Etik ve İtibar Derneği’nin 9. Döneminin 7. Gününde ilk dersimiz “Rekabet Uyum Programı Elementleri” oldu. Av. Bahadır Balkı’nın eğitmenliğindeki dersimizde örneklerle rekabet uyum programında olması gereken unsurları inceledik. Daha önceki notlarımda da belirttiğim şekilde, derste belirtilen tanımlamaları buraya direk taşımam söz konusu değil. Bu sebeple derste aldığım notları kendimce değerlendirerek, üzerine internetten herkesin ulaşabileceği bilgileri derleyerek bu içeriği hazırlıyorum.
Bahadır Bey, Rekabet Kurulu’nun Unilever’in Algida markalı dondurmaları ile ilgili verdiği iki karardan bahsetti ve ilkinde ceza vermeden ön araştırmayı kapadığını ikincisinde ise cezaya hükmettiğini anlatarak rekabet uyum programına uymamanın ne derece büyük cezalara sebep olacağını gösterdi. Benim gibi bu konulara hakim olmayanlar için ilgili kararlar şu şekilde:
1) Rekabet Kurulu Dondurma Pazarında Hakim Durumun Kötüye Kullanılmadığına Karar Verdi!
Rekabet Kurulu (“Kurul”), 28.08.2012 tarih ve
12-42/1257-409 sayılı kararında, Unilever Sanayi ve Ticaret Türk A.Ş.’nin
(“Unilever”) Algida markalı dondurmaları bazı satış noktalarına vermeyi
reddederek hâkim durumunu kötüye kullanmadığına, bu nedenle de Unilever’e karşı
soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi.
Önaraştırmaya Konu Teşebbüs
Unilever, 1953 yılından beri Türkiye’deki
hızlı tüketim ürünleri sektöründe, 1990 yılından beri de Algida markası ile
endüstriyel dondurma pazarında faaliyet göstermektedir. Algida’nın alt
markaları “Cornetto”, “Max” ve “Carte d’Or”dur.
Önaraştırmaya Konu Davranış
Şikâyet sahibi, bedeli peşin ödenerek Algida
marka dondurma satın almak istenmesine rağmen Unilever’in ürün temin etmeyi
reddederek hâkim durumunu tek başına kötüye kullandığını iddia eder.
Önaraştırmanın Yasal Çerçevesi
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında
Kanunu’nun 6. maddesi (“Rekabet Kanunu”) bir veya birden fazla teşebbüsün
ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim
durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte
davranışlar ile kötüye kullanmasını yasaklar.
Rekabet Kanunu ayrıca hâkim durumun kötüye
kullanılması hallerini oluşturan örnekleyici bir listeye de yer verir. Mal
satmayı reddetme bu listede yer almamasına rağmen, Avrupa Birliği Komisyonu (“Komisyon”)
ve Kurul tarafından hâkim durumun kötüye kullanılmasını oluşturabilecek
bir davranış olarak kabul edilir. Nitekim söz konusu davranış rakip bir tarafı
yok edecek niteliğe sahiptir.
Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik
Hükmün Uygulanabilirliği
Rekabet Kanunu’nun 6. maddesinin
uygulanabilmesinin ön koşulu ilgili pazarda bir hâkim durumun var olmasıdır.
Fakat bu ön koşulun gerçekleşmesi rekabet hukuku kurallarına tâbi olmak için
yeterli değildir. Zira rekabet hukuku kuralları hâkim durumda olmayı değil,
hâkim durumda olan teşebbüsün söz konusu hâkim durumunu kötüye kullanmasını
yasaklar.
Mal vermeyi reddetmek ancak aşağıdaki
koşulların bir arada gerçekleşmesi halinde hâkim durumun kötüye kullanılması
olarak nitelendirilir.
Sözleşme konusu mal veya hakkın vazgeçilmez
nitelikte olması. Ürünün bizatihi
kişinin ticaretini sürdürmesi için vazgeçilmez nitelikte olması, yani
hâlihazırda ürünün mevcut veya potansiyel bir ikamesi olmaması gerekir. Bu
sebeple, söz konusu bu koşul, mal veya hak açısından makul bir alternatifin
bulunmadığı hallerde ve ayrıca malı veya hakkı kopyalama imkânsızlığının
objektif olduğu durumlarda gerçekleşir.
Ret eyleminin ikincil piyasadaki rekabeti
ortadan kaldırması. Hâkim
durumda olan teşebbüsün, ilgili pazardaki hâkim durumu sayesinde başka bir
pazarı, alt veya yan pazarın tamamını veya büyük bir kısmını kendisine veya
bağlı ortaklıklarından birine ayırması mümkündür.
Bu koşulun gerçekleşmesi için hâkim durumda
olan teşebbüsün ikincil pazarda faaliyet göstermesi zorunlu değildir. Örneğin,
hâkim durumda olan teşebbüs mal vermeyi reddederek ikincil pazara girişini
kolaylaştırabilir veya ikincil pazar sadece potansiyel bir pazar olabilir.
Eylem için objektif bir gerekçenin olmaması. Bu koşul için olay bazında bir değerlendirme
yapılmalıdır. Örneğin, uygun önlemlerin alınmasını ve teknik uzmanlık
gerektiren zararlı ürünlerin satımının reddi objektif bir gerekçe olarak
görülebilir.
Kurul’un Değerlendirmesi
Kurul, yukarıda anılan kararında ilk önce
ilgili pazarı belirledi, sonra Unilever’in söz konusu bu pazarda hâkim durumda
olup olmadığını inceledi ve son olarak da mal vermeyi reddetmesinin hâkim
durumun kötüye kullanılması halini teşkil edip etmediğini değerlendirdi.
İlgili Pazar
İlgili ürün pazarı. İlgili ürün pazarı tüketicinin gözünde ürünün fiyatı,
kullanım amaçları ve nitelikleri bakımından, birbiri ile değiştirilebilir veya
ikame edilebilir olarak nitelendirilebilen bütün ürün ve/veya hizmetlerin
tamamından oluşan pazardır. Bu sebeple, ilgili ürün pazarı belirlenirken
tüketici tarafından ürünlerin birbiri ile değiştirilebilir olması veya ikame
edilebilirliği dikkate alınır.
Kurul endüstriyel dondurma pazarı ile artisan
dondurma pazarı olmak üzere iki farklı dondurma pazarının bulunduğunu belirtir.
Bu iki pazar arasındaki en önemli fark endüstriyel dondurmanın her yerde
satılmasına rağmen artisan dondurmanın yalnız üretildiği yerde veya civarında
satılmasıdır.
Algida markalı dondurmaların endüstriyel
dondurma olması sebebiyle, Kurul, ilgili ürün pazarını endüstriyel dondurma
pazarı olarak belirler.
İlgili Coğrafi Pazar. İlgili
coğrafi pazar ilgili teşebbüslerin ürünlerin veya hizmetlerin tedarik sürecine
dâhil olduğu ve rekabet koşullarının yeterli düzeyde homojen bulunduğu ve komşu
pazarlardan, rakiplerin koşullarının farklı olması sebebiyle ayırt edilebilen
pazardır.
Algida markalı dondurmaların Türkiye’de
satılmasına dayanarak, Kurul ilgili coğrafi pazarı Türkiye olarak kabul eder.
Hâkim Durum Değerlendirmesi
Kurul, hâkim durum değerlendirmesini 2008
yılına ait eski bir kararını esas alarak yapar. Söz konusu kararda, Kurul,
Unilever’in endüstriyel dondurma pazarında Algida markalı dondurmaları ile
%40’lık bir pazar payına sahip olması nedeniyle hâkim durumda olduğuna karar
vermiştir.
Kurul, 2008 yılında verdiği karardan bu yana
Unilever’in endüstriyel dondurma pazarında hâkim durumda olduğuna ilişkin
yapılan tespitin değiştirilmesini gerektirecek boyutta önemli gelişmelerin
ortaya çıkmadığını vurgular.
Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına İlişkin
Değerlendirme
Kurul, mal vermeyi reddetme eyleminin
yukarıda sayılan üç koşulun bir arada yerine getirilmesi halinde, Rekabet
Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca hâkim durumun kötüye kullanılması olarak
değerlendirilebileceğini belirtir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Kurul,
vazgeçilmez nitelikte bir hak veya malvarlığını içeren ilk koşulu inceler ve
endüstriyel dondurma pazarında ulusal ve yerel pek çok oyuncunun yer alması ve
müşteriler için alternatif temin kaynaklarının bulunması sebebiyle Algida
markalı dondurmanın vazgeçilmez nitelikte bir ürün olmadığı sonucuna varır.
Kurul, yukarıda belirtilen üç koşulun
kümülatif olarak yerine getirilmesi gerektiği için diğer koşulları incelemeye
dâhi gerek görmez ve Unilever’in Algida markalı dondurmaları satmayı reddetmesi
ile ilgili davranışının somut olayda hâkim durumun kötüye kullanılması halini
oluşturmadığına karar verir.
2) Unilever'in çeşitli uygulamalar yoluyla nihai satış noktalarında rakip ürünlerin satışını engellediği gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu'nu ihlal ettiği iddiaları üzerine yürütülen soruşturma tamamlandı.
Unilever Sanayi ve Ticaret Türk AŞ'nin kanunu
ihlal ettiğine, adı geçen teşebbüse idari para cezası verilmesine oy
birliğiyle, Ankara İdare
Mahkemelerinde yargı yolu açık olmak üzere karar verildi.
Karar gereği, şirkete toplam 480 milyon
217 bin 217 lira idari para cezası verildi.
Çalışanlar, rekabete uyum konusundaki eylemleri
şirketin üzerindeki bir sorumluluk olarak görmemeli, bireysel mekanizmalar
işletilmelidir. Bireysel yaptırımlar şirket içinde disiplin yaratır. Bu sebeple
iki hususa dikkat çekmek gerekir:
1) Çalışanlar bilgi sahibi olmalı
2) Şirket rekabet kurallarına uyum için mekanizmalar kurmalı
Bu durumda şirket rekabet uyumu programı ile teşhis
etmeli, tedavi yapmalı ve tedbir oluşturmalıdır.
Peki rekabet uyum programı neler içermeli?
-
Şirket içi
bir kılavuz hazırlanmalı
-
Belirli
aralıklarla eğitim verilmeli
-
Düzenli
olarak değerlendirme yapılmalı
-
Disiplin ve
teşvik uygulaması
Dersimizin sonunda Sun Express ile Condor
hakkında Rekabet Kurumu’nun verdiği karardan da bahsettik. Dilerseniz karara
buradan ulaşabilirsiniz:
https://www.rekabet.gov.tr/Karar?kararId=38ac2c24-ce8a-4b55-92a2-f0bca1e4919e
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder