Geçmiş
sezonlara ait modası geçmiş olan ve sadece marka değerini korumak amacıyla
satışı yapılamayan ürünlerin imha edilmesi veya kayıtlı değerlerinden daha
düşük bedeller üzerinden ……….. markasının sahibi olan Fransa mukimi ………. Şirketine
iade edilmesi hususlarının vergi mevzuatı karşısındaki durumu nedir?
Ülkemizde de faaliyeti olan Chanel, dünyaca ünlü Fransız moda markalarından sadece bir tanesi |
Belli “marka”ların ürünleri geçmiş sezon olsa bile marka
değerini korumak için belli bir fiyat seviyesinin altına çekmediğini daha önce
de gözlemlemiştim. İşletme açısından baktığımızda, izlenen bu politikanın stok
maliyeti ve yönetimi açısından getirdiği yükü taşımanın finansal açıdan
maliyetine katlanmayı çok mantıklı bulmasam da satış ve pazarlama bakış
açısıyla marka değerini belirli bir seviyede tutmak açısından izlenen yöntemin
şirketçe makul bulunduğunu anlayabiliyorum. Yine de modası geçmiş olmasına hiç
takılmayacak olan bir çok ihtiyacı olanı düşündüğümde, keşke ilgili firma
bunları ihtiyacı olanlara verse ya da belli yardım kurumlarına bedelsiz ya da
sembolik bedelle teslim etse ve o kurumun yapacağı satıştan elde edilen gelirin
yine ihtiyacı olanlara iletilmesi sağlansa diye düşünmeden edemiyorum.
Gelelim kurumun sorduğu soruya idarenin Vergi Usul Kanunu,
Kurumlar Vergisi Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu yönünden verdiği cevaba:
Vergi Usul Kanunu yönünden, Kanununun 278 inci madde hükmü yangın, deprem
ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak,
çatlamak, paslanmak gibi sebeplerle değeri düşen emtianın takdir komisyonunca
tespit edilecek değerinin karşılık ayrılmak suretiyle kurum kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınmasına ilişkin olup, geçmiş sezonlara ait
ürünlerin demode olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün
bulunmaması nedeniyle imha edilme işleminin anılan madde kapsamında
değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu yönünden, geçmiş sezonlara ait ürünlerin demode
olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün bulunmaması nedeniyle
imha edilme işleminin Vergi Usul Kanununun 278 inci maddesi hükmü kapsamında
değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından imha edilen ürünlere ilişkin maliyet
ve giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün
değildir.
Katma Değer Vergisi Kanunu yönünden, geçmiş sezonlara ait modası geçmiş
olan ve sadece marka değerini korumak amacıyla satışı yapılamayan ürünlerin
maliyet bedeli üzerinden belirli oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanan düşük
bedelle ……….. markasının sahibi olan Fransa mukimi ………. şirketine, KDV
Kanununun 11/1-a maddesi ve ilgili Tebliğde belirtilen açıklamalara uygun
olarak gönderilmesinin ihracat kapsamında değerlendirilmesi mümkün olup, bu
kapsamda iade alınabilecek KDV tutarının ise ihracat bedelinin %18'ini aşmaması
gerekmektedir.
Bu üç vergi kanunu açısından konuyu değerlendirdiğimizde şirketin söz
konusu modası geçmiş ürünleri imha ettirmesinin Vergi Usul Kanunu ve Kurumlar Vergisi
Kanunu açısından gider kabul edilmeyecek olması imhayı finansal açıdan makul
bir tercih olmaktan çıkarıyor. Fransa’daki ilişkili şirketin modası geçmiş
ürünleri kabul etmesi durumunda iade süreci ek taşıma ve sigorta masrafları ile
şirket açısından değerlendirilebilecek bir tercih pozisyonunda bulunmaktadır. Bu
durumda da aynı zarar konusu bu kez Fransa’daki ilişkili firmaya transfer
edilmiş olacaktır. Hal böyleyken söz konusu ürünler kamuya faydalı kurumlardan
birine teslim edilse ne güzel olurdu diye düşünmemek elde değil.
Merak edenler için özelgenin tam metni aşağıdadır:
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup
Müdürlüğü
|
||||
Sayı
|
:
|
39044742-KDV.29-235
|
02.01.2018
|
|
Konu
|
:
|
Stoklardaki emtianın imha edilmesi.
|
||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden;
-Şirketinizin
hazır giyim ürünleri, aksesuarlar, ayakkabılar, el çantaları, bavul ve deri
eşya vb. ve bunlara ilişkin sair aksesuarlar da dahil olmak üzere her çeşit
ürünün ithalat, ihracat ve ticareti işi ile iştigal ettiği,
-Firmanıza ait
ürünlerin bir kısmının aynı zamanda ilişkili olan yurt dışında mukim ………..
firmasından ithal edilerek Türkiye'de bulunan mağazalarınızda satışa sunulduğu,
-Stoklarınızda yer alan geçmiş sezonlara ait ürünlerin (bluz, ceket, pantolon,
aksesuar vb.) demode olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün
bulunmaması nedeniyle imha edilmesi veya kayıtlı değerlerinden daha düşük
bedeller üzerinden ilgili şirkete iade edilmesi hususlarının vergi mevzuatı
karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği
anlaşılmıştır.
I- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Takdir Komisyonlarının Görevleri"
başlıklı 74 üncü maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde, yetkili
makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak takdir
komisyonlarının görevleri arasında sayılmıştır.
Anılan Kanunun 274 üncü maddesinde ise emtianın maliyet bedeli ile
değerleneceği, emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış
bedellerinin % 10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellefin
maliyet bedeli yerine 267 nci maddenin ikinci sırasındaki usul hariç olmak
üzere emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Mezkur Kanunun 278 inci maddesinde, yangın, deprem ve su basması gibi afetler
yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller
neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile
maliyetlerinin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe
ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 267 nci maddesinde ise, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen
veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın emsal bedelinin, ortalama
fiyat, maliyet bedeli ve takdir esası olmak üzere üç esasa göre tayin
edileceği; ilk iki sıradaki usul ile belli edilemeyen emsal bedelin ilgililerin
müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edileceği hüküm
altına alınmıştır.
274 üncü maddede düzenlenen hükümde, satın alınan veya imal edilen emtianın
maliyet bedeli oluştuktan sonra fiyatların aşağıya doğru indiği (ekonomide
depresyon halinin ortaya çıktığı) dönemlerde mükelleflerin gerçek olmayan
kazançlar üzerinden vergi ödememeleri amaçlanmıştır.
Bu tür durumlarda mükellefin kendi maliyet bedelinin zaten bilindiği ve satış
fiyatının üzerinde olduğu için emsal bedel tespit edilirken bu esasın dikkate
alınması bir kısır döngüye yol açacağından, emsal bedelle değerleme yapacak
mükellefin ya ortalama satış fiyatı ya da takdir komisyonu kararına göre emsal
bedel tespit ettirmesi gerekir.
Mükelleflerin isteğine bağlı olan bu değerleme şeklinde kriter olan satış
fiyatı mükellefin kendi satış fiyatı değil piyasada oluşan ortalama fiyattır.
Aksi halde mükellefler, dönem sonlarında maliyetin altında az bir miktar satış
yapmak suretiyle dönem kazançlarını düşük tespit edebilirlerdi. Bu nedenle,
dönem sonu stoklarını emsal bedeli ile değerlemek isteyen mükellefin,
emtiasının maliyet bedelinin piyasadaki o mala ilişkin genel fiyat düzeyinin
altında kaldığını ispatlaması gerekir.
Emsal bedelle değerlenecek emtianın maliyetinin satış fiyatına göre düşüklük
göstermesi, ekonomideki dalgalanmalar dışında işletmenin deneme üretimi veya
ilk kez pazara sunduğu bir mal nedeniyle maliyetinin rakiplerinin satış
fiyatının üstünde oluşmasından kaynaklanması halinde de mükellef dilerse emsal
bedeli (maliyet bedeli esası dışında) ile stoklarını değerleyebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, değerleme gününde stoklarda bulunan
emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedellerinin % 10
ve daha fazla bir düşüklük göstermesi halinde, dönem sonu stoklarını emsal
bedeli ile değerlemek isteyen şirketinizin emtianın maliyet bedelinin piyasadaki
o mala ilişkin genel fiyat düzeyinin altında kaldığını ispatlaması halinde
konunun takdir komisyonunca değerlendirilmesi mümkündür.
Diğer taraftan, Vergi Usul Kanununun 278 inci madde hükmü yangın, deprem ve su
basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak,
paslanmak gibi sebeplerle değeri düşen emtianın takdir komisyonunca tespit
edilecek değerinin karşılık ayrılmak suretiyle kurum kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınmasına ilişkin olup, geçmiş sezonlara ait ürünlerin
demode olması ve marka değerini korumak adına satışının mümkün bulunmaması
nedeniyle imha edilme işleminin anılan madde kapsamında değerlendirilmesi
mümkün bulunmamaktadır.
II- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında,
kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi
kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safi kurum
kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup kurum kazancının tespitinde
Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı
maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.
Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti" 38
inci maddesinde;
"Bilanço
esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve
başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:
1. İşletmeye ilave
olunan değerler bu farktan indirilir;
2. İşletmeden
çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın
bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait
hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur."
hükümlerine yer
verilmiştir.
Kurumlar Vergisi
Kanununun "Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımı" başlıklı 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında kurumların,
ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri
bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları
durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü
olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama
ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve
benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım
ya da satımı olarak değerlendirileceği, ikinci fıkrasında ilişkili kişinin kurumların
kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya
kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı
olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya
kurumları ifade ettiği ve ilişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık
kanalıyla oluştuğu durumların örtülü kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için
en az %10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkının olması şartı arandığı ve
ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya dolaylı olarak en az %10 oranında oy
veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda da tarafların ilişkili kişi sayıldığı
ve ilişkili kişiler açısından bu oranların topluca dikkate alındığı; üçüncü
fıkrasında emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya
hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir
ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade
ettiği hüküm altına alınmıştır.
Bu hüküm gereğince, şirketinizin ilişkili olduğu Fransa mukimi firma ile
gerçekleştirdiği mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde uygulanan fiyat
veya bedelin emsallere uygunluk ilkesine göre tespit edilmesi gerekmektedir.
Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 1 seri numaralı Transfer
Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin "4.
Emsallere Uygunluk İlkesi" başlıklı bölümünde ise,
"…Emsallere uygun fiyat veya bedel, aralarında ilişkili
kişi tanımına uygun herhangi bir ilişki olmayan kişilerin tamamen işlemin
gerçekleştiği andaki koşullar altında oluşturduğu piyasa ya da pazar fiyatı
olarak da adlandırılan tutardır. Bu fiyat veya bedel, işlem anında hiçbir etki
olmaksızın objektif olarak belirlenen en uygun tutar olup, ilişkili kişilerle
yapılan işlemlerde uygulanan fiyat veya bedelin bu tutar olması gerekmektedir.
Aralarında ilişki bulunmayan gerçek kişi veya kurumlar
arasındaki işlemlerde fiyat, piyasa koşullarına göre belirlendiğinden, ilişkili
kişiler arasındaki işlemlerde de aynı koşullar geçerli olmalıdır. Dolayısıyla,
taraflar arasındaki ilişkinin mal veya hizmet fiyatlandırmasına herhangi bir
etkisi bulunmamalıdır.
İlişkili kişiler arasındaki mal veya hizmet alım ya da satım
işlemlerinde uygulanan fiyat veya bedelin piyasa fiyatını yansıtmaması
durumunda, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde uygulanan bu fiyat veya
bedelin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edildiği kabul
edilecektir…"
açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu çerçevede; geçmiş sezonlara yönelik olarak stoklarınızda yer alan ve yurt
içinde satışı mümkün olmayan ürünlerin Fransa'da mukim ilişkili firmaya satış
işleminin karşılaştırılabilir koşullar altında değerlendirilerek, söz konusu
işleme ilişkin bedellerin emsallere uygun olarak belirlenmesi ve emsal bedelin
tespitinde 13 üncü maddede ve anılan Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde
işlemin mahiyetine en uygun yöntemin kullanılması gerekmektedir.
Söz konusu ürünlerin ilişkili kişiye satış bedelinin emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olarak tespit edilmesi durumunda, kazancın transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı tabiidir
Diğer taraftan, geçmiş sezonlara ait ürünlerin demode olması ve marka
değerini korumak adına satışının mümkün bulunmaması nedeniyle imha edilme
işleminin Vergi Usul Kanununun 278 inci maddesi hükmü kapsamında
değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından imha edilen ürünlere ilişkin maliyet
ve giderlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün
değildir.
III-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun,
11/1-a
maddesinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler, yurt
dışındaki müşteriler için yapılan hizmetler, serbest bölgelerdeki müşteriler
için yapılan fason hizmetler ve karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming
anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye'de verilen
roaming hizmetlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu,
29/1-a
maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan
KDV'den bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça kendilerine yapılan teslim ve
hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda
gösterilen KDV ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen KDV'yi
indirebilecekleri,
30/c
maddesinde, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir
sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi
olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı,
hüküm altına
alınmıştır.
Konuyla
ilgili olarak yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin;
-
(II/A-1.1.1) bölümünde,
"3065
sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere
ilişkin hizmetler KDV'den istisnadır. Aynı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca bir
teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki iki şartın gerçekleşmesi
gerekir:
a) Teslim,
yurtdışındaki bir müşteriye veya serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük
antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu
işleticisine tevdi edilmelidir.
…
b) Teslim
konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya
bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yetkili gümrük antreposuna
konulmalıdır."
- (III/C-2.4)
bölümünde ise,
"Mükelleflerin
faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi
geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların iktisabı
dolayısıyla yüklenilen KDV'nin, 3065 sayılı Kanunun (30/c) maddesi hükmü
uyarınca indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Söz konusu
malların ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir
Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda da bu mallara ilişkin yüklenilen
KDV indirilemez.
Bu çerçevede,
zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV'nin,
imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin
"İlave Edilecek KDV" satırına dahil edilmek suretiyle indirim
hesaplarından çıkarılması gerekmektedir."
açıklamalarına
yer verilmiştir.
60 No.lu KDV
Sirkülerinin "Malların Değerinin Düşmesi Sonucu Meydana Gelen
Kayıplar" başlıklı (8.1.3.2.) ayrımında "Malın tamamen yok olmaması,
ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi
olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil,
düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı
dolayısıyla yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.
Örneğin;
- Üretim
esnasında renginde problem olan giyeceklerin,
- Yangın
sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin
daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV'nin
tamamı indirim konusu yapılabilecektir." şeklinde açıklanmıştır.
Yukarıda yer
alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, geçmiş sezonlara ait modası geçmiş olan
ve sadece marka değerini korumak amacıyla satışı yapılamayan ürünlerin maliyet
bedeli üzerinden belirli oranlar uygulanmak suretiyle hesaplanan düşük bedelle
……….. markasının sahibi olan Fransa mukimi ………. şirketine, KDV Kanununun 11/1-a
maddesi ve ilgili Tebliğde belirtilen açıklamalara uygun olarak gönderilmesinin
ihracat kapsamında değerlendirilmesi mümkün olup, bu kapsamda iade alınabilecek
KDV tutarının ise ihracat bedelinin %18'ini aşmaması gerekmektedir.
Öte yandan,
fiilen kullanıma uygun olmakla birlikte modası geçmiş olduğundan imha edilen
mallar, KDV Kanununun 30/c maddesine göre zayi olan mal kapsamında
değerlendirilmekte olup, bunlara ilişkin yüklenilen KDV'nin indirim
hesaplarından çıkarılacağı tabiidir.
Bilgi
edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu
konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem
yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse,
tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi
hesaplanmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder