Birincisi İsmail Özcan’ın “Espri ve Fıkralarıyla Ünlüler”
adlı kitabından:
ABD Başbakanlarından James Garfield başkan olmadan önce
bir kolejin müdürüymüş. Bir gün bir anne çocuğunu koleje yazdırırken bir ricada
bulunmuş:
— Müdür Bey, dersleri biraz daha basitleştiremez misiniz?
Benimki derslerin hepsini takip edemez. Koleji de bir an önce bitirmek istiyor.
Garfield cevap vermiş:
— Evet hanımefendi bu mümkündür. Önce çocuğunuzun ne
olmak istediğini söyleyin. Malum ya Tanrı bir meşeyi yüz yılda yetiştirirken
bir kabak için iki ayı yeterli görüyor.”
Yine aynı konuda ikinci örnek ise Elif Şafak’ın
Firarperest adlı denemelerden oluşan kitabından gelsin:
Hayatta bir an evvel başarmak istemek iyi bir şey
değildir. Zira "Kolay elde edilen
şeyler uzun sürmez. Bağdat'ta bir fırından günde yüz kâse çıkarken, Çin'de tek
bir seramik kâse üretmek kırk yıl alır. Hangisi daha değerlidir? Yumurtasından
yeni çıkmış bir civciv kendi gıdasını bulup yerken, bir bebek yıllar boyu
bakıma muhtaç kalır. Birincisi bakışlarını asla yerden ayırmazken, ikincisi
içeride yıldızlar ve galaksiler barındırabilir.”
O halde sabretmeye, çalışmaya, gelişmeye ve katkı
sağlamaya devam. Sonunda doğru zaman gelecek ve şansımızı kendimiz yaratmış
olacağız. Unutmayın, ortaya çıkan sonucun kalitesini belirleyen verdiğimiz emektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder