Cartel'den tanıdığımız Erci-E'nin bir şarkısında "bakış açında daralma var galiba" diye bir soru geçer. Hepimiz arasıra, bazılarımız sıklıkla bu daralmayı yaşar olaylara yaklaşırken.
Bu aralar Linkedin'de sıklıkla paylaşıldığı için karşıma çıkan bir örnek var, yine bakış açısındaki farklılıklar ve büyük düşünme ile ilgili. Kimin neden farklı yerlere geldiğini anlamamız için faydalı diye düşünüyorum:
Gazeteci sorar "BMW almak için ne kadar çalışmanız gerekir?"
Doktor: Bir BMW almak için 6-8 ay çalışmam gerekiyor.
Mühendis: 1-2 sene çalışmam şart.
Muhasebeci : 2-3 sene çalışmam lazım en az.
Sıra Amazon'un sahibi ve dünyanın en zengin adamı Jeff Bezos'a gelmiş.
Jeff Bezos: Benim düşünceme göre BMW almak için en az 5 sene çalışmam şart.
Gazeteci sorar: Neden bu kadar uzun bir süre Bay Bezos?
Jeff Bezos cevap verir: Kolay değil, BMW büyük bir şirket.
Unutmayın, bakış açısı her zaman fark yaratır.
Hayat bisiklete binmek gibidir; pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz.
25 Kasım 2019 Pazartesi
24 Kasım 2019 Pazar
Dijital Hizmetler Vergisini Çizerek Anlattım
Anlatmak istediklerinizi kendiniz çizerseniz hem siz konuya daha hakim olursunuz hem de karşı tarafa mesajınızı daha etkili verirmişsiniz. Bunu ben değil geçtiğimiz hafta Otto Beisheim School of Management'tan aldığım "Visual Thinking for Business" eğitimini veren hocamız söyledi. Ben de bu haftasonu bu deneyimlemek için yukarıdaki çizimleri yapıp dijital hizmetlerin vergilendirilmesini en basit haliyle anlatmaya çalıştım. Yaptığım çizimlerden oluşan yalnızca bir dakikalık bu video ile hap şeklinde bir mevzuat bilgilendirmesi yapmaya gayret ettim. Umarım beğenirsiniz, yani çizimi olmasa da yöntermi :)
Etiketler: seçim , tercih
Amazon,
çizerek anlatma,
digital services tax,
dijital hizmetler vergisi,
dijital vergi,
eBay,
facebook,
iversity,
Otto Beisheim School of Management,
sketch,
vergi,
visual thinking for business,
volkan yorulmaz
14 Kasım 2019 Perşembe
Duygusal Dayanıklılık Üzerine
Zor geçen bir mesai gününün ardından eve giderken düşmüş omuzlarınızın hemen üstünde, beyninizden geçen o negatif düşüncelerin içinde duygusal olarak çökmüş olduğunuzu hiç hissettiniz mi? Yoksa daha dün mü bu moddaydınız? Yoksa sıklıkla mı bu moda giriyorsunuz? Ya da hiç böyle şeyler yaşamıyorsanız, sizi bu avantaja sahip olmaya iten şartlar nedir?
Acar Baltaş "Duygusal Dayanıklılık" başlıklı bir makale ile bu konuda çıkardığı izlenimlerini paylaşmış. Ben de düşünce ve deneyimlerine çok değer verdiğim Acar Bey'in paylaştığı içerikten altını çizdiğim satırları buraya taşımak istedim. Belki omuzlarınızın düşmesine, başınızın ağrımasına, kendinizi bitik hissetmenize engel olacak bir dönüşümün ilk adımı olur.
Güçlü kişilikler gerçek savaşları, bir satranç oyunu gibi görür. Oysa birçok kişi, bir satranç oyunu gerçek bir savaş gibi algılanmaktadır.
Duygusal dayanıklılık veya yılmazlık ancak kişi sınandıkça, zorlandıkça ve konfor alanının dışına çıktıkça gelişen bir özellik. Bazı insanların buna doğuştan hazırlıklı olduğunu söyleyen araştırmacılar olmuş ancak bu özellik önemli ölçüde hayat içinde gelişiyor. Bunun en somut örneği çok dezavantajlı ortamlardan geldikleri halde, yaşadıkları güçlüklere takılmayıp mücadele sürecinde birçok yetkinlik kazanarak hem hayatını zenginleştiren hem de başarılı olan insanların varlığıdır.
Kendimize sormamız gereken soru “İçinde bulunduğum durumun gerçeklerini tam anlamıyla anlıyor ve bunun doğurabileceği sonuçları kabulleniyor muyum?” “Düşündüğüm çözüm ‘ya olmazsa’ yedek planım ne?”
Gerçekleri görmek ve ders çıkartmak birbirleriyle yakından ilişkilidir. Duygusal dayanıklılığı yüksek insanlar çektikleri sıkıntıları aşıp, karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden geldikleri yolculukta yeni beceriler kazanır ve potansiyellerinin farkında olmadıkları yönlerini keşfederler. Böylece hem şimdiki zamanı hem de geleceğe doğru kurdukları sağlam köprü ilerideki engelleri karşılarken onlara güç ve yeterlilik duygusu verir.
Güçlü bir değer sistemi, olayları yorumlamak ve harekete geçmek için pusula görevi görür.
Duygusal esnekliğin ana dayanağı olumlu tutumdur. Olumlu tutum bir anlamda elde olanlarla yeni bir şey üretme becerisidir. Olumlu tutum, kişinin zihinsel ve duygusal enerjisini olmuş olana değil, olacak olana odaklamasını sağlar. Bu düşünce biçimini refleks haline getirenler en zor durumlarda bile zihinlerini yeni ve farklı çözümler üretmeye odaklarlar.
Gençlerin çocukluklarından başlayarak koruyucu bir aile ortamında yetişmiş olmak, duygusal dayanıklılık ve özyeterlilik geliştirmek konusunda en büyük engeldir. Ev işi yaparak ailenin refahına değil hayatına ortak olmak, yaz tatillerinde çalışmak, öğrenci kulüplerinde görev almak, sivil toplum kuruluşlarında çalışmak, düzenli ve sportif bir etkinlik içinde bulunmak, duygusal dayanıklılık geliştirmek için imkan sunar.
Duygusal esnekliğe sahip kişiler zor durumlarda umutsuzluğa kapılmaz, şikayet etmez, yaşanan zorluklardan bir anlam çıkartmaya çalışır, çözüm üretir ve yaşanan olumsuzlukları gelişme yolunda bir fırsat olarak görür. Bunun sonucunda da daha sonra karşılaştıkları zorluklar için öz yeterlilik geliştirirler.
Acar Baltaş "Duygusal Dayanıklılık" başlıklı bir makale ile bu konuda çıkardığı izlenimlerini paylaşmış. Ben de düşünce ve deneyimlerine çok değer verdiğim Acar Bey'in paylaştığı içerikten altını çizdiğim satırları buraya taşımak istedim. Belki omuzlarınızın düşmesine, başınızın ağrımasına, kendinizi bitik hissetmenize engel olacak bir dönüşümün ilk adımı olur.
Güçlü kişilikler gerçek savaşları, bir satranç oyunu gibi görür. Oysa birçok kişi, bir satranç oyunu gerçek bir savaş gibi algılanmaktadır.
Duygusal dayanıklılık veya yılmazlık ancak kişi sınandıkça, zorlandıkça ve konfor alanının dışına çıktıkça gelişen bir özellik. Bazı insanların buna doğuştan hazırlıklı olduğunu söyleyen araştırmacılar olmuş ancak bu özellik önemli ölçüde hayat içinde gelişiyor. Bunun en somut örneği çok dezavantajlı ortamlardan geldikleri halde, yaşadıkları güçlüklere takılmayıp mücadele sürecinde birçok yetkinlik kazanarak hem hayatını zenginleştiren hem de başarılı olan insanların varlığıdır.
Kendimize sormamız gereken soru “İçinde bulunduğum durumun gerçeklerini tam anlamıyla anlıyor ve bunun doğurabileceği sonuçları kabulleniyor muyum?” “Düşündüğüm çözüm ‘ya olmazsa’ yedek planım ne?”
Gerçekleri görmek ve ders çıkartmak birbirleriyle yakından ilişkilidir. Duygusal dayanıklılığı yüksek insanlar çektikleri sıkıntıları aşıp, karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden geldikleri yolculukta yeni beceriler kazanır ve potansiyellerinin farkında olmadıkları yönlerini keşfederler. Böylece hem şimdiki zamanı hem de geleceğe doğru kurdukları sağlam köprü ilerideki engelleri karşılarken onlara güç ve yeterlilik duygusu verir.
Güçlü bir değer sistemi, olayları yorumlamak ve harekete geçmek için pusula görevi görür.
Duygusal esnekliğin ana dayanağı olumlu tutumdur. Olumlu tutum bir anlamda elde olanlarla yeni bir şey üretme becerisidir. Olumlu tutum, kişinin zihinsel ve duygusal enerjisini olmuş olana değil, olacak olana odaklamasını sağlar. Bu düşünce biçimini refleks haline getirenler en zor durumlarda bile zihinlerini yeni ve farklı çözümler üretmeye odaklarlar.
Gençlerin çocukluklarından başlayarak koruyucu bir aile ortamında yetişmiş olmak, duygusal dayanıklılık ve özyeterlilik geliştirmek konusunda en büyük engeldir. Ev işi yaparak ailenin refahına değil hayatına ortak olmak, yaz tatillerinde çalışmak, öğrenci kulüplerinde görev almak, sivil toplum kuruluşlarında çalışmak, düzenli ve sportif bir etkinlik içinde bulunmak, duygusal dayanıklılık geliştirmek için imkan sunar.
Duygusal esnekliğe sahip kişiler zor durumlarda umutsuzluğa kapılmaz, şikayet etmez, yaşanan zorluklardan bir anlam çıkartmaya çalışır, çözüm üretir ve yaşanan olumsuzlukları gelişme yolunda bir fırsat olarak görür. Bunun sonucunda da daha sonra karşılaştıkları zorluklar için öz yeterlilik geliştirirler.
2 Kasım 2019 Cumartesi
Nasıl Bağımsız Denetçi Oldum? - KGK Bağımsız Denetçilik Sınavı Hakkında
2018 yılı Kasım ayında Kamu
Gözetimi Kurumu tarafından yapılan sınavda başarılı olup denetçi olmak için
gerekli belgeleri sağladıktan sonra “Bağımsız Denetçi” ünvanını aldım. Sizlerle
daha önce nasıl Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir olduğumu anlattığım videomu
paylaştığımda bu konuda yazdığım içeriğin yüksek okunma sayısından
bahsetmiştim. Henüz 1 yıl bile olmadan hem blog’umda hem de Medium’da benzer
bir okunma trendi yakalayan ve bana yine sıklıkla soru gelen bağımsız
denetçilik hakkında bir video içerik hazırlamanın bu yolculukla ilgili
detayları merak edip biraz da motive olmaya ihtiyacı olanlara faydalı olacağını
düşündüm. Bu yolculuğa çıkarken çevremde KGK sınavlarına giren arkadaşlarım
olmadığı gibi internetteki forumlarda da bu yetkilendirme sınavı ile ilgili
güncel paylaşımlar çok kısıtlıydı. Bu eksikliği çekmiş biri olarak umarım bu
video size ve yine sizin paylaşımlarınız sayesinde ilgili diğer kişilere ulaşır
ve onlara fayda sağlar.
Önce kendi hikayemle başlayayım…
2010 yılında SMMM ruhsatını aldığım dönemde PwC adlı çok uluslu bağımsız
denetim kuruluşunda vergi departmanında çalışıyordum. Ardından General Motors
Türkiye’de çalıştım ve 2013 yılından beri de Philip Morris’te görev
yapmaktayım. Çok uluslu firmalarda çalışanların iyi bildiği bir süreç vardır;
yıllık performans değerlendirme süreçleri ve bu süreçlerde çalışanlara verilen
gelişim hedefleri. 2018 yılında teknik konularda kendimi geliştirme hedefim
doğrultusunda yaptığım araştırmalar sonucunda KGK Bağımsız Denetçilik sınavını
gözüme kestirdim. 2018 yılı Mart ayıydı, transfer fiyatlandırması raporu,
ilişkili taraf işlemleri gibi konularla boğuştuğum, hafta sonlarım da bile
ailemden uzak kalıp ofiste çalışmak durumunda kaldığım yoğun bir dönem
geçiriyordum. Finans alanında nasıl gelişim sağlarım derken KGK websitesine
girip yetkilendirme için şartları sağlayıp sağlamadığımı araştırırken
duyurularda Mayıs sınavı için başvuruların o hafta sona ereceğini gördüm. Zaten
yoğun bir tempoda çalıştığım, nisan sonu gibi transfer fiyatlandırması ile
ilgili çalışmalarımın kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesiyle biraz
hafifleyeceğini öngördüğüm bu dönemde sınava kaydolmaya karar verdim. Her bir
sınav için giriş ücreti 150 TL’idi, üç sınav için 450TL’lik ücreti KGK
websitesi üzerinden ödeyip hemen sınav tarihi için Ankara’ya sabah ilk uçak ile
gidip öğleden sonra dönecek şekilde uçak biletlerimi satın aldım.
Yeri gelmişken sınav tarihi ve
yeri hakkında bilgi vereyim: KGK Bağımsız Denetçilik Sınavları yılda iki kez,
genellikle Mayıs ve Kasım aylarında İstanbul ve İzmir’de düzenleniyor.
Sınav giriş ücreti ve uçak
biletleri hazırdı ancak sınavda başarılı olmam durumunda Bağımsız Denetçi
ünvanını almaya hak kazanma ile ilgili şartları sağlayıp sağlamadığım konusunda
kafam biraz karışıktı. Kafamı karıştıran konu “Uygulamalı Mesleki Eğitim” ile
ilgili şarttı. Maddede denetçi olmak isteyenlerin en az 3 yıl süreyle, finansal
tablo denetimi dahil olmak üzere mesleki konularda denetçi yanında ya da
denetim kuruluşunda uygulamalı eğitim almalarının şart olduğu belirtilmiştir.
PwC’de kağıt üzerinde tam 3 yılı doldurmamıştım ama yine de belgeyi alabilmemi
sağlayan bir istisna vardı. Bu istisna en az on beş yıllık mesleki tecrübeye
sahip olanların uygulamalı mesleki eğitim şartı aranmaksızın bağımsız denetçi
olabilecekleri hükmüydü.
Buna göre;
3568 Kanun hükümlerine göre
fiilen staj yapmak suretiyle meslek mensubu olunmuş ise mesleki tecrübe
süresinin hesabında başlangıç tarihi olarak staja fiilen başlama tarihi esas
alınır.
3568 sayılı Kanunun 6’ncı
maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen stajdan sayılan hizmetlerde geçen
sürelerin stajdan saydırılması suretiyle meslek mensubu olunmuş ise mesleki
tecrübe süresinin hesabında başlangıç tarihi olarak stajdan sayılan hizmete
başlama tarihi esas alınır.
Staj başlama tarihinden itibaren
3568 sayılı Kanun kapsamındaki mesleki faaliyetlerde geçirilen süreler 15
yıllık sürenin hesabında dikkate alınır.
15 yıllık sürenin hesabında kamu
kurum ve kuruluşlarında geçirilen süreler hariç olmak üzere, bir yıldan fazla
süreyle bu faaliyetlere ara verilmesi durumunda ara verilen fazla süreler
dikkate alınmaz.
15 yıllık sürenin hesabında 4
yılı aşmamak üzere yukarıda saydığımız bölümlerdeki lisans ve lisansüstü
eğitimde geçen süreler mesleki tecrübe süresine ilave edilir.
Kurumu aradım, durumumu ve
tecrübelerimi paylaştım, telefondaki görevli son derece iyi niyetli ve yardımcı
bir şekilde nihai kararın tevsik edici belgelerin iletilmesi ile verileceğini
ancak bahsettiğim şartlarla 15 yıllık mesleki tecrübeyi 2018 yılında
tamamlayacağım için sınavda başarılı olmam şartı ile bağımsız denetçi
olabileceğimi söyledi. Bunu duyunca kafam da rahatladı ve hedefe konsantre
olmaya başladım. Hemen merak edenler için açıklayayım, 15 yıllık iş tecrübem
yoktu, ancak 15 yıllık mesleki tecrübenin hesabında lisans ve yüksek lisansta
geçen süreler de dikkate alındığı için bu süreyi doldurabiliyordum.
Demek ki neymiş? Sınava, başvuru
süresi içerisinde müracaat eden ve sınav ücretini yine başvuru esnasında kredi
kartından on-line olarak ödeyen kişiler girebilirmiş. Ancak Bağımsız Denetçi
Belgesi için sadece sınavı kazanmak yeterli değilmiş. Ayrıca adayların diğer
şartları da taşımaları gerekirmiş. Bu şartları bulup okuyabilirsiniz uzun
uzadıya ilgili maddeyi (Bağımsız Denetim Yönetmeliği 14. Madde) paylaşmak
yerine bu maddedeki en önemli unsurları şöyle özetleyebilirim:
Hukuk, iktisat, maliye, işletme,
muhasebe, bankacılık, kamu yönetimi ve siyasal bilgiler dallarında eğitim veren
fakülte ve yüksekokullardan veya denkliği Yükseköğretim Kurulunca tasdik
edilmiş yabancı yükseköğretim kurumlarından en az lisans seviyesinde mezun
olanlar veya diğer öğretim dallarından lisans seviyesinde mezun olmakla beraber
bu fıkrada belirtilen bilim dallarından lisansüstü seviyesinde diploma almış
olmak.
Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlerin 4 konudan Yeminli Mali Müşavirlerin de 3 konudan sınava girmesi,
bağımsız denetçi olabilmeleri için yeterlidir. Eğer Sermaye piyasası,
bankacılık, sigortacılık ve özel emeklilik alanlarında denetim faaliyetinde
bulunmayacaksanız bu sınava girmenize gerek olmadığından sınav sayıları
SMMM’ler için 3e, YMM’ler için 2 ye iner. Muhasebe Standartları, Kurumsal
Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim ile Denetim bir SMMM’nin bağımsız denetçi
olması için geçmesi gereken sınavlardır. YMM’lerin ise Kurumsal Yönetim
İlkeleri ve Finansal Yönetim sınavına da girmesine gerek yoktur.
Hikayemle devam edecek olursam,
Mart ayında sınavlara kaydımı oldum ve çalışmaya başladım. İşim şehir dışında
olduğu için her gün yaklaşık 2 saatim yolda geçiyor. Bu süreyi bilgisayarıma
indirdiğim muhasebe standartları ve denetim standartları ile kurumsal yönetim
ilkeleri ile ilgili ders notlarını okuyarak geçirdim. Bir de Deha Yayınları’nın
soru bankasını sipariş ettim. Akşamları ve hafta sonları fırsat buldukça soru
çözdüm. Çıkmış sorularla Deha Yayınlarının kitabını karşılaştırdığımda aslında
Deha’nın soru tipinin çok da sınava uygun olmadığını fark ettim ama ne kadar
çok soru çözersem o kadar gelişirim diye bu kitaptan da çalışmaya devam ettim.
Özellikle son iki haftayı sırf eski soruları çözmekle geçirdim. O dönem şirket
aktivitesi olarak Bodrum’a Titanic Otel’e gitmiştik, ben toplantı aralarında ve
tüm boş vakitlerimde soru çözmeye çalışıyordum çünkü gündelik hayatımda
kullanmadığım pek çok bilgiden sınavda soru çıkacağının farkındaydım.
Zaten yaklaşık 2 aylık bir
hazırlık sürecim vardı ve yoğum tempoda çalıştığım için bu süre hızlıca aktı,
sınav tarihi geldi çattı. Soğuk bir Mayıs sabahı, İzmir’den Ankara’ya ilk
uçakla yolculuk yaptım. Ankara’da alandan inip sınavın yapılacağı Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın Eğitim tesislerine ulaştım. Sınavı bekleyen herkes kapılar
açılmadığı için tesislerin karşısındaki cafe’de bekliyordu. Ben de hem karnımı
doyurdum, hem de son tekrarlarımı yaparken insanları gözlemledim. Pek çok
kişinin kursa gittiğini ellerindeki ders notlarından gördüm. Açıkçası kursa
ayıracak zamanım olmadığı için hiç kursa gitmeyi düşünmemiştim ama o an
psikolojik olarak acaba bu bir dezavantaj mı diye düşünmedim değil. Ancak bugün
sizlere şunu çok daha net söyleyebiliyorum: bu sınavlar için kursa vakit ve
para harcamanıza hiç gerek yok.
Sınava girdiğimde ilk fark
ettiğim şey, evde soru çözmekle sınavda soru çözmek çok farklıydı. Soruların
zorluğundan, bir başka deyişle yeterince konulara hakim olmadığımdan sorular
üzerinde çok fazla düşünmem gerekiyordu ve bu bana zaman kaybettiriyordu. Üç
dersin de sınavını tamamlayıp çıktığımda bir kez daha sınav için Ankara’ya
geleceğimin farkındaydım ama bu sınav sürecinden de almış olmam gereken
dersleri almıştım.
Peki ilk sınavlara girdikten
sonra neyi fark ettim? Öncelikle bu sınava sadece geçmiş yıl sorularından
hazırlanarak başarılı olmayı hayal etmeyin, bu stratejiyle hayalden öteye
gidemezsiniz. Örneğin, Muhasebe Standartları’nda ilk 10 soru içerisinde 3 soru
BOBİ FRS ile ilgiliydi, BOBİ FRS 2018 yılından itibaren uygulanmaya başlayacağı
için bu konuda daha önce hiç soru gelmemişti. Buna benzer standartlardaki
güncellemelerden gelen sorular hem Denetim hem de Muhasebe Standartlarında
oldukça fazlaydı.
İkinci olarak Sınava aynı gün
gelmek için gece yarısı denebilecek bir saatte kalkmak böyle bir sınava yorgun
girmeme sebep olmuştu. Eğer şehir dışından gelip sınava girecekseniz ve artık
20’li yaşlarınızda değilseniz bir gün önceden şehirde olmakta, o gece son
tekrarlarınızı yaptıktan sonra uykunuzu iyi alıp sınava girmekte fayda var.
Son olarak, sınavdaki soruların
metinleri oldukça uzun ve bu durum insana soruları okurken çok zaman
kaybettiriyor. Evde soru çözerken hiç vakit tutmadığım için sınavda zamana
karşı yarışmak son bölümde (Denetim) soruları tam anlamadan boş bırakmamak için
hızlıca okuyup cevaplamama sebep oldu. İşte bu yüzden sınava hazırlanırken çözdüğünüz
soruları mutlaka süre tutarak zamana karşı çözün ve hızlanmaya gayret edin.
Sınavdan iki hafta sonra sonuçlar KGK tarafından duyuruldu ve beklediğim
gibi Muhasebe Standartları ve Denetim sınavlarında soruların yarısından
fazlasını doğru yapsam da yeterli puanı tutturamamıştım. Ama güzel haber
Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim dersinden gelmişti, 88 almıştım.
Bu sayede bir sonraki sınavda başarılı olmak için derslerin birinden 60
diğerinden 62 almam yetecekti. (3 ders için ortalama 70 olması için toplam 210
puan gerekiyor, elde var 88, geriye 122 puan kalıyor, geçme notu 60, o halde 60
ve 62 yeterli).
Kasım
sınavı için tecrübem ve umudum vardı. Farklı bir departman ve farklı bir ülke
tecrübeleriyle yine dolu dolu geçen bir dönem geçirsem de Kasım’daki sınava
bence doğru metodoloji ile çalıştım. Önce güncel standartları KGK websitesinden
indirdim. Sonra bunların önemli bölümlerinden kendim için notları çıkardım.
Standartları bilmeyenler için şunu söyleyebilirim, yabancı dilden çeviri olduğu
için gündelik dilimizden uzak ve anlaması çok kolay değil. Ama bir kere bu yola
girmiştim ve geri vites yapacak bir durumda değildim. Not alarak çalışmayı
kendim için daha motive edici bir hale getirmek için ise güzel bir fikrim
vardı: öyle notlar çıkaracaktım ki benden sonra da bu sınavlara girecek kişiler
bu notları alıp sınavda başarılı olabilecekti. Motivasyonum kısaca şöyleydi:
çıkardığım notları ebook haline getirip Google Play Kitaplar üzerinden herkesin
kullanımına ücretsiz bir şekilde açacaktım. Bu fikir beni not çıkarırken ayrı
bir heyecanlandırıyordu ve yer yer sıkıcı bir işi daha ulvi hale getiriyordu.
Sınava
hazırlandığım dönemde vitesi artırmam gereken Eylül-Ekim aylarında iş sebebiyle
4 haftalığına Romanya’daydım. Burada bulunduğum dönemde döviz kurunun TL’ye
göre oldukça yüksek olmasının da etkisiyle çok fazla gezilebilecek bir durum
olmaması sebebiyle hafta sonları sık sık farklı Starbuck’s’lara (marka takıntım
yok sadece gurbette bana daha güvenilir ve konforlu geldiği için burayı seçtim)
kaçıp not çıkarmaya, sabahları erken kalkıp standart okumaya çalıştım.
Ekim ortasından itibaren Türkiye’ye döndüğümde daha önce bahsettiğim iş
için gidip geldiğim her gün iki saatlik yolculuğum esnasında serviste pdf
dosyalarından standartları okuyup özet çıkarma işini tamamladım. Ardından yine
çıkmış soruları çözmeye başladım. Bu kez hem zaman tuttum, hem de hata yaptığım
her soruyla ilgili sınav sonrasında tekrar standarda gidip o bölümle ilgili
yeniden not aldım. Böylece notlarımı daha geniş ve nitelikli bir hale de
getirebiliyordum. Yeri geldi iş yerinden mesai servisi ile çıkıp çalıştım, yeri
geldi arabamı servise götürdüğümde bekleme salonunda soru çözdüm. Hatta
sınavdan önceki son Cuma evde çalışırım diye izin almama rağmen oğlumun da
hafif bir hastalık durumu sebebiyle evden kaçıp annemde çalıştım.
11 Kasım’daki sınava Atatürk Anadolu Lisesi’nde girdim. Ankara’ya bir gün
önceden gidip Tandoğan’da sakin bir otelde kaldım. Planladığım gibi son
tekrarlarımı akşam yapıp makul bir saatte yattım. Ertesi sabah 10’da başlayan
sınav için 9’da oradaydım.
Sınıfa girip de sayfalarını kontrol etmemiz için sınav kitapçığını elime
alıp yavaş yavaş sayfaları çevirirken bir yandan da sorulara göz ucuyla baktım
ve çoğunun çalıştığım konulardan oluştuğunu görmek özgüvenimi tazelememe sebep
oldu. Evde yaptığım testlerde denetim sorularını daha hızlı çözdüğümü görmem sebebiyle
sınava önce denetimle başladım ve ardından daha çok vakit kalması için muhasebe
standartları sorularına geçtim.
Yeri gelmişken sınavla ilgili sizlere iki tüyo daha vereyim:
Sınavlarda zamanı yetiştiremeyecek olan adaylar ek bir ders ücreti (örneğin
Kurumsal Yönetim İlkeleri ve Finansal Yönetim) daha yatırarak ekstra süreye
sahip olabilirler.
40 sorudan oluşan sınavlarda her bir şıktan 8’er tane cevap var, yani 8 A,
8 B, 8 C, 8 D ve 8 E. Sınavın sonunda vaktiniz kalırsa bu kontrolü de
yapabilirsiniz. Yanıtlarınızı kontrol ettikten sonra kalan zamanda bu şekilde
de bir gözden geçirme yapabilirsiniz.
Sınavdan çıktığımda ilkinin aksine bu işin bu kez bittiğini
biliyordum. Sınavdan sonraki üçüncü haftanın Cuma günü mesai bittikten
sonra KGK websitesindeki duyuru ile açıklanan sonuçlarda başarılı olduğumu
gördüm.
Sonuçların açıklanmasını takiben bağımsız denetçi olmak için gereken
belgeleri KGK websitesinden yükleyip belge ücretini yatırdım ve Bağımsız
Denetçi ünvanını aldım.
Peki
bu sınavlara girmek ve sınavlar sonucunda başarılı olmak bana ne sağladı:
Her
şeyden önce çalıştığım şirketin Finans departmanında görevliyim ve sınava dair
konular bugünkü iş tanımımda direk olarak bulunmasa da ileride olabilir. Bu sınava
hazırlanırken öğrendiklerim ve tazelediklerim yarın işime yarayacaktır. Bununla
beraber bir şeyleri bildiğini söylemekle bildiğini belgelendirebilmek arasında
fark vardır. Saygınlığı olan bir kurum tarafından yetkilendirilmek, bu farkı
ortaya koymak açısından önemlidir. Ayrıca konulan hedeflere ulaşmak insana ayrı
bir tatmin sağlar. Ben Mayıs ve Kasım ayından girdiğim bu sınavlar ve sınavlar
öncesi yaptığım çalışmalarla hedefim olan teknik bilgimi geliştirme konusunda
bir başarı elde etmiş olmanın hazzını da yaşıyorum. Çalıştığım şirket bir
dönüşüm yaşıyor ve bizden beklenen özelliklerden biri de anlam yaratmak. Anlam
yaratan kişilerin özelliklerine baktığımızda da profesyonel gelişimlerine
yatırım yapan kişiler olduğunu görüyoruz. İşte bu noktada da hedefime ulaşmış
olmak bir yandan da bu nitelikle örtüşüyor. Tüm bunlara ek olarak, şu an Google
Play Kitaplar’da hem muhasebe standartları hem de denetim konusunda
hazırladığım notlar bu konulara ilgili duyan herkesin erişimine açık. İşte bu da bana manevi bir haz sağlıyor.
Dilerseniz
“Sınav Kazandıran Muhasebe Standartları Notları” ve “Sınav Kazandıran Denetim Notları”
diye adlandırdığım kitaplarımı Google Play’den bu isimlerle ya da direk “Volkan
Yorulmaz” diye aratarak bulabilirsiniz. Hatta bu kitapları okuduktan sonra
GoodReads kullanıyorsanız buradan da kitaplarımı okuduğunuzu belirtebilir,
yorumlarınızı diğer kullanıcılarla paylaşabilirsiniz.
Google
Play Kitaplar’dan kitaplarıma erişmek için:
İşte benim bağımsız denetçi olma hikayem böyle… Yeri gelmişken bu konuda beni arayarak mesaj atarak tebrik eden herkese bir kez de buradan teşekkürlerimi sunarım. Tabi ben de sevgili eşime ve oğluma teşekkürlerimi sunarım, sınava çalıştığım dönemde onları istemeden de olsa ihmal ettim. Neyse ki bu sürecin ve çabaların sonu mutlu bitti.
Etiketler: seçim , tercih
15 yıl,
3 yıl,
bağımsız denetçi,
bağımsız denetçilik,
bağımsız denetim,
denetim,
google play kitaplar,
kamu gözetim kurumu,
KGK,
muhasebe standartları,
smmm,
uygulamalı mesleki eğitim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)