkmış soruları indirdim. Kısıtlı sürede bol bol
soru çözerek sınava hazırlanmayı tercih ettim. Bu arada sınavdan önceki hafta
şirketle Bodrum’daki Titanic Otel’e toplantıya gittiğimizde her arayı fırsat
olarak görüp odada, yolda soru çözdüğüm için çevreme biraz asosyal bir izlenim
bile vermiş olabilirim.
Sayılı
gün hemen geçti ve sınav sabahı 3‘te kalkıp 4’te Havaş’a binip 5 gibi İzmir
Atatürk Havalimanı’nda Ankara uçuşu için beklerken bile son sınavda çıkan
soruların üzerinden geçiyordum. Ankara’ya indiğimde buz gibi havasıyla beni
Üniversite yıllarıma götürdüğü gibi üzerimdekilerin İzmir şartlarına göre
olması sebebiyle öyle bir üşüttü ki kendime neden daha kalın bir şeyler
giymediğim için oldukça kızdım. Neyse ki sınava gireceğim Gelir İdaresi
Başkanlığı Eğitim Merkezi’ne erken gidip ısınabileceğim bir kafe buldum ve
cebimdeki naneli Olips sayesinde hasta olmadan sınava girdim. Sınavın
başlamasıyla birlikte sınav için seçtiğim stratejinin yani sadece soru çözerek
hazırlanmanın maalesef başarısız olduğunu gördüm. Şöyle ki, kitapçık Muhasebe
Standartları soruları ile başlıyordu ve ilk 10 soru içerisinde 3 soru BOBİ FRS
ile ilgiliydi, BOBİ FRS 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlayacağı için bu
konuda daha önce hiç soru gelmemişti. Buna benzer standartlardaki
güncellemelerden gelen sorular hem Denetim hem de Muhasebe Standartlarında
oldukça fazlaydı. Geçmiş yıllarda çıkan soruları ya da benzer soruları
cevaplasam da bu sorular daha sınav bitmeden sonucun çok da parlak olmayacağını
bana hissettirdi. Bununla beraber, üniversitede, özellikle Sabancı
Üniversitesi’nde finans alanında yaptığım MBA iyi bir temel oluşturmuş
olmalıydı ki Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim sınavı sorunsuz
geçmişti. Sınavdan çıktığımda aldığım dersler şöyleydi:
-Bu
sınavda başarılı olmak için geçmiş yıl sorularını çözmek tek başına yetmez,
illa ki standartları okuyup genel bir hakimiyet sağlamak lazım.
-Sınava
aynı gün gelmek için gece yarısı denebilecek bir saatte kalkmak böyle bir
sınava yorgun girmeye sebep oluyor, ondan bir gün önce şehirde olmak gerek.
-Metinler
oldukça uzun ve bu durum insana soruları okurken çok zaman kaybettiriyor, evde
soru çözerken hiç vakit tutmadığım için sınavda zamana karşı yarışmak son
bölümde (Denetim) soruları tam anlamadan boş bırakmamak için hızlıca okuyup
cevaplamama sebep oldu. Evde sınav çözerken mutlaka süre tutmak ve hızlanmak
gerek.
Sınavdan
iki hafta sonra sonuçlar KGK tarafından duyuruldu ve beklediğim gibi Muhasebe
Standartları ve Denetim sınavlarında soruların yarısından fazlasını doğru
yapsam da yeterli puanı tutturamamıştım. Ama güzel haber Kurumsal Yönetim
İlkeleri ve Finansal Yönetim dersinden gelmişti, 88 almıştım. Bu sayede bir
sonraki sınavda başarılı olmak için derslerin birinden 60 diğerinden 62 almam
yetecekti. (3 ders için ortalama 70 olması için toplam 210 puan gerekiyor, elde
var 88, geriye 122 puan kalıyor, geçme notu 60, o halde 60 ve 62 yeterli).
Kasım
sınavı için tecrübem ve umudum vardı. Farklı bir departman ve farklı bir ülke
tecrübeleriyle yine dolu dolu geçen bir dönem geçirsem de Kasım’daki sınava
bence doğru metodoloji ile çalıştım. Önce güncel standartları KGK websitesinden
indirdim. Sonra bunların önemli bölümlerinden kendim için notları çıkardım.
Standartları bilmeyenler için şunu söyleyebilirim, yabancı dilden çeviri olduğu
için gündelik dilimizden uzak ve anlaması çok kolay değil. Ama bir kere bu yola
girmiştim ve geri vites yapacak bir durumda değildim. Not alarak çalışmayı
kendim için daha motive edici bir hale getirmek için ise güzel bir fikrim
vardı: öyle notlar çıkaracaktım ki benden sonra da bu sınavlara girecek kişiler
bu notları alıp sınavda başarılı olabilecekti. Motivasyonum kısaca şöyleydi: çıkardığım
notları ebook haline getirip Google Play Kitaplar üzerinden herkesin
kullanımına ücretsiz bir şekilde açacaktım. Bu fikir beni not çıkarırken ayrı
bir heyecanlandırıyordu ve yer yer sıkıcı bir işi daha ulvi hale getiriyordu.
Sınava
hazırlandığım dönemde vitesi artırmam gereken Eylül-Ekim aylarında iş sebebiyle
4 haftalığına Romanya’daydım. Burada bulunduğum dönemde döviz kurunun TL’ye
göre oldukça yüksek olmasının da etkisiyle çok fazla gezilebilecek bir durum
olmaması sebebiyle hafta sonları sık sık farklı Starbuck’s’lara (marka takıntım
yok sadece gurbette bana daha güvenilir ve konforlu geldiği için burayı seçtim)
kaçıp not çıkarmaya, sabahları erken kalkıp standart okumaya çalıştım. Ekim
ortasından itibaren Türkiye’ye döndüğümde sabahları 60 kilometre ötedeki iş
yerime gitmek için kullandığım serviste pdf dosyalarından standartları okuyup
özet çıkarma işini tamamladım. Ardından yine çıkmış soruları çözmeye başladım.
Bu kez hem zaman tuttum, hem de hata yaptığım her soruyla ilgili sınav
sonrasında tekrar standarda gidip ilgili bölümle ilgili yeniden not aldım.
Böylece notlarımı da daha geniş ve nitelikli bir hale de getirebiliyordum. Yeri
geldi iş yerinden mesai servisi ile çıkıp çalıştım, yeri geldi arabamı servise
götürdüğümde bekleme salonunda soru çözdüm. Hatta sınavdan önceki son Cuma evde
çalışırım diye izin almama rağmen oğlumun da hafif bir hastalık durumu
sebebiyle evden kaçıp annemde çalıştım.
11
Kasım 2018 Pazar günkü sınav için bu kez Cumartesi öğlen İzmir’den çıktım ve
akşamüstü Ankara’da oldum. Tandoğan’da mütevazi bir otelde yer ayırtmıştım,
önce otele yerleştim, sonra da eski günlerdeki gibi Tandoğan Orduevi’nde akşam
yemeği yedim. Takvimlerin 10 Kasım’ı göstermesi ve Anıtkabir’e çok yakında
olmam sebebiyle coşkulu kalabalığın içinde yürüyüş yaptıktan sonra son
tekrarlarımı kendi çıkardığım notları okuyarak yaptım ve ertesi gün sınava
gittim.
Sınava
Atatürk Anadolu Lisesi’nde girdim. 10’da başlayan sınav için 9’da oradaydım.
Sınava girecek insanların yanlarında dolaşırken çoğunun dershanede aldıkları
notlardan ve hocalarının son hatırlatmalarından bahsediyor olması ya da şirket
aracı olduğunu tahmin ettiğim lüks araçlarla gelmesi acaba bu sınav için
yeterli miyim diye şöyle bir kendime sormama sebep olsa da başarılı olacağıma
inancım tamdı.
Sınıfa
girip de sayfalarını kontrol etmemiz için sınav kitapçığını elime alıp yavaş
yavaş sayfaları çevirirken bir yandan da sorulara göz ucuyla baktım ve çoğunun
çalıştığım konulardan oluştuğunu görmek özgüvenimi tazelememe sebep oldu. Evde
yaptığım testlerde denetim sorularını daha hızlı çözdüğümü görmem sebebiyle
sınava önce denetimle başladım ve ardından daha çok vakit kalması için muhasebe
standartları sorularına geçtim. Sınavlarda zamanı yetiştiremeyecek olan adaylar
ek bir ders ücreti (örneğin Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim) daha
yatırarak ekstra süreye sahip olabilirler ancak ben böyle bir maliyete
katlanmaya gerek görmedim. Zamanı iyi kullanıp, tereddütte kaldığım için yanına
işaret koyduğum sorulara da geri dönme vakti buldum. Bu arada 40 sorudan oluşan
sınavlarda her bir şıktan 8’er tane cevap var, yani 8 A, 8 B, 8 C, 8 D ve 8 E.
Sınavın sonunda vaktiniz kalırsa bu kontrolü de yapabilirsiniz. Kontrollerimden
sonra kalan zamanda bu şekilde de bir gözden geçirme fırsatı buldum.
Sınav
bittiğinde bu işin bu kez bittiğini biliyordum. Sınavdan iki gün sonra KGK
websitesinde soruların yanıtları açıklandı. Hepsini değil ama genelini şöyle
bir kontrol ettim, doğrularımın sınavda başarılı olacak kadar olduğunu görünce
de devamını getirmedim ve resmi sonuçların açıklanmasını bekledim. Şükürler
olsun ki, sınavdan sonraki üçüncü haftanın Cuma günü mesai bittikten sonra KGK
websitesindeki duyuru ile açıklanan sonuçlarda başarılı olduğumu gördüm.
Peki
bu sınavlara girmek ve sınavlar sonucunda başarılı olmak bana ne sağladı:
Her
şeyden önce ben çalıştığım şirketin Finans departmanında görevliyim ve sınava
dair konular bugünkü iş tanımımda direk olarak bulunmasa da ileride olabilir.
Bu sınava hazırlanırken öğrendiklerim ve tazelediklerim yarın işime yarayacaktır.
Bununla beraber bir şeyleri bildiğini söylemekle bildiğini belgelendirebilmek
arasında fark vardır. Saygınlığı olan bir kurum tarafından yetkilendirilmek, bu
farkı ortaya koymak açısından önemlidir. Ayrıca konulan hedeflere ulaşmak
insana ayrı bir tatmin sağlar. Ben Mayıs ve Kasım ayından girdiğim bu sınavlar
ve sınavlar öncesi yaptığım çalışmalarla hedefim olan teknik bilgimi geliştirme
konusunda bir başarı elde etmiş olmanın hazzını da yaşıyorum. Çalıştığım şirket
bir dönüşüm yaşıyor ve bizden beklenen özelliklerden biri de anlam yaratmak.
Anlam yaratan kişilerin özelliklerine baktığımızda da profesyonel gelişimlerine
yatırım yapan kişiler olduğunu görüyoruz. İşte bu noktada da hedefime ulaşmış
olmak bir yandan da bu nitelikle örtüşüyor. Tüm bunlara ek olarak, şu an Google
Play Kitaplar’da hem muhasebe standartları hem de denetim konusunda
hazırladığım notlar bu konulara ilgili duyan herkesin erişimime ücretsiz bir
şekilde açık. İşte bu da bana manevi bir haz sağlıyor.
Dilerseniz
“Sınav Kazandıran Muhasebe Standartları Notları” ve “Sınav Kazandıran Denetim Notları”
diye adlandırdığım kitaplarımı Google Play’den bu isimlerle ya da direk “Volkan
Yorulmaz” diye aratarak bulabilirsiniz. Hatta bu kitapları okuduktan sonra
GoodReads kullanıyorsanız buradan da kitaplarımı okuduğunuzu belirtebilir,
yorumlarınızı diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.
Google
Play Kitaplar’dan kitaplarıma erişmek için:
Nasıl
“Bağımsız Denetçi” olduğumu anlattığım bu içerik “Nasıl SMMM Oldum?” konulu
içeriğim kadar popüler olur mu, onun kadar çok paylaşılıp yorum alır mı
bilmiyorum ama dileyen herkes bana yorum ya da mail ile ulaşabilir ve süreçle
ilgili merak ettiklerini sorabilir. İşte benim bağımsız denetçi olma hikayem
böyle… Yeri gelmişken bu konuda beni arayarak mesaj atarak tebrik eden herkese
bir kez de buradan teşekkürlerimi sunarım. Tabi ben de sevgili eşime ve oğluma
teşekkürlerimi sunarım, sınava çalıştığım dönemde onları istemeden de olsa
ihmal ettim. Neyse ki bu sürecin ve çabaların sonu mutlu bitti.
Mutlu Son: Sınav Sonuç Belgesi
Romanya'da Starbuck's'ta Çalışmayı Tercih Ettiğim Günlerden Hatıra Tweetler
Ankara'ya Uçmadan Önce Kendi Notlarımdan Son Tekrarlar
11 Kasım 2018 - Ankara Atatürk Anadolu Lisesi
Dileyen Herkes Sınav Kazandıran Notlarıma Ücretsiz Erişebilir
Goodreads adlı sanal kitaplık aracılığıyla da kitaplarıma erişebilir, hatta okuduklarınız arasına ekleyip yorumlar paylaşabilirsiniz.
16 Ocak 2018 tarihinde KPMG
tarafından İzmir Ticaret Odası’nda düzenlenen “Kurallar Sıfırlanıyor:
Vergilemede Dönüşüm” konulu seminer Abdülkadir
Kahraman’ın “Dijital Ekonomide Vergileme Trendleri ve Vergide Teknoloji” hakkındaki
sunumu ile başladı. Seminerden bir gün önce Abdülkadir Bey’e maille aşağıdaki
soruyu yöneltmiştim:
Araştırmalar neticesinde muhasebe mesleği dijitalleşme
ile birlikte yok olacak meslekler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. En son
“kâhin ekonomist” olarak tanınan dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini,
dünyada dördüncü sanayi devrimiyle birlikte birçok mesleğin gerekliliğinin
ortadan kalkacağını belirtmiştir. Yine The Economist dergisi önümüzdeki 20 yıl
içinde ‘dijitalleşmenin’ hangi mesleklerin sonunu getireceği yönünde bir
çalışma yayımlamıştır. Her iki araştırma sonucuna göre, gelecek 20 yıl içerisinde
muhasebe sektöründe çalışan 1000 kişiden 940’ının teknolojik gelişmeler
neticesinde işsiz kalacağı açıklanmıştır. Sizin bu noktada görüş ve
önerileriniz nelerdir?
Abdülkadir Bey de bu soruyu
aşağıdaki mail içeriğiyle yanıtlamıştı:
Volkan bey
merhaba
Benim ele alacağım konular arasında bu konuya yer
veriyorum. Öncelikle bu ve benzeri haberler var.
İkinci linkte muhasebe ve denetim bunlar arasında.
Ancak sunum sırasında da belirteceğim bu meslekler tam
anlamıyla ortadan mı kalkar, yoksa dönüşür mü? Yarın görüşmek üzere.
Abdülkadir Bey sunumuna “UNCTAD Information
Economy Report 2017”den verilerle başladı. OECD’nin 15 maddelik BEPS
uygulamasına atıfta bulundu ve KPMG olarak 2017 yılıyla ilgili ülke bazlı
raporlamanın istenmesine yönelik düzenlemenin hayata geçmesini beklediklerini
söyledi.
Bununla beraber, dijital
ekonomide “işyeri” tanımında sorun olduğunu ve tanımlamanın kolay olmadığı
belirtti. Örneğin booking.com, twitter gibi firmaların ülkemiz pazarından gelir
elde ettiğini ama bunu vergilemenin zor olduğunu, bu sebeple KDV, satış vergisi
gibi dengeleme vergileri getirildiğini ve bu konuda taslak tebliğ olduğunu
açıkladı. Benzer örneklerin spotify, apple gibi şirketler için de geçerli
olduğunu ve bu sebeple gelirden ziyade hasılattan vergiye yönelim olduğunu
ifade etti.
Robotik yapay zekanın hayatımıza
girmesiyle transfer fiyatlandırmasında farklı ülkelerde faaliyet ve kar
marjlarının örnekleme yoluyla testi yerine bütün veriyi inceleyip karar vermeye
imkan sağlayacak sistemlerin hayatımıza gireceğini açıklayan Abdülkadir Bey, bu
sayede şirketlerin daha sağlıklı öngörülerde bulunabileceğini ve riski daha iyi
yönetebileceğini belirtti.
7061 Sayılı Torba Kanun ile
ilgili olarak Halil Bağdınlı ve Güray Kurşunoğlu sunumlar yaptı. Halil
Üstad torba kanun ile birçok itiraz süresinin 15 güne çıktığını belirtip,
usulün esasın önüne geçtiği bazı durumlar (önceki
mevzuatta 8. günde yapılan itirazın usul açısından kabul edilmemesi gibi)
için bu süre artışının mükellefin lehine olduğunu ifade etti. Yapılan
düzenlemelerle adres kayıt sistemi Mernis’te kanuni temsilcilerin yerleşim yeri
adreslerinin bilinen adres olarak kabul edilecek olmasından bahseden Bağdınlı,
bilinen adreste ikinci kez bulunulmadığında kapıya pusulanın yapıştırılarak
tebligat yapılacağını ve 15 günlük sürenin başlayacağını aktardı. Kişinin
Mernis’te adres kaydının olmaması durumunda ise ulusal gazetede ilan verme
yöntemiyle tebliğ yapılacağı belirtildi. Her tür bildirim ve dilekçenin
elektronik ortamda verilmesi için gerekli altyapı çalışmalarının yapıldığını
anlatan Halil Bağdınlı, İzmir’in e-ticarette pilot bölge olduğunu ve 2018 yılı Şubat
ayından itibaren bu konu ile ilgili çalıştayın başlayacağını duyurdu. İkametgah
değişikliğinde bildirim zorunluluğunun kalktığını da ifade eden Bağdınlı, artık
torba yasa ile değerli kağıtların da elektronik ortamda verilebileceğini
belirtti. Bakanlar Kurulu’na verilen yetki ile maktu ve nisbi vergileri kağıt
türleri itibarıyla ayrı ayrı artırmaya ya da indirmeye yetki sahibi olduğunu
söyleyen Bağdınlı bundan sonra damga vergisinde artışların olası olduğunun
altını çizdi. Transfer Fiyatlandırması yöntem belirleme anlaşmaları üzerinden
alınan harçların yürürlükten kaldırıldığı ve emlak vergisi için önümüzdeki 4
yıl için artışın bir önceki değerleme döneminde belirlenen vergiden %50 fazla
olamayacağına yönelik düzenlemenin de torba yasada bulunduğu belirtildi.
Torba yasa ile sunumun geri
kalanına devam eden Güray Kurşunoğlu,
mobil elektronik haberleşme, internet ve benzerinde ÖİV’nin tek oran olarak
%7.5 olduğunu belirtti. Güray Bey, gayrimenkul sermaye iradında götürü gider
oranının %15’e indirildiğini söyledi. 1 Ocak 2018’den itibaren satın alınan
araçlar için MTV hesaplamasında kıstasın motor gücü ve yaş değil ayrıca çıplak
fiyatın da (ÖTV ve KDV hariç bedel) dikkate alınacağı vurgulandı. Kurumların 2
yıl süreyle aktiflerinde tuttuğu taşınmazların satışlarındaki istisna %75’den
%50’ye indiğini belirten Kurşunoğlu, kurumlar vergisi oranının 2018-2020 arası
için %22’ye çıkarıldığını hatırlattı.
7061 sayılı Kanun’un sunumda
önemli bölümleri anlatılmakla beraber yukarıdaki ifadeler aldığım notları
içermektedir. Kanunun tam metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
“Global Ticarette Güncel Konular”
hakkında Murat Palaoğlu sunum yaptı.
İthalat vergilerinin artmasının ithalatı frenlemek için alındığını anlatan
Palaoğlu, ithalatı frenlemek için hayatımıza giren bazı uygulamaların (KKDF gibi) ihracatı da vurabildiğini
belirtti. Gümrükte 23 farklı vergi kaleminin alındığını bunların içerisinde
gümrük vergisinin payının %6 olduğunu ifade eden Murat Palaoğlu, serbest
ticaret anlaşmaları ile korumacı politikalara karşı konulduğunu anlattı. Gümrük
İdaresinin 19 farklı bakanlık ile çalıştığını, tüm bu bakanlıkların
incelemelerinin gümrükte konsolide edildiğini belirten Murat Bey, aslında gümrükte
bekleyen malın gümrükten kaynaklanan sebeplerle değil bu bakanlıkların
işleminde olması sebebiyle beklediğini açıkladı. Murat Palaoğlu, GET-APP
uygulaması ile iş sahiplerinin gümrük idaresindeki tüm süreçleri takip
edebileceğini belirterek sunumunu bitirdi.
“İstihdam ve Sigorta Prim
Teşvikleri ile Yeni Düzenlemeler” konulu sunumu ile İsmail Sevinç seminere devam etti. 5510 sayılı kanun ile 5 puanlık
indirim sağlandığını anlatan İsmail Bey, 6111 sayılı kanun ile genç, kadın ve
mesleki belge sahibi olanların istihdamına yönelik teşviğin 2020 yılı sonuna
kadar geçerli olduğunu ifade etti. 2016 yılında yapılan bir değişiklikle 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun idari para
cezalarındaki düzenlemeyle muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde
sigortalıların iş yerlerinde fiilen yaptıkları işe uygun meslek adı ve kodunu
gerçeğe aykırı bildiren işverenlere sigortalı başına asgari ücretin onda biri
tutarında idari para cezası uygulanacağı iletildi. İşe iade uyuşmazlıklarında
mahkemeye gitmeden önce arabuluculuk müessesine başvurmak gerektiği yönünde
düzenleme yapıldığını anlatan İsmail Bey, arabuluculuk müessesinin aldığı
kararın mahkeme kararı ile eşdeğer olduğunu ifade etti.
Seminerden bir gün önce İsmail
Bey’e aşağıdaki soruyu iletmiştim:
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulaması ücret
gizliliğinin büyük önem taşıdığı kurumsal şirketler açısından çalışma barışının
bozulması gibi ciddi sorunlar yaratacaktır. Zira şu anda ayrı ayı düzenlenen ve
ayrı ayı şifre ile ilgili kurumlara gönderilen Muhtasar Beyanname ve Aylık Prim
ve Hizmet Belgesi, 2018/Temmuz ayından itibaren Muhtasar ve Prim Hizmet
Beyannamesi şeklinde tek belge olarak birleştirilecek ve tek şifre ile Maliye Bakanlığı
sistemi üzerinden gönderilecektir. İşverenler, Muhtasar ve Prim Hizmet
Beyannamesi uygulaması ile çalışanlarını kişi bazında T.C kimlik no,
adı-soyadı, prime esas kazancı, prim gün sayısı, gelir vergisi matrahı,
vergiden muaf olup olup olmadığı, engellilik oranı, AGİ, kesilen gelir vergisi
tutarı, meslek kodu bilgilerini içerecek şekilde bildireceklerdir.
Mevcut uygulamada, çalışanların sosyal güvenlikle ilgili bilgileri (T.C
kimlik no, adı-soyadı, prime esas kazanç, prim gün sayısı vd.) genel olarak
şirketlerin personel bordro işlemlerini de yürüten insan kaynakları birimindeki
bir ve birkaç personel tarafından SGK’ya bildirildiğinden, ücret gizliliğinin
sağlanmasında herhangi bir sorun yaşanmamaktaydı. Ancak, yeni uygulamada, aynı
şifre ile hem çalışanların isim bazında prime asas kazanç, gelir vergisi
matrahı, kesilen vergi gibi bütün bilgilerini ihtiva eden muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin, hem de diğer vergi beyannamelerinin gönderilecek olması
başta muhasebe ve mali işler çalışanları olmak üzere sisteme giriş izni olan
herkes istediği kişinin ücretini görme imkanına sahip olacaktır. Uygulamanın
tüm Türkiye genelinde 01.07.2018 tarihinde başladığında ücret gizliliği
politikası uygulayan kurumsal şirketlerde yol açacağı sorunlar ve çözüm yolları
konusunda görüşünüzü rica ederim.
Sunumunun sonunda İsmail Bey bu
konudaki kaygıları İdare’nin anladığını ve yetkililerin bunları göz önünde
bulundurarak çözüm üreteceklerini kendilerine ilettiklerini açıkladı.
Seminerin son sunumunu Yusuf Penezoğlu “Vergi Denetim ve
Uyuşmazlıklarında Güncel Düzenlemeler” konusunda
yaptı. Tam incelemenin bir yıl, kısmi incelmenin 6 ayda tamamlanacağını
belirten Yusuf Bey, bu sürelerin maksimum 6 ay uzatılabileceğinden bahsetti.
Son dönemde takdir komisyonuna sevk yönteminin zamanaşımını durdurmak için
kullanılması sebebiyle bunun hukuka aykırı olduğu yönündeki mahkeme
kararlarının artması sonucunda yapılan düzenlemeyle ihbar söz konusu olmadığı
sürece son 6 ay inceleme başlatılmadıysa zamanaşımına uğrayacak yıl için
incelemenin söz konusu olmayacağı ifade edildi. Yusuf Palazoğlu izaha davet
uygulamasına da değindi ve burada tartışmalı konunun vergiyi cezasıyla ödeme
durumunda dava açılıp açılamayacağı olduğunu, KPMG olarak açılabileceğini
düşündüklerini ama konunun uygulamaları gördükçe netleşeceğini açıkladı. Yusuf
Bey vergi denetiminde süreçleri anlatırken vergi incelemesi yapmaya yetkili
olanlar tarafından mükellef nezdinde yapılan vergi incelemesi neticesinde, bir
vergi türü ve vergilendirme dönemi için düzenlenen vergi inceleme raporunda
tarhı öngörülen vergi tutarının, on milyon TL’yi aşması halinde, söz konusu
raporun Merkezi Rapor Değerlendirme Komisyonunca değerlendirileceğini belirtti.
Rapor Değerlendirme Komisyonlarının, gerekli gördüğü durumlarda ya da talepleri
üzerine mükellefi dinleyebileceğini açıklayan Penezoğlu, sunumunun son
bölümünde uyuşmazlıkların çözüm yollarından bahsetti. Buna göre idari aşamada çözüm
yolları “vergi hatalarını düzeltme”, “cezalarda indirim”, “pişmanlık ve islah”
ve “uzlaşma”dır. Yargı aşamasında ise
izlenecek yol “vergi mahkemesi”, “bölge idare mahkemesi” ve “danıştay” şeklinde
sıralanmaktadır.
Bu faydalı seminere davetlerinden ve paylaşılan değerli içerikten ötürü KPMG'ye teşekkürlerimi sunarım.
3 Ağustos 2017 tarihinde PwC Dolaylı Vergiler ekibi
tarafından düzenlenen seminere katıldım. Seminerde “Gümrük Süreçleri Genel
Değerlendirmesi” Cenk Ulu ve Şüheda Barlas tarafından, “Gümrük İnceleme Süreci”
Av. Ezgi Türkmen tarafından ve “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'ne İlişkin
Uygulamalar ve Yerinde İnceleme” konuları Yasemin Bekgöz tarafından anlatıldı.
İzmir Hilton Oteli Çakabey Salonu’ndaki seminer 13:30-17:30 saatleri arasında
gerçekleşti.
Gümrük Süreçleri Genel Değerlendirmesi
“Sonradan Kontrol ve Riskli İşlemlerin Kontrolü Yönetmeliği”
2008 yılında hayatımıza girdi ve 2009 yılı ile birlikte başlayan denetimler
günümüze gelinceye kadar detaylı bir şekilde yapılmaya devam etmektedir.
Müfettişler incelemelerde elde ettikleri bulguları teftiş kurulu ile
paylaşmakta, ardından teftiş kurulu bu bulguyu tüm müfettişlere iletmekte ve
benzer konular bütün müfettişlerce incelenmektedir.
Yükümlüler ile gümrük idareleri arasında sıklıkla
uyuşmazlığa konu olan durumlardan biri ithal eşyası ile ilgili royalti-lisans
ödemeleridir. İthal eşyası ile ilgili olarak marka, royalti veya lisans ücreti
adı altında yapılan ödemelerin gümrük mevzuatı hükümleri gereği ithal eşyasının
gümrük kıymetine belirli şartların (satış koşulu olmalı, ithal edilen eşya ile
ilgili olmalı) oluşması durumunda dahil edilmesi gerektiği için bu husus çok
uluslu firmaların bir çoğu yönünden gümrük uyuşmazlığı konusu olmaktadır.
Yükümlülerin ithal veya ihraç eşyası ile ilgili beyan
ettikleri kıymet ile gümrük idareleri tarafından yapılan denetimler sonucunda
tespit edilen gümrük kıymeti arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunması halinde
kıymet uyuşmazlığı söz konusu olmaktadır. Bu sebeple “gümrük kıymetini
oluşturan unsurlar” ile “gümrük kıymetine ilave edilmeyecek unsurlar”ı ayırt
etmek gerekir.
Gümrük Kanunu’nun 27. Maddesine göre, gümrük kıymetini
oluşturan unsurlar aşağıdaki gibidir:
Satın alma komisyonları dışındaki komisyonlar ve tellaliye,
Gümrük işlemleri sırasında söz konusu eşya ile tek eşya muamelesi gören kapların maliyeti,
İşçilik ve malzeme giderleri dahil ambalaj bedeli;
İthal eşyasına katılan malzeme, aksam, parça ve benzerleri,
İthal eşyasının üretimi sırasında kullanılan araç, gereç, kalıp ve benzeri aletler,
İthal eşyasının üretimi sırasında tüketilen maddeler,
İthal eşyasının üretimi için gereken ve ithal ülkesi dışında gerçekleştirilen mühendislik, geliştirme, sanat ve çizim çalışmaları, plan ve taslak hazırlama hizmetleri;
Kıymeti belirlenecek eşyanın satış koşulu gereği, alıcının doğrudan veya dolaylı olarak ödemesi gereken, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olan royalti ve lisans ücretleri;
İthal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı;
İthal eşyası için Türkiye'deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri
Gümrük Kanunu’nun 28. Maddesine göre, gümrük kıymetine ilave
edilmeyecek unsurlar aşağıdaki gibidir:
Eşyanın, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi ile Türkiye'nin anlaşmalarla dahil olduğu gümrük birliği gümrük bölgelerine giriş yerine varışından sonra yapılan nakliye ve sigorta giderleri,
Sınai tesis, makina veya teçhizat gibi, ithal eşyası için yapılan inşa, kurma, montaj, bakım veya teknik yardıma ilişkin giderler,
İthal eşyasının satışıyla ilgili olarak bir finansman anlaşması uyarınca alıcı tarafından üstlenilen faiz giderleri;
İthal eşyasının Türkiye'de çoğaltılması hakkı için yapılan ödemeler;
Satın alma komisyonları;
Eşyanın ithali veya satışı nedeniyle Türkiye'de ödenecek ithalat vergileri;
Finansman anlaşmasının yazılı olarak yapılmış olması ve gerektiğinde alıcının; söz konusu faiz oranının, finansmanın sağlandığı ülkede o tarihte bu tür bir işlem için geçerli olan faiz oranı seviyesini aşmadığını kanıtlaması şarttır.
Gümrük rejimlerinin uygulanması ve ihlal edildiği haller
noktasında kendini gösteren rejim ihlalleri, gümrük uyuşmazlıkları konusunda
sıklıkla kendini gösteren konulardan biridir. Dahilde işleme rejimi sayesinde
hammadde veya ara malın ithalat vergilerinden muaf olarak, ticaret politikası
önlemlerine tabi olmadan ithalatı ve işlenerek ihracı sağlanmaktadır. Dahilde
İşleme İzin Belgesi (DİİB) Ekonomi Bakanlığı’ndan, Dahilde İşleme İzni Gümrük
Müdürlüğü’nden alınır. Gümrük rejimlerinin ihlali ile ilgili en çok eleştirilen
konular şöyledir:
Eşdeğer eşya kullanımı
İşlem görmüş ürünün elde edilmesinde ithal eşyasının yerine
kullanılan ve ithal eşyası ile asgari 8’li bazda gümrük tarife istatistik
pozisyonu (GTİP), ticari kalite ve teknik özellikleri itibariyle aynı kalite ve
nitelikleri taşıyan serbest dolaşımda bulunan eşya
Fire/İkincil işlem görmüş ürün
İkincil işlem görmüş ürün: asıl işlem görmüş ürün dışındaki
ürün (ekonomik değeri var)
Fire: işleme faaliyeti sırasında yitirilen kısım (ekonomik
değeri yok)
Telafi edici vergi
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edildikten
sonra üretim sürecini müteakip ihraç ürünü olarak ATR Dolaşım Belgesi eşliğinde
AB üyesi ülkelere, menşe ispat belgeleri eşliğinde AB üyesi ülkelere, Serbest
Ticaret Anlaşması imzaladığımız ülkelere, Pan-Avrupa Menşe Kümülasyonuna veya
Pan-Avrupa-Akdeniz Menşe Kümülasyonuna taraf olan ülkelere ihraç edilmesi
halinde, ithal edilen eşya ile ilgili ihracat sırasında beyan usulüne tabi
olarak ödenen vergidir.
Gümrük mevzuatında cezalar;
Vergi kaybına neden olan işlemlerden ötürü uygulanacak cezalar,
Usulsüzlük işlemlerinden ötürü uygulanacak cezalar
olmak üzere ikiye ayrılır.
Gümrük İnceleme Süreci
Gümrük İdaresi, Avrupa Birliği (AB) uyum sürecine uygun
olarak;
Denetim elemanı sayısını artırmış,
Denetim elemanlarına çeşitli eğitimler vermiş,
Teknolojik gelişmelere uyum sağlamış
Yeni bir yapılanma oluşturarak, gümrük incelemelerini
sıklaştırmıştır.
Şirketlerin incelemeye seçilmesi aşağıdaki sebeplerden ötürü
gerçekleşir:
Genel konu taraması
Sektör incelemeleri
İhbar/diğer kurumlar
Avukat Ezgi Türkmen, inceleme elemanları, müfettişlerle olan
iletişime yönelik olarak vermiş olduğu önerilerde, Maliye ve Gümrük’ten arayan
kişiye üst düzeyde maksimum bir gün içerisinde mutlaka dönüş yapılmasını
önerdi. Aksi takdirde müfettişin mükellef hakkında “benden kaçıyor” şeklinde
düşünce geliştireceğini belirtti.
Gümrük veya vergi müfettişi ile mümkün olduğunca az kişinin
muhatap olmasını öneren Ezgi Hanım, çok uluslu firmalardaki kişilerin spesifik
işleri, şirket içinde kullanılan jargon ve benzeri sebeplerle yanlış anlaşılma
ve iletişim bozukluğuna sebep olabileceğini ifade etti. Büyük resmin
anlaşılması için inceleme sürecine çok fazla kişinin dahil edilmemesi
gerektiğinin altını çizdi.
İncelemedeki en değerli şeyin tecrübe olduğu belirtildi.
Basit bir sorunun nereye gideceğini bilmenin tecrübe ile paralel olduğunu
anlatan Ezgi Hanım, danışmanları ve avukatları inceleme sürecinin başından
itibaren sürece dahil etmeyi önerdi.
Gümrük uyuşmazlıklarında başvurulacak yollar uzlaşma, itiraz
ve dava olarak sınıflandırılabilir.
a)Gümrük
uzlaşması talebi, yükümlülere gümrük vergileri ve para cezalarının tebliğ
tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılması gerekmektedir. Gümrük uzlaşması
kapsamına giren başvurularda; konusu 500.000 TL’ye kadar olanlar için Gümrük ve
Ticaret Bölge Müdürlüğü Uzlaşma Komisyonları, 500.000 TL’yi aşanlar için
Merkezi Uzlaşma Komisyonu yetkilidir.
Uzlaşma vaki olduğu takdirde gümrük uzlaşma komisyonlarının
düzenleyecekleri uzlaşma tutanakları kesin olup, gereği ilgili gümrük
müdürlüğünce derhal yerine getirilir. Uzlaşma tutanağının ilgili gümrük
idaresine intikali üzerine, tahakkuk ve tebliğ edilmiş olan gümrük vergileri
ve/veya kesilen para cezaları uzlaşılan tutara göre 30 gün içerisinde ödenir.
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi hallerinde
yükümlüler, tahakkuk eden ve kendilerine tebliğ edilen alacaklara karşı,
uzlaşmanın vaki olmadığına dair düzenlenen tutanağın tebliğinden sonra gümrük
mevzuatındaki genel esaslar çerçevesinde itiraz edebilir veya dava yoluna
gidebilirler.
Herhangi bir gümrük incelemesinde, daha önceden uzlaşmaya
konu edilmiş ve uzlaşılmış konu ile ilgili diğer örnekler muhtemelen incelenir
ve farklı uygulama varsa bu yüksek ihtimalle eleştiri konusu yapılır.
b)Yükümlüler
kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı
tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bir üst makama, üst makam yoksa
aynı makama verecekleri gerekçelerini de açıkça gösteren bir dilekçe ile itiraz
edebilirler.
Mükelleflerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri ve
para cezalarına karşı yapmış oldukları itirazların reddedilmesi halinde,
ilgililerce itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari
yargı mercilerine 30 gün içerisinde başvurabilirler. Gümrük idarelerince
düzenlenen cezalı tarhiyatlara karşı mükellefin dava açmaları gereken
mahkemeler, vergi mahkemeleridir.
c)Tebliğ
edilen vergiye/cezaya karşı, tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde gümrük
ve ticaret bölge müdürlüğüne itiraz edilmemesi halinde itiraz süresinin bittiği
tarih itibariyle vergi/ceza kesinleşmektedir. İtirazın gümrük ve ticaret bölge
müdürlüğünce reddedilmesi üzerine 30 gün içinde vergi mahkemesine
başvurulmaması halinde, başvuru süresinin bittiği tarih itibariyle vergi/ceza
kesinleşmektedir.
Vergi mahkemesinin (ilk derece) istinaf yolu açık olmayan
(5.000 TL’yi geçmeyen davalar) gümrük yükümlüsü aleyhine karar vermesi, bu
kararların bölge idare mahkemesine istinaf yoluyla götürülememesine sebebiyet
verdiği için gümrük yükümlüsü aleyhine karar verdiği tarihte gümrük
vergileri/cezaları kesinleşir.
Bölge idare mahkemesinin konusu 100.000 TL’yi geçmeyen
davalarda (bunlara temyiz yolu açık değildir) gümrük yükümlüsü aleyhine karar
vermesi halinde, vergi/ceza bölge idare mahkemesinin verdiği karar tarihinde
kesinleşmektedir.
Bölge idare mahkemesinin konusu 100.000 TL’yi geçen
davalarda gümrük yükümlüsü aleyhine karar vermesi durumunda Danıştay’a temyiz
başvurusu için öngörülen 30 günlük sürenin bittiği tarih itibariyle Danıştay’da
temyiz yoluna başvurulmaması halinde vergi/ceza kesinleşmektedir.
Ezgi Hanım, şu ana kadar ki tecrübelerine dayanarak, vergi
mahkemesinde 1 yıl, yüksek mahkemede 3 yıl olmak üzere yargılama sürecinin
ortalama 4 yıl sürdüğünü belirtti.
Gümrük beyannamesinin 44 no’lu hanesine ihtirazı kayıt şerhi
konularak tarh edilen vergiye dava hakkının saklı tutulması yolundaki nota “ihtirazı
kayıt” adı verilmektedir. Gümrük beyannamesinin tescil edildiği gün ihtirazı
kayda ilişkin dilekçe verilmelidir. Beyan üzerine tahakkuk ettirilen vergilere
karşı idari itiraz yoluna başvurulabilmesi, tescil edilen beyanname için ilgili
gümrük idaresine ihtirazı kayıt konulmasına bağlıdır. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'ne İlişkin Uygulamalar
Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünün temel amaçları aşağıdaki
gibidir:
Güven tesisi
Tüm dünyada tanınma
Kolayca pazara girme
Yabancı şirketler tarafından tercih edilme
Müşterilerde güven
Bugün YYS sahibi firma sayısı 100’dür. 100 firmadan 19'u
adının açıklanmasını tercih etmemiştir. Liste için: http://risk.gtb.gov.tr/aeo-listeleri/aeo-firma-listesi
15 Ağustos 2017 tarihi itibarıyla A ve B sınıfı Onaylanmış
Kişi Statü Belgesi (OKSB) ortadan kalkacaktır. YYS alana kadar, şartları
sağlayan mükellefler C sınıfı OKSB ile devam edeceklerdir.
YYS başvurusu gerekli tüm bilgiler ve belgeler
hazırlandıktan sonra İlgili Bölge Müdürlüğü’ne yapılır. İlgili bilgi ve
belgeler tam ve eksiksiz olması durumunda başvuru Ankara’daki Genel Müdürlüğe
gönderilir. Başvurunun incelenmesi ve eksik bulunmaması halinde kontrol yapacak
yetkili belirlenir. 30 iş günü içerisinde (uygulamada ortalama 2-5 gün
sürmektedir) tüm koşullar yerinde incelememe kapsamında değerlendirilir.
Düzenlenen rapor Gümrük Müdürlüğüne gönderilir. Kayıtlara alınmasına müteakip
genel müdürlük 10 iş günü içerisinde raporu inceler. İncelemeye müteakip 5 iş
günü içerisinde başvuru reddi veya sertifika düzenlenmesi için Bölge
Müdürlüğüne bilgi verilir.
YYS başvurusu esnasında 108 soru cevaplanmaktadır.
1- Herhangi bir sorudan “0” puan alınmamış olması, 2- Ticari Kayıtların Güvenilirliği ve İzlenebilir Olması (36
soru vardır) koşuluna ilişkin sorulara ilişkin alınan toplam puanın,
alınabilecek en yüksek toplam puanın % 80’inin üzerinde olması 108; 86
puan, 3- Emniyet ve Güvenlik Koşuluna (59 soru vardır) ilişkin
sorulardan alınan toplam puanın, alınabilecek en yüksek toplam puanın % 65’in
üzerinde olması 177; 115 puan
gerekmektedir.
YYS belgesi alan mükellefler, her yıl 108 soruya yeniden
cevap verecek, ve varsa gerekli güncellemeleri yapacaktır. Üç yılda bir yerinde
denetim olacaktır.
15 Ağustos 2017 sonrası için;
-108
sorunun bulunduğu formda güncelleme
-Yerinde
gümrükleme ile ilgili kolaylık
beklenmektedir.
Bugün ve önümüzdeki süreçte gümrük, incelemeler ve YYS süreci ile ilgili bilgilerimizi tazeleyip yeni şeyler öğrendiğimiz bu faydalı seminer için PwC'ye teşekkür ederim.