2007'de başlayan heyecanlı, tutkulu ve herşeyden önce sevgili ilişkimiz 8 Mayıs 2010 itibariyle ailelerimizin huzurunda resmiyet kazandı ve sözlendik. İşte bu özel günden bize kalan hatıralar.
Yıllarca bakıp, o günkü heyecanımızı tekrar tekrar yaşamak dileğiyle... Seni çok seviyorum beyaz çikolatam!
Hayat bisiklete binmek gibidir; pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.
15 Mayıs 2010 Cumartesi
2 Mayıs 2010 Pazar
Askerlik vs. PwC
Urfalı Sevmiş…
Şirkete ilk girdiğim günden beri kafamda hep askerlik derdi vardı. Hani şu çok klişe söz var ya “Askerlik erkekler için ayak bağı” diye, benim için de aynen öyle bir durum söz konusuydu. A1’ken girdiğim SMMM staj başlatma sınavı yüksek lisansım olduğu için beni 1 sene askerlikten kurtarmıştı. Ama kaçış yoktu, sayılı gün çabuk geçti ve Temmuz 2009 hemen geldi. O ay önce yeterliliğe girdim, sonra ikinci geçici vergi denetimleri başladı ve ayın son haftası da işten “askerlik sebebiyle” ayrıldım. Sağolsun İzmir ofisteki arkadaşlarım güzel bir yemekle beni uğurladılar. Hele ki yemekte verdikleri hediye benim aldığım en sıra dışı hediyeydi: askerlik boyunca ihtiyacım olabilecek bilumum malzemelerden oluşan bir set.
Sınava girip sonuçları bekledikten sonra 10 Ağustos gecesi, ki bu tarih yine asker olan babamın sene devriyesi olması açısından benim için çok önemlidir, yerleştirmeler açıklandı. Sonuç sayfamda Kıta: ŞANLIURFA İl J.Kom., Kabul Toplama Merkezi DİYARBAKIR Kab.Top.Mrk.K.lığı yazıyordu. Buyrun buradan yakın, bu zamana kadar gittiğim en doğu okumak için gittiğim Ankara iken askerlik için yaklaşık 6 ay Urfa’da olacaktım. Sonucu görür görmez internetten Diyarbakır bileti aldım. O gece yatarken ofisteki arkadaşlarıma sonucu smsle bildirip uyudum. Ertesi gün beni arayıp en azından terör olmayan bir yere gideceğim için motive ettiler. Şu an alumni olan Alper’in araştırması sonucu Diyarbakır’a gitmek zorunda olmadığımı öğrendim ve bileti değiştirdim ki bunun ne kadar faydalı bir hareket olduğunu orada ızdırap çeken arkadaşlarımdan sonra öğrendim.
Urfa’ya gittiğimde beni havaalanından alan Mina’nın babasının yardımcılarına gerçekten büyük şükran borçluyum. O kadar iyi niyetli ve misafirperverdiler ki şehre ısınmam ve önyargılarımı kırmam konusunda onların yaklaşımları çok önemliydi.
Acemi birliğinde fırsat buldukça telefon kulübesinde sıra bekleyip arkadaşlarımı aramaya çalıştım. Onlardan haber almak, gerçekten beni mutlu ediyordu. Acemiliği bitirip de usta birliğimde kantin başkanlığında yazıcı olunca ise PwC’deki takım arkadaşlarımın değerini çok çok iyi anladım. Kağıtları zımbalarken dikey değil de paralel zımbaladım diye komutanımca kıyametin koparıldığı gün denetimlerde yaptığım onca hatanın aslında ne kadar da kibar bir dilde anlatıldığını gördüm. Günler geçtikçe ofisteki arkadaşlarımı daha çok özleyip benim için ne kadar değerli olduklarını hissettim. Sevdiklerime mail atmak gibi bir huyum öncede olmasa da askerdeyken bilgisayarın boş olduğu günler Word’de mail yazıp USB belleğe kaydediyordum ve çarşı izni için haftasonu çıktığımda Hülya ile Gözde’ye mail atıyordum. Daha sonraki hafta çarşı iznini beklerken acaba cevap gelmiş midir diye beklemek çarşı listesinde ismimin olup olmadığını beklemek kadar heyecan vericiydi.
Belirtmeden edemeyeceğim, askerde birçok kez komutanlar nerede ve ne olarak çalıştığımı sordu ve işimizi anlamaları bir hayli güç oldu, firma adı konusuna hiç girmemek lazım, sadece iki kere denedim, çözümü Başaran YMM demekte buldum.
5 ay 5 günlük süre 17 Ocak’ta son buldu. 18 Ocak günü sabah 9 gibi ofise geldim, Haydar Üstad ile görüştüm ve 1 Şubat itibariyle yeniden aranızdayım. Askerlik ne mi öğretti: kesinlikle sabretmeyi ve birlikte çalıştığım insanların ne kadar değerli olduğunu…
PS: yukarıdaki yazı PwC AssuranceNews dergisinin Nisan sayısında yayınlanmıştır. Bu kez fazla fazla fotoğraf koydum, çünkü askerden geldikten sonra hiçbir yere fotoğraf koymak içimden gelmemişti. Sanırım yavaş yavaş o konudaki sertliğimi atıyorum. Kim bilir belki uzun vadede askerlik günlerini bile özlerim. Bekleyip göreceğiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)