Yaşamın ödülleri üzerine
Çoğumuz yaşamın
önemli ödüllerini kaçırırız. Pulitzer, Nobel, Oscar, Emmy… Ancak her birimiz
yaşamın küçük ödüllerini alabilmek için birer adayız. Sıvazlanan bir sırt.
İçten bir teşekkür. Harika bir yemek. Sıcak bir çorba. Soğuk bir bira. Yaşamın
büyük ödüllerini alamadığınız için sıkılmayın. Size sunduğu küçük zevklerin
tadını çıkarın. Çünkü bunlardan hepimize yetecek kadar var.
Başarı üzerine
Başarı da tıpkı
mutluluk gibi kovalanamaz. Bir sonuç olarak kendiliğinden gelmelidir. Bu da
yalnızca kişi yaşamını kendinden daha büyük bir amaca adadığı zaman önceden
tasarlanmayan bir sonuç olarak gelecektir. - Victor Frankl
Sorumluluk almak üzerine
Herhangi bir şey
için üstlenmemiz gereken suçları ya da sorumlulukları bir başkasına
aktardığında, aslında bu sorunu kontrol edecek gücün olmadığını söylemiş
oluyorsun. Aynı zamanda bu konu hakkında hiçbir seçimin olmadığını ve sonucu
değiştirme kapasitesine de sahip olmadığını da söylemiş oluyorsun. Yani başka
insanları suçlayarak aslında kendi gücünü vermiş oluyorsun. Bir bakıma “Ben
işleri düzeltemem, bunu ancak onlar yapabilir” demiş oluyorsun. Hatta “Yaşamımdaki
şartları ben etkileyemem, bunu ancak başkaları yapabilir” de demiş oluyorsun.
Winston Churchill’in sözünü hatırla: “Büyüklüğün bedeli sorumluluktur”.
Yüzleşebilmek üzerine
Birçok kez
karşımızdaki insanlarla, onların bize yaptıklarını düşündüğümüz, kendimizi kötü
hissetmemizi sağlayan davranışlarıyla yüzleşmekten nefret ederiz. Biri bizi
aşağılar ya da bize kötü davranır ve biz de bunu olgun bir şekilde dile
getirmek yerine hiç olmamış gibi davranırız. Ancak yara eninde sonunda mikrop
kapar, enerjini de tüketir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder