Can Dündar, bugünkü köşesinde Seferihisar'dan bahsetmiş. Ee o kadar senedir her yaz kahrımızı çeken Seferihisar hakkındaki bu yazıyı burada paylaşmazsam hisarın hakkını yemiş olurum. İşte o yazı:
Yavaş Şehir
Sonsuz ummana tepeden bakan devasa çınar, gece boyunca yaprak yaprak konuştu durdu.
Gün ışırken, söz sırası arka bahçedeki çilli horozundu.
Sabah Köpük’le komşusu Köfte, sabah yürüyüşü talebiyle havlamaya başladı.
Verandanın köşesindeki yuvada kahvaltı bekleyen kırlangıç yavruları cıvıldaşarak koroya katıldı.
Güzelim Sığacık, bir haziran sabahına böyle uyandı.
* * *
Günü ambulans sirenleriyle noktalayıp sabahı öfkeli kornalarla karşılamaya alışkın kulaklar için ne tezat!
Ya asfalt-beton kuşatmasında yaşayan gözler?
Sıkıntı üfleyen klima havasıyla dolu ciğerler?
İşe ara vermemek için hep atıştırmayla doyurulan mideler?
Hepsi, upuzun bir haz mahrumiyetinden yeni tahliye olmuş gibi sevinçteler.
Hayat, gazdan ayağımızı çekip biraz frene yüklenince, kravatı çözüp bacağına şortu geçirince sevdiriyor kendini...
Dönüşte öbürünü hayat diye yaşayamayacak kadar bağlıyor kendine...
* * *
“Yavaş şehir” diye bir şey duymuş muydunuz?
İtalyanca-İngilizce ortak adıyla “Citte Slow”, uluslararası bir kentler ağı...
Özellikleri, adlarından da anlaşılacağı gibi, ahestelikleri...
Hayatı, ondan tat alabilecek bir hızda ve hazda tüketmeleri... Daha doğrusu tüketmeyip çoğaltmaları...
Yavaş Şehirler Birliği, dünyada kendi kriterlerine uygun, 50 bin nüfusun altındaki kentleri “Citte Slow” seçerek üyelerini bu butik kentlere yönlendiriyor.
Kriterler basit:
Bozulmamış manzaralar... trafiğe kapalı gürültüsüz alanlar... yayalara tahsis edilmiş yeşil meydanlar... sevimli zanaatkârlar... yerel tatlar sunan dükkânlar... geçmişin mirasını sahiplenen arkeolojik alanlar... mevsimlerin yapraklarda bıraktığı renkleri fark edebilecek kadar hayata tutkun, çevreye duyarlı insanlar...
Modern hayatın dayattığı telaşa yer yok bu kentlerde...
“Hız” pompalayan “fast food” zincirlerine de zincir çekilmiş.
Bu özelliklerinizi koruyabildiyseniz Yavaş Şehirler Birliği’ne başvuruyorsunuz. Bir heyet gelip inceliyor. Yeterince yavaşsanız size “salyangoz” sembollü bir “Citte Slow” sertifikası veriyor.
O günden sonra, her biri birbirine tıpatıp benzetilmiş turistik tatil beldelerden bıkanlar, dünyanın telaşından kaçanlar, “yavaş yavaş” kentinize, kasabanıza akmaya başlıyor.
* * *
Son 10 yılda 100 kente salyangoz damgasını vurmuş Yavaş Şehirler Birliği...
İlk “Citte Slow”, Toscana’dan Chianti seçilmiş. Onu Bra, Positano, Orvieto izlemiş.
Sonra İngiltere’den Ludlow ve Alysham kasabaları gelmiş.
Almanya Hersbruck, Lüdinghausen’i listeye eklemiş.
Hareket, özellikle Akdeniz kasabalarında kısa zamanda ünlenmiş.
Şimdi Türkiye’den ilk üyelik talebi geliyor.
Seferihisar’ın çiçeği burnunda Belediye Başkanı Tunç Soyer, Expo çabalarının sağladığı deneyimle bu güzelim Ege kasabasını “Yavaş Şehir” statüsüne sokmak için başvuruyor.“Medeniyet” sanılan markalar zincirinin ve gürültülü eğlencenin henüz işgal edemediği “yavaş Seferihisar”, onlardan önce “salyangoz”larca keşfedilirse bambaşka bir geleceğe doğru kanatlanabilir.
Ve bize, asırlardır durduğu yerden karşı kıyıya yaprak yaprak şarkılar söyleyerek eğlenen bir koca çınar gibi, durup yavaşlayarak da mutlu ve zengin olabilmeyi öğretebilir.
Kaynak:
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1106635&AuthorID=75&Date=15.06.2009&b=Yavas%20sehir&a=Can%20Dundar&ver=45
İnternette gezinirken sitenize rastladım gerçekten çok açıklayıcı bilgiler vermişsiniz. Dell dizüstü servisleri ekibimiz olarak çalışmalarınızda başarılar dileriz.
YanıtlaSil