22 Mayıs 2021 Cumartesi

Unleadership

Geçtiğimiz günlerde (Mayıs 2021) Linkedin’de Sabancı Üniversitesi MBA programından arkadaşım Selen Kars Ünlüoğlu’nun aşağıdaki post’unu görüp “unleadership” kavramıyla ilk kez karşılaştım. Merak edip düzenlenen workshop’a katıldım.



Workshop öncesinde tüm katılımcılara üzerinde düşünmemiz için bazı sorular gönderilmişti. Workshop’tan maksimum seviyede faydalanabilmek, kendimi öncesinde hazırlayabilmek için sorular hakkında düşünüp bir şeyler kaleme aldım.

If you can, take a moment to reflect upon your experiences of leaderly acts over the last year. What have you seen, read or experienced? What actions have you taken? How has this made you and others feel? What happened? 

SPACE TO DELIVER - In the first days of pandemic, our Finance Director showed a great leadership and organized weekly catch-up meetings. In these meetings, she showed care almost to every attendee (around 80 people reporting to her) and she made us feel that our leaders and company is thinking and supporting us in those hard days. She tried to kick off conversation with everyone and she told us the strategies and decisions taken by the management. After these meetings, I was more concentrated and motivated to do my best because I felt that I am precious.

MEANING CREATOR - Over the last year, I had chance to listen to more podcasts and videos. These are mainly the success stories of people; podcast (Nasıl Olunur), youtube (StoryBox) in Turkish. Hearing the real stories of people, learning from mistakes, learning their key take-aways and thinking about these “free trainings” were all having important meanings. I read more books as I have more free time at home and I collected quotes from these books and published them in a separate blog site which I can turn back and re-read when I need some motivation and shared these contents in Linkedin to create synergy among my connections.

Starting from 1st of Jun’20, I promoted to Manager Finance position and this role has much more responsibility and needs more communication with an enlarged network. I read books like “First 90 Days” and worked on what was not working properly in my ex-position and worked on a better version of me.

Currently possibly due to remote-work conditions, I feel like I am working alone and this makes me feel that I need to ask for more global role with more interaction with various people but at the same time I remind myself that I have a comfort zone here in my current role.

I see Selen’s posting in Linkedin for this workshop and “unleadership” which I never heard about before made me interested. As an introvert professional, this jargon makes me feel connected and I wanted to learn more about it.  

19 Mayıs Çarşamba günü tatilimi de bu workshop’a göre ayarlayıp akşamüstü bilgisayar karşısında yerimi aldım ve son bir yıl içerisindeki liderlik konusundaki deneyimlerimizi farklı background’lardan ve tecrübelerden bireylerle değerlendirdim. Ortaya birbirinden değerli görüşler çıktı.


Bakalım önümüzdeki günlerde #unleadership kavramını ne kadar duyacağız? Bu arada workshop arasında çok güzel bir müzik dinledim, unutmamak için buraya yazıyorum:

Lydia - it’s The Rural Assiduity / Frank Poppyseeds Ensemble

Unleadership konusunda Profesör Carol Jarvis'e ulaşmak isteyenler bu mail adresi üzerinden erişebilir:

Carol4.Jarvis@uwe.ac.uk

Unleadership konusunda sosyal media hesapları da mevcut:

LinkedIn: The Unleadership Movement
Twitter: @unleadership_
Instagram: unleadership_

5 Mayıs 2021 Çarşamba

FO-DER için yazdım: Tasarruf Ederek Dünyaya Nasıl Katkıda Bulunursunuz?

Finansal bilincin artırılması için ekosistemin gelişmesine destek olma hedefiyle gönüllü olarak destek verdiğim Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) için kaleme aldığım “Tasarruf ve Ötesi: Tasarruf Ederek Dünyaya Nasıl Katkıda Bulunursunuz?” konulu içerik FODER websitesinde ve sosyal medya hesaplarında yayımlandı.

Tasarruf ederken dünyaya nasıl katkıda bulunursunuz? İşte bu soruya cevap arayarak sadece kendiniz için değil sürdürülebilir bir dünya için de faydalı bir adım atmış olursunuz. Tasarruf ve sürdürülebilirlik üzerine hazırladığım son içerik:

Tasarruf ve Ötesi – Tasarruf Ederek Dünyaya Nasıl Katkıda Bulunursunuz?

Bütçesini bilen bireyler dönemsel olarak gelirlerini ve giderlerini takip ederler. Bütçe yaparken özellikle gider kalemlerini takip etmek, buradaki kalemleri minimize etmeye çalışmak bireylerin bütçesine pozitif yansır. Gider kalemlerini analiz ederken, harcamalardan hangilerinin elimine edilebileceğine veya azaltılabileceğine kafa yormak gerekir. Bu analizi yaparken sabit ödemelerinizi gözden geçirmek iyi bir başlangıç noktasıdır. Bu noktada faturalarınıza ve kredi kartınıza yansıyan harcamalara bakmanız, eleştirel bir gözle bu kalemlerden hangilerini azaltabileceğinizi değerlendirmeniz sizin finansal açıdan belirli bir refah seviyesine ulaşmanızda önemli bir adımdır.

Azaltabileceğiniz ya da tamamen yok edebileceğiniz harcamaları belirlerken bu harcamanın ne kadar ihtiyaç olduğunu değerlendirmeniz gerekir. Örneğin faydalanmadığınız ya da az faydalandığınız aboneliklerinizi (spor salonu, sabit telefon hattı, kablolu TV, premium müzik ya da video içerik sağlayıcı aboneliği gibi) düşünün ve bunlardan vazgeçebileceklerinizi belirleyin. Aylık olarak tek tek baktığınızda bu giderler küçük gözükebilir ve göz ardı etmenize sebep olabilir ancak bu kalemlerden yapılacak tasarruf her ay düzenli olarak yatırıma yönlendirildiğinde üstüne koyarak yatırımlarınızın getirisini arttırır. Bir de bazı harcamalar vardır ki, bu harcamalardan yaptığınız tasarruflar sadece sizin bütçenize olumlu katkıda bulunmakla kalmaz, dünyamızın geleceği için de fayda sağlar.

Tasarruf ederken dünyaya nasıl katkıda bulunursunuz? İşte bu soruya cevap ararken sadece kendiniz için değil sürdürülebilir bir dünya için de faydalı bir adım atmış olursunuz. Doğal kaynaklara zarar vermeden ve onları bilinçli bir şekilde kullanma konusunda yapacağımız planlamaya genel olarak sürdürülebilir kalkınma diyoruz. Bunu gerçekleştirmenin yolu doğal kaynakları israf etmeden bilinçli şekilde kullanmaktan geçer. Hepimiz haberlerde “Barajlar kritik seviyede”, “Nehirler kurudu”, “Kuraklık çok yakın”, “Bu yaz su kesintileri yaşanacak” gibi haberler duyarız ancak bu haberler pek çoğumuzun davranış ve alışkanlıklarında bir değişime sebep olmaz. Halbuki bu duruma bireysel tercihlerimizle müdahale edip hem dünyamıza hem de bütçemize katkı sağlayabiliriz. Ortaya koyacağımız bireysel tercihlerin katkısını küçümsemeden tükettiklerimizi gözden geçirerek işe başlamalıyız. Dünya Ekonomik Forumu 2019 yılı Küresel Risk Raporu'na göre bir fincan kahve için, tohumun toprağa ekilmesinden önümüze gelmesine kadar toplam 140 litre su harcanıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün yaptığı çalışmaya göre dünya genelinde var olan suyun yüzde 70'i tarım ve hayvancılık alanında kullanılıyor. Özellikle hayvansal gıdaların üretim aşamasında inanılmaz miktarlarda su harcanır. Veriler bize bir kilo sığır eti için ortalama 15 bin 400 litre su gerektiğini ve bu suyun büyük çoğunluğunun hayvan yemi üretimi için kullanıldığını gösteriyor. Bu gizli su tüketimi sadece gıdada değil, giyim sektöründe de kendini gösteriyor. Basit bir t-shirt için 2 bin 720 litre, bir adet kot pantolonu üretmek içinse yaklaşık 10 bin litre su gerekiyor.

İşte bu noktada hem tasarruf etmemiz hem de dünyamızın sürdürülebilirliğine katkıda bulunmamız bizim tercihlerimizden geçiyor. İşe yediklerimizden başlayacak olursak; hayvansal gıdaları azaltıp sebze ve meyve tercihimizi arttırarak su tasarrufu için aksiyon alabiliriz. Tükettiğimiz hayvansal gıdalarda serbest dolaşım yöntemiyle yetiştirilenleri tercih edebiliriz. Dışarıda içtiğimiz keyfi kahve sayısını azaltırken bütçemize sağladığı katkıyı pek çoğumuz fark etmişizdir. Ancak evde içmekten vazgeçeceğimiz o ikinci fincan kahve ile sadece evdeki kahvenin ömrünü uzatmakla kalmayız, o fincandaki kahve için harcanan yaklaşık 140 litre sudan da tasarruf edilmesine katkı sağlarız. Benzer şekilde hem hızlı hem de lezzetli bulduğumuz o burger menüsü yerine sebze ağırlıklı bir menü tercih ettiğimizde daha hesaplı bir yemek yemekle kalmaz, dünyamız için de iyi bir tercih yapmış oluruz. Tabi meyve ve sebze tüketmeden önce, onları yıkarken harcadığımız suya da dikkat etmeli, mümkünse tasarruflu musluk başlıkları kullanmalı veya öncesinde su doldurduğumuz bir kapta yıkamalıyız. Yemeğimizi yedikten sonra bulaşıkları elde yıkarken litrelerce su harcamak yerine bulaşık makinesi kullanarak sudan tasarruf etmeye devam etmeliyiz. Duş alırken, elimizi yıkarken, dişimizi fırçalarken, tıraş olurken suyun boşa akmasına engel olduğunuzda dünya üzerinde birilerinin daha suya erişmesini sağlamış olduğunuzu hatırlayın, ayrıca bunun giderlerinize ve bütçenize de olumlu katkısının olduğunu aklınızdan çıkarmayın.  

Özetle, bireyler olarak bütçemizi kontrol ve takip etmek, tasarruflarımızı ve yatırımlarımızı artırmak bizim geleceğe umutla bakmamızı sağlar. Ancak bireysel eforların tabana yayılarak toplumsal hale gelmesi ile sürdürülebilir kalkınma sağlayabiliriz. Bu noktada doğal kaynakların tasarruflu bir şekilde kullanılması öncelikli haldedir. Hem bireylerin hem de kurumların su ve enerji tüketimini kontrol altına alan, verimliliklerini artıran ve maliyetlerini düşüren çözümleri tercih etmeleri hem yarınlarımız hem de bizden sonrakiler için yaşanılacak bir dünya demektir. Bugün siz de bir öz değerlendirme yapıp aksiyon almaya var mısınız?


Google adsense

Analytics