okuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okuma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2022 Cumartesi

Hedef Belirlemem Lazım

Kaliteli bir cuma akşamının ardından sabahın 5’inde uyandım ve cep telefonumun kalan yüzde 10’luk şarjını 6 buçukta bitirdim. Biraz daha uyumaya çalışıp olmayınca kendimi sessiz klavyemle bu satırları yazarken buldum. İçimden bir ses “bunları kim niye okusun ki?” dese de ben zaten bu yola çıktığımda kimse okusun diye değil, ileride ben okuyup “böyle de günlerim oldu” diyebilmek için yola çıkmıştım. 

Neyse, dönelim iç dünyamıza. Bu günkü yazımızın konusu: hedef. Bu hafta kariyerle ilgili girdiğim bir toplantıda yaklaşan performans değerlendirme dönemi öncesinde yöneticimizle toplantı ayarlamamızı, bu toplantıya hazır gelmemizi ve toplantıyı genel olarak yöneticinin değil yöneticiye raporlayan kişinin yönetmesini tavsiye ettiler. Konuyla ilgili birçok materyal de paylaştılar, maili gözden geçirip bu hafta sonu kendimi vererek okurum diye okunmamış olarak işaretledim. Ancak asıl mesajın, yapılması gereken gerçek çalışmanın hedef belirlemek olduğunu biliyorum. 

Bu yıl yeni hedef koyma konusunda zorlandığımı hissediyorum. Şartlar beni - doğru olmadığını bilsem degrade'e bağlı hedef koymaya itiyor ancak bunun elle tutulur bir yanı da yok. Yapmam gereken çok net, mevcut sorumluluklarımı daha da genişletip etki alanımı arttırarak bir sonraki adıma yürümek. İşte burada bir sonraki adım net olarak belirlenmediği için de o adımı biraz da benim yöneticilerime anlatmam gerekiyor. Özdeğerlendirme yaptığımda şu ana kadar ifade edip istediğim şey olan yurtdışında kariyer yapma konusunu bir şekilde park edip, sorumluluklarıma, etki alanıma +1’ler katmam gerekiyor. Tabi bir de değiştirdiğim, sadeleştirdiğim, faydasını arttırdığım şeyleri çoğaltmam, bunu bir iş yapış şekli haline getirmeliyim. Bu benim iyi olduğum bir alan ve bunların sayısını arttırmak ve yaptıkça da etkili bir şekilde paylaşmaya devam etmem lazım. Bu konuda tek çekincem çevremle, dış dünyayla iletişim. Özetlemem gerekirse, ne kadar çok farklı uygulamaları gözlemlersem, başkalarıyla ne kadar çok iletişim içerisinde olursam o kadar çok ekmek çıkarırım diye düşünüyorum.  



Yine de yöneticimle gireceğim toplantıda somut olarak şunların hayalini kuruyorum, bana alan tanırsanız şunları yapacağım diye kurabileceğim güçlü cümleler bugün itibariyle aklıma gelmiyor. Bunları yazarken biraz utandığım, çekindiğim, hakkımda böyle de kanıtlar bırakılır mı dediğim doğru. Geçen bir podcast dinlerken de (Bumuyani podcast) kişilerin günlük tutarken bile kendilerine dürüst olamadıklarından bahsediyordu. Neyseki bu durumda değilim ama bu derece dürüst paylaşımları merak edip okuyacak olanlara sunmam doğru mu göreceğiz. Her neyse, biz hedeflere odaklanalım. Mesela neler yapabilirim, bu görüşmede neler isteyebilirim bir not defterine yazarmış gibi dökeyim: 

  • Job shadowing - aklımda önceki tecrübelerimle uyumlu ancak şu anki sorumluluklarımdan farklı ve mevcutta sahibi olan bir rol var, bu pozisyon için successor/back-up olmayı düşündüğümü samimi bir şekilde paylaşıp yöneticimin düşüncesini, destekleyip desteklemeyeceğini sorabilirim. 
  • Change Management – önümüzdeki yıl için değişimi hak ettiğini düşündüğüm süreçlerden bahsedip bunların riskini ve getirisini anlatıp bu konularda harcayacağım emeği ve mesaiyi yöneticimin destekleyip desteklemeyeceği konusunda görüşünü alabilirim. 
  • Learning Plan – Bu yıl sadece şirket içindeki kaynaklardan faydalanarak eğitimler aldım ve şirkete minimum ek maliyet yarattım. Önümüzdeki yıl için alternatif eğitim planları sunup nedenleri ile birlikte bana katkısını anlatarak kariyerimde ilerlemek için hangi eğitimi almam gerektiği konusunda mutabık kalabilirim. Burada eğitimi tamamlamaktan ziyade o eğitimi işimde nasıl bir ürüne çevirebileceğim, işte bu da eğitim seçme konusunda beni çok zorluyor. 

Açıkçası bu satırları yazarken aralarda baya bir doküman inceleyip nerelerden ilham alabilirim diye düşündüm ancak cumartesi sabahının erken saatlerinde maalesef bu kadar çıktı. Yine de hem iyi bir ön çalışma hem de bir özdeğerlendirme oldu. Artık biraz da hafta sonunu yaşayalım... 

27 Haziran 2017 Salı

Huzursuzluk

Kitap okumayı severim ama elime aldığım kitabı da öyle hemen bir çırpıda okuyup bitirmem, bitiremem, genelde fırsatım olmaz. Malum çoluk çocuk sahibi evli barklı adamım... Ama bu sefer işler biraz farklı gelişti. Geçtiğimiz Çarşamba sabahı İstanbul'a uçarken başladığım Zülfü Livaneli'nin Huzursuzluk adlı kitabını Cumartesi itibarıyla bitirmiştim. Hem konusunun beni oldukça etkilemesi, hem de bayram arifesinde hava alanında saatlerce beklememiz sayesinde kitabı bir çırpıda bir okunmuşlar arasına aldım.

Bu kitaptan da geriye vurucu iki alıntı kaldı. Birini yazdım, diğerini de çektim. Bakalım size de etkileyici gelecek mi?

Merhamet keskin bir kılıç; merhamet gösterenin kabzasından tuttuğu ama karşı tarafı yaralayan bir kılıç. Peygamber, veren el alan elden üstündür dememiş mi? Çocukluğumda babamdan dinlediğim ve hiç anlam veremediğim bir hikaye vardı: Hz. Ali’ye falanca kişi senin için kötü sözler söylüyor demişler. Hayret etmiş, oysa ben ona hiçbir iyilikte bulunmadım ki demiş.

Huzursuzluk, Zülfi Livaneli, Sf 149.

Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır...

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Morris Şinasi Okuma Yazma Bilseydi...

Kişisel gelişimin ve eğitimin önemini hiçe sayacak değilim ama hayatta bir yerlere gelmek için illa da iyi eğitimli olmak gerekmediğinin örneklerini her gün çevremizde görüyoruz. Amacım eğitimin önemini göz ardı etmek değil ama eğitimin başarıya götüren yolda salt etken olmadığının altını çizmek.

Aşağıdaki ironik başarı hikayesini uzun zaman önce okumuştum, bir de blogumdan paylaşayım dedim. Siz eğitimi tabii ki önem verin ama sadece iyi eğitime bel bağlamayın.



Gençliğinde bir tütün tacirinin yanında çalışmaya başlayan Morris Şinasi, 1890 yılında gittiği ABD’de tütün ticareti yaparak zengin olur. Tütün piyasasında dünya devi olan Philip Morris şirketine adını veren Morris Şinasi, 1929 yılında vefat eder ancak vasiyeti doğrultusunda ayrılan parayla, 9 yaşında hastalık acısı yaşadığı Manisa’da 1933 yılında Morris Şinasi Milletlerarası Çocuk Hastanesi kurulur.

Morris Şinasi Yunanistan’daki bir basın toplantısında kendisine uzatılan kağıdı yanındakine verir ve "Ben okuma bilmem sen oku" der.

Bir gazetecinin "okuma yazma bilmeden bu kadar zengin oldunuz, bir de tahsilli olsanız kim bilir ne olurdunuz?" diye sorunca Morris, 15 yaşında çalıştığı mezarlıkta okuma yazma bilmediği için bir aileye mezar yeri gösteremediği ve bunun üzerine işini kaybettiği güne atıfta bulunarak, "İyi bir mezar bekçisi olurdum" cevabı verir.

Google adsense

Analytics