31 Mart 2015 Salı

Hakkını Vererek Yaşayın

Yazayım mı, yazmayayım mı, blog da mı yazsam yoksa bu konu hakkında sadece bi tweet mi atsam derken ipad de beyaz bir sayfa açmış buldum kendimi...

Tarih 31 Mart 2015 Salı. Saat 7:13, servisteyim. Mavişehir'den Torbalı yönüne doğru yola çıkacağız. Benim için haftanın ilk iş günü. Yıllık izinleri planlı bir şekilde eritmek için Pazartesi bir günlük izin kullanıp haftasonuyla birlikte üç gün dinlenmiş oldum. Dinlenmek demişken ne kadar hakkını verdim, işte o tartışılır. 

İzni planladığınız zaman, planlanan andan izne çıktığınız ana kadar özlemini duyduğunuz o kadar çok şey yapmak istiyorsunuz ki, ne kadar dolu dolu yaşayıp keyif aldığınız anlar olsa da "ah keşke şunu da yapsaydım" dediğiniz mutlaka oluyor. Üç günlük kısa bir tatil olsa da üç günü fena geçirmedim. Herşeyden önce hep ailemle biraradaydım. Ama bu sabah işe gitmek için çantamı hazırlarken tatil öncesi yapmayı planladığım ama fırsat bulamadığım şeyler aklıma geldi. Ne yalan söyliyeyim, içim şöyle bi burkuldu açıkçası. Yapabilceğim daha bir kaç şey vardı ama zaman da kısıtlıydı, anca yani... Hem beni bilen bilir, öyle uzun uzun uyuyan, saatlerce playstationda vakit öldüren biri de değilimdir.

Efendim yavaştan konumuzu toparlayalım... Hayatta sürekli planlar yapıyoruz. Bazen hedeflerimize tamamiyle erişiyor, bazen de bu yaptığımız planlarla sadece Tanrı'yı güldürüyoruz. Ama ne olursa olsun siz yaşamanın hakkını verin. En çok yapmak istediklerinizi mutlaka ama mutlaka yapın. Deneyin, tecrübe edin. Sonra yapmadığınız için pişman olmayın. Basit bir tatil bile bunu bir insana yaşatabiliyorsa, bir ömrün sonuna geldiğinizde pişmanlıklarınız çok büyük olabilir. İşte sırf bu yüzden hakkını vererek yaşayın...
 

24 Mart 2015 Salı

Beşiktaş'ın Vodafone Arena Geliri ve Transfer Bütçesi

Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin KAP'ta yayınlanan son Faaliyet Raporunu (ara dönem: 01 Haziran 2014 - 30 Kasım 2014) indirip okuma fırsatı buldum.

Mart sonu gelmişken ve bir yandan sezonun bitmesi diğer yandan yeni sezon ve yeni stad heyecanı yaklaşırken stad gelirleri ile ilgili bölüm dikkatimi çekti. Faaliyer raporunda Vodafone Arena'nın sağlayacağı gelir rakamı kötümser senaryoya göre açıklanmış. İşte rapordaki o ifadeler:

Vodafone Arena Stadyumu inşaatı son durum itibariyle devam etmekte olup, profesyonel futbol takımımız maçlarını 2015-2016 sezonunda bu stadyumda oynamayı planlamaktadır. Vodafone Arena Stadyumunun faaliyete geçmesi ile beraber, maç günü gelirleri ile sezonluk koltuk, VIP koltuk ve loca gelirlerinde, önceki sezonlara kıyasla ciddi artışlar beklenmekte ve stadyumun tribün gelirleri, spor dışı aktivite gelirleri, sponsorluk, isim hakkı ve reklam gelirleri şeklinde özetlenebilecek olan toplam gelirlerinin, Şirketimiz stratejik ortağı IMG-Doğuş tarafından hazırlanan planı kötümser senaryosuna göre yıllık 35-40 milyon ABD Doları seviyesine yükselmesi beklenmektedir.  

Burada yazan ifadeye gore kötümser senaryo Beşiktaş'ımızın yıllık 35-40 milyon USD gelir elde edeceğini one sürüyor. Rakamın büyüklüğünü gözler önüne sermek için size 2014 yılında ödediğimiz bazı bonservis bedellerini hatırlatmak isterim.

Örneğin;

Demba Ba'nın transferine ilişkin olarak Chelsea kulübü ile anlaşmaya varılmıştır.Buna göre Chelsea kulübüne; Toplam 6.000.000 Avro transfer bedeli ödenecektir.

Futbolcu Gökhan Töre'nin transferi konusunda kulübü ve oyuncunun kendisi ile anlaşmaya varılmıştır.
Buna gore Rubin Kazan'a 4.500.000 Avro transfer bedeli ödenecektir.

Ramon de Moraes Motta'nın transferine ilişkin olarak Corinthians kulübü ve oyuncunun kendisi ile anlaşmaya varılmıştır. Buna göre daha önce kiralık kontratında satın alma opsiyonu 2.500.000 Avro olan oyuncunun transferi için, Corinthians kulübüne 1.100.000 Avro ödenecektir.

Jose Ernesto Sosa'nın geçici transferi ile ilgili olarak oyuncunun kulübü ve kendisi ile anlaşmaya varılmıştır. Buna göre; FC Metalist kulübüne kiralama bedeli olarak 1.400.000 Avro ödenecektir. Ayrıca Şirketimiz FC Metalist Kulübüne 15 Ekim 2014 tarihine kadar 2.000.000 Avro ödemek suretiyle sezon sonunda oyuncunun transfer haklarını satın alma opsiyonuna sahiptir. Jose Ernesto Sosa'nın transfer hakları, kiralık sözleşmesindeki opsiyon kullanılarak FC Metalist kulübünden satın alınmıştır.
 
Görüldüğü üzere bu sezon bonservisini aldığımız Demba Ba, Gökhan Töre, Motta ve Sosa için toplam (6+4.5+1.1+2) 13.6 milyon Euro bonservis bedeli ile anlaşılmıştır. Buradan hareketle ve mevcut genç kadromuz gözönünde bulundurularak gelecek olan stad geliri ile fark yaratabilecek transferlerin yapılabileceğini düşünebiliriz. Özellikle yabancı kısıtlamasının da neredeyse kalktığı bir ortamda stad gelirini doğru transferlere aktarabilirsek genç ve tecrübe kazanmış/kazanmakta olan kadomuza yapılacak katkıların başarıyı getireceğini umuyorum.  

22 Mart 2015 Pazar

Salihli'de Odun Köftenin Adresi: Suresto

Geçtiğimiz günlerde Salihli'ye anneannem ve teyzemleri ziyarete gittiğimizde hazır annemde oradayken aile boyu dışarda bir odun köfte yiyelim istedik ve yaz sonunda ilk kez gittiğim, yeni açılan Suresto'ya bu kez ailece gittik.

Salihli'nin ihtiyacı olan, gayet şık görünümlü, bunun yanında da odun köftesi oldukça başarılı bir mekan yaratılmış. Çocuk bahçesinin olması, geniş otoparkı ve ferah iç mekanı ile önümüzdeki Salihli ziyaretlerimizde de sıklıkla Suresto'ya uğrayacağımız kesin gibi gözüküyor.

Ankara yolu üzerinde Salihli'ye girmeden yolun sol tarafında kalan bu restoranda sizlerin de hem güzel yemek yiyip hem de iyi dinleneceğinizi düşünüyorum.

Suresto'dan geriye bize işte bu hatıralar kaldı...




Mutluluğu Araştırmak İçin Dünyayı Dolaşan Adamın Hikayesi

Geçtiğimiz günlerde Robin Sharma'dan gelen bir mailde okumak için önerdiği bazı kitaplardan bahsetmişti. Konularına göre inceleyip en ilgimi çekeni okumaya karar verdim: Hector and the Search for Happiness

Robin kitabı kısaca şu şekilde tanımlamıştı:

Hector and The Search for Happiness by François Lelord

I love this little, quirky book on the simple truths for leading a happy life. It's written as a story and will captivate, amuse and inspire. 
amzn.to/1Mt2EW9 

Severek okuduğum, adeta akan bu hikayede  mutluluğa giden yol madde madde işlenmiş. Klasik kişisel gelişim makalelerindeki maddelerle lütfen kıyaslamayın. Yazarımız hikayeyi o kadar güzel işlemiş ki her bir maddenin arkasında kahramanımız bir hikaye yaşıyor ve mesaj "cuk" diye yerine ulaşıyor.

İşte bu güzel kitapta mutluluğa erişmek için verilen 10 dersi paylaşmak istiyorum. Adeta hap gibi, ne dersiniz? Pek tabii ki uygulamak bizim elimizde...

“Lesson no. 1: Making comparisons can spoil your happiness”

“Lesson no. 2: Happiness often comes when least expected”

“Lesson no. 3: Many people see happiness only in their future.
"Lesson no. 4: Many people think that happiness comes from having more power or more money.”

“Lesson no. 5: Sometimes happiness is not knowing the whole story.”

“Lesson no. 6: Happiness is a long walk in the mountains.”

“Lesson no. 7: It’s a mistake to think that happiness is the goal.”

“Lesson no. 8: Happiness is being with the people you love.”

“Lesson no. 8b: Unhappiness is being separated from the people you love.”

“Lesson no. 9: Happiness is knowing your family lacks for nothing.”

“Lesson no. 10: Happiness is doing a job you love.”

“Lesson no. 11: Happiness is having a home and a garden of your own."

"Lesson no. 12: It’s harder to be happy in a country run by bad people.”

“Lesson no. 13: Happiness is feeling useful to others."
"Lesson no. 14: Happiness is to be loved for exactly who you are."
"Observation: People are kinder to a child who smiles (very important).”

“Lesson no. 15: Happiness comes when you feel truly alive."

"Lesson no. 16: Happiness is knowing how to celebrate.”

“Lesson no. 17: Happiness is caring about the happiness of those you love.”

“Lesson no. 18: Happiness could be the freedom to love more than one woman at the same time.”

“Lesson no. 19: The sun and the sea make everybody happy.”

“Lesson no. 20: Happiness is a certain way of seeing things.”

“Lesson no. 21: Rivalry poisons happiness.”

“Lesson no. 22: Women care more than men about making others happy."

"Lesson no. 23: Happiness means making sure that those around you are happy?”

Filmi de çekilen bu eğlenceli kitap size keyif verecektir diye umuyorum. Netten okuduğum kadarıyla filmi için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Fırsat olur da izlersem onunla ilgili yorumlarımı da paylaşırım.

Hector and the Secrets of Love

Kitabın sonunda yazarın diğer kitabından ufak bir bölüme de yer verilmiş. O kitabı da okurmuyum şu an için bilmiyorum ama aşkın sırlarını da hap gibi sıralayacağından hiç şüphem yok...

“Seedling no. 1: Perfect love would be never having arguments."
"Seedling no. 2: Sometimes we argue most with the people we love most.”

8 Mart 2015 Pazar

3 Mart 2015 Salı

Türkiye Bankalar Birliği’ne Kredi Kartı Üyelik Ücreti için Başvurmayın

Şimdiye kadar kredi kartı üyelik ücretlerini geri alma konusunda yaşadığım başarılı tecrübelerimi blogum vasıtasıyla paylaştım. Bu paylaşımlarım pekçok kişi tarafından okundu, halen okunuyor ve google aramalarında da blogum üst sıralarda çıkmasını sağlıyor.

Ancak maalesef bu kez sizlerle bu konuda bir başarı hikayesi paylaşamayacağım.  Bu sefer maalesef işler yolunda gitmedi.

2014 yılı Kasım ayında Garanti Bankası Bonus Card ekstremde 79TL’lik kart aidatını görünce twitter üzerinden bankanın resmi hesabına yazdım. İlgili kişi daha sonra aradı ve iade gerçekleştiremeyeceklerini söyledi.  Daha önceki dönemler için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti (TSHH)aracılığıyla ödediğim tutarları geri aldığımı ve yine aynı yolu izleyeceğimi belirttim. Karşımdaki kişi de dilersem Türkiye Bankalar Birliği Hakem Heyeti’ne de başvurabileceğimi belirtti. Daha önceki başvurularımı Kaymakamlık kanalıyla yaptığım için fiilen başvuru gerçekleştiriyordum. Websitesini incelediğim Türkiye Bankalar Birliği ise tüm dökümanları ve başvuruyu online kabul ettiği için gözüme çok daha pratik gözüktü. Hemen istenen belgeleri hazırlayıp başvuruyu gerçekleştirdim. Bir iki hafta içerisinde başvurumun kabul edildiğine dair mail iletisi geldi. Sonrasında da yaklaşık 3 aylık bekleme süreci başladı. Ve bu hafta mailime hakem heyeti kararı geldi.

Özetle kart üyelik bedelinin bir sene önceki ekstremde 12 punto olarak belirtildiğini ve buna rağmen kartı kullanmaya devam ettiğim için iade talebimi reddetmişler. Aslında en başında müşteri temsilcisinin beni Türkiye Bankalar Birliği’ne yönlendirmesinden ilişkili kişilerin ne derece tarafsız olabileceği konusunda içimde bir şüphe belirmişti ancak başvuru koşullarının pratik olması sebebiyle denemek istemiştim. Ancak bu kez olmadı.

Bir sonraki izin günümde aynı kart aidatı için bir de TSHH’ye başvurmayı planlıyorum. Eminim ki o zaman sonuç farklı olacak.  Siz siz olun Türkiye Bankalar Birliği’ne başvurup boşuna ne zaman kaybedin ne de keyfinizi kaçırın.

Banka Kartları ve Kredi Kartları Bireysel Müşteri Hakem Heyeti Kararı

Tarafların Heyete sundukları tüm belge ve dokümanlar değerlendirildiğinde; Başvuru Sahibi ile Banka arasında imzalanmış olan Kredi Kartları Üyelik Sözleşmesinin “Faiz, Ücret ve Vergiler İle Diğer Fer’iler” başlıklı 11’inci maddesinde üyelik ücretinin tanımlandığı, 23 Aralık 2013 hesap kesim tarihli ekstre ile kart ücretinin 79.-TL olarak güncellendiğine ilişkin bilgilendirmenin 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na uygun bir şekilde yapıldığı ve söz konusu bildirim sonrası ve ücretin yansıtıldığı ekstrenin iletiminden sonra Başvuru Sahibinin kredi kartını kullanmaya devam ettiği anlaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle talebin reddine karar verilmiştir.

1 Mart 2015 Pazar

Liverpool ile hesap kapanmıştır...

8 yıl önce, 2007 yılında 8-0 yenildiğimiz Liverpool maçından sonra yatarken keşke bugün hiç yaşanmasaydı diye içimden geçirmiştim. Neyseki o gün geride kaldı. Geçtiğimiz hafta ise açıkçası öncesinde çok da inanmadığım bir maçta Beşiktaş'ım bu kez Liverpool'u penaltılarla UEFA kupasından eledi. Benim için de unutulmazlar arasına giren bir maç oldu...

Aşkım Kapışmak ile 3 Eğitim 3 Sertifika

22 Şubat 2015 Pazar günü Philsa Kişisel Gelişim Kulübü olarak İzmir Atatürk Kültür Merkezi’nde Aşkım Kapışmak’ın “3 Eğitim 3 Sertifika” adlı eğitim programına katıldık. Keyifli geçen ve 3 saati aşan eğitimin sonunda eve dönerken elimde 3 sertifika ve aldığım notlarım vardı. Notlarıma bakıp neler kalmış bu eğitimden geriye derlemeye çalıştım.

Eğitime sol ve sağ beyini kullanan kişilerin birbirinden farklılaşan yönlerini anlatarak başladı Aşkım Kapışmak. Beynin sağını kullananların geleceğe, solunu kullananların geçmişe odaklı olduğunu söyleyen Kapışmak, beynin sağını kullananların çok arkadaşının olduğunu, hayatta risk almayı sevdiklerini ve bu nedenle farklı tecrübeleri deneyimlediklerini belirtti. Beynin solunu kullananların ise az arkadaşları olduğunu, risk almayı sevmediklerini ve geçmişe odaklı oldukları için elde ettikleri tecrübeleri unutmadan ders aldıklarını ifade etti.
Sol beyinli bir çocuğun "huysuz", sağ beyinlinin ise "yaramaz" olarak nitelendirilebileceğini anlatan Aşkım Kapışmak, verdiği bir örnekte ilkokulda sol beyinli bir çocuğun 5 sene aynı çocukla arkadaş olabileceğini, öğretmeni değişirse depresyona girebileceğini söyleyerek sol beyinli insanların ne kadar kontrolü sevdiğini, denetleyici olduğunu ve ani planlarla çıldırabileceğini bizlere ifade etti. Sağ beyinli inşaların güzel ve çirkini değerlendirirken, sol beyinli insanların fayda ve zararı değerlendirdiğini anlattı.
Seri katillerin planlı olmalarından ötürü daima sol beyinli insanlar olduğunu belirten eğitmenimiz bu kişilerin sahip olma duygusunun fazla geliştiğini, malı yönetmeyi sevdiklerini ve yavaş yavaş sevdiklerini söyledi.  Beynin solunu kullananların "sonuç", sağını kullananların ise "süreç" odaklı olduğunu açıkladı.
Eğitmenimiz beyninin sol tarafını kullanan kişilerin alışveriş yaparken kredi kartını çıkarttıklarında dertlendiğini, bu yüzden eşlerinin de çok zorlandığını söylerken beyninin sağını kullanan kişilerin ise bankaların en sevdiği müşteri profili olduğunu anlattı.
Aşkım Kapışmak; sol beyinli insanların uzun süreli işlerde başarılı olduğunu, plan çıkarıldığında sonuna kadar gideceğini, haftaya sözlü olduğunu öğrendiğinde başarılı olacağını; sağ beyinli insanlarınsa kısa süreli işlerde başarılı olduğunu, 1 saat sonra sözlü olduğunu öğrendiğinde başarılı olacağını söyleyerek birebir kıyaslamalarda bulundu. Verdiği örnekte beyninin solunu kullanan kişilere telefonla konuştuklarında kesinlikle bir şey söylenmemesi gerektiğini, beyninin sağını kullananların ise telefonla konuşurken çevrelerindeki birçok şeye de yetişebildiğini söyledi.
Aşkım Kapışmak bu farkları anlatırken güzel de bir mesaj verdi: “kararları solda verip sağda yaşamak lazım”.
Kişilerin kararları ön beyin ile verdiğini anlatan Kapışmak duyguların da ön beyinde yaşandığını, bu sebeple duygusal anlarda kafamızın önünü kaşıdığımızı belirtti.  Kimlerle yaşadığımızın çok önemli olduğunu anlatan Kapışmak ön beyindeki ayna nöronların kesinlikle çevredeki insanlardan etkilendiğini anlattı. Bu sebeple bir evde hangi senaryolar yer alıyorsa çocuğun o olayların etkisinde kalacağını ifade etti.

Eğitimde ön beyinde kontrolsüz öğrenme olduğunu, ön beyini geliştirmek için etrafta az insanın olması gerektiği ve aşırı TV ve PC’nin ön beynin çalışmasını olumsuz etkilediğini öğrendik.
Eğitime katılan grupta bayan popülasyonu bir hayli fazlaydı. Hal böyle olunca konu sıklıkla ilişkilere ve evliliğe geldi. Aşkım Bey, erkeklerin evlenmeden önce bayanın yanında olduğunu, evlendikten sonra ise koltukta olduğunu söyleyerek, evlilik öncesindeki dönemin bir "fragman" olduğunu söyledi.
Erkeklerin kalpten öldüğünü, kadınlarınsa kalpten öleceğim dediğinden bahseden Kapışmak kadınların olayların içinde, erkeklerin ise olayların kenarında olduğunu söyleyerek eğitimin ilk seansını bitirdi.
Eğitimin ikinci seansında 4 ana modun varlığından bahseden Aşkım Kapışmak bunların çocuk modları, sağlıksız başetme modları, cezalandırıcı ebeveyn modu ve sağlıklı mod olduğunu ifade etti.
Çocuk modlarını anlatırken insan yaradılılında tamlık olmadığını, ama bazı insanlarda eksiklik modunun çok fazla olduğunu söyledi. Başarısızlık, sevgisizlik, yoksunluk ve değersizlik gibi duygular sebebiyle kişilerin yaralı çocuk, saldırgan çocuk, dürtüsel çocuk ve mutlu çocuk modlarında yaşadığını anlattı.
Sağlıksız başetme modlarında insanların başına gelen olaylardan değil, çözememekten yıprandığını ifade eden Kapışmak teslimiyetçi, kopuk korungan, kopuk avungan ve büyüklenici modun sağlıksız başetme modları olduğunu açıkladı.
Beklentili modun, cezalandırıcı ebeveyn modunun en bilinen örneği olduğunu anlatan Aşkım Kapışmak sağlıklı ebeveyn ve sağlıklı yetişkin modlarının da en belirgin sağlıklı mod örnekleri  olduğundan bahsetti.
Kendimize şefkat ve merhamet göstermediğimiz için huzurlu olamadığımızı anlatan Kapışmak eğitim sırasında bir terapi de uyguladı. Derin nefes alıp kendimize sarılmamızı isteyen Aşkım Kapışmak bu esnada kendimize 3 şeyi hatırlatmamızı söyledi:
  • Sakin Ol
  • Yanındayım
  • Sen Değerlisin
Pozitif telkinin öneminin altını çizen Kapışmak sevenleri türlerine göre bir piramitte konumlandırmak gerekirse en altta yani 3 numarada “sıradan sevenler”in, ortada yani 2 numarada “üstün sevenler”in, en üstte yani 1 numarada ise “bilgece sevenler”in olduğunu söyledi. Maalesef Türkiye’de insanların 1’i gösterip 3’ü yaşadığını açıkladı.
Eğitimde en vurucu ifadelerden biri ikinci seansta kullanıldı. Bol ünlemle notlarıma aldığım ifadede Aşkım Kapışmak “kendi hakkını alamayan başkasının hakkını veremez” dedi. Bu bölümde Mustafa Ceceli’nin bir TV programında kullandığı “sevgi hakkını vermektir” sözüne de atıfta bulundan Kapışmak, “tek taraflı sevginin kölelik, tek taraflı saygının ise yalakalık” olduğunu söyledi.
Eğitimin son bölümü olan 3. Seansa “iletişim benim ne anlattığım değil, onun ne anladığıdır” mesajı ile başlayan Kapışmak, beynin mesajı aldıktan sonra bir kısmını sildiğini, sonra yargıda bulunduğunu anlattı.
Bu seansta hayatımızda uygulayabileceğimiz bazı pratik bilgileri paylaşan Aşkım Kapışmak, insanların taklitlerinden nefret ettiğini ancak benzerlerine bayıldığını ifade etti. Bir insana üç kere evet dedirtirsen dördüncüsünde sorgulamadan direk evet diyeceğini söyledi.
İletişimde kalibrasyondan bahseden Kapışmak süreci şöyle ifade etti:
Dinle, Eşleş, Aheng Kur,  Mesaj Ver
İpuçlarıyla geçen bu son seansta Aşkım Bey, erkeklerin yalan söylediğinde yüzlerini kaşıdığını açıkladı. Ağzını kapatıp dinleyen kişinin iki şeyi ifade ettiğini belirtti:
  • Anlattıklarına katılmıyorum
  • Birazdan ben de konuşacağım
Birini tehdit etmek veya ona karşı gücünüzü göstermek istiyorsanız eşyalarına dokunmamızı söyleyen Kapışmak yalan söyleyen herkesin sağa baktığını da açıkladı. Yalanın korkuyu beraberinde getirmesinden ötürü yüzdeki kanın aşağı çekildiğini bu sebeple yalan söyleyen kişinin yüzünün beyazladığını söyledi.
Bu önemli bilgilerle eğitimi bitirirken finalde güzel de bir mesaj verdi: Yavaş sevin, tadına varın…
Eğitimin sonunda “Motivasyon ve Verimli Çalışma Yöntemleri”, “Etkili İletişim Stratejileri ve Beden Dili” ve “İnsanları Etkileme ve İkna Etme Sanatı” konulu eğitim sertifikalarımızı da alıp ayrıldık. Dürüst olmak gerekirse aldığımız eğitim her ne kadar faydalı ve eğlenceli olsa da sertifikalarda belirtilen içerikleri tam anlamıyla karşılamaktan uzaktı. 

Google adsense

Analytics