Şimdi bu satırları yazıp ortaya bir doğum günü mesajı
çıkaracağım diye bir AVM’nin son katında, insanlardan uzak bir masaya geçtim ve
aklıma ilk gelen şu oldu: “Acaba seneye Okan bu satırları okuyabilecek mi?” O
günlerde gelecek hayırlısıyla… Akıp giden zamanı tutamadığımız bir gerçek. Sen
ne zaman altı oldun diye birkaç gündür kendime sorup duruyorum. Sanki çifter
çifter atladık yılları… Doğduğun gün ve öncesindeki heyecanlı bekleyiş net ama
sonrasında yaşadıklarımız sanki hep hızlı çekimde gerçekleşti. Derler ya güzel
şeyler çabuk unutulur diye, bence bu hız için belki de en iyi açıklama bu…
Birbirimizle iyi arkadaş oldukça hayat bizim için daha
kolay ve keyifli hale geldi. Kabul edelim, hala PES oynarken benim takım
arkadaşım olacak kadar iyi değilsin ama hangimizin gelişim alanı olmadı ki… Bir
şeyleri çabuk öğrendiğini görmek mesela beni çok mutlu ediyor. Kullandığın bazı
kelimeler, sana okuduğumuz kitaplardan ve izlediğin Youtube kanallarından
öğrenip kurduğun cümlelerle beni şok etmen baban olarak inceden hoşuma gidiyor,
gururlandırıyor. İnşallah ileride pek çok gurur yaşatırsın bize… Şimdiki gibi
tertemiz, saf, günahsız yoluna devam ederken hayatın o zorlu yollarında çizgini
bozmadan, yara almadan devam et. Ben hep arkanda olacağım ama senin de
ayaklarının yere sağlam basacağını bana şimdiden hissettiriyorsun ya, işte bu
böyle devam etsin…
Hani Youtube’a video çekerken o klasik girişin var ya; “Evet
arkadaşlar, kanalıma hoş geldinizzz” diye, ben de senin bundan sonraki renkli
keyifli, başarılı, sağlıklı ve mutlu hayatını izlerken baban olarak bil ki çok
gururlu olacağım. Tabi sadece izlemek olmaz, kamerayı tutan olmaya da devam
edeceğim.
Altıncı yaşın kutlu olsun oğlum. Birinci yaşında “Fragman
bitti, film başlıyor” demiştik, bu filmiz yıldızı olarak parlat bakalım
hikayeni…
Kişisel
Verileri Koruma Kurumu 2020 yılı Ocak ayında yayımladığı duyuru ile 9 Ocak 2020
tarihi itibarıyla kuruma yapılacak olan şikayetlerin elektronik ortamda
yapılabileceğini açıkladı.
Peki bu
ne anlama geliyor?
Şikayetlerin
elektronik ortamda kuruma iletilmesi vatandaşlar olarak bizlerin daha hızlı ve
etkin bir şekilde şikayetleri Kuruma iletebilmemiz ve yaptığımız şikayet
başvurularını elektronik ortamda takip edebilmemiz anlamına geliyor.
Kişisel
verilerin korunması mevzuatında ilgili kişiye iki temel hak tanınmıştır, bunlar
başvuru hakkı ve şikayet hakkı’dır.
İlgili
kişilerin, veri sorumlusuna başvurarak; kendileriyle ilgili kişisel verilerin
işlenip işlenmediğini öğrenmek, işlenmişse bunları talep etmek, verinin
muhtevasının eksik veya yanlış olması halinde bunların düzeltilmesini, hukuka
aykırı olması halinde ise silinmesini, yok edilmesini ve buna göre yapılacak
işlemlerin verilerin açıklandığı üçüncü kişilere bildirilmesini ve verilerin
kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zararlarının giderilmesini talep etme
hakları bulunmaktadır.
İlgili
kişinin şikayet yoluna başvurulabilmesi için ilk olarak veri sorumlusuna
Kanunun 13. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvurunun reddedilmesi, verilen
cevabın yetersiz bulunması veya 30 gün içinde başvuruya cevap verilmemiş olması
gereklidir. İlgili kişilerin veri sorumlusuna başvurmadan doğrudan Kurula
şikayet yoluna gitmesi mümkün değildir.
Söz
konusu başvurular için https://sikayet.kvkk.gov.tr internet adresine ulaşmanız ve e-devlet şifrenizle giriş yapmanız
gerekiyor.
Sayfayı
ilk kez açtığınızda profilinizin tamamlanmadığını göreceksiniz. Profil
menüsünden adres ve iletişim bilgilerinizi bir defaya mahsus güncelledikten
sonra profilinizin tamamlanmış olacak. Bu işlemin ardından şikayet
oluşturabilirsiniz.
Şikayette
bulunmadan önce hatırlatmam gereken önemli bir konu var. 6698 sayılı Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu’na göre (13’üncü
maddesinin (1) numaralı ve 14’üncü maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince)
ilgili kişilerin Kanun kapsamındaki talepleri ile ilgili olarak Kuruma şikayet
yoluna başvurulmadan önce veri sorumlusuna başvuru yapılmış olması gerekir.
Veri sorumlusuna başvuru yapılmadan Kuruma intikal eden şikayetler incelemeye
alınmamaktadır. Veri sorumlusu tarafından başvurunun reddedilmesi, verilen
cevabın yetersiz bulunması veya 30 gün içinde başvuruya cevap verilmemesi
hallerinde, veri sorumlusunun cevabı öğrenildiği tarihten itibaren 30 ve her koşulda
başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde Kurula şikayette bulunulabilir. Bu
kapsamda, yasal sürelere itibar edilmeden yapılan şikayet başvurusu Kurum
tarafından değerlendirmeye alınmayacaktır.
Buna
göre kurumun şikayet için açtığı bu modülde Kanun kapsamındaki talebiniz ile
ilgili öncelikle veri sorumlusuna başvuru yapılıp yapılmadığı hususunda bilgi
talep edilen alanın cevaplanması gerekmektedir. Şikayetin değerlendirmeye
alınabilmesi için “Evet” seçeneği tıklanmalı ve açıkladığım gibi şikayette
bulunacağınız veri sorumlusuna başvuru yapmış olmanız ve belirtilen süreleri dikkate
almanız gerekmektedir.
Ardından
veri sorumlusuna başvuru tarihi ile veri sorumlusuna başvuru belgesi örneği,
veri sorumlusu başvuruya cevap verdi ise cevap tarihi ile veri sorumlusunun
vermiş olduğu cevap belgesi örneği sisteme resim ya da pdf dosyası (.jpg,
.jpeg, .png, .gif, .bmp, .pdf) formatında yüklenmelidir.
Şunun
altını çizmeliyiz ki, Kuruma şikayette bulunulabilmek için veri sorumlusuna
tanınan 30 günlük cevap verme süresinin beklenmesi gerekmektedir. Veri
sorumlusu, 30 günlük yasal süre içinde başvuruya herhangi bir cevap vermemiş,
başvuru reddedilmiş veya verilen cevap yetersiz bulunmuş ise şikayet
oluşturulmaya devam edilebilir.
Şikayet Formu’nda yer alan veri sorumlusunun
unvanı/adı, veri sorumlusunun vergi kimlik numarası veya T.C. kimlik numarası
alanlarına bilgi girilmesi zorunlu bulunmaktadır. Ayrıca veri sorumlusunun
adresi veya veri sorumlusunun varsa web adresi bilgilerinden en az birinin
ilgili alana girilmesi gerekmektedir.
Şikayet konusu alanında, öncelikli olarak
açılan pencerede yer alan şikayet konularından yapılacak başvuruya uygun olan
başlık seçilmeli, bu başlıklardan hiçbirinin yapılacak başvuruya uymaması
halinde “Diğer” seçeneği seçilmelidir.
Şikayet konusu talep adli mercilerde
incelemeye alınmış ise, hangi adli merciye intikal ettiği ve ne aşamada olduğu
hakkında kısa bir açıklama ile talebin adli merciye intikal ettiğine dair belge
yüklenir.
Gerekli alanların doldurulmasının ardından “Kaydet”
butonuna tıklanır.
“Kaydet” butonuna tıklandıktan
sonra açılan “Şikayet Detay” sayfasında, girilen bilgiler kullanıcı
tarafından kontrol edilerek şikayet başvurusunun KVKK’ya iletilebilmesi için
sayfanın altında yer alan “Onayla ve Gönder” butonu seçilmelidir.
Oluşturulan
şikayet başvurusu sayfanın altında yer alan “İptal Et” butonu seçilerek
iptal edilebilir.
Onay penceresi “Evet” olarak
seçildikten sonra şikayet KVKK’ya iletilir ve oluşturduğunuz şikayetlere
ilişkin “Şikayetler” sayfası açılır. Söz konusu sayfada oluşturduğunuz
tüm şikayetler listelenmiş durumdadır.
Sistemdeki “Şikayetler” bölümünden
yapmış olduğunuz şikayet başvurularının hangi aşamada olduğuna ilişkin bilgi “Durum”
alanında yer almaktadır.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na veri
sorumlusu bir banka ile ilgili olarak 2019 yılı Eylül ve Ekim ayında yazılı
olarak başvuruda bulunmuş ve bu başvurulara ilişkin incelemesi devam eden bir
vatandaş olarak Kurumun bizlere sunduğu elektronik ortamda şikayet başvurusu
yapabilme imkanını çok yerinde bulduğumu belirtmek isterim. Vatandaşlar,
sunulan bu imkan sayesinde hem zaman hem de bütçe açısından tasarruf sağlamış
olacak. Özellikle çalışan vatandaşların bu başvuruları mesai saatleri
içerisinde yapması zor olduğu için başvurulara özel zaman ayırması gerekiyordu.
Şimdi başvuruları dilediği saatte dilediği yerden yapabilecek olan vatandaşlar
aynı zamanda başvuru dosyalarının takibini de yine elektronik ortamda
yapabilecek. Kağıt ortamında yapmış olduğum başvuru için her ay bir kere Kurumu
arayıp durumunu sorguluyorum ve yoğunluk sebebiyle incelemenin tamamlanmadığı
cevabını alıyorum. Ancak elektronik ortamda başvuru yapan vatandaşlar bu takip
sürecini de daha etkin bir şekilde yönetebilecek. Bu geliştirmede emeği
geçenlere teşekkür ederken, kişilerin de kişisel verilerini koruma konusunda
önlerinde bir engel olmadığını ve haklarını savunmaları gerektiğini yeri
gelmişken belirtmek isterim.
Dünya Bankası’nın ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye
İşgücü Piyasasında Talep Edilen Yetenek ve Meslekler Çalışması’nın Doğrulama
Atölyesi’ne davet edildim. Tabi ki bu daveti büyük bir memnuniyetle kabul ettim
ve yıllık iznimden bir günümü harcayıp workshop’a katıldım.
Atölye çalışması Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve
Türk Vatandaşları için Ekonomik Fırsatların İyileştirilmesi Projesi altında
gerçekleştirildi. Projenin amacı, davet mektubundaki açıklamaya sadık kalarak,
Hükümetin ulusal ve yerel seviyedeki meslek ve beceri talebini değerlendirme
kapasitesini arttırmak ve eğitim kurumlarını, devlet kurumlarını, STK’ları ve
uluslararası kuruluşları talep edilen beceri ve meslekler hakkında
bilgilendirerek eğitim programlarını ve politikalarını daha iyi tasarlamaları
konusunda desteklemektir.
Projenin temel hedeflerinden biri talep edilen meslek ve
beceri listesi geliştirmek olunca, İzmir’de en çok talep edilen meslekler ve
beceriler hakkında görüşlerimizi öğrenmek ve çalışma bulgularına ilişkin
yorumlarımızı almak için farklı meslek, sektör ve deneyimdeki yaklaşık 25 kişi
bir araya geldik. Çalıştay esnasındaki geri bildirim ve yorumlarımızı da
dikkate alıp çıkan sonuçları İŞKUR, devlet kurumları ve eğitim kurumlarının
işgücü talebini karşılayacak politika ve programları tasarlayacaklarını ileten
Dünya Bankası Sosyal İçerme Program Lideri Heba Elgazzar’a nazik daveti için teşekkür
edip yapılan araştırmanın sonucunda ve atölye çalışmasında öne çıkan noktaları
paylaşmak isterim.
İzmir için “talep gören beceriler” bölümünde çıkan
sonuçların Türkiye için talep gören becerilere paralel sonuçlar çıktığı
paylaşıldı. Sunumda bu nitelikler paylaşılırken kocaman “teamwork” yazısını
gördük. Yani aranan niteliklerin başında takım oyuncusu hala aranıyor. Hala
diyorum çünkü MBA yaptığım dönemde mülakatlar için bizlere verilen tavsiyelerde
kendimizi kariyerimizin balında iyi bir takım oyuncusu olmak yönünde
geliştirmemiz gerektiği ve mülakatlarda bu yönümüzü öne çıkarmamız tavsiye
edilmişti. Yaklaşık 15 yıl sonra da bu niteliğin hala “aranan” olduğunu görmek
şaşırtmadı. Sonuçlara göre aranan niteliklerden biri de “prezentabl” olmaktı.
Bu kavramın içini işverenler yapılan işle ne derece bağdaştırıyor bilmiyorum
ama uzaktan çalışmanın hızla yaygınlaştığı bir dönemde prezentabl olmanın
giderek kısıtlı işler için geçerli olacağını düşünüyorum. Bu nitelik
tartışılırken de workshop’da gündeme gelen bir yorum vardı, talep gören
mesleklerden biri olan garsonluk için prezentabl olmak aranan bir nitelik
olabilir ancak yine talep gören bir meslek olan makine operatörlüğü için
prezentabl olmak ne kadar elzemdir sorusu akıllara geliyor. İzmir’de aranan özelliklerden
biri “İngilizce” çıkmış. Buna şaşırmadım çünkü bir ebeveyn olarak ben de
çocuğumda iyi seviyede olmasını istediğim nitelikleri düşündüğümde aklıma
gelenlerin en başında iyi bir İngilizce geliyor. Özetle araştırmanın bu
çıktısına saygı duyuyorum. İzmir için yine çok aranan niteliklerden biri ise
bilgisayar becerisi, bir başka deyişle spesifik yazılımları kullanma uzmanlığı.
Bu yazılımları kullanmak dijitalleşen dünyada pek tabi ki aranan bir nitelik.
Sektörler değişip dönüşürken iş yapış şekilleri de değişiyor ve belirli
uzmanlıkların da ön plana çıkması bu sürecin beraberinde geliyor.
Farklı sektörlerden ve deneyimlerden profesyonellerin de
katkıda bulunduğu bu süreçte ben de görüşlerimi paylaştım. Özellikle
belirttiğim nitelikler; çalışanların dijital dönüşümü içselleştirebilmesi ve
robotik süreçleri iş yapış şekline dahil edebilmesi oldu. Bir başka deyişle,
süreçlerinde tekrar eden işleri robotik süreç otomasyonu ile yazılımlara
devreden çalışanların daha nitelikli işlere odaklanıp daha çok katma değer
yaratacağı ve bu da iş tatmini olarak döneceği için bunu yapabilen personelin
talep göreceğini belirttim.
2020 yılının Ocak ayının 7. gününde katıldığım bu
etkinlikten öne çıkan notlarım ve şahsi yorumlarım burada yer alsın. Bakalım
zaman geçip de geriye dönüp baktığımızda bugün elde ettiğimiz sonuçları nasıl
değerlendireceğiz?
"Madem izinliyim, o halde kahvemi dışarıda içmeliyim" diyip yazdım bu içeriği...
İnsanın kitap okuma hızı kitabın kendisini içine
çekmesiyle kesinlikle orantılı. Bunu çok kısa sürede bitirdiğim “İşte
Ceylanlar” adlı kitabı bitirdiğim bugün bir kez daha gördüm. Bu kitaptan birçok
kişinin haberinin olmadığını ya da girişimcilikle ilgilenmediği için pek çok
kişinin radarından kaçtığını tahmin ediyorum. Yanlış anlaşılmak istemem, siz
keşfedemediniz ama ben buldum bu kitabı diye öğünecek değilim. Goodreads’te bu
kitabı okumaya başladığımı kaydederken kitapla ilgili az değerlendirme olduğunu
gördüğümde de aynı kanaate vardım ama kesinlikle sadece girişimciler için değil
beyaz yakalı çalışanlar başta olmak üzere herkes için kitabın içerisinde ilham
veren hikayeler ve hayatta başarıya götürecek ipuçları var.
Türkiye’de hangi şartlar altında başarılı girişimcilerin
çıktığı sorusuna cevap vermek ve genç girişimci adaylarına cesaret vermek için Profesör
Erhan Erkut ve Dilek Özmen tarafından hazırlanan bu kitap iki bölüme ayrılmış.
İlk bölümde girişimciler ile yapılan mülakatlar mevcut. Yaşanmış hikayeleri
okuyup başkalarının tecrübelerinden öğrenmek bence çok keyifli. İkinci bölümde
ise çok sayıda girişimci ile daha önce görüşmüş olan misafir yazarlar elde
ettikleri dersleri ve önerilerini paylaşmışlar. Bu bölüm adeta birbirinden
değerli kazanılmış bilgilerin hap gibi sunulmasından oluşuyor.
Girişim öyküleri, özellikle de başarı hikayeleri okumak
beni oldukça heyecanlandırıyor. Yakın zamanda okuduğum Amazon’un, biraz daha
eskiye gidecek olursam Apple ve Nike’ın hikayeleri beni kendi dönüşüm
yolculuklarını gözlemleyebilmem adına son derece heyecanlandırmıştı. Bir beyaz
yakalı olarak “İşte Ceylanlar”ı okurken ülkemizde bildiğim ya da kitabı okumaya
başlamadan önce hiç bilmediğim girişimler hakkında fikir sahibi olmak ya da bu
tarz girişimlerin yüzlercesine hatta binlercesine tanıklık etmiş, mentörlük
yapmış kişilerin önerilerini okumak benim için de ciddi bir kazanım oldu.
Sadece hikayelerini bilmekten öteye geçip bazı dersler de çıkarmamı sağladı.
Bunların bir kısmını özetlemek hem bu bilgilerin uçup gitmemesini hem de bu
kitaba ulaşamasanız da bu içeriğe ulaşırsanız size bir katma değer sunar diye
düşünüyorum.
Peki bu kitabı okuduktan sonra geliştirmemiz gereken
özelliklerimiz, bir başka deyişle kaslarımız neler olmalı? Aşağıda pek çoğu
kitapta görüşlerini paylaşan Türkiye Girişimcilik Vakfı’ndan Mehru Aygül’ün
paylaştığı ve benim de yer yer kopyaladığım, bazen kendimce dönüştürdüğüm
öneriler mevcut. Ürün ya da girişim diye tabir edilen şeyleri siz kariyeriniz
ya da ulaşmak istediğiniz pozisyon/rol olarak da düşünebilirsiniz.
Sabırlı Ol – Hayat her zaman bizim istediğimiz yerden
akmıyor ve başarı çok çalışmadan, çabalamadan ve sabretmeden elde edilen bir
şey değil. Sabreden derviş her zaman muradına ermiş mi, bunu da bilmek pek
mümkün değil ama her başarıya ulaşan girişimcinin sabrı ile başarıya ulaştığı
yadsınamaz bir gerçek. Ürünün ilk ortaya çıkışından yatırımcı görüşmelerine
kadar sabretmek ve sabrederken de beklemek yerine çok çalışmak başarı getirir.
Sabır, büyük bir özveri ile çalışmanı ve işine inancını geliştirmeni sağlayacak
en güçlü destek mekanizmandır.
İyi Hikayeler Dinle, İyi Hikaye Anlatıcısı Ol – Her
şeyini ortaya koyduğun fikrini, girişimini ancak iyi bir hikaye anlatıcısı
olursan herkese iyi bir şekilde anlatabilirsin.Bunun için öncelikle noktaları birleştirmelisin; çok okumalı, gezmeli,
anlatmalı ve öğrenmeli, sonra da hayal etmelisin. Özetle sürekli cebine yeni
hikayeler oluşturabilecek enstrümanlar eklemelisin. Sonra da iletişim
yeteneğini oluşturmalı, geliştirmelisin. Karşındaki herkesi alıp götürebilecek
bir iletişim kurarak ürününü satar, akıllarda kalır ve yolunda ilerlersin.
Egonu Küçült, Duvarlarını İncelt – Bir girişimci kendi
yarattığı hikaye ile ilham verir. Senin de ilham verebilmen için önce dolman
gerekiyor. Kendi etrafına farklı ne kadar çok insan toplarsan, onlarla vakit
geçirip öğrenirsen o kadar gelişirsin. “Üzerinden okyanus geçirsen de herkes
kovası kadar su alır, sen kovanı büyütmeye bak.”
Odaklan – Dünyayı takip et, ilham al, farklı insanlar,
kültürler tabı, geliş, değiş ama odaklan! Birden fazla şeye odaklanabilirsin,
ama zamanını ve ilgini iyi yönetebilmeli ve bu ilgilerini yönetebilmek için iyi
takımlar kurmalısın. Sonuçta neye odaklanacağına karar vermelisin. Odaklanırken
her zaman kendine sorular sor ve kendini geliştirmek için bir başarısızlığı
bekleme.
Ayağa Kalkmayı Öğren – Başarısızlık hepimizin yaşadığı ve
yaşayacağı bir duygudur. Bununla beraber, başarısızlık en iyi öğretmendir, tabi
ki bakmasını ve ders çıkarmasını biliyorsak. Yaptığın hataları tekrar tekrar
yapmamak için, başarısızlıkla tanıştığında geliştirmen gereken şey tekrar ayağa
kalkma kasıdır. Her gün öğrendiğin, daha iyi bir sen olman için seni kamçılayan
bir yol bul. O yolda düştükçe ayağa kalk, bir daha düş, yine kalk ama öğren.
Leonard Cohen’in sözünü hatırla: “Bir çatlak var her şeyde; ışık böyle sızıyor içeriye.”
(There is a crack in everything, that’s how the light gets in.)
Etrafını Bilge İnsanlarla Çevrele – Her gün gördüğümüz,
fikrimizi, heyecanımızı anlattığımız, fikir aldığımız, eleştirisini
dinlediğimiz insanlar yaşam kalitemizi belirliyor. Seni dinleyen, sana
deneyimleriyle yol göstermeye çalışan, fikrinden önce sana inanan bir hatta iki
mentor bul. Birinin girişimcilik deneyimi, birinin hayat deneyimi olsun.
Mentorunu bulunca ona açık ol, sıkıntılarını tüm açıklığı ile anlat. Unutma
girişimcilikte fikir değil, onu hayata geçirenler önemli.
Risk Al – Başarısızlıktan, insanların neler diyeceğinden
ya da size nasıl bakacakları korkusundan arın, risk al ve dene. Denedikçe senin
ve girişimin için en doğrusunu bulacaksın.
Yukarıda sıraladığım maddeleri unvanınızdan ve yaptığınız
işten bağımsız olarak kendi hayatınızda uyguladığınızı bir düşünün. Sizce bu
yöntemi uygulasanız fark yaratmaz mısınız? İşte bu yüzden, kızım sana söylüyorum gelinim sen anla atasözümüzü bu içeriğe uyarlayıp "girişimci kardeşim sana tavsiye veriyorum, beyaz yakalı kardeşim sen uygula" diyorum.
Yine de ben girişimci değilim, beyaz yakalı bir
çalışanım, nasıl girişimci olabilirim ki diye düşünüyorsanız size Erhan
Erkut’un “içeriden girişimciliği (intrapreneurship) deneyin” şeklinde verdiği
öneriyi sunmak isterim. Kurumsal yaşamınız süresince mutlaka aklınıza yapılan
işleri iyileştirmek için çok sayıda fikir gelecektir. Bunların arasından yeni
bir ürün, hizmet veya sürece çevirmeye en yatkın olan bir veya iki tanesi ile
kurumunuza başvurup “iç girişimci” olmayı denemelisiniz. İç girişimcilik
kurumların ayakta kalabilmesinin en önemli anahtarlarıdır. Zaman içerisinde
daha fazla kurumumuzun iç girişimciliği destekleyeceğini tahmin etmek çok da
zor değil.
İşte Ceylanlar kitabından işte kendime çıkardığım dersler
böyle oldu. Birileri yaptıysa siz de yaparsınız. Şimdi aksiyon alma zamanı! (bu
bir motivasyon ya da temenni mesajı değildir)