Andaçımı, biz İzmirliler yıllık demeyi çok tercih etmeyiz, sizlerle paylaşmaktan memnuniyet duyarım.
Volkan elime doğdu desem abartmış olmam. Beytepe’nin o sıradan sezon başlangıçlarından(!) birinde (2001’di sanırım) annesiyle birlikte onu ilk defa bölüm sekreterliğimizde tanıdım. Çok şey görmüş geçirmiş bir ağabeyi olarak bölüm hakkında ona öğütler vermemle başladı her şey. Fakat zavallı nerden bilsin ki benim akıl danışılacak son kişi olduğumu. O ilk günlerin sonrasında Volky’nin de iki yıldır mabedim olan öğrenci evlerine gelmesi ile her şey çok daha hızlı gelişti. Ben İstanbul’dan o da İzmir’den gelen birer yetimdik, Allah’ın dağında. Oradan kaçamayacağımıza göre elele verip başarmalıydık bu IR işini. Gerçi Volky ilk sınavları ile beraber derslerden yana bir sorunu olmayacağını belli etmişti aslında ama her şey de ders değildi, zaman geçmiyordu anKARA’da. işte o sıkıntılı dönemlerde imdadımıza bilgi(!) kenti Bilkent yetişti. Haftasonları nefes alabileceğimiz, ödevlerimizi hazırlayıp üstüne de maç izleyebileceğimiz bir kampüse sahipti üniversite. Fakat zamanımızın daha çoğunu orada geçirmemize rağmen oradan bir katılım belgesi dahi alamadık. Alsaydık Volkan kesin cv’sine yazardı. Cv’si bir satır uzayacak diye katılmadığı sertifika programı&seminer mi kaldı! Aslında Volky’nin kendisi ile tanışanlarda bıraktığı ilk izlenim mülayim bir çocuk imajıdır. Fakat o mülayimliğin altında inanılmaz eğlenceli bir insan yatıyor. Bana bu yanını tanıma imkanını verdiğin için çok teşekkürler dostum. Kahve sohbetlerimizi hiçbir zaman unutmayacağım. Türkiye’nin gerçek başkentinde tekrar buluşmak üzere! Bi de unutmadan ne yazık ki sadece gıyaben tanıma imkanı bulabildiğim Serkan’a, Kemal’e ve teyzelerine selamlar…
Uzatmalarda mezun (2004+)
Caner Ergün
CAN DOSTUMUZ VOLKY’E;
Seni birkaç kelimeyle bundan da öte üç beş satırla anlatmak o kadar zor ki,Yazlıkta başlayan maceralarımız bizi bugünlere sürükledi.Zaman o kadar çabuk geçiyor ki, geriye yalnızca güzel hatıralarımız kalıyor.Hayatımızda gerçek anlamda tek dostumuz diyebileceğimiz kişi oldun.Ksk çarşıdaki ateşli maç atmosferiyle izlediğimi maçları ettiğimiz antifener tezahüratlarını her zaman hatırlayacağız.Senin İngilizceye olan düşkünlüğün sayesinde çok iyi yerlere geldiğini ve ileride iş hayatında da çok başarılı olacağından eminiz.Şöyle bir geriye baktığımızda ; o kadar çok bomba anılarımız oldu ki.. Ama sen hepsinin odak noktasıydın. Bizim dostluğumuz ölene kadar sürecek.
Serkan&Kemal
KRAL CV; PANCU YORULMADI
Kardeşim hızına kimse yetişemedi ne Beytepe yetişti, ne de Beşiktaş. Dört yıllık Beytepe hayatımın üç senesi senle geçti ben görmedim böyle bir enerji ve hırs. Beşiktaş maçlarından sonraki forsunu, 100.yıldaki şampiyonluk sevincini ve enerjini sınavlardan önce beni sınava motive etmeni ve tekrar ettirmeni dün gibi hatırlıyorum. Hatıramdaki bu anektodlar seni şükranla anmamı ve senin geleceğine dair hep iyi dilekler temenni ve dualar etmemi vicdanen bana yüklemiştir. Sana daha ilk görüşte kanım ısınmıştı İyi ki ısınmış ki senin gibi birisini dost edindim hem de harbi bir dost. Ne bu aktiflik kardeşim CV de nereye yazcan bu kadar aktiviteyi. Hepsini yazsan senin CV ansiklopedi olur. Kardeşim sana bir tavsiyem var ayrıca mükemmeliyetçi bir ruhun olduğu için ufak detaylara kafanı çok yorma. Volkim tolkim seni çok seviyorum, hep başarı haberlerini bekliyorum. Sen bu diplomayı fazlasıyla hak ettin helal olsun İzmirlim.
Seni kardeşi gibi gören Hacı Hüseyin Ersin Erdoğan
Volkan, her şeyden önce sakinliğiyle, uyumluluğuyla, beyefendiliğiyle dikkatimi çekmişti... Aradan dört yıl geçti, hala öyle. Hiçbir zaman bir şey istemez, rica eder. Onun bu “ince düşünce” tarzını her zaman taktir etmişimdir. Gariptir, çok şey paylaşmadan fakat birbirimizi de ihmal etmeden çok seviyeli bir arkadaşlığımız olmuştur kendisiyle... Volkancım, hayatın yükü hiçbir zaman ağırlaşmadan, hayallerindeki, iş ve eşe bir an önce kavuşursun umarım. Arkadaşlığın için teşekkür ederim....
Name
Junior’dan Volky’e,
Şimdi seninle bir göz odada geçen 3 yılı sayılı kelimelerle sınırlandırmak acı veriyor. İzmir gibi bir cennetten kopup gelmiş, Karakartal’a gönül veren bir kardeşim olduğunu söyleyerek başlayayım. Vermen gereken her bir sınavı “deplasman” olarak gördüğün için “maç öncesinde” hep gergin oldun. Hafızandaki engin futbolcu veritabanı ile Google’ da bulamadığım bir oyuncuyu sen kesin bilirsin. Müzik zevkinin ağırlıklı olarak Pop ve Hip-Hop olması sebebiyle (aslen metal dinlerim), bana yabancı bu şeylerin bilmediğim bir ayrıntısı sende kesinlikle bulunur. Magazin kültürüyle “Ciks” lafını da senden öğrendim. Beytepe Kampusu’ nden kaçıp Caner ağabeyle Bilkent’in keyif yeri olduğunu seninle keşfettik. Ne makarnalar yaptık! “Bitse de gitsek, bitse de gitsek!” diye diye bitiriyorsun sonunda. Mezuniyetinden sonra yeni bir maç daha başlıyor. Ankara deplasmanından sonra Kartal yuvasında oynamanı can-ı gönülden dilerim. Daha çok şey söylenir belki, şu özetler ama:
“İzmir’ de doğdu,
Beşiktaşlı oldu
Helal olsun sana
Volky 35 Volky 35”
Yunus Emre İlbeyoğlu
Yareme tuz diye yakamoz bastım/ Tek şahidim aydı, aman amaaan… Bilmem bu dizeler sana birşeyler hatırlatıyor mu… İZMİR. Öncelikle İzmirli olman, sonra aynı grupta olmamız arkadaşlığımızın ilerlemesine sebep oldu. İyi ki de oldu benim sakin, saygılı, çalışkan, İzmirli arkadaşım… Biz de diğerleri(!) gibi bu işi kotarırız merak etme! Sen yoluna devam et, inan yeter. Hayal ettiğin her şey umarım hep senin olur. (Anneye ve Teyzeye selamlar, saygılar… )
Özlem
“Bir kaza eseri düştüm bu bölüme! Az okumalı, bol formüllü ve rakamlarla uğraşabileceğim bir bölüme gitmeliydim” der hep, ama aynı zamanda güzel notlar almayı da ihmal etmez. Sınıftaki en yakın arkadaşımdır. Sakin, ağırbaşlı, çekingen… Kısacası, annesinin nasihatini, babasının vasiyetini karakterine sindirmiş ahlaklı ve terbiyeli bir dost. Karınca kadar zararsız, bir o kadar da zeki ve kurnaz. Sevgili dostum, umarım yeni üniversitende başlayacağın MBA programında zevkle takip edebileceğin tarzda bir eğitimle karşılaşırsın. Mutluluklar senin olsun…
Necibullah
Seninle iki senedir çok samimiyiz ve bu samimiyetten hiçbir zaman pişman olmadım. Seninle arkadaş olmak gerçekten çok eğlenceliydi çünkü beni inanılmaz bir şekilde güldürdün. Umarım bundan sonraki eğitim ve iş hayatında iyi bir yerlere gelirsin. Ne zaman başın sıkışırsa beni ara ki imdadına yetişeyim Volkancım.
Evgin’den: Sakın kızların peşinden koşma, bırak onlar seni kovalasın.
Evgin
Karakartal’ın vefakar ve maalesef cefakar taraftarı, demek MBA yapmaya gidiyorsun ha! Git bakalım. Hiç çaktırmadan sınıf hakkındaki her nevi bilgiye sahip olmanın sırrını öğrenemeden gidiyorum ya ona yanarım. Tüm sınıfa sağlamış olduğun bilgisayar tabanlı yardıma ise teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Hayatın boyunca hep gül emi. Çünkü hakikaten sana en çok o yakışıyor.
Oğuzhan
Seninle tanışıp dost olduğumuz için mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. E-Blok duvarları içerisinde çok güzel günler yaşadık. Bu süre zarfı içerisinde seninle bazı partilere katıldık. Yoksa o partilerden birine gitmeyip Real Sociedad’lı Nihat’ın maçınımı izleseydik!
Senin de dediğin gibi “3 puanlı sistemde her şeyin telafisi var”. Ayrıca kullandığın iki önemli söz var: Bunlardan birincisi “önümüzdeki maçlara bakıyoruz”, diğeri de “geçenlerde arkadaşlarla …” diye başlayan diyalog girişlerin. Patenti sana ait olan bu sözlerin sana ayrı bir hava ve renk getirdiği kesindir.
Sana karşı olan saygım ve sevgim kelimelerle ifade edilemez. Nerede nasıl davranılacağını bilen, kendinden emin, yeteneklerinin farkında olan, seviyeli bir kişiliğe sahipsin İzmirli dostum.
İbrahim Şentürk
Volkan için sanırım uluslararası ilişkilerin en beyefendi adamı diyebiliriz. Sınıftaki duruşu ve konuşmasıyla sınıfımızın Beşiktaş fanatiği Ağır Abi Volkan’ı keyifli futbol ve CM sohbetleri sayesinde tanımıştım. Tabi disiplinli çalışma tarzı ve sınav öncesi telefon görüşmelerimiz de yaban atılan cinsten değildi. Volkan’ın tipik bir diğer özelliği de sürekli Almanca sınavına girecek olması ve başından kalkamadığı bilgisayarıyla oluşturduğu yakın ilişkidir. Her ne kadar Galatasaraylı olsam da, Volkan’ın şerefine şunu demek istiyorum: “Beşiktaş sen bizim her şeyimizisin”, di mi Volkan? Hem “İddaa”da hem de hayatta yüzün hep gülsün Volkancım.
Ertuğrul
“Beşiktaşım benim...” diye başlayan her şarkıda futbol değil Volkan gelirse aklıma bunun nedeni elbette onun takımına olan aşkıdır. Ama inanın Türkiye futbol taraftarının böyle okumuş, uluslararası ilişkileri bir yana bırakın, finansal çalışmaları yalayıp yutmuş, Almanca’sını belgesiyle kanıtlamış ve MBA masterını hanesine eklemeye niyet etmiş kişilere ihtiyacı var. Sadece futbol taraftarlığında değil, pek çok alanda herkesten açık ara önde olan Volkan, hep mutlu kalman dileğiyle...
Melih