2010 yılından beri her gün yaklaşık 2 saatini yolda geçiren bir insan
olarak başta bu durumdan oldukça canım sıkılmış olsa da yolda kitap ve dergi
okuyarak bunu keyifli hale getirmeyi başardım. iPad'den e-book formatında
okuduğum kitaplardan eğer kendime ve benden başkalarına da derler
çıkarabileceğimi düşünürsem bu kitaplardan aldığım notları da blogum
vasıtasıyla paylaşmayı tercih ediyorum.
Bu sefer bir arkadaşımın önerisiyle okumaya başladığım "Aşkın İstilası Yol" adlı kitaptan benim için vurucu alıntıları derledim. Kitabı aslında yaklaşık 2
yıl önce insanların elinde görmüştüm ama isminden ötürü bir ön yargı ile
sıradan bir aşk kitabı olarak düşünüp ilgilenmemiştim. Ancak ne zaman ki
kitabın yazarı Metin Hara'yı TV'de izleyip sosyal medyada takip etmeye
başladım, ardından kafer ağlarını ördü ve bir arkadaşım bana bu kitabı tavsiye
etti. İyi ki de, gecikmeli de olsa kitabı okudum...
Bir de kendisinden eğitim aldım. bakın o eğitimden geriye bana neler kaldı:
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2017/01/metin-hara-ile-dusunce-gucu-egitimi.html
Arasıra geriye dönüp tekrar bu alıntıları okuyup hatırlamak bana iyi
gelecek... İşte kitaptan geriye kalan hazine:
“Algın değişirse hislerin değişir; hislerin değişirse tepkilerin değişir ve
tepkilerin değişirse deneyimin değişir...
Yaşam; deneyim denen bütün anların uç uca dikilip birleştirilmiş halidir!”
“Algılarına güvenme!
Gün boyunca ay vardı ve gece boyunca da güneş...
Ama sen onları görebildin mi?”
“Keramet onda değil, senin onun hakkında hissettiklerindedir.”
“Korku ağacını sallayarak sevgi meyvesi alamazsın...”
“Yaşayan her insan ve her memeli günde binlerce kanser hücresi üretiyor ve
onları düzenli olarak yeniyor.
Bedeninden salınan nöropeptidler, görev alanlarına göre yayılarak bütün
kanserli hücreleri bulup yok ediyorlar ve bunu her gün sürekli olarak
tekrarlıyorlar. Lokal tedaviler yapan bu beyin kimyasalları; akciğerlere ayrı,
dizlere ayrı, kana ayrı salınımlarla vücuda hücum ederek kanserli hücrelere
karşı savaşırlar. Beden böylece yan etkisiz muhteşem bir tedavi uygulamış
olur.”
“Kalbi hızlı atan her memeli az yaşar...
Kalbi yavaş atan her memeli uzun yaşar...”
“Hayatta tek bir pusula vardır senin için o da “kalbin”...Bu pusulayı bozabilen tek bir metal vardır; O da yazık ki yine senin “zihnin”...”
“Bir davranışı 21 gün süre ile devam ettirmek, kurulan yeni nöron
bağlantısı sayesinde o davranışın alışkanlık haline gelmesini ve o duygu ve
düşünce içinde kalmamızı sağlar. Zaman içinde daha sık tekrarlanan davranışlar
ise “vücut saati” kavramını harekete geçirerek süreklilik kazanmış olur.
Örneğin; sabah kalkıp, bugün çok güzel bir gün ve ben mutluyum diye
hissederseniz önce bedeniniz ve yüzünüz mutluluk belirtisi olan ifadeleri
alacaktır. Ancak tam tersi de mümkündür. Bugün çok sıkıcı, hayattan hiç tat
almıyorum şeklindeki düşünceler o günün berbat geçmesine sebep olur. İleriki
günlerde zihin yapınız önceden defalarca hangi yolu izlediyse genelde aynı yolu
izlemeye meyilli olacaktır. Yani beyniniz pozitif veya negatif düşünce yapınıza
göre şekillenir.”
“Gülümse! Bugünkü gülümsemen yarınki gülümsemeni doğuracak...
Bugünkü aşkın, yarınki cennetini yaratacak...”
“Meditasyon bir yapma değil, olma halidir.”
“Sahip olduğun bilgiyi kullanmadığın sürece, ona sahip olmak seni
ayrıcalıklı kılmayacaktır.”
“Kalbin atmaya devam ettiği sürece sufi nefesi yapmak için gayet
uygunsundur. Artık asıl önemli olan detay günde 10 dakikanı bu nefesi uygulamak
için ayırıp ayırmayacağındır. Öne süreceğin hiçbir mazeret kabulüm değildir.
Birlikte çıktığımız bu aşk yolculuğunun inanç meselesi değil, emek işi olduğunu
sana bir kez daha hatırlatmak ve ancak emeğin kadar sonuç alabileceğini, çaban
kadar mucizeler yaratabileceğini söylemek isterim.”
“Hiçbir şeyin ustalığı bana başkaları tarafından verilmeyecektir.”
“Yorgunluk geçicidir. Güçsüzlük kalıcı...”
“Gerçeği hayalin hamuruyla yoğurursun. Hayal hamuru sertleştiğinde,
“gerçek” oluşur.”
“Hakikatin düşlerin görünen hali olduğunu idrak ettiğin anda hakikati
şekillendirmeye başlarsın...”
“Spiritüel yolda, hatta bütün yaşam yolculuğunda, kendini asla başkalarının
deneyimlerine göre yargılama.”
“Evrendeki farklılıklar ve başkalıklar sonsuz ahenge hizmet etse de,
zihninin kıyaslayarak algıladığı fark, sadece başkalarına karşı üstünlük
kurmaya ya da aşağılanma hissetmeye neden olur. Dışarıda olan bitene kendini
bağlı hissettiğin her konuda kıyas içindesindir ve dolayısıyla senden fazla
kazananı daha değerli, senden şişman olanı daha çirkin, senden mutlu olanı daha
yalancı görürsün.”
“Kalbinde AŞK olup da attığın her adım “şifa”dır.”
“Beta dalgasının, yani korkunun ve stresin problem yaratacağı ilk yer mide
çakrasıdır.”
“Etken olan “kırmak” yoktur...
Sadece edilgen olan “kırılmak” vardır.
“Ama öyle ağır sözler söyledi çok kırıldım” savunması da bahsettiğim
seçimden seni muaf tutmayacaktır. Sen kırılmamayı seçseydin, kırılmazdın hepsi
bu kadar...”
“Biriktirmemek” ...
Söylemek istediğin şeyleri; yerinde ve zamanında ifade etmek yerine bunları
yutmayı tercih edersen, yutkunma sayın çoğaldıkça yaptığın bu ifade stoklarının
günün birinde başına iş açacağını da bilmelisin.”
“Konuşmayan, fikrini açıkça söyleyemeyen, konuşmak istediği halde susan,
kelimelerini yutan ve başkalarını kırmamak için hayır diyemeyen ve böylece
sustuğu her şeyi içinde biriktirmeye başlayanlar, ifade enerji merkezlerini
tıkarlar. Bu tıkanıklık biraz önce dediğim gibi ya kişiyi daha da
yalnızlaştırıp haksız duruma sokacak infilaklara neden olur ya da boğaz
bölgesinde (guatr, enfeksiyon, tiroit kanseri) bir dizi hastalık yaratmaya
başlar.
O halde:
Susma... Biriktirme... İfade et...”
“Şu ana kadar anlattığım enerji merkezlerini birer cümleyle özetleyerek
alın çakrasına doğru gelecek olursak:
1- Kök çakrada dünyevi olanı; yani yemeyi, içmeyi, keyfi, doğayı, ağacı vs.
hissedersin. Topraklanır, nötralize olur ve tazelenirsin!
2- Cinsel çakrada başka bir bedende birleşmeyi, sınırları eritmeyi, artıyla
eksiyi birleştirmeyi, sıfırlanmayı, başka bir bedenle bir olmayı, aşkı,
cinselliği ve yaratıcılığı yaşarsın!
3- Mide çakrasında bütün diğer varlıklarla ilişkiler kurar, sosyal
hayatını, iş hayatını ve aileni oluşturursun. Burada varoluşun başka
suretlerini deneyimlersin!
4- Kalp çakrasında sever, şifalanır ve blokajlarını çözersin!
5- Boğaz çakranda sevgini ve var oluşunu ifade edersin!
6- Alın çakrasındaysa beş duyu ötesi hakikatlere ulaşmaya başlarsın!
İşte bu saydığım sıralamayı yapmadan “farkındalık” yaşaman mümkün değildir.
“Farkındalık” derken anlatmaya çalıştığım şeyin ne olduğunu daha güçlü
kavramak istediğini biliyorum.”
“Farkındalık” demek; sonuç vermeyen mevcut bakış açını değiştirip, zaten
tartışmasız olarak var olan “çözümün” farkına varmaktır...
Farkındalık, yaşanan deneyimi etraflıca görmektir!
En karmaşık problemler bile, en basit çözümlere ihtiyaç duyar.”
“Atların da tanrısı olsa dört ayaklı olurdu”
“Pencerendeki güvercinleri nasıl seviyorsan insanları da öyle sev...”
“İlişki” vermek değil, paylaşmaktır.”
“Dinginlikle ve farkındalıkla verdiğin kararlar sana mutluluk getirir.
Öfkeyle ve kırgınlıkla verdiğin kararlarsa, sana her zaman yıkım getirmeye
devam edecektir.”
“Algın değişirse, hislerin değişir, hislerin değişirse tepkilerin değişir,
tepkilerin değişire “deneyim” değişir. Bu nedenle farkındalıklı tepkiler
vermeyi öğrenmen çok önemli.”
“Sineklerin güneş çekildikten sonra lambalara yönelmeleri kadar net bir
biçimde hepimiz, mutlu, keyifli ve yüksek enerjisi olan insanlar isteriz
etrafımızda.”
“Her ne iş yapıyor olursan ol sorumluluk bilinciyle ve gülümseyerek yap!”
“İşin sırrı her zaman “basit”liktedir! Albert Einstein’ın da dediği gibi
“Eğer bir problemi basitçe çözemiyorsan, o problemi anlamamışsın demektir.”
“Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.”
– Mevlana”
“Benim yaşamım, benim mesajımdır.”
– Mahatma Gandhi”
“Yaşam boyu aldığın bütün bilgilerin, bilince dönüşme sürecine Dem denir.
Bu aynı zamanda hakikatin, zihinden kalbe akmasıdır!”
“Yol almaya değil, yol olmaya çalış”
“Fedakârlık, “feda” edip “kâr” etmektir!”
“Fedakârlar, başkalarına sürekli vererek kendilerini yüceltirken,
karşılarındaki insanları aşağılarlar. Yardımsever insanlar, kimseyi vererek
ezmezler ve açık gönüllülükle sadece paylaşırlar.
Kendini unutmadan başkaları için de hayal kurabilen insan yüksek bir
farkındalığa sahiptir...”
“ÖNCE BEN = Önce ben
BENCİLLİK = Sadece ben
“Önce ben!” demekle “Sadece ben!” demek arasındaki uçurumu gördüğünde;
hayatının, tecrübelerinin, ilişkilerinin bütün”
“Deneyim kazandığın sürece, zaman kaybetmiş sayılmazsın.”
“Yapamayacağını düşünerek içindeki potansiyeli aşağılama ve kendin için ne
istiyorsan onu başkasına ver. Fedakârlığın, karşındaki insanı aşağılamak
olduğunu unutma.”
“Sağ beyinle tasarlar, sol beyinle hayata geçirirsin. Sol beyin problem
çözmek için, sağ beyin yaşamak için var. Biri savaş, diğeri barış hali...İkisini
birbirine karıştırma.”
Olayla, olay olma...
“Nefret yok eder, aşk yaratır. Nefretle yaşayacağıma, aşkta ölürüm..”
“Dünyadaki herkes sırtındaki çuvalın yükünü hafifletmek için uğraşır durur.
Bütün meselenin affedebilmekle ilgili olduğunu düşünürler. Oysa çözüm
affetmekte değildir. Önemli olan çuvaldan vazgeçmektir”
“Hekim yarayı sarar, gerisi hastaya kalır.”
“Kahkaha atmak için mutlu olmayı beklersen hayat boyu kahkaha
atamayabilirsin”
“Koşul”lar ancak tetikleyici olabilir, ama asla “neden” olamazlar. Asıl
değişken insanın kendisidir. Dış etkenler sadece etkiler, ancak insan bedeni ve
zihni asıl sonucun mimarıdır.”
“Beden-zihin-ruh bir üçlemedir. Var olan her bedensel problem (bitkinin
yaprakları) aslında zihinsel bir sıkıntıya (bitkinin gövdesi) ve ruhsal bir
tıkanıklığa (bitkinin kökü) işaret eder.”
“Günün birinde beyaz adam Kızılderili’ye sorar:
– Artık biz de bu kıtada yaşıyoruz. Neden bu toprakları bizimle paylaşmak
istemiyorsunuz?
– Sizler toprakla konuşmuyor ona hükmetmeye çalışıyorsunuz. Hükmedersen
dinlemezsin, dinlemediğini anlamazsın, anlamadığını bilmezsin, bilmediğinden
korkarsın, korktuğunu yok edersin...
Hepimizin kendi doğamızı anlaması ve onunla işbirliği içerisinde yaşaması
dileğiyle...”
“Hasat zamanı için erken olabilir, ama ekim zamanı için hiçbir zaman geç
değildir.”
“Yaşam yolunda ilerledikçe kendini yaratacaksın. Heykeltıraş da sensin,
heykel de...”
“Asıl mucize kendine inanmaktır. Sonrası hep olağan şeyler.”
– Goethe”
---------------------
İçerik yayını sonrası düzenleme:
Metin Hara'nın kitabını okuduktan sonra kendisinden eğitim almakta nasip oldu. Bununla ilgili içeriğe ve bende bıraktıklarına ulaşmak için tıklayınız:
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2017/01/metin-hara-ile-dusunce-gucu-egitimi.html
---------------------
İçerik yayını sonrası düzenleme:
Metin Hara'nın kitabını okuduktan sonra kendisinden eğitim almakta nasip oldu. Bununla ilgili içeriğe ve bende bıraktıklarına ulaşmak için tıklayınız:
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2017/01/metin-hara-ile-dusunce-gucu-egitimi.html