30 Eylül 2016 Cuma

Düz İşçi

Dün akşam arabamın camında bir kartvizit gördüm, önce önyargılarım konuştu ve yine bir masajcı kartvizit bıraktırmış diye düşündüm. Kartı elime aldığımda bu kez beni gözlerim yanılttı ve üzerindeki yazıyı dişçi olarak okudum. Kartı yaklaştırdığımda ise üzerinde "düz işçi" yazdığını gördüm.


Her Türlü İş Yapılır. Eleman Temin Edilir.

Mesajı netti, kartın albenisi yoktu ama sunduğu hizmetin de albeniye ihtiyacı yoktu. Kendince girişimciydi, yenilik peşindeydi. .Yani sandığı kadar da düz değildi. Kartı alıp sakladım, arar mıyım? pek emin değilim, ama izlediği stratejiyi kesinlikle sevdim.

Hayallerinin peşinden dümdüz gitmeye devam et, yolun açık olsun "düz işçi".

Vergide Büyük Yapılandırma Fırsatları

29 Eylül 2016 tarihinde EY tarafından düzenlenen "Vergide Büyük Yapılandırma Fırsatları" konulu seminere katıldım. İşte seminerde bizlerle paylaşılanlar:
EY Türkiye Vergi Bölümü Başkanı Erdal Çalıkoğlu, seminere İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci’nin “gördüğünüz dolunayın kıymetini bilin, kaç kere daha göreceksiniz?” sözüyle başladı ve 2011’den 5 yıl sonra tekrar vergi barışının geldiğini belirterek ülkemizde böyle fırsatların son dönemde sık görülmeye başladığını ifade etti. Bunun son olacağına kimsenin inanmadığını ama işlerimizi düzenleyip, ihtilafları sonlandırmak için bir fırsat olduğunu söyledi. Özellikle yabancı firmalarda vergi cezaları için karşılık ayrıldığını ve vergi barışı ile bu tutarın daha aza inmesi sebebiyle bu imkandan faydalanmanın tercih edildiğini belirtti. Matrah artırımının incelemeye karşı bir nevi koruma, sigorta niteliğinde olduğunu; vergi dairesi ve inceleme elemanları için memnuniyet verici olduğunu ifade etti.

EY Hukuk Departmanı Müdürü Avukat Fatoş Çimen, 30.06.2016 tarihinden önceki (bu tarih dahil) alacakların 6736 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında olduğunu anlatıp, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, SGK, Belediye ve İl Özel İdare’lerin alacaklarının bu Kanun’dan yararlanabileceğinin altını çizdi. Kanundan yararlanmak isteyenlerin 31 Ekim 2016’ya kadar başvuru sürelerinin olduğunu, peşin ödemelerde Yİ-ÜFE oranında hesaplanan tutardan %50 indirim, taksitle ödenmek istenmesi halinde, başvuru sırasında 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme seçeneklerinden biri seçilebilecek ve ilk taksit 30 Kasım 2016 tarihine (bu tarih dahil) kadar, kalan taksitler de ikişer aylık dönemler halinde ödeneceğini anlattı. Fatoş Çimen, bu kanun kapsamında yapılacak ödemelerin gider yazılamayacağını hatırlatarak, giderleştirilebilecek alternatif finansman kaynaklarının değerlendirilerek peşin ödeme avantajlarından faydalanılmasını önerdi. Yİ-ÜFE hesaplaması yaparken dönem başı ve dönem sonu katsayılarının birbirine oranı değil, ilgili dönemdeki aylık değişim oranları toplamının esas alınması gerektiğini belirtti.

Dava aşamasındaki alacaklarla ilgili aşağıdaki açıklamalar yapıldı:
Terkin: Davayı açtık, lehimize sonuçlandı. Bu durumda vergi aslının %20’si + Yİ-ÜFE
Tasdik: Davayı açtık, ret oldu, yapılan tahakkuk onandı. Bu durumda vergi aslının %100’ü + Yİ-ÜFE
Bozma: İlk derece mahkemesinin verdiği karar bozuldu, iki ayrı mahkemeden iki ayrı karar çıktı. Bu durumda vergi aslının %50’si + Yİ-ÜFE
Onama: İlk derece mahkemenin verdiği karar üst mahkeme tarafından kabul edildi. Bu durumda Onanan kısmın terkinine ilişkinse vergi aslının %20’si + Yİ-ÜFE; Onanan kısmın tasdikine ilişkinse vergi aslının %100’ü + Yİ-ÜFE

Kesinleşmiş veya dava safhasında bulunan alacaklar için olan düzenlemelerden faydalanmak için, açtığımız davalardan vazgeçilmesi ve kanuni yollara başvurulmaması gerekmektedir.

EY Dolaylı Vergiler bölümünde Executive Director pozisyonundaki Sercan Bahadır, 6736 sayılı Kanun’un hangi gümrük alacaklarını kapsadığına ilişkin yaptığı sunumda, yükümlülüğün 30 Haziran 2016 tarihinde doğması gerektiğini veya tebligatın 19.08.2016 itibari ile yapılmış olması gerektiğini,19.08.2016 sonrası alınan tebligatın yapılandırmadan faydalanamayacağını açıkladı.  Gümrük Bakanlığı tarafından takip ve tahsil edilen 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamında olan alacakların yapılandırmadan faydalanabileceğini belirten Sercan Bahadır, bunlara gümrük idaresi tarafından tarh edilen ÖTV, KKDF ve TRT bandrolünün dahil olduğunu ifade etti. İnceleme aşamasında olan şirketlerin sadece kendinden bildirim (4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 234/3 kapsamında) yapabileceği ama bu durumun incelemeyi sonlandırmayacağını anlatan Sercan Bahadır, 6736 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemelerde gümrükte matrah artırımı, stok affı gibi uygulamaların olmadığını belirtti.

EY Vergi Bölümü Şirket Ortağı Barış Ünalır, peşin ödemeyi bütün mükelleflere tavsiye ettiklerini, taksitlendirmeye ilişkin oluşan farkların KKEG yazıldığını, halbuki finansman giderlerinin gider kabul edilmesi sebebiyle peşin ödemenin avantajlı olduğunu ifade etti.

Firmaların matrah artırımından faydalanması için aşağıdaki nedenleri sıraladı:

-          Geçmişe yönelik risk alanlarının bertaraf edilmesi
-          Özellikle transfer fiyatlandırması kapsamındaki işlemlerin sübjektif değerlendirmelere açık olması
-          Yararlanılan indirim ve istisna çoksa incelenme riskinin artması
-          Sürekli zarar eden firmalarda incelenme riskinin olması sebebiyle düşük maliyetle bu riskin giderilmesi
-          Meslekte yeni olan inceleme elemanlarının agresif yaklaşımı

Barış Ünalır, her firma bazında avantajları ve maliyetleri gözönünde bulundurularak değerlendirilme yapılması gerektiğinin altını çizdi. Günümüzde verginin stratejik yönetilmesi gereken bir yapı olduğu ve rasyonel olmanın önemi ifade edildi. En çok kurumlar vergisinde matrah artırımından faydalanılmasını beklediğini belirten Ünalır, artırım yapılması durumunda artırım yapılan vergi konusunda inceleme yapılmayacağını; ama tevkif yoluyla ödemiş oldukları verginin iadesi le ilgili taleplere ilişkin İdarenin inceleme ve tarhiyat hakkının saklı olduğu anlattı.  KDV 2 beyannamesi ile beyan edilen sorumlu sıfatıyla ödenen KDV’de matrah artırımının olmadığı hatırlatıldı. Matrah artırımında bulunulması, defter ve belgelerin muhafaza ve ibrazının zorunluluğunu değiştirmeyeceğiaçıklandı. Matrah artırımı yapan mükelleflerin ileride herhangi bir vergi türü incelemesi için veri olarak kullanılmayacağının kanunda belirtildiği ifade edildi.

EY Kıdemli Vergi Müdürü Yeliz Kurtlu, işletme kayıtlarının düzeltilmesi konusunda katılımcıları bilgilendirirken, bu konuda 30 Kasım 2016 tarihine kadar hem bildirim hem de ödemelerin yapılması gerektiğini belirtti. Kayıtta olmayan ama işletmede olan kıymetler için düzeltme yapılması durumunda vergi dairesine envanter listesinin de iletileceği ifade edilirken, bildirime dahil edilen kıymetler için amortisman ayrılamayacağı, ileride defter değerinden düşük şekilde satış yapılamayacağı hatırlatıldı. Varlık barışı kapsamında 31.12.2016 tarihine kadar; yurtdışında olan varlıkların Türkiye’ye getirilmesi, yurtiçinde olanların ise kayıtlara alınması gerektiği anlatıldı. Türkiye’ye getirmekteki maksadın, varlıkların fiziki olarak Türkiye’ye getirilmesi ya da menkul kıymet(ler)in aracı kuruma bildirilmesi anlamı taşıdığı açıklandı. Varlık barışından faydalananlar için, kanun hükümlerinde, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacağı ifadesinin mevcut olduğu belirtildi.

EY Kıdemli Vergi Müdürü Zeynep Peker, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi ve vergi kanunlarında yapılan son değişiklikler hakkında bilgiler paylaştı. Zeynep Hanım, birden fazla düzenlenen nispi damga vergisine tabi kağıtlarda bir nüsha için damga vergisi alınacağını açıkladı. Sözleşmelerdeki sigorta yaptırma taahhütlerinin damga vergisinden istisna edildiğini belirtti. Detayları henüz açıklanmamış olmakla beraber, sanayi sicil belgesine sahip işletmelerin imalatta kullanmak üzere yeni makine ve teçhizat alımına yönelik sözleşmelerinin damga vergisinden istisna olduğu anlatıldı. Ayrıcayatırım teşvik belgesi kapsamında sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşasına yönelik sözleşmelerin de damga vergisinden istisna edildiği, yine yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen binaların 5 yıl boyunca emlak vergisinde muaf olduğu (yürürlük: 01.01.2017) açıklandı.

Damga vergisi konusundaki bu yenilikleri anlatan Zeynep Peker, transfer fiyatlandırmasında da ilişkili kişi tanımında bir yeniliğe gidildiğini ve ilişkinin doğrudan ya da dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumlarda en az %10 oranında ortaklık payı sınırının getirildiğini ifade etti. Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmesi şartıyla, transfer fiyatlandırmasına yönelik vergi ziyaı cezasında %50 indirim getirileceği de eklendi.

İzaha davet uygulamasını da açıklayan Zeynep Peker, izaha davet yazısının tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde izahta bulunulması durumunda; mükelleflerce izahta bulunulan tarihten itibaren 15 gün içerisinde; hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi ve ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan vergi üzerinden %20 oranında kesileceği, ancak bu durumun vergi incelemesi yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline engel teşkil etmeyeceğini anlattı.

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) hakkındaki son gelişmeler için söz alan Sercan Bahadır, Avrupa ile paralel olarak sisteme dahil olacağımızı ve mavi hattın yerini alacak olan yeşil hattın avantajından faydalanmak için YYS almak gerektiğinin altını çizdi. Mavi hat olmadan nasıl bir dış ticaretle karşılaşacağını şirketlerin hesaplayarak, yeşil hat alınmasının şirketçe değerlendirilmesi gerektiğini belirten Sercan Bahadır, EY olarak alınmasını tavsiye ettiklerini sözlerine ekledi. Şu an Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı 38 firmanın bu statüyü aldığını belirtti. Sercan Bey, YYS’yi alan firmaların 1 aylık vergi erteleme hakkının bulunduğunu, uzun vadede hedefin ithalat beyannamesinin, Kore’deki gibi, aylık olarak açılması olduğunu anlattı. YYS başvurusunda cevaplanması gereken 108 adet sorunun tüm şirketi ilgilendirmesi sebebiyle kolay cevaplanmadığın belirten Sercan Bahadır, Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne yapılacak başvurunun ardından teftiş kurulundan gelecek olan müfettişin 108 sorunun üzerinden tek tek geçeceğini ifade etti. Bu sorulara verilecek cevapların basit ve sade dille yazılması, örneklerle desteklenmesinin formun itibar görmesini sağlayacağı anlatıldı. Gümrükte Maliye’ye göre katı yaklaşım olduğu için iyi hazırlanmak gerektiği, her yıl aynı soru formunun yenilenerek YYS firmaları tarafından Gümrüğe iletiliyor olacağı hatırlatıldı.

Süreçlere ilişkin sorumluların belirlenerek, müfettiş tarafından yapılacak yerinde ziyarette bu sorumluların da bulunması önerildi. Yazılan herşeyin test edilecek olmasından ötürü yanıltıcı bilgi yazmanın sorun yaratacağı ifade edildi. Fabrikanın bir bütün olarak YYS’yi istemesi gerektiği, ilgili tüm ekiplerin sürece dahil olması ve şirketin en üst düzeyinden aşağı doğru bu kararın iletilmesinin önemi anlatıldı.

Müfettiş tarafından değerlendirme formunda irdelenecek başlıca konuların:

-          Eşyanın kayıtlar üzerinde izlenebilirliğinin sağlanması
-          İç kontrolün bulunması
-          Arşiv sisteminin uygun ve düzenli olması
-          Fiziksel güvenliğin sağlanması
-          Tedarik zinciri sürecindeki çalışanların gümrük bilgisinin bulunması

olduğunun altı çizildi.

YYS başvurusu için YMM raporunun (OKSB’deki formattan farklı olarak) hazırlanması gerektiği (Ek5) hatırlatıldı. Başvuru aşamasında gümrük danışmanının yanımızda olması, aynı dili konuşmak adına, faydamıza olacağı önerildi.

Kesin olmamakla beraber OKSB’nin 30 Nisan 2017’ye kadar uzatılacağına yönelik duyumların olduğu ifade edildi, ama bu sürenin de henüz başvuru yapmayan firmalar için yeterli olmayabileceği hatırlatıldı.

İncelemelerde, antrepodaki gibi 1 yıl kamera kaydı saklama yükümlülüğünün arandığı açıklandı. Maliyet açısından eşya korunan bölgelere öncelik verilmesi önerildi.

108 soru kapsamında ya içeride gümrük konularında uzman bir iç kontrol ekibi ya da dışarıdan danışmanlık hizmeti alınıyor olması şartı arandığı ifade edildi ve burada gümrük müşavirinden ziyade bağımsız firma ya da birim (iç denetim ekibi gibi) olması gerektiği açıklandı.

EY Finansman Bölümü Şirket Ortağı İnciser Olguner, Finansmana Sermaye Yoluyla Erişim konusunda bilgilendirmede bulundu. Hisse devir çeşitlerini; blok hisse satışı veya ortaklık ve halka arzolarak açıklayıp bunların detaylarını inceledikten sonra yatırımcı profillerini stratejik yatırımcı vefinansal yatırımcı olarak tanımladı. Hisse satış süreçlerindeki hususları anlatan Olguner, EY’ın bu konularda şirketlere nasıl destek olabileceğine yönelik hizmetlerini açıkladı. Birleşme ve Satın Alma (M&A) süreçlerinde yaptıkları değerleme çalışmalarını anlatırken Barış Ünalır’ın yapmış olduğu benzetmeye atıfta bulunarak, “su dağıtım işinde olan bir firmanın Mercedes araç kullanıyor olması”bir şeylerin yanlış gittiğini gösterir diye bir benzetme yapması günün sonunda akılda kalan ifade olarak kayıtlara da geçmiş oldu.


23 Eylül 2016 Cuma

Smartcuts: How Hackers, Innovators, and Icons Accelerate Success

Entrepreneur and journalist Shane Snow (Wired, Fast Company, The New Yorker, and cofounder of Contently) analyzes the lives of people and companies that do incredible things in implausibly short time.

Serial entrepreneur and journalist Shane Snow delves into the reasons why some people and some organizations are able to achieve incredible things in implausibly short time frames, showing how each of us can use these "smartcuts" to rethink convention and accelerate success.

Throughout history, the world's biggest successes have been achieved by those who refuse to follow the expected course and buck the norm.
Smartcuts is about bucking the norm.
Smartcuts tells the stories of innovators who dared to work differently and lays out practical takeaways for the rest of us. It's about applying entrepreneurial and technological concepts to success, and how, by emulation, we too can leapfrog competitors, grow businesses, and fix society's problems faster than we think.

Let's look at the highlights I have taken from the book:


​“We work hard, but hardly question whether we’re working smart.
Pick your era in history and you’ll find a handful of people—across industries and continents—who buck the norm and do incredible things in implausibly short amounts of time. The common pattern is that, like computer hackers, certain innovators break convention to find better routes to stunning accomplishments.”

“Pretend you are driving a car in the middle of a thunderstorm and you happen upon three people on the side of the road. One of them is a frail old woman, who looks on the verge of collapse. Another is a friend who once saved your life. The other is the romantic interest of your dreams, and this is a once-in-a-lifetime opportunity to meet him or her. You have only one other seat in the car.
Who do you pick up?
There’s a good reason to choose any of the three. The old woman needs help. The friend deserves your payback. And clearly, a happy future with the man or woman of your dreams will have an enormous long-term impact on your life.
So, who should you pick?
The old woman, of course. Then, give the car keys to your friend, and stay behind with the romantic interest to wait for the bus!
This dilemma is an exercise in lateral thinking. It’s the kind of puzzle in which the most elegant solution is revealed only when you attack it sideways. New ideas emerge when you question the assumptions upon which a problem is based[…]”

“True success is not defined by how much money do I make, how well do I speak, how well do I deal with the subjects I deal with, But how great of a father I am.”

“Check out shanesnow.com/booklist for my recommendations”

“Want to digitize libraries of old books without typing them up yourself? Get millions of people on the Internet to do it for you. (Ever filled out those crazy letters—called CAPTCHAs—when you signed up for something online? That’s what you’re doing.)”

“Bigger or Better illustrates an interesting fact: people are generally willing to take a chance on something if it only feels like a small stretch. That’s how a group of bored students transformed a toothpick into a TV, and remarkably quicker than if they’d worked their seven-dollar-per-hour college-town jobs and saved up for one. With each trade, the players exchanged or provided value—including entertainment value.”

“To be successful, we need to start thinking more like hackers, acting more like entrepreneurs. We have to work smarter, not just harder.”

“The answer begins with a story from Homer’s Odyssey.
When the Greek adventurer Odysseus embarked for war with Troy, he entrusted his son, Telemachus, to the care of a wise old friend named Mentor. Mentor raised and coached Telemachus in his father’s absence.
But it was really the goddess Athena disguised as Mentor who counseled the young man through various important situations. Through Athena’s training and wisdom, Telemachus soon became a great hero.
“Mentor” helped Telemachus shorten his ladder of success.”

“Mentorship is the secret of many of the highest-profile achievers throughout history. Socrates mentored young Plato, who in turn mentored Aristotle. Aristotle mentored a boy named Alexander, who went on to conquer the known world as Alexander the Great.”

“The mentor story is so common because it seems to work—especially when the mentor is not just a teacher, but someone who’s traveled the road herself. “A master can help you accelerate things,” explains Jack Canfield, author of the Chicken Soup for the Soul series and career coach behind the bestseller The Success Principles. He says that, like C.K., we can spend thousands of hours practicing until we master a skill, or we can convince a world-class practitioner to guide our practice and cut the time to mastery significantly.”

“Data indicates that those who train with successful people who’ve “been there” tend to achieve success faster. The winning formula, it seems, is to seek out the world’s best and convince them to coach us.”

Searching for a mentor has become the professional equivalent of waiting for Prince Charming.

“There’s a big difference, in other words, between having a mentor guide our practice and having a mentor guide our journey.”

“A smartcut-savvy mentee approaches things a bit differently. She develops personal relationships with her mentors, asks their advice on other aspects of life, not just the formal challenge at hand. And she cares about her mentors’ lives too”

“The troubling thing about all these mentorship stories so far is they seem to depend heavily on luck.”

Hip-hop icon Jay-Z gives us a clue in one of his lyrics, “We were kids without fathers . . . so we found our fathers on wax and on the streets and in history. We got to pick and choose the ancestors who would inspire the world we were going to make for ourselves.

“In ancient Greece, few people had access to the best mentors. Jay-Z didn’t either, but he had books from which he could get an inkling about what those kinds of mentors were like. With every increase in communication, with every autobiography published, and every YouTube video of a superstar created, we increase our access to the great models in every category. This allows us to at least study the moves that make masters great—which is a start.
Some people are naturally good at making this work. Sam Walton, founder of Walmart, studied and stole moves from master retailers fabulously well. He openly admitted it. “Most everything I’ve done, I’ve copied from someone else,” he said.”

“Mentorship doesn’t always yield success. But when we look at superlative success stories throughout history, the presence of an in-person mentor or a world-class, long-distance mentor with whom the mentee has a deep, vulnerable relationship is almost always manifest.”

“Experience is the name everyone gives to their mistakes.”

“The research showed that experts—people who were masters at a trade—vastly preferred negative feedback to positive. It spurred the most improvement. That was because criticism is generally more actionable than compliments. “You did well” is less helpful in improving your bowling game than 
“You turned your wrist too much.”

“Get the thinking right and the skills come largely for free.”

“Luck is often talked about as “being in the right place at the right time.” But like a surfer, some people—and companies—are adept at placing themselves at the right place at the right time. They seek out opportunity rather than wait for it.”

“Pioneers often miss the best opportunities, which are obscured by technological and market uncertainties. In effect, early entrants may acquire the ‘wrong’ resources, which prove to be of limited value as the market evolves.”

“No matter the medium or method, giving is the timeless smartcut for harnessing superconnectors and creating serendipity.”

“There are dotcom entrepreneurs who could live top 1 percent American lifestyles and not run out of cash for 4,000 years. People who Bill Simmons would call “pajama rich,” so rich they can go to a five-star restaurant or sit courtside at the NBA playoffs in their pajamas. They have so much money that they have nothing to prove to anyone.
And many of them are totally depressed.”

“When there’s no forward momentum in our careers, we get depressed, too.”

“Success is like a lightning bolt,” Phan once declared in an interview with Mashable. “It’ll strike you when you least expect it, and you just have to keep the momentum going.”

“Apparently, patience and willpower, even creativity, are exhaustible resources. That’s why so many busy and powerful people practice mind-clearing meditation and stick to rigid daily routines: to minimize distractions and maximize good decision making.”

“In 2009 behavioral psychologists Stephen M. Garcia and Avishalom Tor showed that merely knowing there are more competitors in a competition decreases our performance. Not relative to a group, but in absolute terms. They call this the N-Effect.”

“Businesspeople will tell you that the presence of one or two serious rivals is incredibly motivating. When the rivals number in the thousands, it’s a different type of game.”

“Human nature makes us surprisingly willing to support big ideals and big swings. That means more customers, more investors, and more word-of-mouth for the dreamers.
There’s evidence both in business and academia to support 10x Thinking. But not every big dream gains followers or comes true. Just because you’re righteous doesn’t mean people will support you. You have to motivate them. You have to tell provocative stories.”

“Generally speaking, if you’re gonna make something ten percent better than the way things currently are, you better be great in sales and marketing, because you’re gonna have to talk people into changing their behavior for a very marginal increase in value, explains Astro Teller. “If, on the other hand, you make something ten times better for a large number of people—you really produce huge amounts of new value—the money’s gonna come find you. Because it would be hard not to make money if you’re really adding that much value.”

19 Eylül 2016 Pazartesi

Migros'un Kurban Hizmeti

Haftasonu Hürriyet Gazetesi'ndeki bir haberde bazı zincir marketlerde kurban kolilerinde eksiklik olduğuna dair kasapların beyanatına göre yapılmış haberi okuduktan sonra aşağıdaki tecrübemi paylaşmak istedim. Amacım ne Migros reklamı yapmak, ne de yaptığım ibadeti övmek.

Kurban Bayramı'nın yaz aylarına gelmesiyle birlikte bu yıl kurban kesme görevimizi de yazlıkta yerine getirmek istedik. İzmir'in Seferihisar ilçesinin Sığacık kasabasında bu işi en zahmetsiz nasıl hallederiz diye düşünüp araştırırken Migros'un sanalmarketinde kurbanın kesildikten sonra dilediğimiz Migros mağazasından teslim alınabileceğini okudum. Ardından teyzemi de bu imkandan haberdar edip, kendisinin ve benim kurbanım için gidip görüşmesini istedim.

Görüşme sonucunda kurbanın, bayramın ilk günü kesimi takiben soğutulup ikinci günü öğleden sonra teslim edileceğini öğrenen teyzem mağazadan siparişini verdi. Ben de aynı gün akşam saatlerinde mağazaya gidip ödememi yaptım. Ödeme esnasında verilen bilgilendirme kitapçığında kurban kesimi, saklanması ve Diyanet İşleri'nin bu konuda verdiği görüşleri bulunuyordu. 

Kurban Bayramı'nın ilk günü öğleden sonra 4'te hem teyzeme hem de bana kurbanlarımızın kesildiğine dair bilgilendirme SMS'i geldi. İkinci günü öğlen 12 civarındada mağazadan arandık ve teslimat için çağrıldık. Sığacık Migros mağazasına saat 14'te ulaştık ve direk kasap reyonuna kurban eti için geldiğimizi belirttik. İki ayrı kolide kurban etlerimiz geldi, kasap reyonu görevlisi etleri bizim için bir kısmını ızgaralık, bir kısmını kuşbaşı ve kıyma şeklinde ayrıştırdı, yağını ve kemiğini bile kullanabileceğimiz öneriler sundu. Kasap reyonunun ikinci görevlisinin de gelmesiyle işlemlerimiz de hızlıca son buldu. Dağıtılacak etlerin bile ayrımını orada rahatlıkla yapma imkanı bulduk. Bu işlemler yapılırken mağaza müdürü Kerem Bey de bize eşlik etti, kurban sürecine ilişkin bilgilendirdi ve kasap işlemlerinde öneriler sundu. 

İşlemler bittiğinde son derece memnun ve güven duymuş bir şekilde mağazadan kolilerimizle ayrıldık. Koli içeriğine de eldiven, buzdolabı poşeti, indirim çekleri ve bilgilendirme kitapçığı eklenmişti. Kısmetse seneye de bu dini görevimizi zahmetsiz, temiz ve güleryüzlü hizmet sunan Migros vasıtasıyla yerine getireceğim.

5 Eylül 2016 Pazartesi

İçindeki Lider

"İçindeki Lider - Leader in You" adlı eğitim için MCT - Management Centre Türkiye eğitmenlerinden Ece Süeren OK'un 1 ve 2 Eylül tarihlerinde PMSA DC Kağıthane ofisteki interaktif eğitimine/sunumuna katıldım.
Eğitmenimiz bizler gibi tütün sektöründen geliyordu, daha önce uzun yıllar JTI'ın insan kaynakları direktörlüğünü yapmıştı. Kendisi hakkında detaylı bilgiye Linkedin profili üzerinden ulaşabilirsiniz. (Şahsen ben daha eğitime katılımcıların gelmesini beklediğimiz anlarda ekleme talebi göndererek kendisini bağlantılarıma dahil ettim.)

Eğitimde bahsedilen konuları telif hakları ve emeğe saygı sebebiyle paylaşamam ancak eğitimden kendim için aldığım dersleri, kendimce paylaşabilirim.

Eğitimin ilk gününde öncelikle neden bu 2 günlük eğitimde olduğumuzu sorguladık. Şahsen benim burada olma amacım; net söylemleri olan, güven veren, pozitife odaklanan ve kararlı bir kişi olma yolculuğuna başlamaktı.
Zamanla birlikte liderlik teorilerinin de değiştiğinden söz ettik. Burada dört teorinin bahsi geçti. 1- Özellik Kuramı; liderlerin kanında liderlik vardır, liderler lider doğar. 2- Davranışçılık Kuramı; lideri davranışı belirler, belirli davranışları gösterenlere lider denir. 3- Durumsallık Kuramı; lider, aynı tarzla her yerde lider olamaz. 4- Dönüşümsel Lider Kuramı; lider diğerlerini, diğerleri lideri oluşturur, her ilişki bunu yeniden tanımlar.

Günün sonunda benim aklımda kalan en önemli cümlelerden biri; liderliğin yer veya yetki ile alakalı olmadığı idi. Liderlik, kendinden birşey katmakla alakalıdır, bir başka deyişle olumlu anlamda ilham vermektir. Slaytların birinde Gandhi'den bir alıntı vardı ki bence bu da liderlikle ilişkili olarak çok etkili bir ifadeydi: "Diğerlerine liderlik etme sanatı, kişinin kendisine liderlik edebilmesinden başlar."

Eğitimde Ece Hanım bizlere izlememiz için 'The Damned United' filmini ve okumamız için de 'Yeni Liderler, Daniel Goleman' kitabını önerdi. Kitaptaki 6 liderlik stilini inceledik ve her biri için de örnek videolar izledik. Bu liderlik stilleri ise şu şekildedir: Vizyoner, Eğitici, İlişkisel, Demokratik, Hız Belirleyici, Kumandacı.

Birinci günün sonunda Goethe'den yapılan bir alıntı da notlarıma yıldızla girdi: "İnsanlara olmaları gerektiği gibi muamele ederseniz daha büyük ve daha iyi insan olurlar."

Eğitimin ikinci gününe değerin tanımını yaparak başladık. Değer, bizi motive eden, bizim için önemli olan, vazgeçmek istemediğimiz, olmazsa olmazlarımızdır. Her birimizin ayrı ayrı değerlerini sıralamasından sonra ortak değerlerimizi bulup bunun PMI değerleri ile örtüşen yanlarını değerlendirdik. 

Daha sonra gücün tanımını yapıp, liderin beş önemli gücünü inceledik. Bertand Russel'e göre güç, bir kimsenin başkalarını, kendi istediği yönde davranışa sevkedebilme yeteneğidir. Liderin 5 önemli gücü ise pozisyon gücü, ödüllendirme gücü, uzmanlık gücü, çekim gücü ve zorlayıcı güçtür

Gün içerisindeki sohbetlerimiz esnasında güzel özlü sözler de öğrenmiş olduk. Bunlardan biri de Plato'nun "haklı olmak yetmez, güçlü olmak gerekir" sözüydü. Bu sözün üzerine "biraz da mutlu olmak gerekir" diye sınıfça ekledik. Yine eğitimde aldığım notlardan biri de diplomasinin bir sanat olduğu ve öğrenilmesi gerektiğini söylüyordu. 

İnsanları motive eden dört unsurdan bahsettik. Bunlar; edinme, aidiyet, öğrenme/gelişim, savunma olarak sıralanıyor. 

Eğitmenimiz Ece Hanım kariyerinin başında iken bir amirinden aldığı feedback'i bizimle paylaştı. Benim de tamamen rasyonel bulduğum bu geri beldirim şu şekilde: "Kimsenin sevmediği birşey bulup, o konuda uzmanlaşırsan, ve bunu yaparken ilişkilerini de iyi yönetirsen kariyerinde rahat edersin." Sizce de haklı değil mi? 

Sürücüler envanteri testi yaparak 5 sürücü içerisinden hangilerinin bizim sürükleyicilerimiz olduğunu öğrendik. Yeri gelmişken kayıtlara da geçsin, "mükemmel ol, acele et, başkalarını memnun et, güçlü ol ve çok çabala" beş sürücüyü ifade etmektedir. Sürücülerin davranışlarımıza olan etkilerini, daha etkin bir liderliğe geçiş içim hedeflerimizi ve bu hedeflere nasıl erişeceğimizi ayrı ayrı planladık. İzninizle bu bölümleri kendime saklıyorum, ama dersimi aldım ve sürecin de takipçisi olacağım.

Eğitimin sonuna destek ve dirençlerimizi başarı faktörü etki alanı analizi altında değerlendirip, liderlik basamaklarındaki hedeflerimizi duvara yazdık. Bakalım zamanla liderlik basamaklarını çıkarken hangi hedefleri gerçekleştirmiş olacağız, birlikte görelim...

4 Eylül 2016 Pazar

9 Yılda Öğrendiğim 9 Şey

3 Eylül 2007 tarihinde başladığım iş hayatımın 9. yılını kutladığım şu günlerde geriye dönüp geçen zaman diliminde gözlemlediğim veya tecrübe ettiğim dersleri kaleme alıp saklamak istedim. Böylece hem kendime bir özet hem de okuyanlara faydalanabilecekleri bir kaynak bırakmayı amaçladım.  

Geride kalan 9 yıllık dönemin tamamını çok uluslu firmalarda ve genel olarak finans ve denetim ile ilgili alanlarda geçirdim. 2007’den 2010’a denetim ve danışmanlık alanında faaliyet gösteren PriceWaterhouseCoopers’ta, 2010’dan 2013’e dünyanın otomotiv devlerinden biri olan General Motors’ta çalıştım. Son 3 yıl 1 aydır da dünyanın bir numaralı sigarasını üreten firmada çalışıyorum. Bu üç firmada farklı ekiplerle ve yöneticilerle çalışma fırsatı buldum. Birbirinden farklı liderlik ve yöneticilik özellikleri olan kişileri gözlemledim, onlarla iletişim ve etkileşim içerisinde kendime bir şeyler katmayı hedefledim. Dolu dolu geçen bu 9 yılın sonunda aldığım dersleri özetle 9 maddede topladım:

  • Her şeyin başı sorumluluğunu yerine getirmek
  • Planlı ol, not al, ajandanı yönet
  • Etkin bir network sahibi ol
  • Yan masanda olup bitenden haberin olsun (büyük resmi kaçırma)
  • Profesyonellik dedikleri şey ketum olmayı gerektirir
  • Ya bir role-model’in ya da bir coach’un olsun
  • Heyecanı kaybetme, kaybediyorsan gerekli aksiyonu al
  • Özgün liderliğini keşfet
  • Hiç kimseye çok güvenme

Orta okul ve lise yıllarında tarih derslerinde savaşların sebep ve sonuçlarını sorarlar, yukarıdaki gibi maddeleri ezberlettirirlerdi. Sınavı geçinceye kadar aklımızda tutar, sonra da bir daha asla hatırla(ya)mazdık. Gelin bu 9 madde de öyle olmasın, biraz detaylandıralım.

Önce sorumluluğunu yerine getir

Çalışanın işvereniyle arasındaki iş akdinin gereği olarak öncelikle kendisine atanan sorumlulukları yerine getirmesi gerekmektedir. Her profesyonel, kendisinden beklendiği üzere, önce işini yapmalıdır. Unutmamalıyız ki, işveren tanımlanmış sorumlulukların yerine getirilmesi için para ödemektedir. Çalıştığımız firmada bizim gibi tüm çalışanların bir takımı oluşturduğunu düşünürsek, hepimizin sorumluluklarını tam olarak yerine getirmesi günün sonunda bizim de kazanan bir takım olmamızı sağlayacaktır. Ve unutmayın ki kazananlar daima ödüllendirilir ve takdir edilir.
Eğer kariyerinizde hedeflediğiniz noktaya ulaşmak istiyorsanız, önce bu birinci maddeyi layıkıyla yerine getirmeniz gerekiyor. Özellikle kariyerinizin başındayken, almış olduğunuz yüksek eğitiminize paralel olmayan daha basit işlerle meslek hayatınıza başlayabilirsiniz. Title’ınızın “assistant” ya da “trainee” unvanını içermesi, önemli toplantıları dahil edilmemeniz, ofiste geçen belirli bir sürenin basit ofis işleriyle geçiyor olması sizi demotive etmesin. Bundan hiç gocunmadan, bu işin de üyesi olduğunuz o ekipte biri tarafından yapılması gerektiğinin bilincinde olarak o işe sarılın. Öğrenmek için geçen kariyerinizin ilk yıllarında da kıdem ve tecrübeniz ile ekibin en saygın personeli olacağınız kariyerinizin son yıllarında da her işinizi önemseyip sorumluluklarınızı bilinçli bir şekilde yerine getirin. “Ya harika bir şey yap, ya da harika bir şekilde yap” sözünü mottonuz haline getirin ve size verilen sorumluluğu katma değerinizi de katarak ekibinize sunun. Özellikle performans değerlendirmelerinde amirlerinizin öncelikle bakacağı şeyi işinizi ne derece iyi yaptığınızı değerlendirmek olacaktır. Bu sebeple hedeflediğiniz performans zamları ve terfiler için öncelikle size verilen sorumlulukları yerine getirmeniz gerektiğini unutmadan işinize ve gerekliliklerine yoğunlaşın.

Ünvanınız ne olursa olsun, sorumluluğunuz nereden başlayıp nerede biterse bitsin, siz üstlenmiş olduğunuz o sorumluluğun tek ve asıl sorumlususunuz. (Unutma ki sen de bir patronsun, hakkını ver) Şirketin organizasyon şemasındaki yeriniz ne olursa olsun siz hakkını vererek sorumluluklarınızı yerine getirin. İşinizi yönetin. Liderlik edin. Unutmayın bunları yapabilmeniz için illa ki altınızda size raporlayan onlarca insan olmasına gerek yok. Bir çok “direct report”u olup da hala sahip olduğu işte yöneticilik vasıflarını ve liderlik yetkinliklerini kullanamayan kişilere inat, A’dan Z’ye alanına hakim, sorumluluğunun bilincinde, kendine güvenen bir birey kartvizitinde havalı ünvanlara ihtiyaç duymadan gayet başarılı bir şekilde kendi işine patronluk yapabilir. Ayrıca konuya geniş çerçeveden bakarsak, üst düzey bir yönetici de işinin ve işin getirdiği sorumluluklarının hakkını veremediği durumlarla karşılaşabiliyor. Bunda karşılaşılan zor insanlarla başa çıkabilmek özellikle önemli pay sahibi oluyor. İşte bu durumda teknik yeterliliklerle birlikte yönetimsel yetkinliklerin gelişmiş olması da olası sorunların üstesinden gelmekte önemli pay sahibi olacaktır.

Planlı ol, not al, ajandanı yönet
İlk maddede işimizi iyi yapmanın öneminden bahsetmişken, işimizi yapış şeklinden hiç bahsetmedik. Benim gözlemlerim, işinde başarılı, alanına hakim her yöneticinin planlı bir şekilde çalıştığını gösteriyor. Lisedeyken bir hocamız tahtaya Fransızca bir cümle yazıp bir sonraki hafta bunun ne demek olduğunu açıklayan öğrenciye bir üst not için kanaat notu kullanacağını söylemişti. Ertesi hafta geldiğinde tahtada yazan cümlenin “not alarak çalışın” olduğunu öğrendiğimizde “bu muymuş yani” demiştik. Aslında hem okulda hem de işte not almak ve alınan notları planlı bir şekilde değerlendirip uygulamak çok önemli. Günümüz iş dünyasında birçok toplantıya giriyoruz, bunların bir kısmı bilgilendirmeden öteye gitmezken bir kısmı ise hararetli tartışmaların yaşandığı ve fikirlerin adeta çatıştığı toplantılar oluyor. Bu toplantılarda pek çok kişinin önünde not defteri mevcut oluyor ancak bu deftere ismini yazmak ya da imza atmak yerine toplantı gündemine dair önemli notlar alanlar hep günün sonunda da farkı yaratan kişiler oluyor. Tabii ki not almak sizi tek başına bir yere taşımaz, burada asıl vurgulamak istediğim planlı bir şekilde hareket etmeniz. 

“Ferrarisini Satan Bilge” ve “Ünvansız Lider” kitaplarının yazarı Robin Sharma’yı severek okuyorum. Kendisinin ofiste mesaiye başlamayla ilgili güzel bir önerisi var. Çoğumuzun güne bilgisayarımızı açıp, mailleri ve iş telefonumuzdaki mesajları kontrol edip bunlardan önemlilere cevap vererek başladığımızı söylüyor. İşte bunu yaparken de o günü planlamayı es geçtiğimizin altını çiziyor. Bunun yerine işe gittiğimizde ilk işimizin akşam eve giderken o gün nelerin bitirmiş olması gerektiğini planlamak olduğunu belirtiyor. Bunun için de öncelikle günlük olarak yapılması gerekenleri yazmamızı, sonrasında da belirli aralıklarla o hafta, ay ve yıl içerisinde tamamlamamız gereken sorumluluklar için ajandamızı şekillendirmemizi tavsiye ediyor. Ben de bu sistemi uygulayarak gün içerisindeki iniş-çıkışlardan etkilenmeden o gün yapmam gerekenleri basit bir şekilde izleyebiliyorum ve gün sonunda eve giderken neleri bitirdiğimi ve varsa ertesi güne sarkan işlerimi takip edebiliyorum. Notlarınızı çağın gerekliliklerine göre farklı yazılımlarda takip edebileceğiniz gibi klasik ajandalarda da izleyebilirsiniz, önemli olan sizin kendinizi rahat hissetmeniz ve yapacaklarınızın listesini eksiksiz not almanız.

Etkin bir network sahibi ol
Sabancı Üniversitesi’nde yönetim bilimleri (MBA) alanında yüksek lisansımı yaparken çarşamba günleri iş dünyasından tepe yöneticiler okulumuzda workshoplara katılırlardı. Bu workshopların birinde ülkemizde de faaliyet gösteren çok uluslu büyük bankalardan birinin yöneticisi, “iş dünyasında herşey çalışmakla olmaz, bazen kimi tanıdığınız da sizin başarılı işler ortaya çıkarmanızı sağlar” demişti. Konuyu pekiştirmek için verdiği örneklerde davetlere mutlaka katıldığını, her defasında özellikle farklı insanlarla tanışmaya özen gösterdiğini, kartvizit değiştirmenin çok önemli olduğunu ve her gün mutlaka telefon rehberini gezip bir süredir aramadığı birini arayarak network’ünü canlı tuttuğunu ve sarfettiği bu eforun hep karşılığını aldığı anlatmıştı. 

İşte ilk o zaman bu havalı “networking” kavramı ile tanışmıştım. Sonrasında çalıştığım şirketlerde de geniş bir network’e sahip olan her seviyeden çalışanın bir yerlere gelirken bazı engelleri daha kolay aşabildiğini gözlemledim. Bu sebeple, sadece çalıştığınız departmanda değil de diğer departmanlarda da arkadaşlarınız olsun. Sırf çıkar için de bunu yapmayın. Büyük resmi görmek ve şirketinizin operasyonlarını anlamanız için de bu size avantaj sağlar. Farklı departmandaki arkadaşınıza bir gün sizin işiniz düştüğünde bir şey rica edecekken bu size konfor alanı yaratır. Yine şirket dışında da network’ünüzün geniş olması müşteri ve tedarikçilerle ilişkilerinizde yeri geldiğinde rüzgarın sizin lehinize dönmesini, sektörde olup bitenleri de takip etmenizi sağlayacaktır. Tabii ki network’ün geniş olması kadar canlı tutulması yani bağlantılarla sıcak ilişkilerin devam ettirilmesi de önemli. Harvard Business Review’in günlük olarak yayınladığı ve gönderdiği ipuçlarında bu konuda faydalı bir öneri paylaşılmıştı: Her gün öğle yemeğini farklı biriyle yiyin. Kesinlikle öğle araları, kahve-sigara molaları, şirketin sosyal aktiviteleri network’ünüzü genişletmek, yeni bir çevre edinmek için eşsiz fırsatlardır. Bunları etkin bir şekilde değerlendirin.

Yan masanda olan bitenden haberin olsun
Network’ün öneminden bahsederken diğer departmanlardaki insanlar ile kuracağınız ilişkinin şirketinizin operasyonlarını anlamak için size fayda sağlayacağını belirtmiştim. Bu konu özellikle büyük ve çok uluslu firmaların personellerine getirdiği uzmanlaştırma kültürü sebebiyle çalışanın kendi alanına derinlemesine yoğunlaşmasından ötürü etrafında neler olup bittiğini kaçırması ihtimalini düşündüğümüzde çok daha önemli bir hal alıyor. Siz size verilen sorumluluk kapsamında işinize çok hakim olabilirsiniz, ancak günümüzün dinamik iş dünyasında bu kariyer hedeflerinize ulaşmak için yeterli olmaz. Bunu illa ki çevrenizde olup bitenleri anlayıp kendi işinizle bağlantılarını kavrayarak pekiştirmelisiniz. Özetle büyük resmi görebilmek için kafanızı kaldırın ve çevrenizi gözlemleyin. 

Sorumluluğunuzdaki masanın işlerine olan hakimiyetiniz sizin o masada kalmanızı sağlar, bir terfi ile amirinizin masasına ya da bir başka firmadaki amir pozisyonuna geçmeyi hedefliyorsanız mutlaka öncelikle kendi departmanınız olmak üzere diğer departmanlarda da neler olup bittiği konusunda bilgi ve fikir sahibi olmalısınız. Bununla beraber şirketinizin nasıl faaliyet gösterdiğini, operasyonun nasıl yönetildiğini, sizin sorumluluklarınızın bu operasyon içindeki önemini çok iyi kavramanız gerekir. Back-up sistemi ile çalışan organizasyonlarda bir çalışanın yokluğunda onun yerine aynı departman içerisinden biri bakar. Siz de bu back-up sistemine dahil olma konusunda istekli olursanız kendi masanız dışında bir masanın da genel olarak sorumluluklarını yerine getirebilir duruma gelirsiniz. Bu da sizin avantajınıza olacaktır. Özellikle yönetici pozisyonlarındaki kişileri gözlemlediğimde her masanın işlerini detaylı olarak bilmeseler de günün sonunda her masadaki faaliyetin operasyonu ya da finansal tabloları nasıl etkilediğini çok iyi biliyor olduklarını fark ettim. Eğer sizin de hedefleriniz tepedeki yönetici pozisyonlarıysa sorumluluklarınızı harika bir şekilde yerine getirirken ekip arkadaşlarınızın sorumluluklarını da anlayıp büyük resmi görmek için çaba sarf edin.

Profesyonellik dedikleri şey ketum olmayı gerektirir
İş hayatında bulunduğunuz pozisyon stratejik olsun ya da olmasın bir gün elinize şirketinizle, sektördeki rakip(ler)inizle, yeni çıkaracağınız ürünle, ekip arkadaşınızla ya da direk sizinle ilgili çok önemli bilgiler ulaşabilir. Bu bilgileri iyi analiz edip biriyle paylaşılabilir olup olmadığı konusunu gözden geçirmeden kesinlikle en samimi çalışma arkadaşınızla dahi paylaşmamalısınız. Bu aşamada yapacağınız yanlış bir tercih hem sizin adınıza bir hata olarak hanenize yazılır, hem de şirketinizin zarar görmesine ya da itibar kaybetmesine sebep olabilir. Yine Sabancı Üniversitesi’ndeki workshopların birinde Jan Nahum bizlere iş hayatına yönelik verdiği bir tavsiyede, yürütmekte olduğunuz bir projeyi finalize oluncaya kadar en yakın iş arkadaşınızla bile paylaşmayın diye öğütte bulunmuştu ve başından geçen benzer bir olayda kendisinin bitirme aşamasına getirdiği bir projeyi bir iş arkadaşıyla paylaştıktan hemen sonra o iş arkadaşının genel müdürden bu projenin hayata geçmesi için onay aldığında yaşadığı hayal kırıklığını paylaşmıştı. 

Benzer şekilde günümüzde sıklıkla kullandığımız sosyal medya araçlarında da (twitter, facebook, instagram, snapchat, linkedin, vb.) işimizle ilgili önem arz eden konuları paylaşmaktan sakınmalıyız. Bilginin hızlı bir şekilde ve dezenformasyona da uğrayabilecek bir biçimde bu kanallarda yayılması yine istenmeyen sonuçlara yol açabilir ve bu da hem bize hem de çalıştığımız kuruma zarar verir. Tabii ki duvarları olan ve iletişimi zor bir ekip arkadaşı olmadan iş arkadaşlarımızla samimi paylaşımlarda bulunup güçlü ilişkiler kuracağız. Ancak paylaşımlarımızda profesyonelliğin gerekliliklerini yerine getirip neyin paylaşılıp neyin saklanması gerektiğini tartıp ona göre hareket etmeliyiz.

Ya bir role-model’in ya da bir coach’un olsun
Ulaşmak istediğiniz kariyer hedefini belirlerken kendiniz için bir role-model belirleyip onun başarı öyküsünden esinlenerek kendi başarı hikayenizi yazabilirsiniz. Tabii ki tek bir role-model belirlemek durumunda değilsiniz, farklı özellikler için farklı liderleri örnek alıp dilediğiniz özelliklerini hayatınıza adapte edebilirsiniz. Bu noktada örnek alacağınız kişinin biyografisini okumak, yaşayan kişiler ile linkedin gibi farklı kaynaklardan iletişime geçmek, onlar üzerine yazılmış incelemeleri takip etmek size bakış açısı kazandıracaktır. Örneğin Steve Jobs’un biyografisini okuyuncaya kadar sunum tekniklerine yönelik birçok eğitim alsam da başarılı sunumlar yapmaktan uzak bir performansım vardı. Kitapta Jobs’un Powerpoint’ten sunum yapan bir kişinin anlattıklarına hakim olması için o slaytlar olmadan sunabilecek donanımda olması gerektiğini, bu sebeple kendisinin ofiste Powerpoint kullanmayı yasakladığını okudum. Ben de bundan etkilenip hazırladığım sunumlarda slaytlar hiç yokmuş gibi çalışmalarımı yapıp sunuma çıkmaya başladım. Gerçekten de bu sunum performansımı olumlu yönde etkiledi.

Pek tabii ki çalıştığınız şirkette koçluk/mentörlük sistemi varsa bunu da iş hayatınıza aktif bir şekilde adapte ederek koçunuzdan/mentörünüzden alacağınız tüyolarla iş yapış şeklinizi farklılaştırıp kendinizi ulaşmak istediğiniz seviyeye taşıyabilirsiniz. Hatta illa bu sistem şirketinizde aktif olarak kullanılmasa bile yukarıda bahsettiğim networking faaliyetleriniz kapsamında yöneticilik niteliklerini beğendiğiniz kişilerle iletişim kurup onlardan geribildirim ve öneriler toplayarak kendinizi geliştirebilirsiniz.

Heyecanı kaybetme, kaybediyorsan gerekli aksiyonu al
Her sabah masanıza oturduğunuzda o gün yapacaklarınız için duyduğunuz önem ve istek, işinize olan bağlılığınızın en güzel göstergesidir. Heyecan konusunda 9 yıllık gözlemlerime göre, heyecanını kaybetmiş insanlar ay sonunda maaşını alıp ailesini geçindirmek için çalışıyor olmaktan hayıflanırken, heyecanla işine bağlı olan çalışanlar ise sürekli işiyle ilgili geliştirilebilir alanları kovalayan, ek sorumluluk almak için çaba gösteren, kendini güncel tutan ve farklılaştırmaya çalışan bireyler olarak hem kendine hem de şirketine değer katıyorlar. Hal böyle olunca da sarf edilen bu eforu birileri mutlaka görüp takdir ediyor ve bu onlara performans zammı ya da terfi olarak geri dönüyor. Bu sebeple kişi kendi durumunu değerlendirip özeleştirisini yapmalı ve eğer mevcut durumda üstlendiği sorumluluklar için heyecan duymuyorsa bir aksiyon planını hayata geçirmelidir. 

Peki böyle bir durumda neler yapılabilir? Kişi ek sorumluluklar isteyerek “job enrichment” olarak nitelendirilen iş zenginleştirmesi yöntemiyle yeni sorumluluklar tecrübe edebilir. Yine amiriyle durumu paylaşıp rotasyon çerçevesinde bölüm içerisinde farklı bir pozisyon ile yola devam edip daha önce yapmadığı işleri yapıp hem yeni bir şeyler öğrenmenin, hem de yeni bir şeyler yapmanın heyecanını hayatına dahil edebilir. Çalışan eğer yeteneklerinin ve donanımlarının bulunduğu departman dışında da çalışmasına elverişli olduğunu düşünüyorsa, kendisine uygun bulduğu pozisyon için ilgili departman yöneticisi ve İK yönetici ile görüşüp talebini ileterek açılacak pozisyon için havuzda kendine yer edinebilir. Yine tüm bu saydıklarımla soruna çözüm bulamıyorsa iş değişikliği ile yeni bir firmada, yeni ekip arkadaşları ve yeni sorumluluklarla kariyerine devam edebilir. Organizasyon kültürü dersinde öğretilen verilere göre çalışanların düşük performans ve düşük iş tatmini yaşamalarının sebeplerinden biride içinde bulundukları organizasyonun kültürüne tam olarak adapte olamamalarıdır. Bu sorunu aşan çalışanların performanslarında yükseliş ve buna bağlı olarak yaptıkları işten tatmin olma seviyelerinde artış gözlemlenmiştir.

Özgün liderliğini keşfet

Öncelikle bu bölüme kadar olan bölümleri büyük ölçüde ilk yedi yıllık tecrübemle yazdığımı, bu bölümü ise sekizinci yılımdaki tecrübemle kaleme aldığımı belirtmek isterim. Gelelim bu sene eklediğimiz özgün liderlik konusuna. Harvard Business Review’in Liderlik üzerine yazılmış bilimsel makaleleri bir araya getirdiği kitabındaki Özgün Liderliğinizi Keşfetmek adlı makale kitaptaki en çok ilgimi çeken çalışma oldu. Makalede liderlik konusunda çalışan bilim insanlarının büyük liderlerin tanımlayıcı tarzlarını, niteliklerini veya kişilik özelliklerini belirlemek çabasıyla binden fazla çalışma yürüttüğü ancak bu çalışmalardan hiçbirinin ideal liderin net bir profilini çıkaramadığı belirtilmiş. Eğer bilimciler seri üretilmiş bir liderlik tarzı tarzı ortaya koymuş olsaydı, insanlar sonsuza kadar onu taklit etmeye çalışacaklardı. Neticesinde insan değil, oyun karakteri haline gelirlerdi, böylelikle de başkaları anında içlerini okurdu.
Yukarıdaki altıncı maddede belirttiğim gibi (ya bir role-modelin ya da bir coach’un olsun) başkalarının deneyimlerinden öğrenebilirsiniz, ama onlar gibi olmaya çalıştığınızda başarılı olmanız imkansızdır. İnsanlar özgün ve sahici olduğunuzda size güvenir, başka birinin kopyası olduğunuzda değil. Lider olmanız için yine yukarıdaki ilk maddede belirttiğim gibi (önce sorumluluğunu yerine getir) kuruluşunuzun tepesinde olmanız gerekmez. Özgün bir lider olmak için de bir liderin belirli nitelikleri veya kişisel özellikleriyle doğmak zorunda değilsiniz. Önemli olan potansiyelinizi keşfetmek. Young & Rubicam’ın CEO’su Ann Fudge’un bu konudaki söylemi ilham verici: “İster iş ister devlet hayatında ya da kar amacı gütmeyen bir gönüllü olarak olsun, hepimizin içinde liderlik kıvılcımı vardır. Karşımızdakine meydan okuma, liderlik yeteneklerimizi başkalarına hizmet etmek için nerede kullanacağımızı keşfetmemize yetecek kadar kendimizi iyi anlamaktır.” Deneyimlerinden özfarkındalık geliştirebilen birisi kendi değer ve ilkelerini gerçekleştirerek bu farkındalığa uygun olarak hareket eder. Dış ödül ve takdirler için duyduğu arzu kadar bu iç değerler tarafından da harekete geçirilmek için motivasyonunu dengelemeye özen gösterir.

Hiç kimseye çok güvenme

Her geçen yıl tecrübem arttıkça bu makaleye de aldığım yeni bir dersi ekliyorum. Yıl içerisinde özellikle yöneticilere ait okuduğum anı ve otobiyografi kitaplarından elde edindiğim birbirinden değerli tecrübelerden kendi iş hayatımla özdeşleştirdiğim birini bu yıl listeye dahil etmeyi planlıyordum. Ancak özel hayatımda yaşayıp iş dünyası dahil her alanda kulağımıza küpe olabilecek bir durumla karşı karşıya kalınca onu önceliklendirdim: hiç kimseye çok güvenme.

Yola çıktığınız ya da çıktığınız yolda karşınıza çıkan insanlara, belirli bir geçmişiniz olsun ya da olmasın, hiç bir zaman kontrol edilebilir bir güven seviyesinden fazla güvenmeyin. Tabi ki iş yaptığınız kişilere güvenerek daha rahat iş yaparsınız ama insanoğlu her zaman kendi çıkarlarını başkasının önünde görür ve sözkonusu kendisi olduğunda geçmişteki yaşanmışlıklar tek kalemde silinebilir. Bu yüzden hem özel hayatınızda hem de iş dünyasında siz siz olun ve birlikte olduğunuz insanlara ne kadar güvenirseniz güvenin bir gün onların da sizi yarı yolda bırakabileceğini aklınızda bulundurun. Kendi küçük dünyamdaki tecrübemi bir üst seviyeye taşımam gerekirse size 'kurumsallık' konsepti ile cevap verebilirim. Kurumsallaşmaya çalışan firmaların hepsi insana bağlı yapılardan sisteme bağlı yapılara geçmeye çalışırlar, edinilen tecrübenin şirket tabanına yayılmasını hedeflerler. Bunun arkasında kişiye bağlı yapının yarınının olmaması vardır. Peki neden kişiye bağlı yapı kullanmak istemezler, çünkü o kişi yarın orada olmayabilir. Sizde kendi içinizde bir değerlendirme yaparak mevcut network'ünüz içinde olması gerekenden fazla bir güven hissiyle bağlandığınız kişiler varsa bu yapıyı nasıl alternatifli hale getirebileceğinizi düşünün. Yukarıda bahsettiğim "etkin bir network sahibi ol" maddesi içerisinde herhangi bir kişiye diğerlerinden çok daha ayrıcalıklı bir güven ile bağlıysanız yarın o kişi siizn hayatınızda olmasa ve hayatınızdan çıkarken size nasıl zararlar verebileceği üzerinde kafa yorun ve ona göre kendinizi koruyup alternatifler geliştirin. Bu da sizin kendi sigortanız olsun. Tabi ki her güvendiğiniz sizi yarı yolda bırakacak değil ama ya yarı yolda bırakırsa?

Dokuz yıllık tecrübemle, çok uluslu firmalar başta olmak üzere, çalışanların kariyerlerini yönetirken dikkat etmesi gereken hususları yukarıda özetlemeye çalıştım. Bakalım geçen zaman bu deneyim ve gözlemlerimde ne gibi değişikliklere yol açacak. Kariyer basamaklarını çıkıp kıdem aldıkça listeden neleri çıkarıp, neleri ekleyeceğim bunu zaman gösterecek. Tabi ki herkesin doğruları kendine göre değişir ama yine de yazdıklarım aklınızın bir köşesinde bulunsun. 

1 Eylül 2016 Perşembe

Eğitim Şart, Hem de İstanbul'da

Liderlik eğitimi için geldiğim İstanbul'da bu kez eğitimi aldığım Kağıthane'ye yakın olması sebebiyle Park Dedeman'da konakladım. Otelde beni rahatsız eden soğuk bir atmosfer vardı. Odada bir zarf, bir vücut kremi ya da buzdolabında atıştırmalık birşeylerin olmaması ilk anda beni hayal kırıklığına uğrattı. Sonrasında da otelin kim kime, dum duma yapısı ile asansör ve lobide kuyruk yaratan Arap turistler beni otelde yalnız hissettirdi. Neyseki otelin spor salonunda da aynı yalnızlığı yaşadım ve ortak alanlardaki yoğunluğa rağmen orada rahat rahat çalışabildim.

Spor sonrasında da protein ihtiyacımı otelin hemen yanındaki Kanyon'daki Num Num'da karşıladım. İnşallah bir dahaki sefere yalnız değil de ailemle bu mekanın ve yemeğin tadını çıkarıyor olurum. Şimdilik ise onlara buradan ufak hediyeler getirerek dönüyorum.

Google adsense

Analytics