2013 yaz tatili için eşimle planlarımızı önceden yapıp Mart
ayında erken rezervasyon fırsatını kaçırmadan Bodrum’da otelimizi ayarladık.
Daha sonra çalıştığımız iş yerlerinden izinlerimizi aldık ve beklemeye
başladık. 17-21 Haziran haftasını komple tatile ayırmıştık, haftanın önündeki
ve arkasındaki Cumartesi-Pazarlarla 9 gün bizi, bizse o 9 günün gelmesini
sabırsızlıkla bekliyorduk. İşte bu bekleme döneminde eşimin üniversiteden yakın
bir arkadaşı bizi düğününe davet etti. Tarih de öyle bir denk geldi ki; 22
Haziran Cumartesi, tam da bizim ultra herşey dahil otelimizden çıkış günümüz. Yer
ise bir o kadar cazip: Akyaka. Sürekli Gökova-Akyaka’nın ne kadar güzel
olduğunu arkadaşlarımızdan duymuş ama gitme şansımız olmamıştı. İşte bu kez
kaçmayacak bir fırsat ayağımıza gelmişti.
Beklenen tatil sonunda geldi, Bodrum Turgut Reis’te 5 gün
stresten uzak, rahatlatıcı ve dinlendirici güzel bir tatil yaptık. Otelimizden
22 Haziran Cumartesi sabahı çok güzel hatıralarla ayrıldık ve bir hayli merak
ettiğimiz Akyaka’ya doğru yola çıktık. Arkadaşımız düğünün Ege Köy Düğünü
şeklinde olacağını ve bizim gibi daha önceden böyle bir düğünde bulunmayan
birinin bu düğünden bir hayli etkileneceğini vaat etmişti. Yol boyunca eşimle düğünde
bizi neler beklediğini tahmin etmeye çalıştık. Bodrum’dan yaklaşık 2 saatlik
bir yolculuk sonrasında Akyaka’ya vardık. Akyaka’ya varınca düğün sahibi
arkadaşımızı aradık ve düğün öncesinde Muğla Fethiye Karayolu üzerinde bulunan
amcasının “Osman Aydın’ın Yeri”nde üniversite arkadaşlarımızla buluştuk. Önce o
eşsiz güzellikteki pidelerle karnımızı doyurduk, daha sonra da keyifli
muhabbetle ikindi vaktini bulduk. Arkadaşımız genelde İngiliz turistlerin
konaklamak için tercih ettikleri villalardan birini bizim gibi uzaktan gelen
misafirleri için kiralamıştı. Villamıza yerleşip yol yorgunluğunu atlattıktan
sonra düğünde arkadaşımızı en iyi şekilde temsil edebilmek için giyinip
süslendik ve yola çıktık.
Ege köy düğünlerinde adet akşam karanlığı basmadan oğlan
evinde akşam yemeğini yemek, daha sonra da düğünün yapılacağı köy meydanında
toplanmak şeklindeymiş. Biz de adete uyduk ve önce oğlan evine uğradık. Uzaktan
geldiğimizi duyan aile bireyleri tek tek yanımıza geldi, ayrı ayrı
ihtiyaçlarımızı sorup bizleri mutlu etmek için seferber oldu. Bir masa bulup
oturduk, ortaya çeşit çeşit yemekler geldi ama her zamankinden bir farkla: her
yemekten tek bir tabak vardı. Masadaki herkes aynı tabaktan o doğal tatları
paylaştık. Çevremizi gözlemlerken bizim yemek yiyip sohbet ederken karşı masada
oturanların 3 kere değiştiğini ve sirkülasyonun çok hızlı olduğunu gözlemledik.
Diğer misafirlerinde masadan faydalanması adına biz de masadan kalkıp sohbete
dışarıda devam ettik.
Herkes yemeğini yiyip karanlık çökmeye başlayınca Kızılyaka
(Akyaka’dan yaklaşık 10 dakika ötede) köyünün meydanında insanlar toplanmaya
başladı. Ortada davetlilerle gelin-damat için dans pisti ayrıldı ve
çevresine sandalyeler yerleştirildi. Adet gereği bayanlar bu sandalyelere
oturdu, erkekler de meydanı çevreleyen bu sandalyelerin bittiği noktadan
itibaren ayakta durdu. Oturan genç kızlar adeta kuğu gibi süzülürken, köyün
genç delikanlıları da bu genç kızları göz hapsine alıyordu. Üniversite
arkadaşları olarak biz kuralı bozup eşlerimizle yanyana oturup düğünü izledik.
Köyün en iyi davul zurna ekibi sahnede eğlenmek için sabırsızlanan davetlilere
çoşkuyu verdi ve gelinle damat tüm sevdikleriyle mutluluklarını paylaştı.
Eğlence tam gaz devam ederken bir ara müzik aniden kesildi.
Mikrofonla anons yapıldı ve ezan okunacağı söylendi. Yine köy meydanında
bulunan camiden ezan sesi yükselince herkes yerine geçip ezana kulak verdi ve
bitmesiyle birlikte eğlence kaldığı yerden devam etti. Saat gece yarısına
yaklaşırken biz genç evli çifte mutluluklar dileyip hatıra fotoğrafı
çektirdikten sonra bizim için kiralanan villamıza geçtik. Ertesi gün öğrendik
ki gece 1 buçuğa kadar insanlar gönüllerince eğlenmiş. Hani o şehir
düğünlerindeki egodan, instagram fotosundan ve check-in’lerden uzak, tamamen
doğal, hatta organik bir düğün son derece eğlenceli bir şekilde geri
hatıralarımıza kazındı.
Ertesi gün, yani Pazar günü sabah Akyaka’da Azmak çevresinde
kahvaltımızı yapıp, aldığımız enerjiyle yola çıkıp, bizi bekleyen mesai gününe
kendimizi hazırlamak için yola çıktık. Ege'ye doğal güzelliğine ek olarak kültürel mirasıyla da bir kez daha aşık olduk. Bir daha böyle bir düğüne gitmek nasip olur mu bilmem ama bu düğünde yaşayıp gözlemlediklerimiz yanımıza kesinlikle güzel hatıralar olarak kar kalacak...
Ege'nin nevi şahsına münhasır doğal güzelliği,samimi düğünleri;Osman Aydın'ın meşhur lezzetleri,muhteşem gözlem ve anlatımla yazarın kaleminde hayat bulmuş adeta...
YanıtlaSil