5 Nisan 2025 Cumartesi

From Applause to Silence: My Thursday Journey

Dear Father,

Good morning from a Saturday early morning. What a week it was, heh? My agenda is open, and before starting to write this letter, I thought to tackle a few items on my to-do list, but no way: no energy to focus on business, at least for a while.


This time, it's about a reflection on what I experienced last Thursday. I was waiting (not passively but actively by preparing) for two meetings that I scheduled with various stakeholders. One of the new normals of my life is working in my personal time to complete tasks, and I did the same during Ramadan Bairam. But thanks to you, you were there to support me, and you gave me the Bairam gift by preparing the main deck for one of the meetings after a call to help me understand how to guide my audience. Then I applied the same deck preparation method for the other meeting and requested a double-check from our consultant. Everything was ready, and the show started.

The first meeting started like a show just after presenting the table to the audience and letting them know the assessment. I was sharing my screen and even heard one of my colleagues saying, “we should celebrate this.” It was set for 45 minutes, but we closed the session in 30 minutes, and the team and I received many “thank you” and “well-done” messages. Then we closed the session, I turned my Do Not Disturb mode off, chatted with the team (only positive vibes), and replied to urgent emails until the second meeting started.

There was something unclear to me, but since I double-checked with the consultant, I didn’t want to challenge it until the meeting. And then the audience was ready in the meeting, recording started, and just after showing the table, two most important stakeholders (I call them “important” because they know the issue much better than all) immediately said: “this is wrong” when they saw the simplified table based on our consultant’s detailed assessment. Although I didn’t take it personally, I shared the backup sheet where they could read the inputs. Even this triggered other critics, and they were sure that the assessment missed an important perspective. I was listening to them, and what they said made total sense, but although I sensed it before the meeting, I didn’t challenge it by reaching out to the consultants or maybe cross-checking with my internal stakeholders. I showed respect to the titles and expertise, but still, I should have said, “did you consider this?” While listening to our important stakeholders' feedback, I was trying to take notes while thinking about what I could do just after the call. I couldn’t say any words, and due to my bad connection, my camera was closed, and even one of my colleagues asked, “Volkan, are you there?” I said “yes,” virtually I was in the meeting but thinking about the failure and deciding about my next steps. Before closing the second meeting, another point was highlighted: “what if there was a missing perspective in the subject of the first meeting?” This means revisiting the assessment for all other markets, for which I already sent daily meetings for the following weeks.

We ended the meeting, my wife and son were in the same living room with me, and I let them know that it was a terrible meeting. My wife asked me why I didn’t speak in the meeting. There was not much more to say after receiving the feedback from the key stakeholders when they saw the table, and I can’t be political in these kinds of discussions. I turned off my DND mode and saw that my teammates had already started the team call. I joined, and we talked about the failure. Then we invited one of our important stakeholders to the call to understand the history of the issue with the backup files. Before closing the call, he told us the last positive thing of the day: you are doing a great job by working on many markets with different regulations, and this kind of back-and-forth communication is inevitable.

After the shock, I found the cell phone number of one of our consultants and directly called via WhatsApp. I was trying to be agile, so even email was a slow communication method for me at that time. Anyway, I reached out to him, told him what happened in these two meetings, and what we demanded very urgently.

The business day was still continuing, and other operational activities were waiting for my review and approval. I tried to focus once again, but there was a terrible feeling, and I couldn’t see the exit. Among the unread mails, there was also an email about our weekly employee satisfaction survey, and I opened it and filled the free text area with how I felt. A few days or weeks later, I am sure my Finance Director will read it and reply with a question to detail why I feel that much worse and how the company can support me. I also don’t know the answer when I consider the constraints.

After office hours, I needed to drive from Izmir to Bursa. My car was parked away from the house, and while I was walking to get it, I passed by a park and saw families playing with their children. I thought that I am missing life. They were having fun, and I was having a headache. And life continues, but this 3.5-hour highway drive didn’t pass: I thought about the same things again and again: the meeting started and ended several times in my head during the drive.

I know it is not over yet, and one day in the future, I will think about these hard days as just ordinary memories. That’s another reason I wanted to write it down to remember. I am passing through hard days, and work is just in the center of my life. I even can’t spare time for walking or blogging because replying to another mail, decreasing the number of unread emails, and completing another approval flow makes me a little bit comfortable.

Anyway, life goes on, and I am managing the situation for the time being. In the long run, I hope these days will pass, and I will share success stories with only positive vibes.

Till then, take care…

All the best, 

Volkan

PS. This letter is written to my “father,” and there is a metaphor here; he knows himself.




9 Mart 2025 Pazar

Bazen Durup Yazmak Lazım

Bir aydır oturup bir şeyler yazmaya vakit bulamadım ama aklım hep buradaydı. Önceliklerim ve enerjim bir türlü yazı yazmak için uygun noktada buluşamadı. Ama peşinen söyleyeyim, ne enerjimde bir düşüş var ne de Ramazan ayı üretkenliğimi etkiledi. Sadece yapmak istediklerim ve yapmam gerekenler öyle birikti ki, kendime ayırdığım zaman da arada kayboldu. Sonuç? Bloga yeni bir şey yazamadım, kişisel hedeflerimi gözden geçiremedim hatta bir ödemeyi bile unuttum.


Bugün Pazar sabahı. Güne başlamadan, yapacaklar listeme dalmadan önce odama geçip bilgisayarımı aldım. Düşündüm ki, sanırım beynim odamı artık sadece çalışmakla eşleştiriyor. Biraz içimi sıktı bu durum. Burası aslında oturma odası olarak düşündüğümüz ama pandemiyle birlikte benim çalışma alanıma dönüşen bir yer. Ev halkı genelde salonda vakit geçirdiğinden kimseyi rahatsız etmiyor ama benim için buranın tam zamanlı bir iş yerine dönüşmesi biraz can sıkıcı oldu. O yüzden bugün bir değişiklik yapıp kanepeye geçtim ve yazıyorum.

Şirketimin bana ödül olarak verdiği bir koçluk programına başladım. Koçum Michael’la bu yılki gelişim hedeflerim üzerine çalışıyoruz ama arada kendi seçtiğim konulara da giriyoruz. Geçen hafta ona yoğun çalışma temposunun beni kendime ve aileme zaman ayıramaz hale getirdiğini söyledim. Bunun üzerine bana bir test gönderdi. Sonuç? Yüksek seviyede "self-sabotage" (kendine zarar verici alışkanlıklar). Yani başkalarını memnun etmeye çalışırken kendimi ihmal ediyormuşum. İş yerinde birçok insanın gece gündüz çalıştığını görmek, mesai sonrası kendime ve aileme vakit ayırmamın sanki "az çalışıyormuşum" gibi algılanacağı kaygısı yaratıyor. E-postalarım birikince de çalışmaya devam etmek çözüm gibi geliyor. Halbuki bunun sonu yok, biliyorum. O yüzden işte böyle hafta sonları biraz dengeyi bulmaya çalışıyorum. Gerçi şu yazıyı yayınladıktan sonra yapacaklar listemin çoğu yine işle ilgili ama neyse… Arada küçük kaçamaklar da var.

Mesela, oğlum Okan’ın doğum günü için ona bir akvaryum hazırladık. İlk hafta sekiz balığımızın altısını kaybettik. Bir hafta sonra eksikleri tamamladık ve bu kez işler yolunda gitti. Şimdi düzenli bakım yapıyoruz, su değişimi, temizlik falan… Hafta sonları baba-oğul olarak ilgilendiğimiz bir aktiviteye dönüştü. Bugün de çalışma molamızı balıklarımız için vereceğiz.


Geçtiğimiz ay kısa bir yurtdışı seyahatim oldu. Daha önce de gittiğim Sırbistan’a (o ziyarete ilişkin bir z raporu da paylaşmıştım: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2023/12/z-report-of-belgrade-finance-workshop.html) üç günlük bir ziyaret yaptım. Belgrad bu kez gözüme daha güzel göründü ama yine de ailemi alıp tatil için götüreceğim bir yer değil gibi… Eskiden olsa bu geziyi hemen bloga yazardım ama bu defa öyle bir fırsat bulamadım. Ama şimdiden buraya not düşeyim: Mayıs ayında her şey yolunda giderse Lozan’a tekrar gideceğim. İlk ziyaretimin benim için çok özel olduğunu yazmıştım. Detaylarını burada paylaşmıştım: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/02/a-long-awaited-journey-to-pmis.html Bakalım bu kez nasıl olacak… Detaylıca yazabilecek miyim yoksa sadece “gittim, gördüm, döndüm” diye mi özetleyeceğim, göreceğiz.

Belgrad’da Son Gece: Otele Dönmeden Hemen Önce

Oh be! İyi geldi şöyle durup, dingin bir şekilde bir şeyler yazmak. Şimdi yapacaklar listemi elime alıp yanlarına tik atmaya başlayayım. Tam bu satırları yazarken televizyondaki spiker “Kafanızda tasarladığınız gibi olmuyor” dedi. Yaşayıp görelim…

9 Şubat 2025 Pazar

Çocukların İnternet Kullanımında Ebeveyn Gözetiminin Önemi: Bir Deneyim Paylaşımı

Teknoloji çağında büyüyen çocuklar, dijital dünyayı keşfederken pek çok fırsatla karşılaşıyor. Bu fırsatlar, hem onların yeteneklerini geliştirmeleri hem de gelecekteki kariyerlerine yönelik beceriler kazanmaları için harika bir zemin oluşturuyor. Ancak, dijital dünyada fırsatlar kadar riskler de mevcut. Bu yazımda, geçtiğimiz sömestre tatilinde yaşadığımız bir deneyimi paylaşarak, çocukların internet kullanımındaki potansiyel tehlikelere dikkat çekmek istiyorum.


Oğlumun Dijital Dünyaya İlgi Duyuşu

Oğlumla boş vakitlerimizde, Tasarımcı Dayının videolarını izleyip dijital ürünlerden nasıl gelir elde edilebileceğini öğreniyoruz. Fiverr ve Bionluk gibi freelance platformlarında insanların nasıl çalıştığını, dijital becerilerini nasıl paraya dönüştürdüklerini görünce, oğlum da kendi çizimlerinden ya da Roblox için yazabileceği kodlardan gelir elde edebileceğini düşündü. Bu fikir onu heyecanlandırdı ve "Kendi hesabımı açalım" dedi.

Başta "Okul dönemi değil, tatilde bakarız" diyerek ertelediğim bu öneriye, sömestre tatilinin ilk günlerinde, İzmir’de annemin evinde uzaktan çalışırken, bir kez daha hatırlatıldım: “Hani Fiverr hesabı açacaktık?”

Madem ertelemem mümkün değildi, yoğun iş temposunda bu işi eşime devredip, “Bunu annenle halledin, ben çok yoğunum” dedim. Eşimle birlikte hesabı açtı ve oğlum ilk ilanını hemen yayınladı.

İlk İş ve Sonrası: Dikkat Edilmesi Gereken Tehlikeler

Oğlumun ilanı yayınlanır yayınlanmaz, birkaç dakika içinde bir kullanıcıdan mesaj geldi. O kişi, Okan’ın ilanında belirttiği şekilde grafik tasarım yaptırmak istediğini söyledi. Oğlum, "İlk işimi alıyorum, 6 dolar verecek" dediğinde, ben de "Vay, baya güzel para! Tebrikler!" dedim. Ancak işler hızla gelişmeye başladı ve birden işler biraz daha karmaşıklaşmaya başladı.

Bir süre sonra Okan, ödeme almak için kayıt olmamız gerektiğini söyledi. Roblox’un sitesinde kredi kartı bilgilerimi girmemi isteyen bir ekranla karşılaştım. O an heyecanla birlikte biraz da saflıkla, bilgileri girdim. Sonrasında bankamdan bir SMS aldım ve ödeme öncesi şifre iletildi: Instant Gaming firması, 383.92 EUR tutarında bir işlem yapılmak üzereydi.

Hızla durumun farkına vardık. Roblox’un ödeme işlemiyle ilgili böyle bir talep yoktu. Google'da ve YouTube'da Fiverr banka kayıt işlemleri için yaptığım hızlıca bir araştırmada bundan emin olmuştum. Eşim, Okan’ın ekranındaki chat penceresini kontrol ettiğinde ise, karşıdaki kişinin oldukça profesyonellikten uzak, "Hızlıca şifrenizi paylaşın, yoksa Fiverr’dan banlanırsınız" gibi aceleci mesajlar yazdığını fark ettik. Bu arada denemeleri devam etti ve 2 SMS daha aldım.

Bir an önce şifreyi paylaşmamızı isteyen kişilerin aceleci tavırları ve profesyonel olmayan iletişim yöntemleri bizim için alarm ziliydi. Hızla ilgili sayfayı kapattık, Fiverr hesabını sildik ve kredi kartımızı internet alışverişine kapattık. Şanslıydık ki, herhangi bir maddi kayıp yaşamadık. Ancak bu deneyim, dijital dünyada ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini bize bir kez daha gösterdi.

Çocukların Dijital Dünyada Güvende Olabilmesi İçin Neler Yapabiliriz?

Çocuklar için internet, büyük bir bilgi kaynağı ve aynı zamanda bir eğitim aracı olabilir. Ancak, dijital ortamda karşılaştıkları riskler de göz ardı edilemez. İnternetin güvensiz yönleri, özellikle çocuklar için büyük tehlikeler oluşturabiliyor.

Bizim yaşadığımız olayda olduğu gibi, dijital beceriler ve online iş fırsatları çok cazip olabilir, ancak her fırsat güvenli değildir. Çocuklar, online dünyada kişisel bilgilerini korumayı öğrenmeli, kimlerle iletişim kurduklarını ve hangi linklere tıkladıklarını mutlaka kontrol etmelidirler.

İşte ebeveyn olarak çocuklarımızı dijital dünyada güvende tutmak için alabileceğimiz bazı önlemler:

  1. Ebeveyn Gözlemi Şart: Çocuklarınızın çevrimiçi davranışlarını izleyin. Bu, sadece onları güvende tutmanın bir yolu değil, aynı zamanda dijital becerilerini nasıl geliştirebilecekleri hakkında onları yönlendirebilmeniz için de önemlidir.

  2. Bilgilendirme ve Eğitim: Çocuklarınıza dijital dünyadaki riskler hakkında açık ve dürüst konuşmalar yapın. Onlara kimlik avı, dolandırıcılık ve kişisel bilgilerin korunması gibi konularda eğitim verin.

  3. İnternet Kullanımı İçin Kurallar Belirleyin: Çocuklarınızın interneti nasıl kullanması gerektiği konusunda net kurallar koyun. Hangi sitelere girebilecekleri, hangi platformlarda hesap açabilecekleri gibi konularda sınırlamalar getirebilirsiniz.

  4. Hikayeleri Paylaşın: Kendi başınıza gelen deneyimlerinizi, onların dijital dünyadaki risklerle ilgili farkındalıklarını artırmak için kullanın. Bizim yaşadığımız gibi küçük bir hata, ciddi sonuçlar doğurabilir.

Sonuç Olarak

Dijital dünyanın sunduğu fırsatlar çok değerli olsa da, çocuklarımızı bu dünyaya adım atarken dikkatli olmaya ve onları doğru bir şekilde yönlendirmeye ihtiyacımız var. Onları dijital becerilerini geliştirmekten alıkoymak değil, tam tersine güvenli bir ortamda bu becerileri kazanmalarına yardımcı olmak istiyoruz. Ancak, bunu yaparken riskleri doğru şekilde değerlendirmek ve ailece bu süreci izlemek şart.

Unutmayalım ki dijital dünyada güvenlik, sadece teknik önlemlerle değil, aynı zamanda ebeveyn gözetimi ve doğru eğitimle sağlanabilir.

Son olarak, dijital güvenlikle ilgili başımdan geçen bir başka deneyim için de bu içeriği tavsiye ederim: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/07/kredi-kartm-hackerlara-nasl-kaptrdm.html 


2 Şubat 2025 Pazar

My Growth Resolution 2025: Strategic Prioritization and Time Management


In the last week of January 2025, my family and I visited a relative in the evening. This was a planned visit, and due to my busy agenda, I couldn't postpone it. It had been a long while since I last saw this relative. Throughout the day, I had operational responsibilities and meetings, leaving me with unanswered emails. I had to take my laptop with me to the evening visit. After the initial conversations, I informed my family about the duties I needed to complete and started reading and replying to my emails while my wife and son enjoyed the visit. By the end of the night, I had read all my unread emails and cleared my to-dos. However, on our way back home, my son said, "Father, you are working so hard nowadays and now you even started to work when we are out." This comment hit me like a wall.

On the evening of January 31st, I read the PMI Global Business Solutions newsletter and the New Year's growth resolutions of our leaders. Inspired by my son's feedback, I decided to define my New Year's resolution for 2025. My focus this year will be on strategic prioritization and time management. Regularly, I will ask myself two questions: 1) What am I doing well? 2) What can I do better? These questions will guide a positive and constructive review of how I am managing my development area in 2025.

CoPilot will be my key enabler in this development journey, providing assistance and insights. Sharing my personal evaluation with CoPilot will help me become a better version of myself. Let's rock 2025!

14 Ocak 2025 Salı

Emeklerin Karşılığını Almak: Ödüllendirmenin Önemi

Bu gece yatmadan hemen önce "ödüllendirme" konusu ile ilgili bu günkü hislerimi tarihe not düşmek istiyorum. Şöyle ki, bu konuda zamanında çok dertlenmiş, üzüntüler yaşamış biri olarak (bakınız 9 yıl önceki bir örnek: Volkan Yorulmaz: İş Yerinde Takdir ve Ödüllendirme) bu kez doğru yapılmış bir ödüllendirmenin çalışanı şirketine, yönetim ekibine ve amirine ne kadar bağladığını hissettiğim bir akşam üstü yaşadım.

Verdiğiniz Emeğin Karşılığını Aldığınızdaki O His - PAHA BİÇİLMEZ

İşte olan işte kalsın, tıpkı Vegas'ta olanların Vegas'ta kaldığı gibi ama geçmişle bugün arasındaki en önemli fark yöneticilerin performansı iyi ölçümleyebilmesi, bunu hangi araçlarla takdir edeceğini bilmesi ve bunu çalışanla paylaşırken kullandığı iletişim yöntemi. Çok şükür Duty Free'ye geçtiğim 2020 yılından beri memnuniyetle ayrıldığım performans değerlendirme görüşmeleri geçiriyorum. Ve beni en çok mutlu eden de son iki yıldır performans görüşmeleri esnasında önüme getirilen neyi nasıl yaptığıma ilişkin notlar oluyor. Yaptıklarımın izinin kaldığını, takibinin yapıldığını görmek memnuniyet verici. En nihayetinde bir finans profesyoneli olarak emekli olduğumda sıradışı bir bina inşa etmiş olmayacağım ya da kayatını kurtardığım hastalarım da olmayacak ama kariyerim boyunca yaptığım projelerde, çalışmalarda sunduğum katkı ve bunu yaparken insanlar üzerinde bıraktığım etki hatırlanacak (inşallah). İşte bunun periyodik olarak geribildirimini almak, bir de buna istinaden ödüllendirilmek çok anlamlı. Geceleri 12'den sonra (hazır bu saate kadar çalışmışken bir de 00:05'te gelen banka ekstrelerini de göreyim dedim kaç gece var acaba) yatarken ne kadar yoruluyorsam, bunun takdir edildiğini görmek de beni bir o kadar huzura erdiriyor.

Çalışan motivasyonu ve iş yeri memnuniyeti açısından, doğru ödüllendirme ve performans değerlendirmesi süreçlerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Çalışan bağlılığı ve iş yerinde başarı, yöneticilerin performansı iyi ölçümleyebilmesi ve bunu çalışanlarla doğru bir şekilde paylaşabilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Emeklerimizin karşılığını aldığımız nice huzurlu günlere...

12 Ocak 2025 Pazar

Yoğun İş Temposundan Kaçış ve Kendine Zaman Ayırmanın Önemi

Aralık ayının sonu, iş yoğunluğumun dengeli olduğu bir dönemdi. Standartlarıma göre oldukça rahat geçse de operasyonel olarak yapılması gerekenleri fazlasıyla yerine getirdim. Özellikle yabancıların çoğunun izinde olması nedeniyle, 6 Ocak Pazartesi günü itibarıyla tazelenmiş beyinlerin talepkâr yaklaşımını öngörüyordum. Kafa olarak kendimi hazırlamış olsam da, mailler, toplantılar ve mesajlarla işler yağmur gibi yağdı. Şunu not alayım, bunu gece halledeyim, onu okunmamışlara alıp birazdan takip edeyim derken ne mesai ne de fazla mesai yetti. Cuma akşamı saat 19:00 olduğunda artık yeter deyip, ev halkı ile Avrupa Yakasına geçip kendimizi ödüllendirdik. Siparişimizi beklerken telefondaki bildirimlere bakınca, gün içerisinde ne kadar dış dünyadan uzaklaştığımı fark ettim.

Gün içinde yetişmeyen işleri gece toparlarken hayatı ıskalıyoruz

Bitmek bilmeyen haftanın sona erdiğini görmek güzeldi. Uzun yoldan geldikten sonra arabayı park ettikten sonra rölantide çalıştırmak gerektiği gibi, ben de tam olarak işi kafamda bitirememiştim. Adeta arka planda veri akışı devam ediyordu. Cumartesi sabahı Okan’ı okula bıraktıktan sonra biraz konsantre vakitte çalışırım deyip bilgisayarın başına geçtim ve öğle yemeği vakti hızlıca geldi. Ardından birkaç YouTube videosu izleyip birkaç sayfa kitap okuduktan sonra, yine Okan’ı alma vakti geldi. Yağmur ile beraber trafikte kalınca beynim şu soruyu sormaya başladı: Hafta içi o kadar yoruldun, bu hak edilmiş tatil gününde daha kaliteli vakit geçiremez miydin? En azından sana iyi gelen yazma eylemini gerçekleştiremez miydin? İlerlemeyen trafikte bu soru içimi kemirirken, hırsımı radyo kanalları arasında hızlı geçişler yaparak çıkarmaya çalışsam da bana iyi gelen bir şey bulamadım. Eve döndükten sonra biraz Playstation, biraz Beşiktaş maçı ve sosyal medya derken bomboş bir Cumartesi’yi geride bıraktım.

Küçük bir mola, biraz dijital detoks kafamızı toparlamak, hedeflere yürüdüğümüz yolumuzu belirlemek için şart

Bu satırları Bursa’da Medicana Hastanesi’nde, sağlığın önemini bir kez daha hatırlayıp halimize şükrederek Pazar öğlenine geldim. Sabah evden çıkmadan önce TV ve modemin elektriğini kesince, bizimkilerin hazırlanmasını beklediğim birkaç dakika elime ajandamı alıp hafta içi nelerle ilgileneceğimi düşünüp not almaya başladım. Yoğunluğun içinde dijital cihazlardan uzaklaşıp bir ara vermenin, blogumda sıklıkla yazdığım gibi, kendinle baş başa kalmanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırladım. Koştur koştur yaşanan hayatımızı yavaşlatabilmek ne büyük bir erdem aslında bu çağda. Fırsat yaratıp durabilmek, nereye gittiğimizi görüp değerlendirebilmek, aklımızın kenar köşelerinde kalanları gün yüzüne çıkarabilmek pek faydalı.

Şimdi bir sonraki eyleme geçerken, biraz daha dinlenmiş bir beyinle bu tatil gününü verimli geçirmeye adayacağım kendimi. Bakalım sıradaki hafta neleri deneyimleyeceğim… Huzurla, bereketle ve tabii ki sağlıkla…


Bu aralar telefonumda kullandığım duvar kağıdım


4 Ocak 2025 Cumartesi

When Fishermen Cannot Go to Sea, They Repair Nets

Embrace downtime to strengthen your tools and skills for future success.

"It was the most comfortable two weeks of the year," I shared with a close friend during a phone call this past Saturday afternoon. After a whirlwind of adapting to a new role, learning on the go, and managing handovers from summer until mid-December, I finally found a moment to breathe. As part of a global team, I started receiving holiday messages from colleagues, gently encouraging us to recharge and spend time with loved ones. While the advice resonated with the importance of work-life balance and mental well-being, working in finance during year-end closing meant it wasn’t an ideal time for a break.

Managing Year-End Responsibilities in Finance

Like every year, warm Christmas wishes and vacation advice rolled in, but my vacation days remained untouched. The processes I oversee demanded attention. The business kept running while many colleagues took their well-deserved breaks. However, there was a silver lining: a significant slowdown in emails, MS Teams messages, and meetings. This quieter period allowed me to shift focus to the backlog of tasks patiently waiting in my OneNote. Instead of shutting down my laptop at midnight, a modest extra hour of work sufficed to clear my inbox. The pace was markedly different—calmer yet productive.

Applying the Proverb: Repairing the Nets

This scenario reminded me of the proverb, "When fishermen cannot go to sea, they repair nets." It speaks to the inevitability of periods when we can't operate as usual, yet these moments present opportunities to prepare and fortify for the future.

‘Repairing the nets’ in this context meant using the downtime to rejuvenate and refine my personal and professional toolkit. This included focusing on physical wellness, nurturing social and emotional connections, and deepening my learning.

Enhancing Physical Wellness

During this period, I prioritized physical activity, walking thousands of steps every morning and evening. These efforts led to my first-place ranking in the step challenge organized by Philip Morris Turkey—a small yet satisfying victory.

During the company-wide step challenge, I not only walked but also listened to many podcasts

Fostering Social and Emotional Wellness

On the social and emotional front, I took the opportunity to connect with colleagues in Istanbul and Izmir. These interactions went beyond work to include conversations about families, hobbies, and future aspirations. Strengthening these bonds was not just fulfilling but also rejuvenating for the mind and spirit.

This photo was taken by one of my colleagues when we were waiting for our breakfast - I needed to join a call for a tax declaration submission

Focusing on Learning and Development

From a learning perspective, I concentrated on enhancing my deliverables in the new role. Exploring automation and standardization, I completed a Udemy course and delved into YouTube tutorials to build dashboards that could streamline decision-making processes. Additionally, I reflected on and outlined objectives to develop my soft skills further.

Conclusion: Ready for the New Year

With the new year just days away, I’m looking forward to welcoming back my colleagues as they return recharged. Having taken the time to “repair the net,” I feel equally energized and prepared for 2025. This quiet period wasn’t just a pause—it was an investment in resilience and readiness for the challenges and opportunities that lie ahead.

3 Ocak 2025 Cuma

Özel Okul Ücretlerinde Yeni Dönem: 2025'te Velileri Neler Bekliyor?

Özel Okul Ücretleri ve Zam Oranları

Bir çok özel okul velisi her yıl heyecanla ve biraz da endişeyle özel okulların fiyatlarının duyurulmasını bekliyor. Peki bu artışlar neye göre yapılıyor ve hangi düzenlemelere dikkat ediliyor? Özel okulların ücret tespiti ile ilgili önemli düzenlemeler, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 53. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre, okulların ara sınıflarının eğitim ücreti belirlenirken bir önceki eğitim öğretim yılında ilan edilen ücret dikkate alınır. Okulda devam eden öğrencilerin eğitim ücreti ise öğrenci kayıt sözleşmesinde belirlenen ücret üzerinden hesaplanır. Bu ücretlere, [(bir önceki yılın ortalama Yurt içi ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] + 5 oranından fazla artış yapılamaz.

2024 Yılı ÜFE ve TÜFE Oranları

2024 yılı için açıklanan Yİ-ÜFE yıllık ortalaması %41.10, TÜFE yıllık ortalaması ise %58.51 olarak belirlenmiştir. Buna göre, [(41.10 + 58.51) / 2] + 5 formülü ile hesaplanan zam oranı %54.81 olarak ortaya çıkmaktadır. Bu oran, özel okulların ara sınıflarındaki zam oranındaki üst sınırdır.

Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik
Giriş Sınıfları İçin Üst Sınır Yok

Yönetmelikte belirtilen üst sınır sadece ara sınıflar için geçerlidir. İlkokul 1. sınıf, ortaokul 5. sınıf ve lise hazırlık ve 9. sınıflar için bu sınırlama bulunmamaktadır. Bu nedenle, okullar bu sınıflar için daha yüksek oranlarda zam yapabilmektedir.

Velileri Yakından İlgilendiren Özel Okul Ücret Tespiti ile İlgili Madde

Yeni Eklenen 7. Fıkra

Yönetmeliğe eklenen 7. fıkra ile okulların kademe başlangıçları için belirlenen öğrenim ücretlerinde fahiş oranda artış yapılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, "fahiş oran" ifadesi net bir oran belirtmediği için muğlak kalmaktadır.

Yemek, Servis ve Diğer Hizmet Ücretlerinde Zamanlama

Eskiden yönetmelikte yemek, servis, kitap ve kıyafet gibi kalemler için bir sınırlama bulunmuyordu. Yeni yönetmelikte ise bu kalemler için de düzenlemeler yapılmıştır. Kurumlar, yemek, kahvaltı, pansiyon, kitap-kırtasiye, kıyafet, etüt, uluslararası diploma ve sertifika programı gibi hizmetler için alacakları ücretleri Mayıs ayının sonuna kadar belirlemek zorundadır. Servis hizmeti ücretleri ise UKOME tarafından belirlenen tarifeler doğrultusunda en geç bir ay içinde tespit edilmelidir. Bu hizmetlerin ücretleri, [(bir önceki yılın ortalama Yİ-ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] oranından fazla artış yapılamaz.

Yemek ve Servis Ücretlerinde Artış Enflasyondan Bağımsız Tutulmuş

Okulların ara sınıf öğrencileri için yemek, kahvaltı ve servis ücretleri dışında sunulan hizmetlerin fiyatları belirlenirken, bir önceki eğitim-öğretim yılında ilan edilen ücret esas alınır. Aynı şekilde, okula devam eden öğrencilerin hizmet ücretleri belirlenirken, öğrenci kayıt sözleşmesinde belirtilen ücret baz alınır. Ancak bu ücretlere, [(bir önceki yılın ortalama Yİ-ÜFE + bir önceki yılın ortalama TÜFE) / 2] formülünden elde edilen oranı aşacak şekilde zam yapılamaz. Bu hizmetlerden faydalanmak isteyen veliler, bu düzenleme doğrultusunda seçim yapabilir.

Ders Kitapları Ücretleri

Yeni yönetmelikte, okulların ders kitabı adı altında hiçbir ücret alamayacağı belirtilmiştir.

Sonuç

Ücretlerle ilgili yapılan bu yönetmelik değişiklikleri, özel okulların ücret politikalarını daha şeffaf ve sınırlı hale getirmeyi amaçlamaktadır. Uygulamada neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.

Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için, geçtiğimiz günlerde yazdığım Bir Velinin Özel Okul Planlaması başlıklı blog yazımı da okuyabilirsiniz. Bu yazıda, oğlum için yaptığımız okul tercihleri ve yaşadığımız süreçleri detaylı bir şekilde anlattım. 

Volkan Yorulmaz: Bir Velinin Özel Okul Planlaması

Yönetmelikteki değişiklik: resmigazete.gov.tr/eskiler/2025/01/20250103-1.htm

Yönetmelik: Mevzuat Bilgi Sistemi

Google adsense

Analytics