11 Ekim 2025 Cumartesi

Azla Mutlu Olmanın Günü: Çamlıca’nın Eşiğinde Kısa Bir Durak

Bugün “az ama iyi”nin günü: Çamlıca’nın tepesinden kısa bir nefes, dün insan gibi çalışmanın verdiği huzur, Bursa’ya doğru yola çıkmadan önce ruhu besleyen küçük ritüeller: müzik, kahve, bir kitap, bir yürüyüş. Minimalizmin kısacık ama yerinde bir selamı.



🌄 Açılış — Odanın Penceresinden

Çamlıca’nın zirvesinden olmasa da tepesinden diyebileceğim bir noktadan; camı açık, 26 derecede ısıtılmış bir odada manzaraya bakıp zamanımı değerlendiriyorum.
Yazmak benim terapimse, müzik ve kahve en iyi eşlikçilerim. Çok şükür…

Dinleme modu:

  • 🎧 Bugünün listesi: “Deep Focus” ya da “Chill & Study”
  • Kupadaki: Orta kavrulmuş, şekersiz, sade

Yorum daveti: Sen yazarken ne dinlersin? Hangi kahve/çay sana eşlik eder? Yorumlara yaz. 👇


🧠 İş Ritmi — “Dün İnsan Gibi Çalıştım”

Dün, uzun zamandır ertelediğim “kendimce iyi çalışma” disiplinine geri döndüm. Gelişimime, güncel kalmama ve işimde fark yaratmama nasıl iyi geldiğini yeniden hissettim.
İşte bu ya!” dedim. Umarım arkası gelir.

Mini yansıma (aç/kapa)
  • Bugün bir şeyi “uzun zamandır yapmıyordum” dedirten ne vardı?
  • Bunu sürdürmek için atılacak bir mikro adım ne olabilir?

🚗 Yol & Sohbet — Bursa’ya Doğru

Bir saat sonra oğlumu alıp öğle yemeğinden sonra Bursa’ya yola çıkıyorum. Kapalı havada uzun yolun verdiği dingin düşünme, biraz sohbet, biraz da sessizliğin kıymeti…

Yol hazırlık listem:

  • İyi bir çalma listesi
  • Atıştırmalık su/kuruyemiş
  • Not defteri (aklına gelenler için)
  • Kitap yerleşti mi çantaya?
  • Powerbank

Okur sorusu: Uzun yolda mutlaka yaptığın bir şey var mı? (Favori şarkı, mola noktası, ritüel…) Yorumlarda buluşalım.


📚 Ruhu Besleyenler — Kitap, Yürüyüş, Spor

Bu sabah spor salonundaki egzersizin üzerine, yarın sabah sahilde uzun bir yürüyüş eklemeyi planlıyorum. Yanıma da ruhumu iyi besleyeceğine inandığım bir kitap aldım.

Kendime not:

  • En az 30 dk sahil yürüyüşü
  • Telefonsuz bir bölüm okuma
  • Bir fikir/duygu cümlesi not et
Okur önerisi (aç/kapa)
  • “Son dönemde beni en iyi besleyen kitap/deneme:”
  • “Yürürken zihnimi açan alışkanlık:”
  • “Müziği susturup sessizliği dinlediğim an:”

🌱 Minimalizm Köşesi — Azla İyi

Minimalist yaşamak, azla mutlu olmak, hayatına şükürleri katabilmek…
Bu yazı da kısa, az ama yerli yerinde kalsın.

Bugünün mini anketi: Hangisi bugün sana daha çok iyi gelir?

  • 20 dakikalık yürüyüş
  • 10 sayfa kitap
  • 5 dakikalık nefes egzersizi
  • Bir kişiye içten bir teşekkür

Günün şükrü: Şu an teşekkür ettiğin tek bir şey yaz.


🧭 Kapanış — “Bir Sonraki Sefere Dek”

Kısa, az ama anlamlı: Bugünlük bu kadar. Bir sonraki sefere dek, sağlıcakla

Okura çağrı:

  • Yorumlara bir cümlelik yol arkası notunu bırak.
  • Bu yazıyı bugün ihtiyacı olan bir kişiyle paylaş.
  • Haftaya kendine tek bir mikro hedef seç ve takvimine koy.
---
Bu içeriği yapay zeka ile ürettim. İçeriğin ham hali ise burada:
Volkan Yorulmaz: Çamlıca'da Yavaş Bir Sabah

Çamlıca'da Yavaş Bir Sabah

Çamlıca'nın zirvesinden olmasa da tepesinden diyebileceğim bir noktadan, camı açık tertemiz havayı içine almış ama 26 derecede klima ile de ısıtılmış bir odadan manzaraya bakıp zamanımı değerlendiriyorum. İçimdekileri buraya akıtmak benim terapimse eğer, yazmaya en güzel eşlik eden iki şey, müzik ve kahve de yanımda ise çok şükürler olsun...



Hep işlerden bahsediyorum, yine aynı tekrara düşmeyeceğim. Tek bir satırla geçiştireyim: Dün insan gibi çalıştım. Gelişimim, güncel kalmam ve işlerimde fark yaratabilmem için bunun ne kadar iyi geldiğini dün ne zamandır yapamadığım şeyleri yaptığımı düşündükçe "işte bu ya!" diyorum. Umarım dahası gelir.

Bugün, hatta bir saat sonra oğlumu alıp bir öğle yemeği yedikten sonra Bursa'ya yola çıkacağım. Bu kapalı havada uzun yol yapmak, biraz sohbet, biraz dingin bir şekilde düşünmek bir fırsattır ve ruhuma iyi gelecektir. Yanıma da ruhumu besleyeceğine inandığım bir kitap da aldım. Bu sabah yaptığım spor salonundaki egzersizin üzerine yarın sabah da sahilde uzun bir yürüyüşü katarsam, daha ne olsun.

Minimalist yaşamak, azla mutlu olmak, hayatına şükürleri katabilmek güzel şey. Bu yazı da böyle az, kısa ama anlamlı bir şekilde kalsın burada. Bir sonraki sefere dek, sağlıcakla...

Çıkmadan bir tane de Insta'ya hikaye gönderdim...

Bu içeriği bir de AI'e teslim edip ilgi çekici hale getirmesini istedim. Sonuç buradaVolkan Yorulmaz: Azla Mutlu Olmanın Günü: Çamlıca’nın Eşiğinde Kısa Bir Durak

8 Ekim 2025 Çarşamba

Bir Hastane Ziyaretinden Kalan Düşünceler

Dün, sevip saydığım bir abimi, iş arkadaşımı ve akıl hocamı geçirdiği bir operasyon sonrası iş yerinden arkadaşlarımla birlikte ziyaret ettim. Yine, sağlığın değerini kaybetmeden anlamak için bu kadar iyi bir fırsat varken, bundan ders çıkaramadım.

Neden mi?
Hastaneye girip arkadaşlarımın gelmesini beklerken “fırsattan istifade” bir mailleri kontrol edeyim dedim. Bir gece önce özene bezene yazdığım o mail, maalesef yeterince net olmadığı için, chart eklenerek yeniden göndermem istenmişti. Kafam “nasıl yapacağım, sevkiyatla ilgili sorun çıkar mı?” gibi sorularla doluydu. Fiziksel olarak odadaydım ama zihnen orada değildim; o an sağlığıma şükredip abim için gerçekten içten bir sıhhat dilemek mümkün olmadı.

Ziyarete geldim ama mailler izin vermedi. 📱💼

Hastanedeyken, vedalaşırken, otoparka yürürken, hatta Avrupa’dan Anadolu’ya geçerken bile aklımda sadece o mail vardı: vereceğim cevap, yapacağım ek çalışma, veriyi nasıl göstereceğim… Eve gelince o işi bitirdim, ardından bir sürü maile daha cevap verdim; araştırmalar, hesaplamalar, düzeltmeler derken geceyi öylece geçirdim. Ama ruh gibiydim — mutsuz, tatminsiz, yorgun.

Bu sabah da benzer bir tedirginlikle uyanıp yine maillere gömülmüşken aklıma İzmir’deki ruh halim geldi. Çok şükür, şu an tek derdim iş yükü ve yoğunluk. İzmir’deyken bunun yanına bir de insanlarla uğraşmak zorunda kalmak ekleniyordu. Şimdi bulunduğum ortamda beni rahatsız eden kimse yok; sadece yoğun tempo içinde kendime, aileme ve hobilerime zaman ayıramamak bazen zor geliyor.
Genellikle bunu çok kafama takmam ama bugün öğle saatlerinde fark ettim ki, ne zaman iş yerinde takdir ve teşekkür azalsa, bu durum bana daha ağır geliyor.

Neyse ki bu akşam, o beni gün boyu darlayan maile konu olan chart’ın yeni versiyonunu hazırladım, revize edilmiş bir mail daha attım. Inbox’ımı da biraz toparlayıp yönetilebilir hale getirdim. Şimdi kısa bir “kendimle baş başa kalma” seansı için laptop’umu kucağıma aldım. Bir de bu içeriğe AI ile güzel bir resim çizdirdim mi, sakin sakin birkaç mail daha cevaplayıp yarınki mücadeleye hazırlanabilirim.

4 Ekim 2025 Cumartesi

Yoğunluk, Şükür ve Gündelik Hayat

Dosyalarımdan blog yazmak için kullandığım son belgeyi açıp yeni bir yazı yazmadan önce önceki metni inceledim ve gözüm ilk paragrafa takıldı. Ailelerdeki hastalıklar sebebiyle yazın sıkıntılı geçeceğini tahmin etmişim. Öyle de oldu. Ama Ekim ayının ilk haftasına geldiğimiz şu günlerde, yavaş yavaş yazı ve yaşattıklarını unutmaya başladım bile. En sevdiğim yanlarımdan biri, eğer çok büyük bir darbe almadıysam kötü şeyleri hafızamdan silebiliyor olmam.

“Hafızadan silmek” deyince aklıma bu aralar odağımdaki konular geldi. Ajandamda yapılmayı bekleyen üç büyük iş var. Çok bekletmeyi sevmem; ancak üzerine etraflıca düşünmem gerekirse biraz bekletebilirim. Hafta sonumu kaliteli bir odaklanma ile geçirip hepsinde iyi bir noktaya gelmeyi ve hafta içi son güne bırakmadan işleri tamamlamayı planlıyorum.

Mor tonlarında insan olmayan blog içeriği ile uygun bir resim çiz promptuma ChatGPT'nin cevabı

Ama işte yine öyle bir hafta içi yoğunluğu başladı ki anlatmaya kelimeler yetmez. Normalde geçen hafta da Pazar akşam olmadan bir şeyler yazmak istiyordum ama içimde o enerjiyi bulamadım. Hele son iki hafta, cuma günleri o kadar yoruluyorum ki fazla mesai sonrası televizyonda adeta doom-scrolling yapıyorum. Önce Netflix, Amazon, HBO, IPTV arasında hızlıca geçiş yapıp sonra YouTube’da shortslara takılıyorum, en sonunda TV kanallarını dolaşıp odaklanamadığımı kabul ederek yatıyorum.

Gün içerisinde mailleri zamanında cevaplamak, rutin işleri yapmak, kontrollere odaklanmak, gelen aramalardaki ve toplantılardaki beklentileri kaydedip üzerinde çalışmak insanı yorsa da hep kafamın bir yerinde şükretmek var. Sahip olduğum işe ve imkanlara sahip olmak isteyenleri düşündükçe kendimi motive ediyor, direncimi artırmaya çalışıyorum. Akşamları annemle ve teyzemle konuşurken, bana verdikleri sağlık tavsiyeleri ve stresten uzak dur mesajları sağlığım yerindeyken gündelik sohbet tadında kalıyor.

Bu hafta check-up için gittiğim hastanede doktor, 40 yaşın üzerinde olmam ve babamı erken yaşta kaybetmem sebebiyle risk grubunda olduğumu hatırlattı. Kolesterolümü düzenli takip etmemi ve gerekirse ilaca başlamamı tavsiye etti. Bu, hastaneden eve giderken beni biraz tedirgin etti. Sonra sabah saatlerinde havanın ne kadar güzel olduğunu, aslında dışarıda hayatın olduğunu düşünerek moralimi yükselttim. Ardından eve gelip odama kapandım; maillerim ve aramalarla baş başa kalınca, nasıl olduysa akşam olmuştu. Neyse ki ayın biriydi ve yemek kartıma para yüklenmişti. Akşam yemeği sonrası evin ihtiyaçlarını marketten alıp bir kez daha işim için şükrettim. Biraz trajik sanki, değil mi?

Bu arada bir çay alıp konforlu kanepeme geçtim ve yukarıdaki mavi bulutlara baktım. Bugün oğlum Okan’a odasında daha rahat çalışıp daha fazla vakit geçirebilmesi için bir çalışma sandalyesi alacağız. Bu sebeple yolcu yolunda gerek; gidip biraz ekonomiye can vereyim, çarkların dönmesini sağlayayım… 

28 Eylül 2025 Pazar

Building Your Growth Passport

Your Growth Passport: Build, Reflect, Achieve.

I recently attended an inspiring presentation by Roxana Romanescu, Heat-Not-Burn Category Director in Philip Morris International Global Travel Retail, on building a meaningful Growth Passport—our Individual Development Plan (IDP). Her session emphasized that growth is intentional, supported, and measurable. Here are some key takeaways, now enriched with references to our own internal growth culture:

What Makes a Good Growth Passport?

  1. Start with Reflection:
    Roxana encouraged us to step back and assess our current state—using feedback, reviewing past performance, and clarifying career aspirations. This mirrors the spirit of our recent internal event, , where colleagues from across the organization gathered to discuss how constructive feedback fuels personal and professional development. 

  2. Stay Focused:
    Don’t overload your plan. Select a few key areas that align with your personal and organizational goals—a principle echoed in our internal conversations about prioritizing growth areas for maximum impact.

  3. Practice, Practice, Practice:
    Roxana highlighted the 70/20/10 approach: 70% on-the-job experience, 20% learning from others, 10% formal training. This practical model is also reflected in our internal learning initiatives, where peer learning and real-world application are highly valued. 

  4. Set Realistic Timelines:
    Break actions into smaller steps with short deadlines to keep up momentum. This approach was discussed in our DNA Talks, where setting achievable milestones was identified as a key to sustaining growth. 

  5. Lean on Your Growth Network:
    Engage your manager, peers, mentors, and coaches for support and fresh perspectives. Our internal event reinforced the importance of building a feedback-rich environment, where everyone is encouraged to support each other’s development. Here you may find more about Roxana's perspective on the workplace friendships: 
    How work friendships can boost professional and personal development | PMI - Philip Morris International

  6. It’s all about Behavior, Knowledge, Skills & Mindset!




It’s Time for Your Travel Souvenir…

Roxana also introduced a practical framework for crafting your IDP using prompts like:

  • Guide me in building my IDP.
  • Help me select a focus area by asking relevant questions.
  • Ensure I have all the information needed regarding strengths and development areas.
  • Define my current role and key capabilities.
  • Identify the next role I aspire to and the capabilities needed for that step.

This mirrors the collaborative spirit of our internal growth discussions, where sharing experiences and asking the right questions are seen as essential to building effective development plans. 




Refine Your Prompt: Build Your IDP with Purpose

Let’s create an IDP focusing on three core areas:

  • Set SMART Objectives: Specific, Measurable, Achievable, Relevant, Time-bound.
  • Develop Skills Weekly: Incorporate the 70/20/10 model.
  • Track Measurable Outcomes: Examples include leading meetings, mentoring others, or contributing to strategic projects.

Final Thought

Roxana Romanescu’s presentation, combined with our organization’s ongoing commitment to feedback and growth, is a timely reminder that development is a shared journey. Whether you’re just starting your IDP or refining it, these principles—supported by both external expertise and our internal culture—can help you grow with confidence and clarity.


For more about the event that Roxana presented:

Volkan Yorulmaz: Unlearning, Multiplying, and Growing: Leadership Lessons from PMI’s Global Travel Retail Conference

Volkan Yorulmaz: Brutal Truth, Simple Rules: What Toni Nadal Teaches Us About Growth, Development, and Feedback


22 Eylül 2025 Pazartesi

Öğrenmeye Aç Olmak

Ofiste geçen bu Pazartesi'nin akşamında eve gelip yemek yedikten sonra salonda biraz TV biraz da doom scrolling yaptıktan sonra kitap okurum diye odama çekildim. Ama aklım hala dün incelemeye başladığım, geçtiğimiz haftaki Barselona konferansının son gününden beri Co-Pilot agent'ları ile bir şeyler yapmakta. Biraz YouTube, biraz Reddit ve bolca Google araması sonrası not defterime kafamdaki akışı çizdim. Şimdi nasıl olur diye şirket bilgisayarını açıp deneyeceğim. Ama öncesinde buraya iki satır düşmek istedim: "Öğrenmeye aç olmak" en sevdiğim özelliğim olabilir. Opel'de çalıştığım günlerde kendi masam dışında işle ilgili bir şeyler konuşulduğunda da "öğrenmek" için kulak kabartırdım. O zamanki müdürüm ve şefim de bu özelliğimi takdir ettikçe, örnek gösterdikçe mutlu olur, daha da çok yapardım. Şimdilerde de, bu dijitalleşme ve AI insiyatiflerinle ne fayda sağlarım, insanlara bunu nasıl aktarırım diye heyecanlanıyorum. Bakalım ortaya neler çıkacak...

Öğrenmeye aç olmak, en güzel motivasyon.


Barselona’dan Dönüş Zamanı

Pazartesi sabahı başlayan kısa İspanya kaçamağım, Perşembe öğleden sonra sona erdi. Şimdi, uçağın kalkışına birkaç dakika kala, bu satırları yazarken kendimi “uzatmalarda” gibi hissediyorum. Dönüşün son aşamasındayım.


İlk İzlenimler ve Beklenmedik Bir Sürpriz

Pazartesi ve Salı günlerim otel, toplantı odası ve kapalı alanlarda geçtiği için Barselona bana pek bir şey hissettirmedi. Ama Çarşamba akşamı gittiğimiz bir beach club her şeyi değiştirdi. Denizin kokusu, sıcağın enerjisi, sokaklarda spor yapanlar, mekânlarda eğlenen insanlar… O an Barselona üzerindeki ölü toprağını attı ve bir anda “yaşayan bir şehir” gibi geldi.

Lozan’ın bende bıraktığı derin izler kadar olmasa da, Barselona’nın da Avrupa sahnesinde çok güçlü bir oyuncu olduğu tartışılmaz.



Global Konferansın Katkısı

Asıl geliş sebebim olan konferansa gelirsek…

Kişisel gelişim, yapay zekâ ve geri bildirim üzerine yapılan oturumlar oldukça düşündürücüydü. Üstüne finans konularına girildiğinde de tam anlamıyla “alanımdayım” diyerek büyük keyif aldım. Bir an olsun sıkılmadan dinledim ve motive oldum.

Ama işin en büyük artısı? Tabii ki network. Yeni pozisyonum sayesinde çok daha doğal, verimli ilişkiler kurabildim. Tanıştığım yeni insanlar, kurduğum bağlantılar, geleceğe dair ilham verici fikirler… İşte konferansların gerçek değeri burada ortaya çıkıyor.



Samimi Bir Keynote

Barselona bana sürprizler de sundu. Normalde YouTube’da videolarını görebileceğim bir isim, karşımdaydı: Rafael Nadal’ın amcası ve hocası Toni Nadal. Onun geri bildirim ve gelişim üzerine yaptığı keynote konuşması, konferansın en özel anlarından biriydi çünkü içten ve samimiydi. 

Dinlemekle kalmadım, tamamını ses olarak kaydettim. İlk fırsatta deşifre edip bir blog yazısına dönüştürürsem, eminim çok kıymetli bir içerik olacak.

Geriye Kalanlar

Yanımda çok şey olmasa da, güzel anılar, birkaç fotoğraf, birkaç video ve ufak hatıralık hediyelerle dönüyorum. Ama en önemlisi, gördüğüm ülkelere bir yenisini daha eklemenin ötesinde, yeni deneyimler ve başkalarının deneyimlerinden süzülmüş hikâyelerle dönüyorum.






Kapanış

Kısacası, bir ara vermek, ortamı değiştirmek, yeni bir gündemin içinde olmak bana çok iyi geldi. Bütün bunların arasında maillerime de göz atmayı ihmal etmedim tabii ki 😉 Ama şükürler olsun ki, hem işime değer katacak bir konferanstan hem de hayatıma keyif katacak birkaç güzel hatıradan geri dönüyorum.








Anahtar kelimeler: Barselona, konferans, kişisel gelişim, yapay zekâ, geri bildirim, Toni Nadal, seyahat, iş seyahati, network, keynote, blog, İspanya, havalimanı notları

21 Eylül 2025 Pazar

Kısa Bir Mola: Rota Barselona

Çalış, çalış, çalış… Hepimizin bildiği o yoğun tempo… “Biraz sakinlesin işler, ben de blog yazmaya, biriken kişisel maillere, başucumdaki yarım kalmış kitaba dönerim” diye düşünüyorum. Ama işin doğrusu, çoğu zaman yapabildiğim tek şey hafta sonu aileme biraz vakit ayırmak oluyor.

Yazmayı ve içimi dökmeyi seviyorum...

Neyse ki ara sıra iş vesilesiyle de olsa yolculuklar çıkıyor. Laptopu kapatıp başka bir şehre adım atmak, bana mini bir mola gibi geliyor. İşte bu satırları da İstanbul Havalimanı’nda, Barselona uçağımı beklerken yazıyorum. iPad’deki notları kurcalarken, en son 15 Mayıs’ta “Lozan’a veda ederken” başlıklı bir iç döküş yazmış olduğumu görünce gülümsedim. Demek ki arada kendimi not düşmeyi unutmuyorum.

Rutinlerimden Şikâyetçi Değilim

Yoğunluk bir yana, aslında “şükür modundayım.” Çünkü fark ettim ki kendimi tekrar etmekten mutluyum. Rutinlerim bana değerli geliyor. Yanlış anlaşılmasın, bu, konfor alanına saplanıp kalmak değil; aksine, akışın içinde üretirken, hedeflere koşarken aynı ritmi sürdürmek bana iyi geliyor.

Mesela ofise gittiğim sabahlar… Erken kalkıp sporumu yapıyorum, duş alıyorum ve kahvemi içerken maillere göz atıyorum. Hep aynı sırayla, hep aynı düzenle… Ve işin güzel yanı, bu tekrar bana güven veriyor, iyi geliyor.

Ve karşınızda Barcelona!


Zamanın Kıymeti

Serbest zamanım az olunca onu dikkatle kullanmak zorunda kalıyorum. Hatta masamda iş dışı bir to-do list bile tutuyorum. Geçen hafta oraya “berbere gitmek” bile yazdım. Çünkü yazmazsam, toplantı notu hazırlarken, mail cevabı derken berberin kapanış saatini kaçırmam işten bile değil!

Yanlış anlaşılmasın, dünyayı kurtarmıyorum, atomu da parçalamıyorum. Sadece çarkların arasında görevini yerine getiren bir dişliyim. Ama işte, zaman gerçekten kısıtlı ve değerli.

Barselona Öncesi Hazırlık(!)

Kahvemi yudumlarken yan masada da beyaz yakalı yurtdışına çıkacak iki gencin “dress-code” muhabbeti kulağıma geldi. O an fark ettim ki Barselona için yaptığım tek hazırlık, şirketteki organizasyon mailini uçuşun bir gün öncesi basmak olmuş! Eskiden olsa YouTube’dan gezi videoları izler, haritaları inceler, notlar alırdım. Şimdi otelin adını bile son gün kontrol edip ancak Google Maps'ten yorumlara bakabiliyorum.

Allahtan teknoloji, yapay zekâ hayatımızı inanılmaz kolaylaştırıyor. Eski düzenle çalışmaya devam etsek hâlimiz nice olurdu, diye düşünmeden edemiyorum.

"Eğer inzivaya çikilme isteği duyuyorsan, gazey mümkün ve basittir bu" mu acaba?


Şimdi Sıra Sosyalleşmede

Hadi ben artık biraz daha efektif bir şey yapayım ve “Neredesin?” diye soran arkadaşıma uğrayayım. Belki bu yazı kısa bir mola oldu, ama en azından Barselona yolculuğumun ilk notunu düşmüş oldum. Umarım sıradaki yazı için çok beklemem. 


Anahtar kelimeler: yoğunluk, rutinler, zaman yönetimi, seyahat, Barselona, iş hayatı, blog, İstanbul Havalimanı, kişisel gelişim, mola, teknoloji, yapay zeka

20 Eylül 2025 Cumartesi

Unlearning, Multiplying, and Growing: Leadership Lessons from PMI’s Global Travel Retail Conference

PMI Global Travel Retail Conference 2025 – Bold ideas, shared growth.

This September in sunny Barcelona, Philip Morris International’s Global Travel Retail (GTR) Conference brought together some of the most inspiring and forward-thinking leaders from across the organisation. The energy in the room was exciting as Beste Ermaner, Vassilis Gkatzelis, and Ilaria Gregotti shared powerful stories, honest reflections, and bold ideas that left a lasting impression on everyone listening.

Beste Ermaner: The Courage to Unlearn

Beste’s keynote was a masterclass in vulnerability and transformation. Returning from Russia to lead Smoke Free Products, Beste candidly shared how past successes became blind spots in a new context. Her journey of unlearning—letting go of familiar recipes and embracing new paradigms like B2C, digital experiences, and call centres—was not just professional, but personal.

A moment with Beste Ermaner – Unlearning, growing, connecting.

She reminded us that growth begins with kindness to oneself, especially when facing failure. Her story of three reorganisations in 18 months and the unintended creation of silos was a powerful lesson in humility and the importance of zooming out to see the bigger picture. Her call to treat feedback as a gift and to shift our mindset towards openness and collective improvement was a direct message for all leaders.

“We need a pledge to not take feedback personally, but to see it as an opportunity to get better, more connected, and more successful.”

Vassilis Gkatzelis: The Power of Multiplication

Vassilis brought a strategic lens to the conversation, describing GTR as a “Multiplier”—a force that amplifies impact across consumers, partners, and people. From doubling multi-category markets to quadrupling ZYN volumes, GTR’s performance is not just impressive—it’s exponential.

He highlighted how GTR creates win-win scenarios with partners, drives global talent development, and opens white spaces in markets like India and the US. His storytelling—especially the tale of Hamza the food truck owner—was a brilliant example of simplifying complex business challenges through relatable narratives.

“Communication is my constant evolution. With simple stories, people understand the message in a much simpler way.”

Vassilis also shared his own mistakes, particularly around communication gaps across cultures and functions. His humility and humour made his message all the more powerful: keep learning, keep adapting, and keep multiplying.

Beste Ermaner, Vassilis Gkatzelis, Ilaria Gregotti, and Mami Sakamaki – A powerful chorus for growth.

Ilaria Gregotti: Growth as a Shared Journey

Joining from Tokyo, Ilaria framed growth as the living expression of PMI’s DNA. She emphasised that personal growth fuels business growth, and vice versa. Her message was clear: we must move beyond the binary of success and failure, and instead embrace learning as a continuous journey.

“Growth is not just about the next position—it’s about the skills and experiences we need to develop to progress.”

Ilaria’s call to shift our mindset from “pass or fail” to “what have I learned?” was a timely reminder that transformation starts with each of us. Her perspective as Regional VP of People and Culture added depth to the conversation, reinforcing that growth is a collective responsibility.

Final Thoughts

This open forum was more than a conference—it was a moment of reflection, connection, and inspiration. Beste taught us to unlearn and be kind to ourselves. Vassilis showed us how to multiply impact through clarity and storytelling. Ilaria reminded us that growth is a shared journey, rooted in learning and self-awareness.

Together, their voices form a powerful chorus for the future of PMI: one that is humble, bold, and relentlessly focused on growth.

Related Insight: Toni’s Keynote on Brutal Truth & Simple Rules

During the same conference, I also had the chance to attend another standout session:

Volkan Yorulmaz: Brutal Truth, Simple Rules: What Toni Nadal Teaches Us About Growth, Development, and Feedback

This keynote offered a refreshing take on leadership clarity, decision-making, and the power of simplicity—perfectly complementing the themes of growth, unlearning, and communication shared by Beste, Vassilis, and Ilaria.

If you haven’t read it yet, I highly recommend checking it out for a deeper dive into the mindset shifts shaping PMI’s leadership culture.

19 Eylül 2025 Cuma

Brutal Truth, Simple Rules: What Toni Nadal Teaches Us About Growth, Development, and Feedback

Last week, I attended the Philip Morris International's Global Travel Retail Conference in Barcelona, where industry leaders and colleagues gathered to share insights on growth, leadership, and transformation. One of the highlights of the event was listening to Toni Nadal, renowned tennis coach and uncle of Rafael Nadal, deliver a keynote speech on the principles that shaped one of the greatest athletes of our time. Toni’s reflections on coaching, improvement, and feedback resonated deeply with me and inspired this blog.

Toni Nadal delivers his keynote at the PMI Global Travel Retail Conference in Barcelona with inspiring videos — on truth, character, and the daily work of improvement


There’s a moment in Toni Nadal’s story that lands like a forehand winner. Minutes before Rafael Nadal plays Roger Federer in Monte‑Carlo, Rafa asks his uncle and coach, “What do you think about today’s match?” Toni doesn’t reach for a motivational line. He tells the truth: Federer’s forehand is better, his backhand is better, his volleys are better. Then he adds the only thing that matters: now we can prepare the strategy to beat him, but we have to know the truth first.

That sentence could be the operating system for growth. In sport and in business, outcomes are noisy and full of variables you don’t control—market shifts, competitors, regulation, the occasional “Djokovic.” Improvement is the one goal you do own. Toni’s philosophy reduces the complex to the essential: tell the truth, choose the price, and train your character. Everything else is commentary.

From strategy to execution, sessions emphasized controllable inputs, candid feedback, and resilience under pressure—principles echoed throughout the keynote.


Make improvement the goal you own

Toni never set “be No. 1” as the real challenge. Rankings and trophies depend on forces outside your control. Improvement does not. In tennis, the fastest path to beating opponents is first to beat yesterday’s version of yourself. In business terms, convert outcome targets into controllable input commitments: quality and frequency of customer interactions, error‑free close percentage, on‑time filings, decision cycle time, scenario rigor. When inputs compound, outcomes follow. For every KPI, write the one behaviour you will do daily that makes it more likely. Track the behaviour, not just the number.


Feedback that builds: truth over comfort


Relentless positivity often feeds self‑deception, not confidence. Growth demands a clear view of weaknesses and the courage to name them. With Rafa, Toni always said the hard thing because clarity is kindness when performance matters. Practical moves: institute a weekly 15‑minute “truth ritual” where each person names one behaviour that helped and one that hurt outcomes, followed immediately by next actions. Pair high standards with high regard. Toughness without care breeds fear; care without standards breeds mediocrity.

Choose the price—and pay it


When a young top‑30 pro asked how to become No. 1, Toni replied: tell me the price you’re willing to pay. Talent sets your starting line; price paid determines your trajectory.

For teams, make the price explicit in projects. Agree in advance what you will trade—comfort, meetings, scope—for what you will gain—speed, quality, customer trust. Put it in writing and revisit weekly.

Strategy requires unblinking realism


The Monte‑Carlo story isn’t negativity; it’s situational awareness. Strategy built on flattery fails at contact. Acknowledge relative strengths honestly, then design a plan that exploits reality. And when the opponent upgrades their backhand, update the plan or lose 6–3, 6–0.

Two tools help: run a premortem (“It’s 12 months later and our initiative failed—what happened?”) and track relative advantages, not just absolute performance.

Win today, plan for tomorrow


After Rafa’s first Roland‑Garros title at 19, Toni wrote a list of everything Rafa didn’t do well. One victory guarantees nothing. Probabilistic humility keeps you hungry.

Use a simple cold list within 24 hours of any big win: three things that worked despite us, and three we must fix before variance bites back. Celebrate and sharpen.

Don’t complicate the essentials


We love data and specialists, but when everything matters, the essentials get crowded out. Toni’s three data points for Rafa were almost childlike: hit the ball as hard as possible; put it where the opponent isn’t; above all, keep it in. The fourth rule tied it together: hit every ball as well as possible every day, not only in finals.

Your version: define three non‑negotiables for your team (for example, close the books clean, challenge assumptions early, communicate decisions the same day). Measure them simply and publicly. Everything else is support, not the show.

Character is trained in the storm


Toni deliberately created friction—bad balls, bad courts, missing water—so Rafa learned to perform under discomfort. Attitude decides matches more often than technique.

Design good friction at work. Run constraint drills with tighter budgets, fewer slides, or smaller teams. Run noise drills by presenting under time pressure or with incomplete information. Practice recovery drills: after a setback, use a two‑minute reset—name the miss, state the next best action, execute. Build resilience with bounded stress; purposeful pressure grows people, chronic unbounded stress breaks them.

Keep brains alert: success ages quickly


When Rafa won Spain’s U‑12, Toni pulled the list of the last 25 champions. Only a handful became stars. The point wasn’t pessimism; it was context. A win today is a maybe tomorrow unless you keep improving. Treat success as information, not identity. Ask: what would have to be true to earn this result again against a better opponent and a tougher market?

Simple rules, big outcomes: keep the ball in, place it where the opponent isn’t, and hit every shot as well as possible—every day

A simple framework you can implement Monday: IMPROVE

I — Identify the controllable. Translate outcomes into daily inputs.
M — Map the truth. One strength and one weakness per person or process.
P — Price the climb. Write what you will trade for progress.
R — Run the plan. Execute against reality, not wishful thinking.
O — Operate with essentials. Three non‑negotiables; everything else supports.
V — Versus yesterday. Benchmark against your last best, weekly.
E — Endure by design. Add safe constraints that build resilience.


How this scales to Finance and Global Travel Retail

Treasury discipline: treat liquidity and FX exposure like “keep the ball in.” Reliability scores more than flash.

Tax and compliance: improvement equals fewer surprises, faster clarifications, tighter documentation. Celebrate zero‑drama closings.

Commercial rhythm: replace vanity metrics with movement metrics such as time to decision, time to customer answer, and time to corrective action.

Culture: adopt the visible pairing of high standards and high regard. Make it explicit that tough feedback is given for the person, not at the person.


Closing Remarks

Toni Nadal’s philosophy is a timely reminder that growth is not about chasing perfection, but about embracing the honest, sometimes uncomfortable, process of improvement. Whether on the tennis court or in the boardroom, the fundamentals remain the same: tell the truth, focus on what you can control, and build resilience through adversity.

As leaders and teams, our challenge is to create environments where feedback is valued, standards are high, and every success is treated as a stepping stone rather than a finish line. By simplifying the complex and prioritising character over comfort, we set ourselves—and those we lead—on a path to sustainable excellence.

Let’s take these lessons forward, not just as inspiration, but as a practical framework for how we work, lead, and grow together. What is your version of hitting the ball as well as possible, every day?


Bonus: If you want to dig into the other key take-aways from the PMI GTR's Global Conference in Barcelona, you should read thisVolkan Yorulmaz: Unlearning, Multiplying, and Growing: Leadership Lessons from PMI’s Global Travel Retail Conference

23 Ağustos 2025 Cumartesi

Ne Zaman Rahatlarım ya da Rahatlamalı Mıyım?

Cumartesi akşamı saat 20:30 civarı… Laptop’ta Haydar Acun’un son videosu açık, bir yandan YouTube’da gezinirken diğer yandan elimde telefonla doom scrolling yerine “maaş yattığında neye yatırım yapabilirim?” diye düşünüyordum. Tam o sırada bir iş maili geldi.

Cumartesi gecesi laptop başında iş maili okuyan Volkan, kişisel zaman ile iş sorumlulukları arasında denge kurmaya çalışıyor.

Videoyu durdurdum, telefonu kenara koydum. İçimden “yine terletecek bir konu” diye geçirerek maili birkaç kez okudum. Sonra araştırmaya başladım. Örnekler, finans standartları, eski yazışmalar derken… Maili okumamla cevaplamam arasında geçen sürede tam 2 saat ara vermeden çalıştığımı fark ettim.

Halbuki bu akşam kitap okumayı ya da blog yazmayı planlamıştım. Belki yine yaparım ama hakkını veremem. Bu gibi durumlarda hep “benden gitmesinin” sonunda bana kazandıracağını düşünüyorum. Motivasyonum, bugünün geleceğe yatırım olduğuna kendimi inandırmak. Heyecanımı korumaya çalışıyorum.

Zamanında kolay demotive olurdum, insanları sorumlu görürdüm. Artık bunu yapmıyorum. Faydası olmadığını biliyorum. Bu farkındalık belli bir kıdemle geldi.

Ama bu kazanımla birlikte kendime sorduğum bir soru var: Hep gelecek için yatırım yaparken, o reklamdaki gibi “gelecek de bir gün gelecek” derken, ben ne zaman rahatlayacağım?

Mesela bu maili Cumartesi gecesi değil de Pazartesi yanıtlasam, kim ne der? Büyük ihtimalle kimse bir şey demez. Belki sadece önceliklendirmemi rica ederler. Zaten bu maili Cumartesi atan kişi de o gece cevap beklemiyordur. Ama elimde değil. Kendimi övmek için söylemiyorum. “İşimi ve şirketimi sahipleniyorum” boyutunu çoktan geçtim. Reklama ihtiyacım yok.

Ama neden bir türlü eskiden çok sevdiğim o tabiri kullanamıyorum: “rahata bağlamak”… İşte bunun cevabı bende yok.

Bir yanım “bu beni diri tutar” diyor. “Seni diğerlerinden ayıran kasın bu” diyerek motive ediyor. Ama bir yandan da belli bir yaşa geldiğinde ulaşılması gereken o rahatlık seviyesine ulaşamamanın bir eksiklik olup olmadığını düşünmeden edemiyorum.

Bu gece cevabını veremem belki ama bu soru, cevapsızlar listemde üst sıralardaki yerini sağlamlaştırdı.

Ekstra Okuma: İş-Yaşam Dengesi Nedir?

Bu blogun temelinde yatan “rahatlama zamanı” ve “denge arayışı” gibi kavramları daha derinlemesine incelemek istersen, şu yazıya göz atmanı öneririm, ben bir göz baktım ama kaynaklarla beraber bir kez daha mutlaka inceleyeceğim:

İş Yaşam Dengesi Nedir? Nasıl Kurulur? | Vitocco

Bir de bu durumun bende daha önceden de varolduğunu ve benzer sorulara önceden de yanıt aradığımı belirtmem de fayda var:

https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2023/07/yoksa-ben-iskolik-mi-oldum.html



Google adsense

Analytics