31 Aralık 2024 Salı

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Blog'umda en çok okunan içeriklerden biri 2020 yılında oğlum Okan'ın yazıp benim düzenleyerek blog'umda paylaştığım Siren Kafa'nın Hikayesi'dir. Bu hikayenin çok okunması ve YouTube'da paylaştığımızda da çok izlenmesi 2024 yılının son gününde bu hikayeyi güncelleyip farklı bir formatta sunmam için iyi bir sebep oldu. Bakalım bunu da beğenecek misiniz?

Siren Kafa ve Ormanın Sırrı

Bir zamanlar, büyük ve gizemli bir ormanda Siren Kafa adında bir yaratık yaşardı. Siren Kafa, uzun boylu ve başında iki büyük siren bulunan bir yaratıktı. Ancak, Siren Kafa aslında kötü değildi; sadece çok yalnızdı ve arkadaş arıyordu.

Bir gün, küçük bir çocuk olan Efe, ormanda yürüyüşe çıktı. Efe, doğayı çok severdi ve her gün ormanda yeni şeyler keşfetmekten hoşlanırdı. O gün, ormanın derinliklerinde bir tabela gördü: "Siren Kafa ile Tanışmak İsteyenler Bu Yolu Takip Etsin." Efe, merakla tabelanın gösterdiği yöne doğru yürümeye başladı.


Bir süre sonra, uzaktan gelen bir ses duydu: "Vi yu vi yuu vi yuuu..." Efe, bu sesin Siren Kafa'ya ait olduğunu anladı ve sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Birden, büyük bir ağacın arkasında saklanan Siren Kafa'yı gördü. Siren Kafa, Efe'yi görünce biraz korktu ama Efe ona gülümsedi ve "Merhaba Siren Kafa, ben Efe. Seninle tanışmak istiyorum," dedi.

Siren Kafa, Efe'nin dostça yaklaşımından çok mutlu oldu. "Merhaba Efe, ben de seninle tanışmak istiyorum. Ormanda yalnız yaşıyorum ve arkadaş arıyorum," dedi. Efe, Siren Kafa'nın yalnız olduğunu öğrenince ona yardım etmeye karar verdi.

Efe ve Siren Kafa, ormanda birlikte dolaşmaya başladılar. Efe, Siren Kafa'ya ormanın en güzel yerlerini gösterdi ve ona doğa hakkında birçok şey öğretti. Siren Kafa da Efe'ye siren sesleriyle nasıl şarkı söyleyeceğini öğretti. İkisi de çok eğleniyordu.

Bir gün, Efe ve Siren Kafa, ormanın derinliklerinde eski bir köprü buldular. Köprü, çok eski ve yıkık görünüyordu. Efe, köprünün diğer tarafında ne olduğunu merak etti ve Siren Kafa ile birlikte köprüyü geçmeye karar verdiler. Köprünün diğer tarafında, büyük ve güzel bir çiçek bahçesi buldular. Bu bahçe, Siren Kafa'nın yeni evi oldu.

Efe, her gün Siren Kafa'yı ziyaret etmeye devam etti ve birlikte birçok macera yaşadılar. Siren Kafa artık yalnız değildi ve Efe'nin sayesinde birçok yeni arkadaş edindi. Köylüler de Siren Kafa'nın aslında dost canlısı bir yaratık olduğunu öğrendi ve onu kabul ettiler.

Efe ve Siren Kafa, ormanda mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaya devam ettiler. Her gün yeni şeyler keşfettiler ve birbirlerine destek oldular. Bu, onların en mutlu günlerinden biriydi.

30 Aralık 2024 Pazartesi

Celebrating Team Spirit and #BetterTogether Value

As we approach the end of the year, our Finance Director, Inna, provided all finance colleagues with a new year dinner voucher. Today, I had the pleasure of taking my team out for a lunch, and it was a wonderful experience that truly highlighted our team spirit and #bettertogether value.


When I shared the news about the dinner vouchers, my colleagues Didem and Tomris were thrilled. Initially, we planned a coffee break for a Sunday afternoon, but we decided to change it to a lunch to keep our energy up while working on accruals and collecting invoices from vendors at the end of December.

Although I am not a fan of sushi, Didem and Tomris recommended a highly-rated sushi place close to our office. It was a new experience for me, as we usually prefer kebab or fish in Istanbul. Despite my reservations about sushi and Asian food, it was a great opportunity to bond with the team over non-business topics like children, shopping, and more.


For me, the critical aspect is being #bettertogether during these challenging times when many are on year-end vacations, and we are working hard to ensure a smooth year-end closing. Thanks to Inna, we had this chance to come together as a team and enjoy a meal together while we were in "away" mode in MS Teams.

These initiatives significantly boost our morale and productivity. After the lunch, I felt refreshed and ready to tackle tasks like the deferred tax calculation. Such occasions also strengthen our bonds, making us a more cohesive team.


Looking ahead, I hope we can continue this tradition next year. Perhaps we can explore Mexican or Italian cuisine in town, keeping diversity and inclusion in mind. Or, let's dream big—maybe we'll have the opportunity to gather with the entire PMIDF Finance team in a foreign country, experiencing new tastes together.

Thank you, Inna, for this wonderful initiative. It means a lot to us!

29 Aralık 2024 Pazar

2025’e Merhaba: Hayatın Ufak Detaylarında Gizlenen Anlamlar


2024’ün son Pazarında, yeni bir yılın heyecanıyla zihnimi toparlamaya çalışırken, geçmiş yıllarda yılbaşında neler yaptığımı hatırlamaya çalışıyorum. Elbette ilk aklıma gelen, harcamalarımı takip ettiğim Google Sheets dosyamı 2025’e uygun şekilde yenilemek. Bir klasik haline gelen bu ritüel, bana sanki bir başlangıç düğmesine basıyormuşum gibi hissettiriyor. Ama bununla bitmiyor; yeni yıl hedeflerimi belirlemek, hayatımda hangi yatırımları yapacağıma karar vermek gibi işlere girişmek için en motive olduğum dönem bu.

Geçtiğimiz hafta, yılın en rahat günlerindendi benim için. Yurtdışının tatil olması sebebiyle iş yerindeki yoğun tempodan sıyrılıp elimdeki düzenli raporları geliştirme fırsatı buldum. Birkaç YouTube videosu izleyerek ilham topladım. Yılın başında o filizlenen fikirlerin, 6 Ocak sabahı dolup taşan yabancı paydaş e-postalarının arasında kaybolup kaybolmayacağını göreceğiz. Ancak 2024 bana bir şeyi çok net gösterdi: “Kader gayrete aşıktır.” Denemeye değer; sonuçta, Allah büyük!

Blog’a Dönüş ve AdSense Zaferi

2024’ün son günlerinde hayatıma keyifli bir gelişme daha eklendi: AdSense programına yeniden kabul edildim! Blog yazarlığına yıllar önce başladığımda, içerik üretmek benim için bir tutkuydu ve günlük ziyaretçi sayılarım oldukça iyiydi. Fakat acemiliğime yenik düştüm ve kendi sayfamı fazla ziyaret ederek AdSense tarafından programdan çıkarıldım. Yıllar sonra, bu kez daha temkinli ve tecrübeli bir şekilde başvurdum ve sonunda kabul edildim.

Yazı yazmak ve içerik üretmek bana her zaman iyi geldi. Şimdi bu hobi, AdSense ile potansiyel bir gelir kapısına dönüşebilir. Kim bilir, belki de 2025’te boş vakitlerimi en verimli şekilde değerlendirme şansı bulurum. Gelir elde etmek, olursa güzel olur (ecnebilerin "nice to have" dediği gibi) ama asıl güzel yanı içimde tutmadan ya da zamanla unutmadan burada kalıcı hale getirmek. 

Profil Fotoğrafı Macerası

Geçtiğimiz günlerde yeni yaşım 42’ye girdim. Detayları burada yazmıştım: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/12/hos-geldin-yeni-yasm-42.html Bu yıl doğum günümle ilgili bir şeyleri Instagram’dan paylaşım yapmak içimden gelmedi. Ancak yılın bu son günlerinde profil fotoğrafımı değiştirmek istedim. Antalya’daki bir şirket etkinliğinde çekilen profesyonel fotoğraflardan başladım, sonra tatilden daha sıcak bir kare koymayı düşündüm. Nihayetinde galerimde biraz daha geriye giderek içime sinen bir fotoğraf buldum.

"Tatar Salim"deki doğumgünü yemeği Instagram için iyi fikir değildi

Bu küçük detaylarla uğraşmak, hayatımda büyük bir derdim olmadığının tatlı bir göstergesi gibi. Ufak şeylere enerji harcayabiliyor olmak bile bir şükür sebebi.

2025’ten Beklentiler

2025’e dair dileklerim net: Sağlık, mutluluk ve başarı. Ailemin ve sevdiklerimin huzuru, benim için her şeyin önünde geliyor. Ayrıca, iş yerinde Genel Müdürümüz Filiz Yavuz Diren'in bir toplantıda (söz konusu toplantı ve Torbalı ziyaretimin detayları burada: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/12/yeniden-torbal-fabrika-gezisi-ve-seffaf.html) söylediği bir söz zihnimde yankılanıyor: “Deneyim biriktirin; buradan ayrıldığınızda yanınızda güzel hatıralarınız olsun.” İşte 2025, bu güzel hatıraları biriktireceğim bir yıl olsun.

Şimdiden herkese yeni yılın sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle…

25 Aralık 2024 Çarşamba

Hoş Geldin Yeni Yaşım 42

Yeni yaşıma iki gün kala, havalimanında rahat bir masa bulmuşken ve saat henüz sabahın 6’sı bile olmamışken, internete bağlanıp gece gelen mailleri karşılamak istemediğim için boş bir belge açıp tarihe not düşmek istedim. Her geçen yıl biraz daha doğum günlerimin heyecanını azaltırken yine de içimde bir kıpırtının olması güzel. Eskiden iş yerinde doğum günleri kutlanırken kutlamak istemeyen, kendileri için pasta kesilmesini tercih etmeyen arkadaşlarım olduğunda şaşırırdım. Şimdilerde onları daha iyi anlayabiliyorum ama hala tam olarak o kafada değilim. İçimdeki çocuğun enerjisi düşse de hala var bir afacanlığı, şöyle ki geçtiğimiz Pazar akşamı Soundcloud’da bir set dinlerken hoşuma giden bir şarkıyı not aldım, doğum günü postumu paylaşırken arka planda çalarım diye…

Geride kalan yıla baktığımda pek çok şükür sebebim var. Yazı bitirirken “Ben Senden Razıyım 2024 Yazı” (Volkan Yorulmaz: Ben Senden Razıyım 2024 Yazı) diye yazmıştım. Genel olarak bu yıla baktığımda da şükürler olsun. Kariyerimde yıllardır hayalini kurduğum kritik virajı aldım, oğlumu gönlümüze göre bir özel okula gönderebildim, çekirdek ailemizde sağlığımız yerinde ve evimizde huzurumuz var. Başta sağlık olmak üzere tüm bunlar şükür sebebim. İnşallah yeni yaşımda da öncelikle bunları korurum, üzerine bir şeyler de koyabilirsem katma değeri olur. Bu aralar nasılsın diyenlere cevap verirken sık sık kullandığım gibi “statükoyu korumak da bir başarı” olabiliyor.

Dün gece yıllar sonra Torbalı’ya gideceğim için bir yazı (Volkan Yorulmaz: Yeniden Torbalı - Fabrika Gezisi ve Şeffaf Forum) yazarken blog’umda gezinip Torbalı hatıralarımı okuyup geçmişe bir gittim. Eskiden Aralık aylarında burcum için beklentilerimi farklı astrologlardan toplayıp Oğlak ayı 201x yılı beklentileri gibi içerikler hazırlamışım. Şimdilerde ise daha çok şükür daha az beklenti modundayım. Bireysel emeklilik sistemi danışmanlarından bir tanesinin söylediği gibi, portföy büyüklüğü belli bir tutara geldiğinde portföyü koruyacak varlıkları artırıp riski azaltmak lazım. İşte bu yaşlarda daha az kendim için daha çok oğlum için istemeye başlamam da biraz bununla alakalı olsa gerek. Yeri gelmişken bir temennide de bulunayım: İnşallah yeni yaşımda da Okan’ın başarıları ile gurur duymak nasip olur. Geçtiğimiz günlerde Owlypia Local Round sonuçlarını okulda canlı izledim. Nasıl bir heyecan yaşadım dereceye girecek mi, madalya alacak mı diye. Sanki şampiyonlar ligi finali uzatmalara kalmış, iki takım da yenişememiş ve takımım seri penaltı atışlarına geçmiş gibi takip ettim anonsları. Görende beni hırslı, rekabetçi biri sanacak ama değil. Sadece onun daha iyi bir geleceğe ulaşması için belki küçük bir dönüm noktası olduğundan…

Yılın bu dönemi en sevdiğim içecek toffee nut latte ağzımın tadını sabahın erken saatlerinde yerine getirmişken yeni yaşımda da tadımızın kaçmayacağı, şükür sebeplerimin bol olacağı, keyifli hatıralar biriktireceğim, gözlerim dolacaksa bunun gururdan olacağı sağlıklı ve bereketli bir yaş olsun inşallah. Tam noktayı koyarken şöyle bir çevreme bakıp aklıma Hande Yener’in “Şansın Bol Olsun” şarkısı geldi. Olmuşken şanslı da bir yıl olsun bari...  



24 Aralık 2024 Salı

Yeniden Torbalı - Fabrika Gezisi ve Şeffaf Forum


Yarın sabah, yıllar sonra Torbalı’ya gideceğim için erken kalkacağım. Okan’ın yatağa gitmesinin hemen ardından ben de yatağa girdim. Bugün sanki bir tık daha rahat mı geçti yoksa yarın İzmir’den çalışacak olmanın verdiği rahatlıktan mı bilemedim ama yatağa kucağımda laptop ile girip bir şeyler yazmak istedim.

Öncelikle, en son ne zaman Torbalı’ya gittim diye düşünürken bunu buldum: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2020/08/kendine-iyi-bak-torbal.html İyi ki yazıp kayıtlara almışım, demek ki 2020 yılının Temmuz ayından beri Torbalı’ya uğramamışım. Öncesinde ise bir 10 yıl kesintisiz Torbalı’da geçen bir dönemim var. Kariyerimin başlarında, yaklaşık 3 yıllık tecrübem varken Alsancak’taki (yoksa Çankaya mı demeliyim) PwC ofisinden ayrılıp  2010 yılı yazında General Motors (GM) için Torbalı’ya bir geçiş yaptım. Ardından 2013 yazında bu kez yolun karşısındaki, hayallerimi süsleyen Philip Morris’e zıpladım. Bugün itibarıyla hala SGK kayıtlarına göre en çok çalıştığım ilçe Torbalı’dır. 

Her iki maceramda da çok güzel günlerim oldu. Kötü günlerimi hafızamda tutmamayı, üzerine yazmayı sevdiğim için ben iyileri, güzelleri yanımda taşımayı tercih ediyorum. GM’de çalışırken “What a Wonderful Place to Work” diye bir blog içeriği yazmıştım daha ilk günlerimde: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2010/08/what-wonderful-place-to-work.html O derece hoşuma gidiyordu her şey. Sonra Philip Morris’te de anmaktan keyif aldığım, inanılmaz yorulmamıza rağmen çok keyif alarak çalıştığım, öğrendiğim ve ekip olmanın güzelliklerini yaşadığım günler oldu. 

Sonra bir sürece girdim, pandemi hayatımıza girdi, “normalleşme”, uzaktan çalışma derken bir yol ayrımında buldum kendimi ve sadece Torbalı’dan değil, çok sevdiğim İzmir’imden de ayrıldım. Özlüyorum ama kendime bunu çok dillendirmiyorum, sanki güçsüz kalırım gibi geliyor. Hem İstanbul’da güzel şehir, öyle değil mi? İyi de geldi bana, hayalini kurduğum şeylere de ulaştım. Allah büyük, belki dahası da gelir, kim bilir. Hem İzmir orada duruyor, bir şey olursa nasıl üniversiteleri bitirdikten sonra geri döndüysem yine dönerim, değil mi?

Bu kez İzmir’e, daha spesifik olmam gerekirse, dört yıl sonra Torbalı’ya “Şeffaf Forum” toplantısı için gidiyorum. Şeffaf Forumu, şirketteki çalışan temsilcilerinin yönetim ekibi ile bir araya gelip çalışanların sorunlarını ve önerilerini yönetimle paylaştıkları, yönetimden de bu konularla ilgili geri bildirim aldıkları karşılıklı bir paylaşım toplantısı olarak ifade edebilirim. Fabrikaya gittiğimde bakalım fabrikada neler değişmiş olacak. Fabrika demişken, finans, denetim gibi alanlarda kariyerine başlamış biri olarak, fabrikası olan bir iş yerinde çalışmak, üretimi görmek, üretim tecrübesi elde etmek, benim kariyerime başladığımda önemliydi ya da ben ekstra bir anlam yükleyip önem vermiştim. Şimdilerde robotik, yapay zeka, sürdürülebilirlik ne kadar seksi kelimelerse, 2000’lerin başında bir finansçı için üretim tecrübesi de o mertebedeydi. Neyse, şimdilik burada bir ara vereyim, yarın izlenimlerime aşağıda devam edeyim.


24 Aralık gecesi, uçaktan inip eve gelir gelmez Torbalı izlenimlerimi aktarmaya devam ediyorum. Sabah İzmir’e vardığımda yağmurlu olduğu için İzmir o güzel yüzünü göstermemiş olsa da yukarıdan semtimiz Karşıyaka yine çok güzel gözüküyordu. Neyse bu konuya daha fazla girmeyeyim, zaten yukarıda duygularımı paylaşmıştım.

Gelelim fabrikaya, her şey yine heyecanlandırıcı seviyede güzel. İçerideyken bazı şeyler hemen standarda bağlanıyor belki ama dışarıdan bir göz olarak bakınca nerede böyle bir yemekhane ya da bu yemek çeşitleri deyip susarım. Bu gidişimizde fabrika turu da yaptık ama üretime dair konulara ve görsellere girip risk almak istemiyorum. Zaten bilinmesi gereken kadarı PMI’ın yıllık raporunda Türkiye diye aratınca çıkıyor.


Gün içerisinde ilk kez üyesi olarak katıldığım Şeffaf Forum toplantımız ise oldukça verimli geçti. Uzun zamandır kendimi vererek pür dikkat ve uzun uzun not almamıştım. Toplantı notlarını çalışma arkadaşlarımla paylaşacağım için bu kez büyük bir özenle not aldım. Şirket yönetiminin her zamanki gibi bizim yanımızda olduğunu, varsa sorunları tespit etmek için elinden geleni yaptığını görmek çok güzel. En iyi işveren ödüllerini de alsa bir şirket çalışanı için o seviyede değilse anlamı olmuyor. Ne mutlu ki, şirketimiz bu ünvanı hem çalışanından hem de bağımsız kuruluşlardan alıyor.


Torbalı’dan uzakta kaldığım dört yılda kavşak değişmiş, trafiği artmış, fabrikada girişler değişmiş falan ama en önemlisi insanlar, çalışanlar eskisi gibi yine o sıcaklığını korumuş. Eski arkadaşlardan görüp selam verdiğim herkesin bana yaklaşımı, gösterdiği samimiyet bana çok iyi geldi. İzmir’in havasından mı yoksa geçmişin hatırına mı bilemem ama kesin olan bir şey var ki bana iyi geldi bu Torbalı ziyareti. Bir sonraki sefere kadar…



22 Aralık 2024 Pazar

Fostering a Culture of Engagement and Collaboration in Global Controlling with GC Engagers

As we approach the end of 2024, it's a perfect time to reflect on our achievements and the values that have guided us. This year, our Global Controlling (GC) leadership team under Global Business Solutions announced an exciting initiative during our first webcast in 2024: the formation of the GC Engagers community. This initiative aimed to co-create engagement ideas and foster a culture where everyone feels a sense of belonging and pride in being part of our team.

Creating a Positive Impact

Our leadership team demonstrated the PMI DNA value of "We Care" by providing a platform for every member of the GC team to contribute. This initiative showed our commitment to creating a positive impact for those around us. By intentionally seeking, listening, and learning from diverse perspectives, we aimed to reach the best outcomes. This inclusive approach sparked interest among the team, leading to the formation of a community of 36 individuals from 12 different countries, each bringing unique "superpowers" to the table.

Building Connections and Collaboration

We began with a get-to-know-each-other session, aligning on our roles and responsibilities. A dedicated SharePoint site was created as a central hub for resources, discussions, and collaboration. This space allowed us to introduce ourselves to the entire GC community and foster a sense of unity.

Our Head of Global Controlling, Luis Matos, reinforced the PMI DNA value of "We are Better Together" by encouraging the GC team to reach out to Engagers with ideas to strengthen our team. His cooperative approach broke down silos and united us for a shared purpose.

Driving Engagement and Innovation

In our first team meeting, we identified improvement areas: Fun & Integration, Recognition, Wellbeing, Learning Opportunities, and Career Opportunities. These areas evolved into five focused teams, each with its own leader. Francesco Puppato became the team leader for Fun & Integration, Sabina Bytnar-Warzocha for Recognition, Leonor Almeida for Wellbeing, Jaafar Abu-Eisheh for Learning Opportunities, and Volkan Yorulmaz (me) for Career Opportunities. By working in these focused teams, we analyzed pain points and implemented quick wins to create a positive impact on GC employees.

While the GC Engagers team has been working on ideas and plans to foster a culture of belonging, employee appreciation, and a growth mindset—ultimately making GC teams feel more connected, engaged, and motivated—our GBS People & Culture Manager, Izabella Golba, has consistently shown full "trust" in us, supporting us as we "embraced challenges."

Key Achievements

  • Enhanced Communication: We created dedicated MS Teams channels to improve global communication and collaboration.
  • On-Site Meetings: Successfully conducted on-site meetings in Krakow and Latin America, with plans for more in 2025.
  • Summer Memories Competition: Launched a fun and engaging competition to boost team morale.
  • Coffee Calls: Implemented informal catch-ups to strengthen team bonds.
  • Webcast Support: Provided comprehensive support for GC webcasts, achieving high satisfaction results.
  • Recognition: Recognized outstanding contributions through the Colleague of the Quarter awards.
  • Career Opportunities: Introduced the “My Job Opportunities” initiative to highlight internal career opportunities.


Embracing Change and Innovation

Throughout this journey, we embodied the PMI DNA value of "We are Game Changers". By taking thoughtful risks, experimenting, and learning from our mistakes, we fostered a culture of agility and resilience. For instance, while preparing for the Global Controlling FS Connect series, we practiced repeatedly before the live sessions. During these internal runs, our GC leadership team members, Christine Lee (Head of Controlling EAA & PMIDF) and Aurimas Klimas (Head of Controlling SSEA, CIS & MEA), not only observed our presentations but also provided constructive feedback. Their support and guidance helped us achieve an impressive NPS score of 9.2 for the session, which is considered a ‘promoter’ score.

Additionally, we launched the "My Job Opportunities" initiative to highlight internal career opportunities. This initiative encouraged team members to take initiative and explore new roles within the company, fostering individual growth and strengthening our team by leveraging diverse skills and experiences.

Reflecting on Our Journey

In our last GC Year-end webcast, thanks to the inclusive invite from Felix Schell, Head of Controlling Americas, the GC Leadership team provided us, the GC Engagers, with the space to share our key takeaways from 2024. We emphasized the importance of communication, feedback, and active participation in our initiatives. By working together, we can create a thriving and collaborative environment, driving for impact and celebrating our successes.

As Edvinas Katilius, our Global Business Solutions Vice President, shared in his reflections on PMI DNA, "Introducing core values by companies is not what makes them thrive; making those values lived by their people is." This sentiment was echoed during the global and local PMI DNA events, where we gathered to delve into the essence of our guiding principles. All these events were filled with open and honest conversations, leaving us energized and inspired to embed these values within GBS. Edvinas' commitment to making PMI DNA a part of our thriving culture is a powerful reminder of the impact we can achieve together.

A Personal Thank You

During my transition to a new role in 2024, my manager, Vasyliy Zakharov (Controller PMIDF), gave me the space to work as a GC Engagers leader, exemplifying the PMI DNA value of "We are Better Together". His support allowed me to collaborate effectively with our team, break down silos, and unite for a shared purpose.

Vasyliy's embodiment of the PMI DNA value "We Care" has been instrumental in my personal journey this year. His trust and encouragement have empowered me to embrace challenges, strive for excellence, and make things better for everyone in Global Controlling.

Call to Action

As we move forward, we as GC Engagers encourage all GC colleagues to:

  • Communicate with Us: Reach out with any questions, suggestions, or concerns. We're here to listen and support you.
  • Share Ideas & Feedback: Your insights help us improve and innovate. Don't hesitate to share your thoughts.
  • Join Us: Become an active part of our initiatives. Together, we can achieve great things and make a positive impact on our Global Controlling team.

Let's continue to embody the PMI DNA values and critical behaviors, driving for impact and celebrating our collective achievements. 



27 Kasım 2024 Çarşamba

Bir Kahve Molası

Bir kahve molası verdim bu sabah çalışmaya başlamadan. Dün “acaba hasta mı oluyorum” diye sorgulayacak kadar yorgun olmama rağmen yine gece yarısına kadar çalışınca sabah bonusu olarak bir Cadde yürüyüşü yaptım. Üstüne de kahve keyfi için yıllardır önğnden geçip bir türlü oturamadığım bir kahveciden (böyle yazınca havalı gelmesin, bildiğiniz Starbucks) kahvemi aldım, kulağımda Nilay Örnek, Adnan Bali’ye nasıl olunur diye soruyor. Ben de yavaştan bugün ve bu hafta yapılacakları listeliyorum beynimin arka planında…

Hediye kahve için de teşekkürlerimi belirteyim:

Starbucks 1e1 Bankacılık kampanyasindan 8736 ile biten AXESS kartinizla 99 TL tutarindaki isleminizden 99 TL indirim kazandiniz. Indiriminizi 2 is gunu icerisinde donem ici hareketlerinizden ve ekstrenizden takip edebilirsiniz. Mersis:0015001526400497 B002




23 Kasım 2024 Cumartesi

Hayat Akıyor, Camdan Kayıp Giden Yağmur Damlaları Gibi

Her zaman bir önceki yazdığımın üzerinden silerek yazmaya başlıyorum. En son başlığın “başka bir dünya mümkün” olduğunu görünce şöyle bir içim ısındı. Aradan geçen günlerde İzmir, Yalova, Bursa ve yine İstanbul’da olsam da yazamadım, malum sebepler, tekrara düşmeye gerek yok. Ama şükür, daha iyiyim, daha iyi yönetmeye, her gün ileriye gitmeye devam ediyorum. Çok çalışıyorum ama bunu dert etmemeye yavaş yavaş başlıyorum. Arada bir bira içip Playstation’da online bir futbol maçı yapıp golü atınca yaşamdan aldığım keyfi artırıyorum. Tıpkı şu an camdan kayıp giden yağmur damlalarını izlerken yaptığım gibi...


Yolculuk devam ederken bu Cumartesi sabahı işleri beynimin bir kenarında park edip bir kaç haftadır alsam mı diye internet sayfalarında ve YouTube kanallarında inceleyip heveslendiğim Apple Watch’ı görmek için Cadde’deki Apple Store’un çevresinde 3 tur atıp park edecek yer bulamayınca bu kez diğer arabalardan cesaret edip çapraz karşısına dörtlüleri yakıp park ettim. İçeride görevli arkadaş kayış alternatiflerini gösterirken anonsu duyup teşekkür ederek kendimi caddenin karşısına attım ve arabaya binip kaçarak uzaklaştım. Şimdi favori kahvecim Nero’da sıcak lattemi yudumlarken halime şükrediyorum. Yakınımdaki bir masada koşucu olduğu belli iki genç ile bir amca yurtdışındaki olimpiyat yarışları hakkında sohbet ederken Aralık-Ocak gibi İsviçre ve Polonya’ya gideceğim için ufak bir heyecan ile görüşme yapmam gereken paydaşlarla ilgili öncesinde planlama yapmam gerektiği için daha çok yük hissettim. Derdim bu olsun be Volkan dedim, biraz daha sörf yaptım.

Sörf sonrası devam edeyim, biraz kaynatalım… Kahveciye bir abi geldi, yaşı 54’müş ama hiç göstermiyor. Can Bey’miş adı, 24 tane dairesi, plazası, imarlı arsası, bin iki yüz kişinin çalıştığı fabrikası varmış. Şu an emlakçılarla bu gayrimenkullerin önümüzdeki dönemde hangilerinin satılıp hangilerinin kiraya verilmesi konusunda fikir alışverişinde bulunuyor. Öncesinde de baristalarla sahip olduğu Tesla hakkında konuşup onlara ikinci elini iki buçuk milyona alabilecekleri, sıfırına boşu boşuna üç milyon vermemeleri konusunda tavsiye verdi. Bin iki yüz çalışanına ne kadar maaş ödüyor bilmiyorum ama doktora bile yapmış Cem Bey genç barıştaların bu paraları vermesi çok olası gözükmediği göz ardı etmemesini beklerdim. Emre Belözoğlu’ndan Ali Koç’a kadar farklı ünlülerle ilgili atıfta bulunduğu sohbeti dinlerken okuduğumu çok anlamasam da emlak vergisi işlemlerimi hallettim. 

Kahvemi de içip öğleni de gördüysem artık yola devam etme zamanı. Oh be biraz kafam da dağıldı, iyi geldi valla.

Son olarak, madem insta'ya hikaye koyacak motivasyonum yok, ben de burada paylaşırım son günlerde çektiklerimi... 

Baba oğul yeni güne hazırız.

Yorulmak Olmaz, Yola Devam

Yatırımlarınızı çeşitlendirin :)


28 Ekim 2024 Pazartesi

Kağıt Üstünde Tatildeyim

Bugün yarım gün resmi tatil, yarım gün de şirket köprü izin kullandırıp 29 Ekim ile beraber dört günlük bir tatil imkanı sundu. Adı tatil ama ben tatilde miyim yoksa çalışmaya göre daha mı ızdırap çekiyorum... Cuma akşamı 9 gibi bilgisayar başından kalkmıştım, Cumartesi neredeyse ofiste tam gün izin yaptım. Pazar akşamı okunmamış maillerime cevap verdim ve bugün de dayanamayıp kaçamak yaparcasına ara ara maillerime bakıyorum. Tabii offline takılsam da MS Teams’ten gelen bildirimleri de alıyorum. Tüm bunlar kafamda yeni yapılacaklar listesi oluştururken insanın dinlenmesi mümkün mü?



Çok şükür işimiz güzel, seviyoruz şirketimizi de ama bu yük çok fazla ve ağır geliyor bir yerden sonra bünyeye...Benden bir şey istendiğinde park edeyim, sıraya alayım diyebilecek rahatlık seviyesinde olmadığım için herkesin her talebine hızlı bir şekilde destek olmaya çalışırken bu kez kendime destek olamıyorum. 



Moral bozarak bu işin içinden çıkamayacağımı neyse ki İzmir’den İstanbul’a taşındığımda kariyerimdeki açılım ile yaşayarak gözlemledim. Bunu bir kez daha yapabilirim. İşte bu yüzden daha çok aileme vakit ayırıp, edebi değeri olmayan bu yazılarımla içimi daha fazla döküp dengeyi bulmaya çalışıyorum. Sabaha kadar da çalışsam, uyumaya ya da tuvalete gittiğimde yeni bir maille belki saatlerimi ya da günlerimi alacak yeni bir analiz talebi alabilirim. İşte bu yüzden “sonu yok” bilincini edinmeliyim. Yıllar önce de hayır demeyi sevmiyor ve beceremiyordum, bugün de durum çok farklı değil belki ama hayır diyemediğim durumda da belki evet demekten kaçınma da iyi bir taktik olabilir. 


Bardağın dolu tarafını görmek, akıp giden hayatın içinde yapmamız gereken en iyi şey. İşte by yüzden şükrüm bitmez benim. Ailem var, sağlığım var ve işim var. Yükü de beni hayatta tutacak mücadelem olsun. Bakın ne de güzel Polyana da oluyorum. İşte o benden talepte bulunan o mail sahiplerine de böyle yapacağım ve başarılı da olacağım.



Şimdi biraz bulunduğum kafede kitap okuyup, izin günümün tadını çıkarayım. Akşam derbi de var. Yatmadan önce de biraz mailleri toparlasam, sabah da şampiyon kahvaltısı sonrası biraz daha... (akıştayız dostlar...)

19 Ekim 2024 Cumartesi

Başka Bir Dünya Mümkün

Geçtiğimiz Perşembe sabahından beri kendime bunu tekrar edip duruyorum: Başka Bir Dünya Mümkün... 

14-17 Ekim tarihleri arasında konferans için Antalya’daydım. Öyle yoğun geçen günlerin ve gecelerin ardından hem bir ortam değişikliği hem de temponun yavaşlaması bana iyi geldi. Hele bir de 16 Ekim öğleden sonrasında sunumum güzel geçince iyice bir rahatladım. Ama yine de öyle aman aman rahatlayamamış olmalıyım ki, son akşam plajdaki karaoke partisinde sahneye çıkmaya cesaret edemedim.

Her neyse, sorunsuz geçen bir etkinliğin son bölümünde bavulumu toparlayıp check-out yaptıktan sonra havuz başına inip bir kahve keyfi yaptım. Yazdan kalma güneşli Antalya havası ile bildirimleri kapatılmış Outlook’un verdiği rahatlık birleşince şöyle çevremi bir gözlemledim. En sevdiğim tatil aktivitesi olan güneşin altında öylece yatan Rus turistleri Ekim ortasında görünce kendime günün gerçeğini hatırlattım: “başka bir dünya mümkün”.

Havuz başındaki kahve keyfi öncesi Insta'ya atılan son hikaye
Otelden ayrılırken, uçakta ve havaalanından eve dönerken de bir kaç kez kendime bu telkinde bulunurken buldum kendimi. Hatta belki başarılı da olmuş olabilirim ki Perşembe gecesi bilgisayarı açmadan erken yattım. Ancak Cuma günü sabahtan bir başka gerçek ile uyandım: yeni pozisyonumda benden bir çok beklenti vardı. Gelen mailler sorular ve istekler içeriyordu ve topladığım enerjiyi adeta emiyordu. Altı gibi yürüyüşe çıkıp rahatlamayı planlasam da o sıralarda gelen bir başka maille yine keyfim kaçtı ve molayı ancak akşam yemeği ile verebildim. Gece bilgisayarı zorunlu bir sistem güncellemesi sebebiyle kapattığımda saat 1’di, yani yeni güne girmiştik.

Bugün biraz kendimle başbaşa kalıp neden bu kadar yoğun ve ne beni bu kadar yoruyor diye kendime sordum. Adeta biraz kendimi tanımaya, kendimle mülakat yapmaya adadığım o anlarda bulduğum cevap şu oldu: özellikle pandemi döneminde kariyerimin en zevk aldığım sorumluluklarına adamışken kendimi hep yalnız ve dedike çalışmıştım. Ancak bugünlerde çok fazla kişiyle yollarım kesişiyor, başka paydaşlarla mutabakata varmak, fikir alışverişinde bulunmak, bilgi alıp, karar vermek gerekiyordu ve bu da klasik Volkan’ın çalışma tarzından farklıydı. Buna alışmak, bu dönüşümü yönetmek beni yoruyordu. Durumun değerlendirmesini yapmak bana iyi geldi, en azından haftasonu bu satırları yazarken iyiyim. Pazartesi sabahı yine bana yüklenen, benden bir şeyler talep eden o mailleri alıp kendi yapılacaklar listemdekilere vakit ayıramadıkça stres yaşayacak olsam da bazı şeyler artık benim için daha net. Bu günlerden de hayırlısıyla geçip güçlenerek çıkacağımı düşündüğümde çok daha iyi hissediyorum. O halde bir kez daha tekrarlayayım: başka bir dünya mümkün

Rutinlerimi seviyorum ama bir kaç günlüğüne rutinlerimin dışına çıkmayı da seviyorum.


6 Ekim 2024 Pazar

Kolay Olacağını Kimse Söylememişti

Ne zamandır aklımda, ama hep erteledim. İçimi dökeyim, biriktirdiklerimi akıtayım dedim ama olmadı. Halbuki kutladığım, olduğu zaman kesin yazarım dediğim o şey bile oldu ama ben yazacak ne zamanı ne de gücü bulamadım.

Bu aralar telefonumun duvar kağıdı da psikolojimi ele veriyor.

Öyle bir yoğun döneme girdim ki kendimle başbaşa kalacak, aklımdan geçenleri yazıya dökecek o kaçamak anını bir türlü bulamadım. Boş vakti bulduğumda yapabildiğim tek şey bilgisayar ekranından kaçıp telefon ve televizyonun ekranından medet unmak, biraz olsun o yaşadığım yoğunluktan uzaklaşmak oldu. Neyse ki bu Pazar akşamında yeni haftaya hazırlanırken odama çekilip kucağıma alabildim laptop’umu. Halbuki ne kadar hevesle almıştım bu cihazı geçen sene bu aralar, ama işe kendimi öyle bir verdim ki cihazın hakkını veremeden köşeye kaldırdım.

Bu kadar yoğunluktan yeterince ağladıysam eğer, biraz da önümüze bakalım. Ne zamandır beklediğim, uğruna denemediğim yol, almadığım sorumluluk kalmayan o kariyer adımını nihayet attım. Önümdeki o dağ belki dünkü kadar büyük değil ama burası da ayrı bir soğuk ve puslu. Kendine göre zorlukları olan, farklı dinamikleri olan bir yer.

Geçtiğimiz hafta üstüste gelen iki mail sonrası yaşadığım bir stres anı sonrasında yanımdaki kanepeye kendimi atıp “bunu sen istedin Volkan” diye kendime öğüt verirken buldum. Ayrıca kimse kolay olacağını da söylememişti. Ailem için, geleceğim için bunu tercih ettim ama işin bugünün şartlarına göre ağırlığı bugünümü keyifle yaşayamama sebep olmuştu. Ertesi gün o iki sıkıntılı mail de çözülünce yeni rolde uzmanlığı ele geçirdiğimde bu sıkıntıları atlatacağıma dair inancım arttı, keyfim de düzeldi. Bir de ders çıkardım: anlar sınırlı, o yüzden ailemle ve sevdiklerimle daha kaliteli zaman geçirmem lazım.

Aile her şeyden önce gelmeli!

Böyle olunca Cuma gecesi bir Avrupa Yakası yapıp ailece keyifli bir yemek yedik ve Galataport’u gezdik. Ertesi gün de 2007’deki mezuniyetim sonrası hiç uğramadığım Sabancı Üniversitesi’nin mezunlar günü için kampüsü gittik. Okan’ın yurtdışında okumasını çok istediğim için okulumu onun yanında çok övmesem de 2005’te girdiğim dönemki gibi Sabancı yine çok heybetli ve eğitim için harika duruyordu. Yemekhanede ailece yemek yerken bir ara okulda çok bunaldığım bazı günler aklıma gelmişti. Sonrasında okulu daha bitirmeden iş bulunca o buhranlı günler geride kalmıştı. Bugünlerde yaşadığım o zorlu adaptasyon günleri için de en iyi örnek bu olsa gerekti.

Gururlu bir mezun: 3 vakte 20. yıl geliyor, OMG!

Madem bu sıkı günleri de atlatacağıma inancımı bu satırları yazarak bir de yazılı hale getirdim artık elimdeki diğer işleri de halledip yeni haftaya dinç bir şekilde girmek için uykumu alayım. Güzel şeyler yaşamak ve paylaşmak üzere…

24 Ağustos 2024 Cumartesi

Ben Senden Razıyım 2024 Yazı

Seferihisar’dan ayrılmamızdan yalnız birkaç saat önce, denize karşı oturup 2024 yazının özetini çıkarmaya karar verdim. Haziran’ın ilk haftasındaki yoğunluk, okulların tatil olması ve Kurban Bayramı derken, Bursa sonrası Seferihisar’a gelip bir kez İstanbul, bir kez de Finike’ye gitmek dışında yazı konfor alanım Teos’ta geçirdim. Dönüp baktığımda “her güzel şey gibi işte bu da bitti” diyebilmek bile artık başlıca bir şükür sebebi.

Beklentiler ve Gerçekler

Yaza başlarken, yoğunluğu geride bırakıp bolca yazı yazacağımı, kitap okuyacağımı ve bunları sıklıkla LinkedIn’de paylaşacağımı düşünüyordum. Ancak, işlerin bitmek tükenmek bilmeyen yoğunluğundan arda kalan vakitte denize gitmeyi, yürüyüş yapmayı ve sosyal medyada gezmeyi tercih ettim. Öyle bir rutin oluşturdum ki, Sığacık Kale içine birkaç kez, Urla’ya sadece bir kez giderken, yaz başında kesin gideriz diye düşündüğüm Gümüldür’e hiç gitmeden yazı kapatıyorum. Yine de pişman değilim çünkü rutinimin içinde kaçırdığım için üzüldüğüm bir şey olmadı. Oluşturduğum rutinlerle ve düzenimle tatmin oldum: sabah yürüyüşleri, mesai sonrası denize gitmeler, Cuma sabahı pazar alışverişleri derken hiç izin kullanmadan hem yorulup hem de tatildeymişim gibi hissettiğim bir yaz yaşadım. Bir kez daha uzaktan çalışabiliyor olduğum için ne kadar şükretsem, hatta ailece şükretsek azdır.

Bekleyiş ve Heyecan

Bu yazın benim için en başından beri bir geri sayım, bekleyiş özelliği de vardı. Eylül ayında kariyerimdeki o değişiklik olacak mı, olmayacak mı diye yaz başından beri heyecanla bekliyordum. Yine çok şükürler olsun ki Ağustos’un başında resmi mektubumu da aldım: terfi ettim! Evde çığlık atarak ev halkını korkuttuğum o öğleden sonra yaşadığım rahatlama beni yıllar öncesinde Philip Morris için yine yaz tatilimde teklif aldığım 2013 yazına götürmüştü. İnşallah daha büyük başarıları sağlıkla kucaklarım.



Yazın Sonu ve Hatıralar

Sosyal medyada yaza veda hikayeleri paylaştığımız gecenin ertesinde birazdan İzmir’e gidip dostları da fiziken gördükten sonra önce Bursa, sonra İstanbul şeklinde alıştıra alıştıra eve döneceğiz. Seferihisar’ın soğuk denizi gibi bir anda girmek mümkün değilse önce biraz adım atıp yaklaşmak gerekiyor, biz de bunu tüm yaz deneyimlemiş insanlarız.

O değil de, yaz sonunda su nasıl da ısınmıştı ya… Hele o frizbi oynadığımız Pazar günü… Peki o akşamları ayın denize vurması... Bir de sahilde dinlediğimiz o güzel müzikler yok mu...Bu güzel yaz hatıraları ile yazı bitiriyor olmak çok güzel. Ben senden razıyım 2024 yazı. Kendine iyi bak Mavi Teos!



Google adsense

Analytics