13 Şubat 2013 Çarşamba

Borsaya Dair Bir Çelişki: Kısa Vadeli mi Uzun Vadeli mi Yatırımcı Olmalı?

Borsada yatırım yaparken yaşadığımız en büyük çekinti ne zaman alıp ne zaman satacağımız herhalde. Ancak tek çekintimiz bununla sınırlı değil. Bizim gibi yatırımcıların kafasını kurcalayan başka hususlar da var.

Aşağıdaki yazıda göreceğiniz üzere, Arif Ünver borsaya yönelik bizi bekleyen pek çok çekintiye ışık tutmuş.

Bu çekintilerden temettü gelirleri üzerinden alınan vergi kesintisi benim en çok ilgimi çekeni. Hem uzun vadeli yatırım yapmayı ve gündelik kar/zararlara takılmamayı, hem de temettü verimliliği yüksek olan hisseleri tercih etmeyi seviyorum. Ancak bu noktada karşıma stopaj konusu çıkıyor. Uzun vadeli yatırım yapan kişilerin bu özelliklerinin teşvik edilmesi gerekirken, kişi yatırımını temettü hissesine yaptıysa, elde ettiği getiri üzerinden kaynağında kesintisi yapılıyor. Bu da kısa vadede herhangi bir kesinti yapmadan alım satım yapanların mevcut stratejilerini değiştirmesini gerektirecek bir pozisyon doğurmuyor. Bu noktada piyasalara verilen uzun vadeli yatırımcı olun söyleminin altı doldurulamıyor.

Kesinlikle üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olarak devlet büyüklerimizin bu konuya eğilmesini gönülden isterim.



Hisse senetleri piyasamızda bazı çelişkilerden bahsetmek istiyorum ve kısa kısa değinerek herkesin biraz düşünmesini rica ediyorum;


Yetkili ve etkili isimler gerek televizyonlarda gerekse yazılı basına verdiği demeçlerde Türk yatırımcısının kısa vadeli düşündüğünü ifade ediyorlar ve uzun vadeli düşünmelerini tavsiye ediyorlar. Buraya kadar tamam da, kısa vadeli al-sat yapanların kazancından vergi veya herhangi bir kesinti yapılmazken, orta ve uzun vadeli temettü odaklı düşünenler için, temettüden yapılan kesinti stopaj, insanları uzun vadeye değil kısa vadeye sevk ediyor, önemli bir çelişki…

Devam edelim, geçenlerde bir arkadaşım aradı, sektörden, hem de 20 yılı aşan bir süredir sektörde çalışmaya devam ediyor. Aynen bana ifade ettiğini aktarıyorum, “Ya arkadaş bizim genel müdür televizyona çıkıyor, yatırımcılar uzun vadeli düşünsün gerçek yatırımcı olsun diyor, biz çalışanlarla ertesi gün toplantı yapıyor, hacim düştü, müşterileriniz al-sat yapsın diyor…” Bu noktada başka bir çelişki…

Devam… Finansal okuryazarlık deniyor, seferberlik başlatılıyor, bırakın yatırımcıyı, sektörde çalışanların önemli bir kısmının finansal okuryazarlığı tartışmalı çelişkiler devam ediyor… Ülke genelinin normal okuryazarlık oranı 2010 verilerine göre ortalama 6,5 yıl, ülke geneli daha normal okuyup yazamıyor, bir de finansı okuyup yazacak, çelişki devam…

Finans merkezi olmak gibi bir hedef konuluyor, Sermaye Piyasaları’nın derinleştirilmesi hedefleniyor ama önüne gelen para kazanamayan, minik minik şirketler halka açılarak, değil derinlik, sığlık destekleniyor…

Sektörde çalışanların, Sermaye Piyasası lisansı olmadan çalışmasının önü kesiliyor, ama hiçbir lisansı olmayan yatırımcının önüne direkt al-sat ekranları konuyor, çelişkiler devam ediyor…

Türev piyasalarda yeni açılımlar yapılıyor, opsiyonlar vs. devreye alınıyor ama dayanak teşkil eden piyasa sağlık sorunu yaşıyor. Menkul kıymetin aslı sorun yaşarken sureti nasıl hayat bulacak…

Sonuç olarak bu çelişkileri yaz yaz bitirmemiz zor ama en azından çelişkiler olduğunu bilelim ki adımlar sağlıklı atılsın, çok zaman ve para kaybı yaşandı, sistemin bütününü ele almadan patinaj kaçınılmaz…

Yol alınması için, bu sektörde hayatını geçirmiş bizlerin fikirleri alınmadan bu işler arzu edilen şekilde gelişemez, finansal piyasaların dinamikleri kitaptan okuyarak anlaşılamayacak kadar gerçektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics