7 Mayıs 2009 Perşembe

Geçmiş zaman olur ki...

O kadar uğraştım, yazdım, ama boşa gitti diye düşündüğüm makalem nihayet portalda yayınlanmış, içerisindeki verileirn bugün pek bir geçerliliği yok ama olsun, yine de söz uçtu yazı kaldı... İşte o yazı:

10.03.2009

Dolar Nereye Koşuyor?



Bu satırların yazarı kalemini eline aldığında doların satış fiyatı 1.7805 TL’idi. Dün, yani 9 Mart 2009’da dolar Kapalı Çarşı’da 1.80 TL’yi gördü ve yine tüm haber bültenlerinde bizi Kapalı Çarşı görüntüleri karşıladı. Şimdilerde herkesin kafasında aynı soru var: doların bu çıkışı devam edecek mi yoksa seçim sonrası müdahalelerle yine 1.60 seviyelerine inecek mi? Özellikle dövizle borçlanan ya da yatırımını döviz üzerine yapmak isteyen herkes bu soruların cevabını ararken konunun duayenleri de bu konuda fikir üretip beklentilerini sunmaya başladılar.

Asaf Savaş Akat, şu anda döviz piyasasında iki ana eğilim olduğunu belirtiyor. Akat’a göre yabancılar net döviz alıcısı oldular. Borsadan, TL kağıtlarından çıkıyorlar. Dövizle verdikleri borçları yenilemiyorlar. Dolayısıyla bunlar da dövize talep yaratıyor.

Asaf Hoca diğer taraftan yerlilerin varlığını işaret ediyor. Geçmişte böyle gergin durumlarda yerlilerin de döviz talep ettiğini hatırlatıyor. “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş”, bu kez o hatayı yapmıyorlar. Ya döviz satıyorlar ya da kurun biraz daha yükselmesini bekliyorlar. Yerliler döviz satınca kurun ateşi çabuk düşüyor. 2008 sonbaharında dolar 1.70 TL’nin üstüne çıkınca satışa geçiyorlardı. Bu yıl onların beklentileri de bozuldu. Tribünde oturup beklemeyi tercih ediyorlar.

Konuyu Mahfi Eğilmez’de köşesinde etraflıca incelemiş. Mahfi Hoca, dolara talebin iki nedenle ortaya çıktığını belirtiyor:

(1) İhtiyaç nedeniyle,

(2) Spekülatif amaçlarla.

İhtiyaç nedeniyle talep oluşması dış borç ödemesi, ithalat gibi nedenlerle doğar. Eğilmez, bu tür talepte 2009 yılında önceki yıllara göre cari açıktaki düşüşe paralel olarak düşüş olacağını düşünüyor. Spekülatif amaçla yapılan talep ise doların değer kazanacağını, yani TL’nin değer kaybedeceğini düşünenlerin kayıptan kurtulmak için yarattıkları talebi ifade eder. 2009 yılında asıl etkili olması beklenen talep baskısı bu ikinci talep biçimi olacaktır. Bunu dengeleyecek olan gelişme de dolar açısından ABD ekonomisinin, Avro açısından da AB ekonomisinin göstereceği kötü performanstır. Yani TL değer kaybedecek olsa da yabancı paraların da paralel olarak değer kaybetmeleri sonucu bir dengelenme olacaktır. Bu tahmin, Mahfi Eğilmez’in, ABD ve AB ekonomilerinin 2009’da kötü performans sergilemelerine bağlı bulunuyor. Yani ABD’de Obama’nın ekonomiye müdahaleleri yanlış sonuçlar verecek ve AB’de de toplu bir müdahale söz konusu olamayacak. Yani küresel sistem çözüm arayışını küreselleştiremeyecek ve yerel ve dolayısıyla yanlış ve yetersiz müdahalelerde bulunmaya devam edecek. Şimdiye kadarki gelişme bundan sonrasının da böyle olacağını söylüyor. Mahfi Eğilmez, Türkiye açısından ise seçim sonrasında IMF ile ortak bir programa girilmesini ve ekonominin toparlanması yönünde adımlar atılmasını bekliyor. Eğer böyle olursa TL daha fazla değer kaybetmez ve Dolar TL paritesi 1.7 ile 1.8 aralığında bir yerde dengelenebilir kanaatinde.

Yazımı bitirmeden önce internet üzerinden takip ettiğim döviz kurunu tekrar yeniliyorum ve yazımın başıyla önemli bir fark olmadığını görüp rahatlıkla sonuç cümlesine geçiyorum. Ekonomide yorumlarıyla saygın bir yer kazanmış olan iki üstadın düşüncelerini sizlerle paylaştım. Bakalım önümüzdeki günlerde dolarla borçlananlar mı mutlu olacak yoksa dolara yatırım yapanlar mı? Tahminler ortada, sonuçsa pek yakında…


http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BlogDetay&Id=43

2 yorum:

  1. Vay be o yıllarda 10 krş artış bile panik havası yaratabiliyordu. Şimdilerde saatte yapıyor bu rakamı :)

    YanıtlaSil
  2. Dediğiniz gibi, artık yüzdesel olarak hiç bir önemi kalmadı 10 kuruşların...

    YanıtlaSil

Google adsense

Analytics