17 Ocak 2015 Cumartesi

İmaj Yönetimi Eğitiminden Geriye Kalanlar

PM Yaşam'da Özlem Çakır'dan aldığımız imaj yönetimi ile ilgili hazırladığım içerik yayımlandı. Blogumda daha önce kendim için olan notlarla birlikte yayımlamıştım, bu kez de daha genel yorumlarla paylaşıyorum.



Kişisel Gelişim Kulübü (Karma) İmaj Yönetimi Eğitimini Tamamladı

27 Eylül 2014 Cumartesi günü Özlem Çakır’ı kişisel gelişim kulübü olarak şirketimizde ağırlama fırsatı bulduk. Peki kimdir Özlem Çakır? Hemen kendi websitesinden (www.ozlemcakir.com) yanıtlayalım:

Özlem Çakır’ın perakendeye yönelik stil ve kişisel alışveriş danışmanlığı eğitimlerinin yanı sıra lüks sektöre de imaj, servis ve hizmetle farklılaşma eğitimleri bulunmaktadır. Çakır eğitimlerinin dışında üst düzey yöneticilere ve siyasetçilere kişisel imaj danışmanlığı yapmaktadır.

Özlem Çakır Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği’nin (A.I.C.I) Türkiye’den ilk profesyonel ve uluslararası ödüllü üyesidir.(Jane Segestron Ödülü) Çakır, 1999-2011 tarihleri arasında derneğin Türkiye Başkanlığını yürütmüştür.

Kendisini ilk gördüğüm andan (ki sabah erken saatte Sevinç Pastanesi’nin önünde buluşarak güne başladık) eğitimin sona erdiği ana kadar (yoğun içerikli, az molalı eğitimimiz saat 18:00 de bitti) bende ve eğitime katılan diğer arkadaşlarımda bilgi ve tecrübesiyle hayranlık yarattı. İmaj danışmanlığı konusunda alanına o kadar hakim olduğu verdiği örnek ve tüyolarla o kadar belliydi ki hepimiz pür dikkat kendisini dinleyip, hayranlıkla izledik. Eğitim, gerçek anlamda eğitici ve değerli olunca, insan da öğretilenleri daha bir özenle not alıp, daha uzun vade faydalanacağı şekilde saklamak istiyor. Bu sebeple eğitim esnasında notlarımı aldım, hem kendime saklamak, hem de faydalanmak isteyen olursa diye paylaşmak istedim.

Özlem Hanım eğitime sunum becerileri konusunda bazı önemli noktaları ve trendleri belirterek başladı. Artık sunumların giderek büyülüyeci (charming) özellikli olanlarının aranan nitelikte olduğunu ifade etti. Etkili sunumun üç özelliğini güvenilirlik, ulaşılabilirlik ve sevilebilirlik olarak sıraladı.

Guy Kawasaki’nin Enchantment adlı kitabını okumamızı, twitter’dan da sevilebilirlik konusunda Dave Kerpen’ı takip etmemizi önerdi. Takibe aldım bile, işte profili: https://twitter.com/DaveKerpen

Sunumun etkileme ve ikna boyutu ile ilgili olarak Aristo’nun belirttiği retoriğin 3 boyutu ethos – logos ve pathos’tan bahsetti. Özetle ethos’u etik değerler, duruş, özgüven ile itibar yaratmak; logos’u içerik tarafı ve konuya hakimiyet; pathos’u da duygu ve düşüncelere dokunmak olarak ifade etti.

Eğitim esnasında kendisi bize “gong therapy”den bahsetti. Gong ile 20 dakika uygulanan terapinin 4 saatlik uykuya bedel olduğunu ve New York’ta insanların öğlen aralarında yemek yerine bu terapiyi almayı tercih ettiklerini anlattı.

Duchenne Smile’dan bahsetti ve gerçek gülüşlerde göz çevresinde kırışıklıkların ortaya çıktığının ipucunu verdi. Detayları wikipedia’da mevcut, okuma listemize alalım lütfen… Okuma demişken bir de Daniel Pink’in “A Whole New Mind” (Aklın Yeni Sırları) adlı kitabını da okumamızı tavsiye etti.

Özlem Çakır, tutkulu insanların fark yaratacağını, artık herkesin işini iyi yaptığını bizlere anlatırken, samimiyet, doğallık ve tutkunun fark edilmemizi sağlayacağını belirtti. Bu noktada ekrana yansıttığı slaytta imaj ve göze çarparlığın yetenek ve becerilerden 9 kat daha fazla işe yaradığı yazıyordu.

Sunumda vurguyu yaratan faktörleri ise şu şekilde sıraladı: maddeleme, es, tonlama, retorik soru (cevabını beklemediğimiz soru), tekrar ve arabaşlıklar.

Vücut dilimizle ilgili olarak da yine Youtube üzerinden erişebileceğimiz History Channel’ın hazırladığı “Secrets of Body Language”i, dilersek Türkçe olarak da “Beden Dili” diye aratarak, izleyebileceğimizi söyledi. Yine Can Dündar’ın “Terzi Diplomasisi” adlı köşe yazısını da mutlaka okumamızı önerdi.

Daha sonra eğitimin imaja yönelik ve asıl bomba kısmına geçtik. Aldığım vurucu notlar şöyle:

Bedene oturan ceket gücü ifade eder. Koyu renkler açık renklere göre (bej, pudra) daha otoriterdir. Yüze yakın olarak kullanılan yüksek kontrast yüksek otoriteyi temsil eder. Yakalı herşey yakasıza göre daha ciddi ve otoriterdir. Aynı şekilde tok kumaş da yumuşak kumaşa göre daha ciddi ve otoriterdir. Polyester ve plastik malzeme ile klas görünemezsin!

Vücudumuza ne kadar uygun kıyafet giyersek o kadar güçlü görüneceğimizi ifade ederken “the more constracted you wear, the more authority you look” ifadesini kullanan Özlem Hanım büyük aksesuarların da aynı etkiyi yarattığını belirtmek için “the bigger you wear, the more authority you look” diye konuyu özetledi.

Bu noktada vurucu cümlelerden biri de: “Bugün olduğun yer için değil, yarın olmak istediğin yer için giyin” demesiydi.

İnce kumaşların fazlalıkları ortaya çıkardığını belirtirken, bu sorunla karşılaşmak istemeyenlerin likra ve gabardin kumalı tercih etmeleri gerektiğini söyledi.

Bayanlar için bacak bileklerinin kalın olması halinde siyah çorap giymeleri gerektiğini öneren Özlem Hanım ince bölgeleri her zaman açıkta bırakmak gerektiğinin altını çizdi. Renklerle ilgili detaylı bilgi için internetten  “colour analysis” diye araştırma yaparak çok daha bilinçli renk tercihleri ile imajımızı güçlendirebileceğimizi söyledi.

Tek tek tüm katılımcılara imajlarına yönelik geri bildirim ve öneriler sunan Özlem Çakır’dan aldığımız eğitim hepimizin kişisel imaj yönetimi ve sunum becerileri alanındaki farkındalık seviyesini yukarıya taşıdı. Özgün içerikli bu eğitim için emeği geçen tüm Karma kulübü üyelerine ve Şirketimize teşekkür eder, bir başka eğitimde buluşmayı dilerim.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics