15 Nisan 2017 Cumartesi

Ve Sabredersin...

Bazen öyle bir dolarsın, öyle bir dolarsın ki derin bir nefes aldığında içinde bir köz ateş yanar… Hep içine atmışsındır, susmuşsundur, sorun çıkmasın diye görmezden, duymazdan gelmişsindir. Bazen gözün dolmuştur ama belli etmemek için kaçmışsındır. Bazı şeyler ağrına gitmiştir ama dilinin ucuna gelse de ağrına gittiğiyle kalmıştır. O ağırlıklar senin sırtına binmiştir. Yüküne yük eklenmiştir ama katlanmaya devam etmişsindir. Fena hissedersin kendini, hem ruhen, hem de fiziksel olarak. Şimdi neyse ama ileride aynısını yaşadığımda kalbim buna nasıl katlanır diye de geçirmişsindir içinden. Ateş sırtındaki yükle beraber yanarken özveride bulunayım bu kez de, bir kez daha bunu da göğüsleyeyim dersin. Allah büyük dersin ve sabredersin….

13 Nisan 2017 Perşembe

Shell'de Dizel Araca Benzin Koydular

Geçtiğimiz günlerde Shell benzin istasyonunda dizel aracıma benzin koydular. Benim başıma gelen bu talihsiz olay, pek tabii ki başkalarının da başına gelebilir diye konuyu gün be gün gelişmeleriyle kaleme aldım. Bakın neler yaşadım…
 
12 Mart 2017
12 Mart 2017 saat 12:05'te (öğlen) İzmir Eşrefpaşa Shell benzin istasyonundan aracım için yakıt satın aldım. İstasyondan çıkıp Selway Alışveriş Merkezi'ne gittim. Aracımı burada tekrar çalıştırdığımda aracımın çalışmakta zorlandığını farkettim. Benzin istasyonunda yanlış yakıt konulabileceği ihtimali üzerine istasyona döndüm, kayıtlar kontrol edildiğinde aracıma dizel yerine kurşunsuz benzin konulduğu tespit edildi. Konuyla ilgili istasyonun sigorta poliçesi olduğu tarafıma iletildi. Aracın çekici ile alınıp servise götürülerek gerekli tamir işlemlerinin yapılabilmesi için o akşam aracımı anahtarıyla beraber istasyondaki sorumlu kişilere bıraktım. Yaşanan bu ciddi olayla ilgili olarak, devamlı müşterisi olduğum, global bir firma olması sebebiyle güven duyduğum Shell firması tarafından durumun hassasiyetle incelenmesini ve gerekli aksiyonun alınması için şirkete mail attım.
13 Mart 2017
Sabah’tan Shell’in müşteri hizmetlerini arayarak konuyu sözlü olarak anlattım ve kayıt oluşturulmasını sağladım.
Ardından hatayı gerçekleştiren Eşrefpaşa Shell İstasyonu’nu aradım ve bir gün önce adını öğrendiğim istasyon müdürü ile görüşmek istedim. Toplantıda olduğu için ilk 2 aramada ulaşamayınca cep telefonunu öğrendim ve bu şekilde iletişime geçtim. Kendisi oldukça kibar bir şekilde ve müşteri memnuniyeti odaklı yaklaşarak çekici ile talep ettiğim Arkas Opel Servisi’ne aracımın çekilmesini sağlayacağını, gün içerisinde sigorta ekspertizinin de işlemleri yapacağını söyledi.
Öğlen saatlerinde Arkas Opel’e aracımın ulaştığı bilgisi geldi. Birinci gün biterken aracım Arkas’ın atölyesinde ustaların kontrolündeydi.
14 Mart 2017
Güne sabah saatlerinde önce Arkas servis görevlisinin, ardından da Eşrefpaşa Shell İstasyon müdürünün aracın teste çıkacağı bilgisini paylaşmasıyla başladım.
Öğlen saatlerinde Arkas Servis Müdürü aradı ve aracımın yakıt deposunun temizlendiğini ve test sürüşünde herhangi bir sorunla karşılaşmadıklarını ama araçla yol yaptığım için ileride karşıma bir sorun çıkarabileceğini, bu noktada iki opsiyonum olduğunu söyledi. Birincisi aracı bu şekilde kabul edebileceğim, ikincisi ise yakıt sistemi ile ilgili tüm parçaların kontrol ve değişimi. Eğer ikinci opsiyonu seçersem 4.000 TL’den fazla masraf çıkabileceğini ve bu işlem için onay vermem gerektiğini söyledi.
Eşrefpaşa Shell İstasyon müdürüne konuyu ilettim, Arkas servis müdürüyle konuşmasını sağladım ve sözlü onayların ardından yazılı olarak Arkas’a mail atarak gerekli değişimlere onay verdiğimi mail ortamında belirttim.
15 Mart 2017
Bugün öğlene doğru Arkas Servis müdürünü aradım, bir gün önceki yazılı onayımın ulaşıp ulaşmadığını sordum. Ulaştığını ve araçtan ilgili parçaların sökülerek anlaşmalı firmaya kontrole gönderildiğini söyledi. İşlemlerin yarın öğlene kadar sürebileceğini ifade etti.
Akşam işten dönerken yanlış yakıt konulması ile araçlarda oluşan değer kaybı konusunda verilmiş olan Danıştay kararlarını araştırdım.
16 Mart 2017
Bugün aracın tamiri ve testi kesin olarak bitti, Shell istasyonu akşamüstü ödemeyi yaptı ve Arkas’tan aracımı teslim alabileceğim bilgisi iletildi.
Akşam saatlerinde aşağıdaki maili attım:
Sayın ilgili,
91634338 numaralı geri bildirimimle ilgili olarak Eşrefpaşa Shell Benzin İstasyonu (KAVUKLAR AKARYAKIT OTOMOTİV İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ), Opel Arkas Servisi’nde aracımın tamir işlemlerini üslenmiştir. 12 Mart 2017’de gerçekleşen hatalı yakıt koyma işlemiş sebebiyle belirtilen tarihten 16 Mart tarihine kadar aracım serviste kalmıştır ve bu 4 iş günü aracımı kullanamadım. Bununla beraber aracımın servis kayıtlarında rutin olmayan bir değişim ve bakım işlemi kayda geçmiştir ve bu da ileride aracımı satarken bana değer kaybı olarak yansıyacaktır. Kaldı ki aracıma yanlış yakıt konulması sebebiyle bugün tespit edilemeyen ancak zamanla ortaya çıkabilecek olan sorunlara karşı risk ve sorumluluk tarafımda kalmıştır.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4/A maddesinin 3.fıkrasında; "Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayın gerçekleştiği petrol istasyonunun Shell & Turcas Petrol A.Ş.’nin bayisi olduğu ihtilafsızdır. Tarafıma verilen ayıplı hizmet nedeniyle, anılan yasada tanımlanan ve sağlayıcı durumunda bulunan istasyonunun Shell & Turcas Petrol A.Ş.’nin de Eşrefpaşa Shell benzin istasyonu ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
Aracıma Eşrefpaşa Shell Benzin İstasyonu’nun çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda Eşrefpaşa Shell Benzin İstasyonu’nun Shell & Turcas Petrol A.Ş. bayisi olarak satış yaptığı ve hizmet verdiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmaması karşısında, sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet sözkonusu olduğundan, anılan Kanunun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca ayıplı hizmet bulunmaktadır. Sağlayıcı ve bayi 4/A maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Kaldı ki, sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Yukarıda belirttiğim sebeplerden ötürü tarafıma;
Aracımın değer kaybı
Ayıplı ürün sebebiyle aracımla ilgili önümüzdeki dönemde yaşayacağım sorunlar
Aracımı kullanamadığım 4 iş günü
için tazminat ödenmesini talep ediyorum.
Yaşadığım olumsuz müşteri deneyimi ile ilgili olarak, benzer olaylar için verilmiş olan yargı kararları (YARGITAY HUKUK GENEL KURULU ESAS NO.2012/13-153 KARAR NO.2012/598 KARAR TARİHİ.19.09.2012 ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E.2011/7133 K.2012/8597 T.22.05.2012 ) da ekte dikkatinize sunulmuştur.
Talebimin gerçekleşmemesi durumunda haklarımı sosyal medya ve hukuki makamlar aracılığıyla arayacağımı bilgilerinize sunarım.
17 Mart 2017
Bir gece önce attığım mail ile ilgili olarak Shell Müşteri Hizmetlerini aradım. Mailimi incelediklerini, tarafıma kiralık araç önerisinde bulunmadıkları için hatalı olduklarını, aracımdan uzakta kaldığım günler süresince böyle bir hakkımın olduğunu söylediler. Bugün durumu düzeltebilmek adına belgelemem halinde ulaşım masraflarımı karşılayabileceklerini ilettiler. Konuyu değerlendireceğimi söyleyerek telefonu kapattım. Açıkçası yaşadıklarımdan sonra daha da fazla Shell firması ile muhatap olarak kendimi germek istemiyordum.
13 Nisan 2017
Konunun üzerinden yaklaşık 1 ay geçti. Aracımda şu an hatalı yakıt konulması ile ilgili herhangi bir sorun, çok şükür ki, yok. Olaydan sonra bir kez daha aynı Shell istasyonuna uğrayarak, olay günü satın aldığım yakıt tutarı kadar dizel yakıtı ücretsiz aldım. Benimle ilgilenen istasyondaki sorumlu şahıs pompacıların bu tarz hatalı işlemleri yapabileceklerini söyledi, ben de ona konunun tamamen insani bir durum olduğunu, onlara karşı bu sebeple en ufak bir sert çıkış, tavır ya da serzenişte bulunmadığımı hatırlattım. Nitekim benim için de karşı taraf için de konu bu şekilde kapandı.
 
Peki ne ders aldım?
  • Artık benzin istasyonunda doğru pompanın aracıma girdiğini görmeden kasaya ödeme için gitmeyeceğim. 
  • Aldığım fişi mutlaka kontrol edeceğim. 
  • Kurumsal firmalardan vazgeçmeyeceğim.
Belki başkasının da işine yarar diye konuyla ilgili örnek yargı kararlarını da aşağıda paylaşıyorum:
1)
T.C
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO.2012/13-153
KARAR NO.2012/598
KARAR TARİHİ.19.09.2012

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Tüketici Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.04.2009 gün ve 2008/522 E. 2009/179 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili ile davalılardan Y... Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 22.04.2010 gün ve 2009/13561 E.-2010/5638 K. sayılı ilamı ile; (...Davacı, davalıdan aracı için yakıt satın aldığını, ancak mazot yerine benzin konulduğu için aracının hasarlandığını öne sürerek, sigorta tarafından yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan 31.421,52-TL parça ve işçilik hasar bedelinin, 15.000-TL değer kaybı tazminatının, 2.500 TL aracı kullanamaması nedeniyle ödenen yol parasının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, aracın kullanılamaması nedeniyle ödenen yol parası olarak talep edilen 2.500- TL yönünden Bakırköy Sulh Hukuk mahkemesi görevli olduğundan dava dilekçesinin reddine, dosyanın tefrikine, davalı Y...…Ltd.Şti yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 7.225,94-TL’nin dava tarihinden itibaren %9 ve değişen oranlarda yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davalı A...…A.Ş yönünden davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir2-4822 Sayılı kanun ile değişik 4077 Sayılı T.K.H.K'nun 3.maddesinde kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada " bir mal ve hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi" tüketici, "Alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları..." mal, "Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere, ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri" satıcı, olarak tanımlamıştır. Aynı yasanın 23.maddesinin 1.fıkrasında ise, "Bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılır." hükmüyle kanunun uygulanmasından doğacak ihtilaflara bakacak görevli mahkeme belirtilmiştir. Somut olay değerlendirildiğinde, tüketici davacı ile satıcı davalı Y...…Ltd.Şti arasında yakıt satımından kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunduğu, anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının aracının arızalanması nedeniyle ödenen yol parasının tahsili hakkındaki talebe bakmaya da yasanın 23. maddesi hükmü gereğince tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda, kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece, bu kalem yönünden de işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 3-Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4/A maddesinin 3.fıkrasında; "Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz." düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayın gerçekleştiği petrol istasyonunun avalı A...…A.Ş’nin bayisi olduğu ihtilafsızdır. Davacıya verilen ayıplı hizmet nedeniyle, anılan yasada tanımlanan ve sağlayıcı durumunda bulunan davalı A...…A.Ş’nin’de diğer davalı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece açıklanan bu husus göz ardı edilerek, motorin yada benzinden kaynaklanan bir ayıp söz konusu olmadığından adı geçen davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, ayrıca bozmayı gerektirir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davacı vekili ile davalılardan Y... Ltd .Şti. vekili
 
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, akaryakıt satışı sırasında ayıplı hizmetten kaynaklanan hasar bedeli, değer kaybı ve yol parasının tazmini istemine ilişkindir.
 
I-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde,Öncelikle belirtilmelidir ki, somut olayda, davalılardan Y... Akaryakıt Ltd. Şti.nin diğer davalı A... Petrol Ve Ticaret AŞ.nin (A...) bayisi olduğu, bayiinin çalışanı tarafından davacıya ait araca hata ile motorin yerine benzin konulması nedeniyle aracın arızalandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bayi tarafından verilen ayıplı hizmet nedeniyle sağlayıcının müteselsil sorumluluğu bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Davanın yasal dayanağı 4822 sayılı Kanun'la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/A. maddesidir.4077 sayılı Kanunun 4/A maddesinin üçüncü fıkrasında;“Sağlayıcı, bayi, acente ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.Anılan Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesine göre;“Bu Kanunun uygulanmasında,d)Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti,g)Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri, ifade eder.” hükmü bulunmaktadır.4077 sayılı Kanun'un 3.maddesi uyarınca davalı A... A.Ş’.nin sağlayıcı konumunda olduğu da açıktır.

Somut uyuşmazlıkta davacıya, ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren ayıplı mal verilmesi sözkonusu değildir. Ancak, anılan Kanunun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca;“...Sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilânlarında veya standardında veya teknik kuralında tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler, ayıplı hizmet olarak kabul edilir.”Buna göre; davacının aracına Y... Ltd.Şti.’nin çalışanı tarafından motorin yerine benzin konulması şeklinde gerçekleşen olayda, Y... Ltd.Şti'nin diğer davalı A...’in bayisi olarak satış yaptığı ve hizmet verdiği hususunda bir uyuşmazlık da bulunmaması karşısında, sağlayıcı tarafından bildirilen reklam ve ilanlarda tespit edilen yararlanma amacı bakımından tüketicinin beklediği faydaları ortadan kaldıran maddi eksiklikler içeren hizmet sözkonusu olduğundan, anılan Kanunun 4/A maddesinin ilk fıkrası uyarınca ayıplı hizmet bulunmaktadır. Sağlayıcı ve bayi 4/A maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Kaldı ki, sunulan hizmetin ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyeler tarafından davalılardan A... AŞ’nin, davacının zararına neden olan olayla ilgisi bulunmadığı, hatalı hizmeti veren Y... Ltd.Şti. çalışanının davranışı sonucu meydana gelen zarar ile A... arasında illiyet bağı bulunmadığı görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş, 4077 sayılı Kanun'un 4/A maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ayıplı hizmetten ve ayıplı hizmetin neden olduğu her türlü zarardan sağlayıcı ve bayiinin müteselsil sorumlu olduğu hususunun kanunla açıkça düzenlenmesi ve diğer iddiaların sağlayıcı ile bayi arasında açılabilecek rücu davasında değerlendirilmesinin mümkün bulunması nedeniyle Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca kabul edilmemiştir. Yukarıda açıklanan düzenlemelerin ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, sağlayıcı A... A.Ş. ile bayi Y... Ltd. Şti, davacının aracına verilen ayıplı hizmet nedeniyle doğan zarardan Kanun gereği müteselsilen sorumludurlar. O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. II-Davalılardan Y... Akaryakıt ve Taşımacılık Hizmetleri San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin; A-Hükmün direnmeye dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, ilk hükmü temyiz etmeyen davalı Y... Ltd. Şti.nin direnmeyi temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı ön sorun olarak incelenmiştir. Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır. Yerel Mahkemece hakkında direnme kararı verilen ve talebin yol parası dışındaki kısmına ilişkin ilk hüküm, davalı Y... Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmemiştir. Bu durumda hükmün direnmeye dair kısmına yönelik ilk kararı temyiz etmeyen davalı Y... Ltd. Şti.'nin direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. O halde, davalı Y... Ltd. Şti.'nin temyiz dilekçesinin direnme hükmüne yönelik kısmının reddine karar verilmelidir. B-Hükmün yol parasına ilişkin kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, ise, Yerel Mahkemece, Özel Daire’nin bozma ilamının (2) numaralı bendinde yer alan ve yol parasına ilişkin talep yönünden de tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna değinen bozma nedenine uyularak oluşturulan yeni hüküm Özel Daire’ce incelenmemiştir. O nedenle, kararın temyiz incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir. Hal böyle olunca, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin yol parası talebi hakkında kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daire’sine gönderilmesi gerekir.

S O N U Ç: 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, oyçokluğu ile,

2-Yukarıda (II) numaralı bendin (A) fıkrasında belirtilen nedenlerle, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin hükmün direnmeye dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmadığından davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin temyiz dilekçesinin direnme kararına ilişkin kısmı yönünden REDDİNE,

3-Yukarıda (II) numaralı bendin (B) fıkrasında açıklanan nedenlerle, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin hükmün “yol parasına” dair kısmına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, davalı Y... Ltd. Şti. vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oybirliği ile, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2012 gününde karar verildi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------
 
2)
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
E.2011/7133
K.2012/8597
T.22.05.2012
Davacı vekili, davalı sigorta şirketine akaryakıt istasyonları özel poliçesi ile sigortalı bulunan müvekkiline ait benzin istasyonunda motorin tankının yanlışlıkla ''süper benzin 95''  bölümüne doldurulması dolayısıyla bazı araçlara süper benzin yerine motorin verildiğini, müvekkilinin araç sahiplerine araçlarda meydana gelen hasar bedellerini ödediğini, söz konusu zararın ekstra teminatlar başlığı altında sigorta teminatı kapsamında kaldığını belirterek toplam 18.633,17 TL hasar bedelinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.  
Davalı vekili, pompacıdan kaynaklanan yanlış yakıt verilmesi durumunun teminat kapsamında olup, yakıt tankına yanlış yakıt doldurulmasının teminat dışı bulunduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının poliçedeki limit ile 3. kişilere karşı mali mesuliyet teminatı altında olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.  
Kararı, davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.  
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki (2) nolu bendin, davalı sigorta şirketi vekilinin ise (2) ve (3) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, akaryakıt istasyonları özel poliçesi kapsamında yanlış akaryakıt verilmesi sebebiyle tazminat istemine ilişkin olup, sigorta poliçesinin ''Ekstra Teminatlar'' başlıklı bölümünde, yanlış akaryakıt verilmesi teminatının her bir hasarda 15.000 USD teminat bedeli ile poliçe kapsamına dahil olduğu belirtilmiştir. Buna göre, dava konusu olayda yanlış akaryakıt verilmesi sebebiyle kaç aracın hasarlandığı, her bir hasar için davacı tarafça hangi tarihlerde, ne miktarda ödeme yapıldığının denetime elverişli olacak şekilde ayrı ayrı tespiti ile her bir hasar bakımından poliçede belirtilen limit de dikkate alınarak buna göre değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle taraflar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalı sigorta şirketi vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda  (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) nolu bentte açıklanan  nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin  yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
 

9 Nisan 2017 Pazar

Kolay Elde Edilen "Başarılar"

Bazen bazı başarıların bir an önce elde edilmesini ister insanoğlu. Sabırsızdır ve muhtemelen yeterince hazır değildir. Ama ister… O ünvanı, pozisyonu, o sosyal statüyü… Halbuki daha alması gereken çok yol vardır. Hani bir fırın ekmek yenmesi gereken durumlar vardır ya, belki de öyle yapılacaklar ve hazmedilecekler listesi vardır ama nafile, göremez gerçekleri. İşte böyle durumlar için size iki küçük alıntım var.

Birincisi İsmail Özcan’ın “Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler” adlı kitabından:

ABD Başbakanlarından James Garfield başkan olmadan önce bir kolejin müdürüymüş. Bir gün bir anne çocuğunu koleje yazdırırken bir ricada bulunmuş:

— Müdür Bey, dersleri biraz daha basitleştiremez misiniz? Benimki derslerin hepsini takip edemez. Koleji de bir an önce bitirmek istiyor.

Garfield cevap vermiş:

— Evet hanımefendi bu mümkündür. Önce çocuğunuzun ne olmak istediğini söyleyin. Malum ya Tanrı bir meşeyi yüz yılda yetiştirirken bir kabak için iki ayı yeterli görüyor.”

Yine aynı konuda ikinci örnek ise Elif Şafak’ın Firarperest adlı denemelerden oluşan kitabından gelsin:

Hayatta bir an evvel başarmak istemek iyi bir şey değildir. Zira "Kolay elde edilen şeyler uzun sürmez. Bağdat'ta bir fırından günde yüz kâse çıkarken, Çin'de tek bir seramik kâse üretmek kırk yıl alır. Hangisi daha değerlidir? Yumurtasından yeni çıkmış bir civciv kendi gıdasını bulup yerken, bir bebek yıllar boyu bakıma muhtaç kalır. Birincisi bakışlarını asla yerden ayırmazken, ikincisi içeride yıldızlar ve galaksiler barındırabilir.

O halde sabretmeye, çalışmaya, gelişmeye ve katkı sağlamaya devam. Sonunda doğru zaman gelecek ve şansımızı kendimiz yaratmış olacağız. Unutmayın, ortaya çıkan sonucun kalitesini belirleyen verdiğimiz emektir.
 

Firarperest, Elif Şafak

Geçtiğimiz günlerde Elif Şafak’ın Firarperest adlı kitabını bitirdim. Su gibi akan denemelerden oluşan bir kitaptı. Çoğunlukla sabahları serviste işe giderken okudum ve tabii ki benimle kalmasını istediğim bölümlerinden de notlar aldım. Güzel mesajlar içeren Firarperest’ten işte benim kendimce aldığım mesajlar:


---------------------------------------------------

“Aslolan hikâyeleri arşınlamaktır, memleketleri değil. Ve her seyyah bilir ki, gittiği yerde onu gene kendisidir karşılayacak olan. Kendi geçmişi”
“İnsan ki eşrefi mahlukattır, içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür. Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar. Keşif boynumuzun borcudur. Kendimizi keşfetmek, aşkı keşfetmek, dünyayı keşfetmek, ötekini keşfetmek...”
“Hem belki seneye tek başına çıkarsın tatile, kocan ve çocuklarınla değil; kendi kendinle. Sevmediğinden değil aileni, kendini özlediğinden. Şöyle bir kendinle sohbet etmeyeli çok zaman geçtiğinden. Yalnızlık içsel bir hazine olduğundan. Kaçılacak bir sosyal kusur değil.”
“İleride bir apartmanın yan cephesinde mor boyayla yazılmış bir yazı duruyor: EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP.”
“Charles Baudelaire bir zamanlar demişti: "Bütün meslekler insan ruhunu kemirir durur. Bir tanesi hariç: Şairlik.”
“Kemirir ruhumuzu hırslarımız, kariyer, şöhret veya para pul telaşımız. Bir fare gibi sessiz, derinden ve sinsice. Ufak ufak ısırıklarla kemirir içimizi rekabet duygusu. İktidar iptilası yer bitirir insanı. Bir koltuğa sevdalanmak tüketir adamı. Tuzaklarla doludur bu hayat. Nefsimizin tuzaklarıyla. Düşer düşer çıkarız. Dizlerimiz yara bere içinde. Şair bile olsan bu böyle. Önemli olan nefsin çukurlarına düşmemek değil, düşünce çıkabilmeyi becermektir.”
“Yalnızlık Efendi der ki, "Yalnızlık insanın kendi kendisiyle yaptığı bir sohbettir. Aracısız. Katkısız. Oyunsuz. Yalansız. Saf ve som bir sohbet...”
“Sen niyet edersin samimiyetle; yürürsün kendi yolunda, elinden geldiğince. "Öğrenenler"den olmak istersin, "bilenler"den değil. Niyetin sana rehberlik eder. Adım adım, aşama aşama...”
“Yazının insanı asosyalleştiren bir mayası var. Fazla çekilirsen içine, yabani bir rüzgâra kapılır gibi kapılırsın hayallere. Kâğıt, sudan bir aynaya dönüşüverir o zaman. İnsan yazdıkça yolculuk yapar kendi ruhuna, bireyin hallerine. "Biz" duygusuyla değil, "ben" dürtüsüyle yazar edebiyatçı. Kendini Tanrı zanneder. Tüm bunlar, genel olarak edebiyatçıların "şişkin ego" sahibi olma riskini artırır.”
“Mutfakta yemek yapmak için kullanılan tüy gibi teraziler bile evliliğin terazisi kadar hassas değildir. Orada mikroorganizma günahlar tartılır.”
“Ev işleri o kadar "görünmez" faaliyetler ki, siz saatlerce çalışıp didinebilirsiniz, her şeye yetişmek için ter dökebilirsiniz, gene de akşam eşinizin gözüne bütün gün hiçbir şey yapmamış gibi görünebilirsiniz. Ne ikramiyesi var ev işlerinin, ne fazla mesaisi.”
“Zaman tek bir kelime, ama tek bir şekilde yaşanmıyor işte. "Zaman" başka, "vakit" başka, "an" başka, "dem" başka, "dehr" başka. Halbuki biz unutuyoruz bu ayrımları. Zamana odaklanmaktan "an"ı yaşamaya fırsat bulamıyoruz ki. Hayatımız ya geleceği planlamakla geçiyor ya geçmişi hatırlamakla. En az yaşadığımız hakikat, "şu an"ın hakikatidir aslında. Bir kapısı geçmişe, bir kapısı geleceğe açılan "an"ın ismi ise "dem." İçinde önceki ve sonraki zamanın olasılıklarını taşıyor. Bu yüzden dervişler tekrar eder durmadan, "dem bu demdir dem bu dem... " Peki ya dehr? Kesintisiz bir şekilde uzayıp giden, dolayısıyla dilim dilim ayrılmayan o sonsuz bütünün adıdır dehr. Kimi âlimler der ki: "İnsanın zamanına 'zaman' deriz, Tanrı'nın zamanına ise 'dehr'.”
“Herkes kendi gözündeki perdelerden mesul bu dünyada.”
“Hayatın kimi virajları öyle sert ve hızlı alınıyor ki, toparlanamıyor ruhumuzun direksiyonu. Bir de bakmışız ki çıkmışız yoldan, uçuruma doğru gidiyoruz tam gaz bodosloma.”
“Sakin olabilmek bir erdemdir. Kızmamak, heyheylenmemek, galeyana gelmemek, kişisel ve toplumsal olgunluk belirtisidir.”
“Ne zaman ruh haliniz tökezlese, sizden daha bedbin birinin sesine kulak verin. Belli olmaz iyi gelebilir. Çivinin çiviyi söktüğü olmuştur.”
“Eğer hayallerini ve hikâyelerini hep kapalı bir kutuda tutarsan, inan ki o kutunun havası yetmez kelimelerine. Harf özgürlük sever. Harf sonsuzluk sever. Kapılar, pencereler açık olsun ister. Püfür püfür essin yel. Dört bucak yedi iklim sonsuzluk ister kelimeler. Ne kutu, ne çekmece, ne sandık yeter. İnan ki havasız kalır ilham perisi kapatıldığı yerde. Kanatları solar, benzi atar. Sen aç ruhunun kapılarını. Paylaş yazdıklarını cümle mahlukatla. Aç kendini kâinata. "Eleştirilirim, yerilirim, aman yanlış anlaşılırım" diye korkma. Eleştirilirsin, yerilirsin ve dahi yanlış anlaşılırsın, doğru. Ama başka türlü nasıl büyür ki insan, nasıl eğitilir nefs dediğin, nasıl mürekkebine kavuşur kalem?”
“Hiçbir yol diğerine üstün değildir. Aslolan ortaya çıkan eserin derinliğidir. Başkalarına bakarak değil, ancak kendi içimizi görerek yazabiliriz. Her işte olduğu gibi burada da temel itki içeriden gelir insana, dışarıdan değil. Ama gene de formül arayanlara söyleyebileceğim tek şey şu: İki temel kaynaktan beslenir yazı. Birbirine zıt, ama ikisi de kudretli iki ana akıntı eşlik eder edebiyatçıya.
Formül bir: (Hınç/Hırs çarpı Emek artı Disiplin) bölü (Yalnızlık). Yazmanın ilk formülü kişisel hınçlar ve hırslarla bağlantılıdır. Kimi yazarlar ve şairler kızgınlıktan, kırgınlıktan, hakkının yenildiği ya da kıymetinin yeterince bilinmediği saplantısından, bir konuda kimsenin kendileri kadar uzman olmadığı inancından yahut birilerine bir şeyler anlatma arzusundan, bazen de kavgadan, kavgacılıktan beslenir. Hınç, hırs ve öfke... Üçü de kudretli çarklardır. İnsanı üretken kılabilirler. Yanı sıra muhakkak emek ve disiplin gereklidir, bir de tabii yalnız kalmak. Yalnızlık olmadan yazarlık olmaz. Bu formül kısa vadede başarılı gibi görünse de uzun vadede tavsar. Öfke keskin sirkedir, kabına zarar. Hınçtan beslenen insan sonunda kendi bindiği dalı kesmeye başlar.
Formül iki: (Aşk/Tutku çarpı Emek artı Delilik) bölü (Yalnızlık). Burada temel etmen aşktır. Yaptığın işi sevdiğin için ve severek yapmak. Akıl mantıkla açıklanamayan bir öte boyutta gezinmek. İnsan niye âşık olduğunu bilebilir mi? Tek bildiği âşık olduğudur. Niyesi değil. Yazıya da âşık olunur. Kişi severek ve tutkuyla yazar. Yaptığı işi o kadar benimser ki yazmadan yaşamayı düşünemez bile. Disiplinin yerini delilik almıştır. Yazmaya koyuldu mu durmadan, duramadan, gece gündüz yazar. İçinden cin çıkartırcasına. Saatler, günler, aylar ve senelerce gıdım gıdım biriken emek. Ve tabii bir de yazarlığın olmazsa olmazı: Yalnızlık. Yazarlığın iki altın formülü var. Bu ikisinden hangisinin seçileceği tamamen kişiye kalmış, kişinin ruhunun rengine.”
“Her şey geçici. Aslolan şu an ve şimdi.”
“İnsanın işi öğrenmektir. Deve insandan daha güçlüdür; fil daha iri, aslan daha yiğittir. Sığır insandan daha çok yiyecek yer, kuşların erkekliği daha fazladır. İnsanın işi ise öğrenmek, öğrenmek, öğrenmektir bu âlemde....”“Böyle diyor İdris Şah, kadim tasavvuf metinlerinden aktarımlarda bulunduğu yapıtlarında. Böyle diyor Türkçeye kazandırılan Sufi'nin Yolu kitabında.”
 
 
“Damı akmayan, gemisi su almayan insan yok ki şu hayatta. Varsa da rol yapıyor demektir. Kahramanlar yok aramızda. Kahramanlara ihtiyacımız da yok aslında. Bir zamanlar Bertold Brecht'in dediği gibi "ihtiyacımız olan şey kahramanlar değil, kahramanlara ihtiyaç duymayan bir toplum olmalı." Kimse mükemmel değil. Kimse sandığı kadar diğerlerine üstün değil. Bunu bir anlasak, mantıkla değil yürekle anlasak, ne kibir kalır dilimizde, ne önyargılar zihnimizde.”
“Mütereddit güzel kelime. Tereddüt besleyen, şüphe eden... Maddenin nasıl katı, gaz ve sıvı halleri varsa, insan zihninin de aynen öyle halleri var. Maddenin katı hali: İnsanın mutlakıyetçi hali. Maddenin sıvı hali: İnsanın yaratıcı hali. Maddenin gaz hali: İnsanın mütereddit hali.
Mutlakıyetçi zihniyet, köşeli, katı ve keskindir. Kelimeleri kurumuş çimento gibi rap rap dizer üst üste. Dili ustura gibi kullanır. Keser, biçer, kategorilere sokar. "Onlar" ve "bunlar" diye ayrılmıştır dünyası. Ara tonları görmez, göremez. Mutlakıyetçilik bir nevi renk körlüğüdür. Sadece siyah-beyaz bir dünyada yaşar kişi. Nüansları bilmeden.
Yaratıcı zihin, tam tersine, ayrıntıları sever. Fikirlerle doludur. Nobran genellemelerle düşünmez. Nüanslara dikkat eder, ara tonlara. Yepyeni sentezler yaratır. Renkleri karıştırır. Su gibidir yaratıcı insan. Kabında duramaz. Dursa bile sığamaz. Akması lazım illaki. Uzaklara, öteye, daha evvel denenmemiş işlere, varılmamış yerlere...
Mütereddit zihin ise mütevazıdır. Öğrenmeye açıktır, kâinatı kitap gibi okumak ister, daima merakla sorgular. Sadece başkalarını değil, kendini de, kendi doğrularını da tartar. Kibirden arınmıştır.
Derviştir içi. Dıştan her zaman belli olmasa da.”
“İnsanoğlu insan olabilmek için, yani olgunlaşabilmek için, kendine benzemeyene muhtaçtır.”
“Hiç kimse için fena söyleme. Yoksa fenayı kendine düşman edersin.”
“Hayatta bir an evvel başarmak istemek iyi bir şey değildir aslında. Zira "Kolay elde edilen şeyler uzun sürmez. Bağdat'ta bir fırından günde yüz kâse çıkarken, Çin'de tek bir seramik kâse üretmek kırk yıl alır. Hangisi daha değerlidir? Yumurtasından yeni çıkmış bir civciv kendi gıdasını bulup yerken, bir bebek yıllar boyu bakıma muhtaç kalır. Birincisi bakışlarını asla yerden ayırmazken, ikincisi içeride yıldızlar ve galaksiler barındırabilir."
Emek, emek, emek... Yaptığımız her işte ve her zaman ortaya çıkan sonucun kalitesini belirleyen en büyük kriter, ona verdiğimiz emek.”
“Mutluluk beden için iyidir, sağlıklıdır, ama mesele bedeni değil de beyni geliştirmekse eğer, o zaman mutluluktan değil, ancak hüzünden hayır gelir!”
“Zihnimiz durmadan ya geçmişte ya gelecekte takıldığı için bizler aslında hemen hemen hiçbir zaman şu "an"da duramıyoruz. Türkçede zaman ekleri bu kadar zengin olsa da bizim hayatımızda "şimdiki zaman" ebediyen eksik gibi. Şu andan mahrum kalmışız ama haberimiz yok.”
“Zanlarını, yargılarını, önyargılarını ve dahi tüm genellemelerini koy bir çuvala ve hepten terk et. Gıybet etme sakın, bil ki dedikodu denilen şey mıknatıs gibi kötü enerji çeker. Kimsenin aleyhine konuşma, uzaktan atıp tutma, insanları kem dille yargılama, bil ki yanılırsın. Birini ne kadar çok aşağılar yahut dışlarsan, onun durumuna düşme ihtimalin o kadar artar. Kâinatın matematiğidir. Bir koyar, bir alır insan. Bilmeden kendi hesabını dürer.”
“Babalık tek bir günde edinilen bir paye değil. İnsanın bebeği olur olmaz kazandığı bir unvan değil. Baba olmak, öğrenmesi belki de bir ömür boyu süren bir hayat dersi aslında; yürümekle aşınmayan hem engebeli hem dallı budaklı bir uzun yol. Ne dönemeçlerden geçiyor insan yol boyunca. Ne dağlar tepeler aşıyor farkında bile olmadan. Nerelerde tökezleyip düşüveriyor yere, dizini incitme pahasına, sonra kalkıp ayağa, yola devam ediyor. Azimle, olgunlukla...”
“Yusuf Atılgan'ın 1980'lerde Oğuz Atay'ı kaybettikten sonra yazdığı bir yazı var, diyor ki: "Günlerden bir gün, bir paket geldi bana. Açtım içinden bir kitap çıktı: Tutunamayanlar. Kitap imzalıydı ve içinde de şöyle bir yazı vardı: 'İlgileneceğinizi umarak...' "
Yusuf Atılgan bu kitabı okur, çok da sever. Ama bunu hiçbir zaman Oğuz Atay'a söylemez. "Benim okuduğum kitap o kadar müthiş bir eserdi ki, böyle muazzam bir kitabı kaleme alan birinin daha nice eserler yazacağını düşündüm. Benim yorumuma, iltifatıma, söyleyeceğim iki çift lafa ihtiyacı olmadığını düşündüm. Dolayısıyla hiçbir zaman takdirlerimi ona iletme gereği duymadım. Ama aradan seneler geçer, ortak bir arkadaşlarından öyle bir şey işitir ki, bu hadiseyi yeniden hatırlamasına sebep olur. "Ben Yusuf Atılgan'a kitabımı gönderdim, ama kendisinden tek bir kelime dahi duymadım. Tek gördüğüm kayıtsızlık oldu" demiştir Atay. Bunu duyan Yusuf Atılgan çok pişman olur; ancak geçtir artık. Oğuz Atay vefat etmiştir. Ve Atılgan bu anıyı anlatırken der ki: "Eğer bugün hayatta olsaydı, ne yapar ne eder muhakkak onu bulur, karşısına geçer, yüz yüze ona kalemini ne kadar takdir ettiğimi söylerdim.”
“Her an başka bir şan üstüne kuruludur.”
“Bir baba, oğlu tarafından ne kadar çok seviliyorsa, o kadar büyük bir balıktır deryada.”

-------------------------------------------------------------
 

Google adsense

Analytics