31 Aralık 2018 Pazartesi

Makarna Bahane Aile Aktivitesi Şahane

Oğlum Okan'ın öğretmeni hafta içinde gönderdiği WhatsApp mesajı ile bu haftaki aile aktivitemizin baba oğul makarna yapmak olduğunu ilettiğinde açıkçası "yaşadık" dedim. Hem makarnayı çok sevdiğimiz için hem de önceki aktivitelere kıyasla makarna yapmak "kolay" olduğu için haftasonu keyifli bir aktivitenin bizi beklediği kesindi. Öyle de oldu...

Bize de geriye 2018'in son günlerini hatırlatacak güzel hatıralar kaldı...

Kaynayan suyumuzu dikkatle tenceremize boşalttık

Yağımızı "fazla kaçırmadan" kaynayan suya ekledik

Makarnamız pişerken hatıra "selfie" çektirmeyi de atlamadık

Makarnamız istediğimiz kıvama gelirken Okan üretkenliğe devam etti, işte "günün gemisi"

Makarna süzmek ciddi bir iştir, sadece Okan biraz ti'ye alıyor

Makarnamızın tadı oldukça başarılı, Okan'ın yüzünden anlayabilirsiniz!

İşte böyle bir haftasonu etkinliği de geride kaldı. Damaklardaki tad geçse de gönüldeki hatıralar burada kalsın istedim. Bu güzel aktivitelerin 2019'da da devamının gelmesi dileğiyle...

19 Aralık 2018 Çarşamba

Körlük - Okumamış Olan Herkese Tavsiyemdir

Güzel kitapları okurken özellikle sona yaklaştıkça biraz ağırdan alıyorum. bitmesin istiyorum, bitmesine kıyamıyorum. Yine öyle bir kitap bitirdim. Özlem bana bu kitabı önermese muhtemelen ismi sebebiyle okuma radarıma da takılmayacaktı. Hatta ne yalan söyleyeyim, kitabı Ağustos ayında almama rağmen Aralık ayına kadar kitaba elimi bile sürmedim ön yargım yüzünden. Ama iyi ki önermiş Özlem bu kitabı bana, sayesinde haz alarak daha bitirdiğim bir kitap okudum.

Kitabın konusuna, aldığı nobel edebiyat ödülüne ya da bana hissettirdiklerine girmeyeceğim. Kitabın derinliğini vermesi adına sadece alıntı yaptığım bir kaç cümleyi paylaşmak istiyorum. Sanırım bu kadarı iyi bir referans olacaktır Jose Saramago'nun Körlük adlı kitabını okumak için.


Korku insanın gözünü kör eder. 
Zevk peşinde koşan yorulmaz. 
Zamana zaman tanırsanız her şeyi çözer. 
Fethetmek zorunda kaldıklarımızdan çok, kendini bize kendiliğinden sunanları sahipleniriz. 
Zaman, kumar masasında karşımızda oturan bir oyuncudur ve oyunun bütün kartları onun elindedir. 

7 Aralık 2018 Cuma

Babasının Gözünden Okan

Okan'ın öğretmeni Okan'ın yaptıkları ve yapamadıklarıyla ilgili bir mektup yazmamızı istemişti dün. Malesef hasta olduğum için akşam Nilgün ile yazacak şansım olmadı, o ayrı ben ayrı iki mektup kaleme aldık. Söz uçar yazı kalır diyip burada paylaşayım istedim, bakalım yıllar sonra okuduğumuzda neler hissedeceğiz.


07/12/2018

Cuma
Sevgili Gizem Öğretmenim,

Öncelikle Okan hakkında ebeveynlerinden yaptıkları ve yapamadıkları konusunda fikirlerimizi istemeniz çok güzel bir fikir. Gün içerisinde “ah neden bu çocuk şunu yapmak istemiyor” diye hayıflandığımız ya da “way be işte benim oğlum” diye gururlandığımız anlar oluyor ama büyük resmi görmek, şöyle bir kenarda sakince Okan nasıl büyüyor diye değerlenmek için bu mektup güzel bir fırsat oldu. Bir de şunu belirtmekte fayda var, dün akşam rahatsız olduğum için sağolsun sevgili eşim mektubu yazarken benim adıma da imzalamış ancak ben çok erken yattığım için o mektuba eşlik edememiştim. Tabi ki yazdıklarına katılıyorum ancak bir de baba gözüyle ben kendi fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Nilgün somut davranışsal örnekleri gayet güzel paylaşmış, ben de biraz daha kendi perspektifimden konuya yaklaşacağım.

Bardağın dolu tarafıyla başlayacak olursam, bir kere Okan’ın duygusal yönünü ön planda tutuyor olması benim çok hoşuma gidiyor. Yemek yerken bir anda masadan kalkıp bize sarılması kadar insana kendini iyi hissettiren bir şey yok. Bununla beraber yaratıcı özelliği de dikkatimi çok çekiyor. Lego ve bloklarla yaptığı oyuncakları görünce ileride yaratıcılığını konuşturarak ekmeğini kazanacağı yönündeki düşüncelerim ve umudum ağır basıyor. Komik olmayı, etrafını eğlendirip tabiri caizse “şebeleklik” yapmayı öyle iyi beceriyor ki bulunduğu ortamın havasını bu yönüyle hemen değiştirebiliyor. Ne çocukları ne de insanları birbiriyle kıyaslamanın doğru bir davranış olmadığının bilincindeyim ama bir AVM’ye ya da parka gittiğimde diğer çocukların “aşırıya kaçan” hareketlerini görünce oğlumun “daha ağırbaşlı” tavırları olgunlaştığı ya da bizim zamanımızdan örnek vermem gerekirse “uslu” bir karaktere sahip olduğu yönündeki fikirlerimi somutlaştırıyor.

Tabi her fırsatın riski, her riskin de fırsatı barındırması gibi yukarıda bahsettiğim hoşuma giden özellikler Okan için ileride riskleri de barındırabilir. Yapısında bugün beğendiğim nitelikler yarın rekabetçi ve acımasız dünyada onun için dezavantaja dönüşebilir. Örneğin Okan’ın ağırbaşlı tavrı bazı durumlarda hakkını ya da sahip olduklarını korumasına engel olabiliyor. Oyuncaklarını arkadaşlarıyla oynadığı zaman onları koruyabilecek otorite ve ağırlığı koruyamıyor olması bunun bir göstergesi olabilir. Yine de bu konuda ona öğüt verirken dikkatli olmaya çalışıyorum çünkü korumacı tavrı çok fazla öğütlersem bu kez da paylaşmayı bilmez diye endişeleniyorum. Duygusal yönünü beğendiğimi yukarıda belirtmiştim fakat bu yönü de bazen fazla ön planda olduğunda kendisi için sorun yaratabiliyor. Örneğin ben ya da Nilgün Okan’ın bir hatasını gördüğümüzde uyardığımızda duygusal yapısı ön plana çıkıyor ve ağlayarak kendisini dış dünyaya kısa süreliğine kapıyor. Her ne kadar bu ruh halini uzatmasa da onu bekleyen acımasız dünyada bu yönü ona zarar verir mi diye yer yer endişeleniyorum. Son olarak, Okan’ın ailesi ve çok yakınları dışındaki komşu ve arkadaşlarımızla karşı karşıya geldiğinde onlara karşı ilk etapta iletişim kurmayan yapısı beni üzüyor. Bu konuda geçtiğimiz yaz yazlık komşumuza karşı tavrı benim için adeta bir travma oluşturdu. Hala kendisine merhaba deyip sevgi gösteren bir tanıdığımızı yolda gördüğümüzde Okan’ın kaçan tavrını gördüğümde bize yazlıkta yaşattığı tatsız hatırayı hatırlatıyor.

Her zaman söylerim, birini eleştirmek kolaydır, önemli olan güzel yönleri çıkarıp onları daha da geliştirebilmektir. Yukarıdaki 2 paragrafa bakınca ben de olumsuz yönlere daha çok yoğunlaştığımı ve bu alanda daha uzun yazdığımı görüyorum. Ancak daha hiçbir şey için geç olmadığının ve aslında burada belirttiğim konuların birer gelişim alanı olduğunun da farkındayım. İyi ki Okan bizim oğlumuz diyebiliyorum ya gerisi zaten onun kişisel gelişim ve dönüşüm hikayesi olacak. Bu hikayeye olumlu yönde katkılar sağlayacak olan da ailesi ve öğretmeni olarak bizler olacağız. Hani bu aralar sıklıkla sosyal medyada dönen bir söz var ya: insan birlikte vakit geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır diye, işte o 5 kişinin 3’ü zaten anne, baba ve öğretmeni. O halde ona güzel nitelikler katmakta bizim görevimiz. Birlikte çok daha iyiye…



Volkan YORULMAZ

Okan’ın Babası

2 Aralık 2018 Pazar

Nasıl Bağımsız Denetçi Oldum?



2018 yılında teknik bilgimi geliştirmek gibi bir hedefim olduğu için kariyer hedeflerimle paralel olduğunu düşündüğüm bağımsız denetçilik sınavlarına girip bağımsız denetçi ünvanını almak için yola koyuldum. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (KGK) tarafından yılda iki kez düzenlenen sınav, Mayıs ve Kasım aylarında Ankara’da ve İzmir’de gerçekleşiyor.

2010 yılında nasıl Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir (SMMM) olduğumu anlattığım blog içeriğim onbinlerce insan tarafından okunduğu için bağımsız denetçi olmayı düşünen kişiler için faydalı olacağını umarak süreci baştan sona paylaşmak istedim. Bu arada nasıl SMMM olduğumu merak edenler buradan buyursun:


Yukarıda da belirttiğim gibi 2018 yılında teknik bilgimi geliştirmek için yeni bir şeyler yapmak gibi bir hedefim vardı ve bu hedefi gerçekleştirmek için de yine Finans alanında bir şeyler çalışmak istiyordum. Kafamda bu düşünceler dolaşırken aylardan Mart ayı olmuştu ve ben transfer fiyatlandırması, ilişkili taraf işlemleri gibi konularla boğuştuğum, hafta sonlarımda bile ailemden uzak kalıp ofiste çalışmak durumunda kaldığım yoğun bir dönem geçiriyordum. Tam bu dönemde SMMM Yeterlilik sınavı için eşimin kuzeni İzmir’e gelmişti ve onunla sınav sonrasındaki hedefleri hakkında konuşurken konu KGK tarafından verilen bağımsız denetçilik yetkisine gelmişti. O konuşmanın ardından yeni hedefimi belirlemiştim.

Nedir bu “bağımsız denetçilik” bir de senden dinleyelim Volkan derseniz genel hatlarıyla şöyle açıklayabilirim:

SMMM ruhsatına sahipseniz, en az 3 yıl denetim tecrübeniz ya da 15 yıllık mesleki tecrübeniz varsa, KGK’nın düzenlediği sınavlardan “Muhasebe Standartları”, “Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim” ve “Denetim” sınavlarına girip 70 ortalamayı tutturabilirseniz “bağımsız denetçi” ünvanını alabilirsiniz. Tabi bu yazdıklarım dışında da yeterlilik için ek bazı şartlar da var, şartlardan oluşan uzun listeye KGK websitesinden erişebilirsiniz. Yeri gelmişken söyleyeyim, sınavlar test ve her biri 40 sorudan oluşuyor. Hesap makinesi kullanmak serbest.

O yoğun geçen Mart ayında KGK websitesine girip yetkilendirme için şartları sağlayıp sağlamadığımı araştırırken duyurularda Mayıs sınavı için başvuruların o hafta sona ereceğini gördüm. Eşimle konuşup zaten yoğun bir tempoda çalıştığımı, nisan sonu gibi transfer fiyatlandırması ile ilgili çalışmalarımın kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesiyle biraz hafifleyeceğini düşünüp sınava kaydolmaya karar verdim. Her bir sınav için giriş ücreti 150 TL’idi, üç sınav için 450TL’lik ücreti KGK websitesi üzerinden ödeyip hemen sınav tarihi için Ankara’ya sabah ilk uçak ile gidip öğleden sonra dönecek şekilde uçak biletlerimi satın aldım.

Yukarıda bahsettiğim gibi 3 sınava girecektim ama Muhasebe Standartları sınavı Türkiye Muhasebe Standartları, yıllık ve konsolide finansal tabloların hazırlanmasına ilişkin mevzuatta yer alan düzenlemeler ve standartları içeriyordu, yani oldukça kapsamlıydı ve içinde bulunduğum kısıtlı sürede ancak standartları okuyabilirdim. Aynı şekilde Denetim de Türkiye Denetim Standartları, mesleki etik kuralları, bağımsızlık, risk yönetimi, iç kontrol ve denetimle ilgili diğer mevzuatı kapsıyordu ve burada da okunacak konular oldukça detaylıydı. Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim ise üniversiteden beri kullanmadığım bilgilerimi tazelemem gereken bir alandı. Çevremde KGK sınavlarına giren arkadaşlarım olmadığı gibi internetteki forumlarda da bu yetkilendirme sınavı ile ilgili güncel paylaşımlar çok kısıtlıydı. Hal böyle olunca ben de kendi stratejimi belirledim ve Deha Yayınları’nın KGK için hazırladığı soru bankasını satın aldım. Bir de üzerine çıkmış soruları indirdim. Kısıtlı sürede bol bol soru çözerek sınava hazırlanmayı tercih ettim. Bu arada sınavdan önceki hafta şirketle Bodrum’daki Titanic Otel’e toplantıya gittiğimizde her arayı fırsat olarak görüp odada, yolda soru çözdüğüm için çevreme biraz asosyal bir izlenim bile vermiş olabilirim.

Sayılı gün hemen geçti ve sınav sabahı 3‘te kalkıp 4’te Havaş’a binip 5 gibi İzmir Atatürk Havalimanı’nda Ankara uçuşu için beklerken bile son sınavda çıkan soruların üzerinden geçiyordum. Ankara’ya indiğimde buz gibi havasıyla beni Üniversite yıllarıma götürdüğü gibi üzerimdekilerin İzmir şartlarına göre olması sebebiyle öyle bir üşüttü ki kendime neden daha kalın bir şeyler giymediğim için oldukça kızdım. Neyse ki sınava gireceğim Gelir İdaresi Başkanlığı Eğitim Merkezi’ne erken gidip ısınabileceğim bir kafe buldum ve cebimdeki naneli Olips sayesinde hasta olmadan sınava girdim. Sınavın başlamasıyla birlikte sınav için seçtiğim stratejinin yani sadece soru çözerek hazırlanmanın maalesef başarısız olduğunu gördüm. Şöyle ki, kitapçık Muhasebe Standartları soruları ile başlıyordu ve ilk 10 soru içerisinde 3 soru BOBİ FRS ile ilgiliydi, BOBİ FRS 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlayacağı için bu konuda daha önce hiç soru gelmemişti. Buna benzer standartlardaki güncellemelerden gelen sorular hem Denetim hem de Muhasebe Standartlarında oldukça fazlaydı. Geçmiş yıllarda çıkan soruları ya da benzer soruları cevaplasam da bu sorular daha sınav bitmeden sonucun çok da parlak olmayacağını bana hissettirdi. Bununla beraber, üniversitede, özellikle Sabancı Üniversitesi’nde finans alanında yaptığım MBA iyi bir temel oluşturmuş olmalıydı ki Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim sınavı sorunsuz geçmişti. Sınavdan çıktığımda aldığım dersler şöyleydi:

-      Bu sınavda başarılı olmak için geçmiş yıl sorularını çözmek tek başına yetmez, illa ki standartları okuyup genel bir hakimiyet sağlamak lazım.

-      Sınava aynı gün gelmek için gece yarısı denebilecek bir saatte kalkmak böyle bir sınava yorgun girmeye sebep oluyor, ondan bir gün önce şehirde olmak gerek.

-      Metinler oldukça uzun ve bu durum insana soruları okurken çok zaman kaybettiriyor, evde soru çözerken hiç vakit tutmadığım için sınavda zamana karşı yarışmak son bölümde (Denetim) soruları tam anlamadan boş bırakmamak için hızlıca okuyup cevaplamama sebep oldu. Evde sınav çözerken mutlaka süre tutmak ve hızlanmak gerek.

Sınavdan iki hafta sonra sonuçlar KGK tarafından duyuruldu ve beklediğim gibi Muhasebe Standartları ve Denetim sınavlarında soruların yarısından fazlasını doğru yapsam da yeterli puanı tutturamamıştım. Ama güzel haber Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim dersinden gelmişti, 88 almıştım. Bu sayede bir sonraki sınavda başarılı olmak için derslerin birinden 60 diğerinden 62 almam yetecekti. (3 ders için ortalama 70 olması için toplam 210 puan gerekiyor, elde var 88, geriye 122 puan kalıyor, geçme notu 60, o halde 60 ve 62 yeterli).

Kasım sınavı için tecrübem ve umudum vardı. Farklı bir departman ve farklı bir ülke tecrübeleriyle yine dolu dolu geçen bir dönem geçirsem de Kasım’daki sınava bence doğru metodoloji ile çalıştım. Önce güncel standartları KGK websitesinden indirdim. Sonra bunların önemli bölümlerinden kendim için notları çıkardım. Standartları bilmeyenler için şunu söyleyebilirim, yabancı dilden çeviri olduğu için gündelik dilimizden uzak ve anlaması çok kolay değil. Ama bir kere bu yola girmiştim ve geri vites yapacak bir durumda değildim. Not alarak çalışmayı kendim için daha motive edici bir hale getirmek için ise güzel bir fikrim vardı: öyle notlar çıkaracaktım ki benden sonra da bu sınavlara girecek kişiler bu notları alıp sınavda başarılı olabilecekti. Motivasyonum kısaca şöyleydi: çıkardığım notları ebook haline getirip Google Play Kitaplar üzerinden herkesin kullanımına ücretsiz bir şekilde açacaktım. Bu fikir beni not çıkarırken ayrı bir heyecanlandırıyordu ve yer yer sıkıcı bir işi daha ulvi hale getiriyordu.

Sınava hazırlandığım dönemde vitesi artırmam gereken Eylül-Ekim aylarında iş sebebiyle 4 haftalığına Romanya’daydım. Burada bulunduğum dönemde döviz kurunun TL’ye göre oldukça yüksek olmasının da etkisiyle çok fazla gezilebilecek bir durum olmaması sebebiyle hafta sonları sık sık farklı Starbuck’s’lara (marka takıntım yok sadece gurbette bana daha güvenilir ve konforlu geldiği için burayı seçtim) kaçıp not çıkarmaya, sabahları erken kalkıp standart okumaya çalıştım. Ekim ortasından itibaren Türkiye’ye döndüğümde sabahları 60 kilometre ötedeki iş yerime gitmek için kullandığım serviste pdf dosyalarından standartları okuyup özet çıkarma işini tamamladım. Ardından yine çıkmış soruları çözmeye başladım. Bu kez hem zaman tuttum, hem de hata yaptığım her soruyla ilgili sınav sonrasında tekrar standarda gidip ilgili bölümle ilgili yeniden not aldım. Böylece notlarımı da daha geniş ve nitelikli bir hale de getirebiliyordum. Yeri geldi iş yerinden mesai servisi ile çıkıp çalıştım, yeri geldi arabamı servise götürdüğümde bekleme salonunda soru çözdüm. Hatta sınavdan önceki son Cuma evde çalışırım diye izin almama rağmen oğlumun da hafif bir hastalık durumu sebebiyle evden kaçıp annemde çalıştım.

11 Kasım 2018 Pazar günkü sınav için bu kez Cumartesi öğlen İzmir’den çıktım ve akşamüstü Ankara’da oldum. Tandoğan’da mütevazi bir otelde yer ayırtmıştım, önce otele yerleştim, sonra da eski günlerdeki gibi Tandoğan Orduevi’nde akşam yemeği yedim. Takvimlerin 10 Kasım’ı göstermesi ve Anıtkabir’e çok yakında olmam sebebiyle coşkulu kalabalığın içinde yürüyüş yaptıktan sonra son tekrarlarımı kendi çıkardığım notları okuyarak yaptım ve ertesi gün sınava gittim.

Sınava Atatürk Anadolu Lisesi’nde girdim. 10’da başlayan sınav için 9’da oradaydım. Sınava girecek insanların yanlarında dolaşırken çoğunun dershanede aldıkları notlardan ve hocalarının son hatırlatmalarından bahsediyor olması ya da şirket aracı olduğunu tahmin ettiğim lüks araçlarla gelmesi acaba bu sınav için yeterli miyim diye şöyle bir kendime sormama sebep olsa da başarılı olacağıma inancım tamdı.

Sınıfa girip de sayfalarını kontrol etmemiz için sınav kitapçığını elime alıp yavaş yavaş sayfaları çevirirken bir yandan da sorulara göz ucuyla baktım ve çoğunun çalıştığım konulardan oluştuğunu görmek özgüvenimi tazelememe sebep oldu. Evde yaptığım testlerde denetim sorularını daha hızlı çözdüğümü görmem sebebiyle sınava önce denetimle başladım ve ardından daha çok vakit kalması için muhasebe standartları sorularına geçtim. Sınavlarda zamanı yetiştiremeyecek olan adaylar ek bir ders ücreti (örneğin Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim) daha yatırarak ekstra süreye sahip olabilirler ancak ben böyle bir maliyete katlanmaya gerek görmedim. Zamanı iyi kullanıp, tereddütte kaldığım için yanına işaret koyduğum sorulara da geri dönme vakti buldum. Bu arada 40 sorudan oluşan sınavlarda her bir şıktan 8’er tane cevap var, yani 8 A, 8 B, 8 C, 8 D ve 8 E. Sınavın sonunda vaktiniz kalırsa bu kontrolü de yapabilirsiniz. Kontrollerimden sonra kalan zamanda bu şekilde de bir gözden geçirme fırsatı buldum.

Sınav bittiğinde bu işin bu kez bittiğini biliyordum. Sınavdan iki gün sonra KGK websitesinde soruların yanıtları açıklandı. Hepsini değil ama genelini şöyle bir kontrol ettim, doğrularımın sınavda başarılı olacak kadar olduğunu görünce de devamını getirmedim ve resmi sonuçların açıklanmasını bekledim. Şükürler olsun ki, sınavdan sonraki üçüncü haftanın Cuma günü mesai bittikten sonra KGK websitesindeki duyuru ile açıklanan sonuçlarda başarılı olduğumu gördüm.

Peki bu sınavlara girmek ve sınavlar sonucunda başarılı olmak bana ne sağladı:

Her şeyden önce ben çalıştığım şirketin Finans departmanında görevliyim ve sınava dair konular bugünkü iş tanımımda direk olarak bulunmasa da ileride olabilir. Bu sınava hazırlanırken öğrendiklerim ve tazelediklerim yarın işime yarayacaktır. Bununla beraber bir şeyleri bildiğini söylemekle bildiğini belgelendirebilmek arasında fark vardır. Saygınlığı olan bir kurum tarafından yetkilendirilmek, bu farkı ortaya koymak açısından önemlidir. Ayrıca konulan hedeflere ulaşmak insana ayrı bir tatmin sağlar. Ben Mayıs ve Kasım ayından girdiğim bu sınavlar ve sınavlar öncesi yaptığım çalışmalarla hedefim olan teknik bilgimi geliştirme konusunda bir başarı elde etmiş olmanın hazzını da yaşıyorum. Çalıştığım şirket bir dönüşüm yaşıyor ve bizden beklenen özelliklerden biri de anlam yaratmak. Anlam yaratan kişilerin özelliklerine baktığımızda da profesyonel gelişimlerine yatırım yapan kişiler olduğunu görüyoruz. İşte bu noktada da hedefime ulaşmış olmak bir yandan da bu nitelikle örtüşüyor. Tüm bunlara ek olarak, şu an Google Play Kitaplar’da hem muhasebe standartları hem de denetim konusunda hazırladığım notlar bu konulara ilgili duyan herkesin erişimime ücretsiz bir şekilde açık. İşte bu da bana manevi bir haz sağlıyor.

Dilerseniz “Sınav Kazandıran Muhasebe Standartları Notları” ve “Sınav Kazandıran Denetim Notları” diye adlandırdığım kitaplarımı Google Play’den bu isimlerle ya da direk “Volkan Yorulmaz” diye aratarak bulabilirsiniz. Hatta bu kitapları okuduktan sonra GoodReads kullanıyorsanız buradan da kitaplarımı okuduğunuzu belirtebilir, yorumlarınızı diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.

Google Play Kitaplar’dan kitaplarıma erişmek için:


Goodreads’ten kitaplarıma ve onlarla ilgili yorumlara ulaşmak için:


Nasıl “Bağımsız Denetçi” olduğumu anlattığım bu içerik “Nasıl SMMM Oldum?” konulu içeriğim kadar popüler olur mu, onun kadar çok paylaşılıp yorum alır mı bilmiyorum ama dileyen herkes bana yorum ya da mail ile ulaşabilir ve süreçle ilgili merak ettiklerini sorabilir. İşte benim bağımsız denetçi olma hikayem böyle… Yeri gelmişken bu konuda beni arayarak mesaj atarak tebrik eden herkese bir kez de buradan teşekkürlerimi sunarım. Tabi ben de sevgili eşime ve oğluma teşekkürlerimi sunarım, sınava çalıştığım dönemde onları istemeden de olsa ihmal ettim. Neyse ki bu sürecin ve çabaların sonu mutlu bitti. 

Mutlu Son: Sınav Sonuç Belgesi
Romanya'da Starbuck's'ta Çalışmayı Tercih Ettiğim Günlerden Hatıra Tweetler
Ankara'ya Uçmadan Önce Kendi Notlarımdan Son Tekrarlar

11 Kasım 2018 - Ankara Atatürk Anadolu Lisesi 

Dileyen Herkes Sınav Kazandıran Notlarıma Ücretsiz Erişebilir
Goodreads adlı sanal kitaplık aracılığıyla da kitaplarıma erişebilir, hatta okuduklarınız arasına ekleyip yorumlar paylaşabilirsiniz.

Google adsense

Analytics