12 Ağustos 2017 Cumartesi

Kim Derdi Ki Emlak Gurmesi Benden Bahsedecek


Bugün bloğumdaki ziyaretçi sayısını kontrol ederken, bir gün önce bloğuma normalden çok fazla giriş yapıldığını farketttim. Bu hafta en çok ne okunmuş diye baktığımda ise, İzmir’in yükselen değeri Çiğli Golden Suite projesine yatırım ile ilgili yazdığım içeriğin ciddi bir okunma sayısı elde ettiğini gördüm.

Bu içeriği merak edenler için:

http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2017/07/golden-suite-ve-cevresine-yatrm.html

Nerelerden ziyaretçi gelmiş diye baktığımda ise, üstten üçüncü sırada emlakgurmesi.com’u gördüm.

Hemen sayfaya girdim ve en üstte sitenin sahibi Serdar Dağıstan’ın blog içeriğim hakkında yazdığı yazıyı gördüm. Gerçekten çok ama çok memnun oldum. Kendisini tanıyan ya da yatırımdan az çok anlayan arkadaşlarıma whatsapp ve mail ile sayfanın linkini gönderip yaşadığım mutluluğu paylaştım. Takdir edilmek, fark edilmek çok güzel.

İşte Serdar Dağıstan’ın sözkonusu çalışmalarım için yorumu:

Bir Bölge Nasıl Prim Yapar?

Klasik cevapları biliyorsunuz; avm, okul, hastane, yol, altyapı vs… yapılınca bir bölge değerlenir. Ama bir de, değerlenmesi için ortam hazırlayanlar var. Volkan Yorulmaz adlı bir arkadaş bu işi girişimci bir ruhla ele almış. 

Ben mesela geçen sene bu sayfada Ulukent – Menemen arasının nasıl değerleneceğini anlatan bir rapor hazırladım, 2011 yılında Hürriyet gazetesine yazdığım yazıda da Yeşilova’yı desteklemiştim.

Bu yazılar ve paylaşımlarım sayesinde gayrimenkul yatırımı ile ilgilenenlerin ilgisini bu bölgelere biraz daha fazla çektiğime inanıyorum.

Volkan Yorulmaz adlı bir arkadaş bir bölgenin orada oturanlar tarafından nasıl daha değerli hale getirilebileceği ile ilgili harika bir çalışma yapmış. Projelerin satış elemanlarına ve bu sayfadan ‘aldığım ev ne kadar prim yapar?’ diye falcı soruları soranlara, sattıkları ve yatırım yaptıkları malın değerlenmesi için bölgenin değerlenmesi gerektiğini ve nasıl değerli hale getirilebileceğini çok güzel göstermiş Volkan Yorulmaz. Lütfen sayfasını ziyaret edin.



Başarıyı Gururla Paylaşmak ya da Gizlenmek (Botaş Üzerine)

Rekortmen olmak ama bunu gizli tutmak, zirvede olmak ama zirvede olduğunuzu gizlemek. Hem de birkaç kişiden değil, bir ülkenin tamamından. Hem de gurur duyulacak, kutsal bir görevi yerine getirmiş olmaya rağmen bunu gizli tutmaya çalışmak. Ama pek de nafile bir amaç içinde bulunduğumuz bu bilgi çağında. Arkasındaki amaç bir kamu kuruluşunun halk tarafından neden bu kadar karlı olduğunun sorgulanmasını önlemek ya da bambaşka bir şey… Ne olursa olsun, amacıyla örtüşmeyen bir sonuç. Eğer adını açıklasaydı bir birim etki yaratacaksa, adını açıklamayarak merak uyandırıp ardından da kim olduğu belli olunca tartışmaya daha fazla konu olmasıyla en az on birim etki yaratan 2016 yılı kurumlar vergisi rekortmeni Botaş’tan bahsediyorum. Tam adı “Botaş Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.”. Adresi Ankara’nın Çankaya ilçesi. 1974’te işe başlayan bu kamu kuruluşu 2016’da ülkemizin en çok kurumlar vergisi ödeyen şirketi olarak Ağustos 2017’de ekonomi sayfalarında ve manşetlerde oldukça yer aldı.
Aslında bu yılki gizlilik önce Gelir İdaresi Başkanlığı’nın izlediği politika ile başladı. Önceki yıllarda kamuya gelir ve kurumlar vergisi rekortmenlerini (ilk 100) duyuran kurum, ana sayfadan hem yazılı bir teşekkür metni yayımlar hem de bunu medyaya servis ederdi. Bu sene ise habersiz bir şekilde websitesindeki istatistikler bölümünü güncelledi. Takip edebildiğim kadarıyla bunu ilk Hürriyet Gazetesi Ekonomi servisi farketti ve haberleştirdi. Kurumlar Vergisi ilk 100 listesindeki ilk 10 firma aşağıdaki gibiydi:
SIRA NO
KURUMUN UNVANI
TAHAKKUK EDEN VERGİ TUTARI (TL)
1
(*)
(*)
2
T.C.ZİRAAT BANKASI A.Ş.
1.863.822.027,12
3
TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI
1.625.060.930,11
4
TÜRKİYE GARANTİ BANKASI A.Ş.
928.882.025,31
5
AKBANK T.A.Ş.
889.281.498,31
6
TÜRKİYE İŞ BANKASI A.Ş.
873.812.074,17
7
TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI TÜRK A.O.
753.392.582,14
8
YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş.
634.865.772,08
9
TÜRKİYE HALK BANKASI A.Ş.
550.515.815,10
10
ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş.
409.154.839,72

Listenin haber olmasıyla beraber ilk gün rekortmen firmanın kim olabileceği tahminleriyle geçti. Takip eden gün, rekortmenin Botaş olduğu ortaya çıktı. Bunu ortaya atan Hürriyet ve HaberTürk oldu, ama önce kim buldu, biri diğerinden (ça)aldı mı, bu konuda bir bilgim yok.
Botaş’ın finansal tablolarını inceleyerek bu sonuca ulaştıklarını söyleyen her 2 gazeteyi konfirme etmek için ben de en güvenilir bir yöntem olan vergi levhası sorgulama yaptım. Önce ufak bir Google taraması sonrasında Botaş’ın vergi kimlik numarasına eriştim. Ardından da e-devler üzerinden vergi levhasını sorguladım. Sonuç haberleri teyit eden cinstendi.

Gelir İdaresi, ilgili yılın beyannameleri verildikten sonra ödenen kurumlar vergisi tutarlarına göre önce kendi içinde sıralamayı yapıyor. Sonra mükelleflerin bağlı bulundukları vergi dairelerine, mükellefin rekortmenler listesine girdiğini, isminin açıklanmasını isteyip istemediğini yazılı olarak beyan etmesini iletiyor. Demek ki Botaş’ın üst düzey yöneticileri şirketin rekortmen olduğunu öğrendiklerinde bunu açıklamanın faydadan çok zarar getireceğini hesapladılar ki gizlemeyi tercih ettiler. Ama belki onlar da birinci olacaklarını kestiremediler ki, sonuçların açıklanmasıyla beraber en çok sorgulanan konumda buldular kendilerini ve kısa bir süre sonra da deşifre oldular.


Normal şartlar altında, böyle bir konuyu içerik olarak bloguma taşımayacakken, ben bile bu konuda bir şeyler araştırıp paylaşmak istedim.
Yeri gelmişken; ilk 10’daki 8 kurumun banka olması da, bankalarla ilgili blogumda sıklıkla bahsetmekte olduğum kredi kartı ve hesap işletim ücreti savaşımda ne kadar haklı olduğumu perçinliyor. Öte yandan, ülkemizin yeterince üretmediğini de listenin ilk 10’una bakarak kolaylıkla yorumlayabiliyoruz. Umarım orta ve uzun vadede ilk 10’daki rekortmenler, önemli katma değer yaratan, sağladıkları istihdamla gerçekten büyüklükleriyle Türkiye ekonomisine can veren firmalar olur.

11 Ağustos 2017 Cuma

Tüketici Sorunları Artık Oturduğunuz Yerden Çözülüyor

11 Ağustos 2017 Cuma sabahı kalkıp Resmi Gazete’yi kontrol ettiğimde uzun yıllardır hayali kurduğum bir uygulamanın hayata geçtiğini görüp pek bir sevindim ve hemen bu içeriği hazırlamaya başladım. Peki neydi Resmi Gazete’de gördüğüm konu:

TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİ YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

Beni bilenler ya da bloğumda en çok ziyaret edilen konuları okumuş olanlar mutlaka biliyorlardır, özellikle bankaların hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı gibi “haksız” bulduğum konularda 2012 yılından beri savaş veriyorum. Bu konuda tüm başvurularımdan da olumlu sonuçlar aldım ve sizlere de izlemeniz gereken yolları detaylıca tarif etmiştim.
İşte o içerikler:

Adım adım kredi kartı aidatını geri alma yöntemi
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2013/02/adm-adm-kredi-kart-aidatn-geri-alma.html

Garanti Bankası’ndan Bonus kredi kartı aidatını geri alma hikayem
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2015/05/kredi-kart-aidatlarnda-bir-basar.html

Akbank’dan Axess kredi kartı aidatını geri alma hikayem
http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2013/02/kredi-kart-aidatlarn-geri-aldm-iste.html

Şimdiye kadar verdiğim mücadelenin en yorucu tarafı Tüketici Hakem Heyeti’ne başvuruların bireysel olarak yapılmasıydı. Özellikle benim gibi bağımlı çalışan kişilerin iş yerinden yıllık izinlerini kullanarak bu başvuruyu yapması hayli tatsız bir konuydu. İşte bugünkü mevzuat değişikliği artık bu konuda bize çok büyük kolaylık sağlıyor.
Pekala yönetmelikteki bu değişiklik ne getiriyor? Aşağıdaki cümleyi dikkatlice okuyalım.

Tüketici hakem heyetine yapılan başvurular şahsen veya avukat aracılığıyla; elden, posta yoluyla veya elektronik ortamda e-Devlet kapısı üzerinden Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılır.

Gördüğünüz gibi, artık yeni bir devir açılıyor Tüketici Hakem Heyeti başvurularında. Artık elden yapmakta olduğumuz başvuruya ek e-devlet üzerinden de hakem heyetine başvuru yapabileceğiz. Yönetmeliği biraz daha inceledim ve şu ibare dikkatimi çekti:

Elektronik ortamda yapılan başvuruların Tüketici Bilgi Sistemi ile yapılması zorunludur. Bu başvuruların geçerli olabilmesi için uyuşmazlıkla ilgili başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması, varsa bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekir.

Zaten önceden hakem heyeti başvurularında bizden konuya ilişkin destekleyici belgeler isteniyordu, şimdide bunların örneğinin sisteme yüklenmesi gerektiği belirtilmiş. Bu da gayet makul.

Bir de uygulama ne zaman başlayacak diye baktım, bunun cevabı da oldukça güzeldi:

Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yani 11 Ağustos 2017’de yayımlanan yönetmelik yine aynı gün yürürlükteydi. O halde daha fazla zaman kaybetmeden sistemin çalışıp çalışmadığını test etmek istedim ve e-devlet kapısına giriş yaptım. Arama bölümüne “Tüketici Bilgi Sistemi” yazdım.


Karşıma çıkan ekrandan “Uygulamaya Git” linkine bastım.


Ardından ilk defa giriş yapacağım için doldurmam gereken taahhütname karşıma geldi:

Bu bölümde kayıt yaptıktan sonra soldaki menüden “Tüketici Başvurusu”nu seçip elinizdeki belgelerle yaşadığınız sorunla ilgili Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurunuzu artık gerçekleştirebiliyorsunuz.


Her ne kadar yukarıda bankalar özelindeki başvurularımdan bahsetsem de sizler yıllık belirlenen limitler dahilinde satın almış olduğunuz her türlü mal ve hizmet için bu yolu kullanarak hakem heyetine başvurabilirsiniz. Bu bir ayakkabı, çanta, cep telefonu ya da TV olabilir. Eğer sorunu satın aldığınız firma çözmüyorsa, mal veya hizmet bedeli belirtilen limitler dahilindeyse, elinizde gerekli belgeler varsa, oturduğunuz yerden artık hakkınızı arayabilirsiniz.

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Bilgi Güvenliğin Yoksa, Artık Milyon Doların da Yok

İçinde bulunduğumuz şu günlerde bilgi güvenliği konusu hepimiz için çok önemli. Her gün birçok işlemi artık elimiz ayağımız olan internet üzerinden yaparken farkında olmadan arkamızda bıraktığımız açık kapıları birileri takip edip bizim aleyhimize kullanabilir. Bu hem kişisel, hem de çalıştığımız ya da sahibi/ortağı olduğumuz şirketin başına büyük dertler açabilir. Şirketimizde ISO 27001 - Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi konusunda takip denetimi geçireceğimiz bu hafta, konu benim için fazlasıyla sıcakken, sizlere The Deloitte Times’ın Temmuz sayısında yayımlanan bir siber senaryoyu paylaşmak istiyorum. Bakalım ISO27001 standardına göre bilgi güvenliğinin üç unsuru olan gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik senaryomuzda nasıl da deliniyor.


Günaydın

Gün henüz uyanıyordu. Kıtalararası yolculuktan iki gün önce dönen Murat, hala jetlag’i göz kapaklarının üstünde hissediyordu. Üstelik şehrin nemli ve sıcak havası da hayatını hiç kolaylaştırmıyordu. Yıllardır kendini alıştırdığı disiplin sayesinde evden çıkarak spor salonunun yolunu tuttu. Günün yoğun temposuna hazırlayan squat, burpee, hyper extension…

Sonrasında bir duş. Trafik başlamadan, ofise doğru yola çık. Bu değişmez alışkanlık onun yoğun güne hazırlanış şekliydi. Köprüden geçerken henüz uyanmakta olan şehri düşündü. Çalışanlarına söylediği söz aklına geldi. “Şehrin temposuna ayak uydurmalısın, aksi takdirde savrulursun ve kaosun ta kendisine toslarsın.” Direksiyondaki şoförüne doğru seslendi. “Dün gece yine neler çevirdin, gözler şiş şiş…” Şoförü gülümsedi, “Sıcaktan uyuyamadım Murat Bey.” “Her zaman verecek bir cevabın var zaten” diyerek göz kırptı.

Ofise ulaşmıştı, iş dünyası güne başlayıncaya kadar, yurtdışındayken biriken epostaları temizleyecek kadar ancak vakti vardı. Bill Gates’in 2004’teki önerisi geldi aklına, her bir eposta için para almak. O zaman bu fikre çok gülmüştü, ancak bu günlerde kutusunda okunmamış eposta sayısını gördükçe ona hak veriyordu. “Kesin onun da aklına bu kadar okunmamış eposta gördüğünde gelmiştir” diye düşündü. Kendini dünyadan izole etti ve ekrana odaklandı.

Üşüten sıcak

Kapının açıldığını duyduğunda gözü ekranın sağ altındaki saate takıldı. Saat iki olmuştu bile. Neyse ki epostaların tamamının üzerinden geçmişti. Kafasını kaldırdığında şirketin CFO’su Cihan’la göz göze geldi. Cihan kocaman bir gülümsemeyle sordu: “Kendine geldin mi?” “Sorma, hala üzerimden atamadım, toplantılar da çok yoğun geçti zaten. Sen nereden böyle?” Cihanı, yüzündeki gülümseme ifadesinin büyük bir başarıdan kaynaklandığını bilecek kadar iyi tanıyordu. “Yine ne kopardın?” diye ekledi. “Bankanın COO’su ile yemek yiyordum, sonunda şartları istediğimiz yere getirmeye razı oldu.” Yüzüne kocaman gülümseme yayılan Murat arkasına yaslandı. “Nerede kutluyoruz?” “Onu boşver, evi hallettiğine sevindim. Malikâneyi mi demeliyim yoksa? Yedek anahtarı hemen istiyorum” “Dur be Cihan, henüz sadece beğendim, daha anlaşma var” Cihan ciddileşerek gözlerini Murat’a dikti, “Nasıl yani, üzerine almadan mı geldin? E o kadar para gönderdik!”

Murat gözlerini kısarak bir an duraksadı. “Ne parası?” “Yahu fotoğrafları gönderdiğin eposta sonrasında miktar ve hesap bilgisi gönderip acil dedin ya, hala atamadın mı jetlag’i sen? O gün ödemeyi gönderirsek ancak 1 milyon 150 bin doları kabul etmişlerdi ya. O para o gün gitsin diye ne kadar uğraştım biliyor musun? Bankanın bir kontrol sistemine mi ne takılmış, on kere aradılar beni onay için…” “Hangi mail?” Cihan, Murat’ın bilgisayarına eğildi, giden kutusunu açıp, iki gün öncesine gitti. “İyice bitmişsin sen” diyerek epostayı açtı. Murat ekrana bakakaldı, ve ardından ağzından ikisini de üşüten kelimeler ağzından döküldü. “Şunu benim yazmış olmam dışında hepsi doğru, bu da nesi?” Cihan çoktan telefonu almış, bankanın genel müdür yardımcısına ulaşmaya çalışıyordu. O anda aklına “… üstüne bir bardak soğuk su içmek” deyimi geldi.


Puslu gece

Ufak, karanlık bir oda. Klavyede hızlıca dolaşan parmakların çıkardığı sesler dışında çıt çıkmıyordu. Bir süredir sosyal medyada takip ettiği üst düzey yöneticilerden Murat’ın kıtalararası checkin’i, uyarı olarak ekranına düşeli 8 saat olmuştu. Murat kıtalararası yolculukta da olsa çok fazla vakti olmadığını biliyordu. “İşkolikler” diye söylendi, kesin bu gezinin tadını çıkarmadan tekrar işinin başına dönecekti. Bu sefer uyumak için bile vakit kaybetmek istemiyordu. Murat’ın check-in’lerini hızlıca gözden geçirdi. Adam bunca işinin yanında her hafta mutlaka maça gidiyordu. Sosyal medya profilindeki fotoğraflarının çoğu takımı ve maçlarıyla ilgiliydi. “Deneyelim bakalım” diye aklından geçirdi. Murat’ın şirketinin webmail’ini açtı. Arama motorundan bulduğu epostayı kullanarak parolayı girdi. ‘besiktas1903’ Yanlış parola… “Tekrar denemeli, bir de başımıza karmaşık parola politikaları çıkardılar” ‘Besiktas1903!’ Bir saniye sonra Murat’ın epostaları karşısındaydı. Daha önce profesyonel iş ağı sitesindeki yaptığı araştırmada şirketin CFO’sunun kim olduğunu rahatlıkla öğrenmişti. Hızlıca Cihan’ın epostalarını aratarak okumaya başladı. On beş dakika sonra hedefini belirledi, ekleri olan son eposta dikkate değerdi. “Cihan, sonunda aradığım evi buldum. Büyük şans oldu, toplantılar arasında topu topu 2 saat vaktim vardı, eve bayıldım, fotoğraflar ekte. Rakam biraz yüksek ancak ineceklerini düşünüyorum, ödeme şartları ile sanırım pazarlık yapabilirim.” Cihan ile Murat’ın yazışmalarını tekrar dikkatlice okuyarak, benzer üslupta epostaya cevap hazırladı. “Cihan, eğer bugün ödemeyi çıkartırsak işi bitiriyorum aşağıdaki hesaba acilen bir tekliğe yüz elli ekleyip göndertiversene, ben de gelince sana hediye etmek üzere yedek anahtarı yaptırayım ;)”

Yazdığı epostayı dikkatlice kontrol etti, çok uzun olursa hata yapma riski olduğundan kısa tutmalıydı. Diğer bilgisayara döndü, şifreli bir eposta ile bağlantısına haber verdi. “Yemi gönderdim, zokayı yutarsa hesaba bir milyon yüzelli bin gelecek, katırlarını hazırla…”
 

Bu siber senaryo Deloitte Türkiye Siber Risk Danışmanlığı Lideri Burç Yıldırım tarafından kaleme alınmıştır. Senaryo içeriği aynen kullanılmış, şifre tuttuğum takım ile değiştirilmiştir.

4 Ağustos 2017 Cuma

Gümrük ve İncelemeler

3 Ağustos 2017 tarihinde PwC Dolaylı Vergiler ekibi tarafından düzenlenen seminere katıldım. Seminerde “Gümrük Süreçleri Genel Değerlendirmesi” Cenk Ulu ve Şüheda Barlas tarafından, “Gümrük İnceleme Süreci” Av. Ezgi Türkmen tarafından ve “Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'ne İlişkin Uygulamalar ve Yerinde İnceleme” konuları Yasemin Bekgöz tarafından anlatıldı. İzmir Hilton Oteli Çakabey Salonu’ndaki seminer 13:30-17:30 saatleri arasında gerçekleşti.

Gümrük Süreçleri Genel Değerlendirmesi
“Sonradan Kontrol ve Riskli İşlemlerin Kontrolü Yönetmeliği” 2008 yılında hayatımıza girdi ve 2009 yılı ile birlikte başlayan denetimler günümüze gelinceye kadar detaylı bir şekilde yapılmaya devam etmektedir. Müfettişler incelemelerde elde ettikleri bulguları teftiş kurulu ile paylaşmakta, ardından teftiş kurulu bu bulguyu tüm müfettişlere iletmekte ve benzer konular bütün müfettişlerce incelenmektedir.

Yükümlüler ile gümrük idareleri arasında sıklıkla uyuşmazlığa konu olan durumlardan biri ithal eşyası ile ilgili royalti-lisans ödemeleridir. İthal eşyası ile ilgili olarak marka, royalti veya lisans ücreti adı altında yapılan ödemelerin gümrük mevzuatı hükümleri gereği ithal eşyasının gümrük kıymetine belirli şartların (satış koşulu olmalı, ithal edilen eşya ile ilgili olmalı) oluşması durumunda dahil edilmesi gerektiği için bu husus çok uluslu firmaların bir çoğu yönünden gümrük uyuşmazlığı konusu olmaktadır.



Yükümlülerin ithal veya ihraç eşyası ile ilgili beyan ettikleri kıymet ile gümrük idareleri tarafından yapılan denetimler sonucunda tespit edilen gümrük kıymeti arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunması halinde kıymet uyuşmazlığı söz konusu olmaktadır. Bu sebeple “gümrük kıymetini oluşturan unsurlar” ile “gümrük kıymetine ilave edilmeyecek unsurlar”ı ayırt etmek gerekir.
Gümrük Kanunu’nun 27. Maddesine göre, gümrük kıymetini oluşturan unsurlar aşağıdaki gibidir:
  • Satın alma komisyonları dışındaki komisyonlar ve tellaliye,
  • Gümrük işlemleri sırasında söz konusu eşya ile tek eşya muamelesi gören kapların maliyeti,
  • İşçilik ve malzeme giderleri dahil ambalaj bedeli;
  • İthal eşyasına katılan malzeme, aksam, parça ve benzerleri,
  • İthal eşyasının üretimi sırasında kullanılan araç, gereç, kalıp ve benzeri aletler,
  • İthal eşyasının üretimi sırasında tüketilen maddeler,
  • İthal eşyasının üretimi için gereken ve ithal ülkesi dışında gerçekleştirilen mühendislik, geliştirme, sanat ve çizim çalışmaları, plan ve taslak hazırlama hizmetleri;
  • Kıymeti belirlenecek eşyanın satış koşulu gereği, alıcının doğrudan veya dolaylı olarak ödemesi gereken, fiilen ödenen veya ödenecek fiyata dahil edilmemiş olan royalti ve lisans ücretleri;
  • İthal eşyasının tekrar satışı veya diğer herhangi bir şekilde elden çıkartılması ya da kullanımı sonucu doğan hasılanın, doğrudan veya dolaylı olarak satıcıya intikal eden kısmı;
  • İthal eşyası için Türkiye'deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri
Gümrük Kanunu’nun 28. Maddesine göre, gümrük kıymetine ilave edilmeyecek unsurlar aşağıdaki gibidir:
  • Eşyanın, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi ile Türkiye'nin anlaşmalarla dahil olduğu gümrük birliği gümrük bölgelerine giriş yerine varışından sonra yapılan nakliye ve sigorta giderleri,
  • Sınai tesis, makina veya teçhizat gibi, ithal eşyası için yapılan inşa, kurma, montaj, bakım veya teknik yardıma ilişkin giderler,
  • İthal eşyasının satışıyla ilgili olarak bir finansman anlaşması uyarınca alıcı tarafından üstlenilen faiz giderleri;
  • İthal eşyasının Türkiye'de çoğaltılması hakkı için yapılan ödemeler;
  • Satın alma komisyonları;
  • Eşyanın ithali veya satışı nedeniyle Türkiye'de ödenecek ithalat vergileri;
  • Finansman anlaşmasının yazılı olarak yapılmış olması ve gerektiğinde alıcının; söz konusu faiz oranının, finansmanın sağlandığı ülkede o tarihte bu tür bir işlem için geçerli olan faiz oranı seviyesini aşmadığını kanıtlaması şarttır.
Gümrük rejimlerinin uygulanması ve ihlal edildiği haller noktasında kendini gösteren rejim ihlalleri, gümrük uyuşmazlıkları konusunda sıklıkla kendini gösteren konulardan biridir. Dahilde işleme rejimi sayesinde hammadde veya ara malın ithalat vergilerinden muaf olarak, ticaret politikası önlemlerine tabi olmadan ithalatı ve işlenerek ihracı sağlanmaktadır. Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) Ekonomi Bakanlığı’ndan, Dahilde İşleme İzni Gümrük Müdürlüğü’nden alınır. Gümrük rejimlerinin ihlali ile ilgili en çok eleştirilen konular şöyledir:

Eşdeğer eşya kullanımı
İşlem görmüş ürünün elde edilmesinde ithal eşyasının yerine kullanılan ve ithal eşyası ile asgari 8’li bazda gümrük tarife istatistik pozisyonu (GTİP), ticari kalite ve teknik özellikleri itibariyle aynı kalite ve nitelikleri taşıyan serbest dolaşımda bulunan eşya

Fire/İkincil işlem görmüş ürün
İkincil işlem görmüş ürün: asıl işlem görmüş ürün dışındaki ürün (ekonomik değeri var)

Fire: işleme faaliyeti sırasında yitirilen kısım (ekonomik değeri yok)
Telafi edici vergi
Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında ithal edildikten sonra üretim sürecini müteakip ihraç ürünü olarak ATR Dolaşım Belgesi eşliğinde AB üyesi ülkelere, menşe ispat belgeleri eşliğinde AB üyesi ülkelere, Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığımız ülkelere, Pan-Avrupa Menşe Kümülasyonuna veya Pan-Avrupa-Akdeniz Menşe Kümülasyonuna taraf olan ülkelere ihraç edilmesi halinde, ithal edilen eşya ile ilgili ihracat sırasında beyan usulüne tabi olarak ödenen vergidir.

Gümrük mevzuatında cezalar;
  • Vergi kaybına neden olan işlemlerden ötürü uygulanacak cezalar,
  • Usulsüzlük işlemlerinden ötürü uygulanacak cezalar
olmak üzere ikiye ayrılır.

Gümrük İnceleme Süreci
Gümrük İdaresi, Avrupa Birliği (AB) uyum sürecine uygun olarak;
  • Denetim elemanı sayısını artırmış,
  • Denetim elemanlarına çeşitli eğitimler vermiş,
  • Teknolojik gelişmelere uyum sağlamış
Yeni bir yapılanma oluşturarak, gümrük incelemelerini sıklaştırmıştır.
Şirketlerin incelemeye seçilmesi aşağıdaki sebeplerden ötürü gerçekleşir:
  • Genel konu taraması
  • Sektör incelemeleri
  • İhbar/diğer kurumlar
Avukat Ezgi Türkmen, inceleme elemanları, müfettişlerle olan iletişime yönelik olarak vermiş olduğu önerilerde, Maliye ve Gümrük’ten arayan kişiye üst düzeyde maksimum bir gün içerisinde mutlaka dönüş yapılmasını önerdi. Aksi takdirde müfettişin mükellef hakkında “benden kaçıyor” şeklinde düşünce geliştireceğini belirtti.

Gümrük veya vergi müfettişi ile mümkün olduğunca az kişinin muhatap olmasını öneren Ezgi Hanım, çok uluslu firmalardaki kişilerin spesifik işleri, şirket içinde kullanılan jargon ve benzeri sebeplerle yanlış anlaşılma ve iletişim bozukluğuna sebep olabileceğini ifade etti. Büyük resmin anlaşılması için inceleme sürecine çok fazla kişinin dahil edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
İncelemedeki en değerli şeyin tecrübe olduğu belirtildi. Basit bir sorunun nereye gideceğini bilmenin tecrübe ile paralel olduğunu anlatan Ezgi Hanım, danışmanları ve avukatları inceleme sürecinin başından itibaren sürece dahil etmeyi önerdi.

Gümrük uyuşmazlıklarında başvurulacak yollar uzlaşma, itiraz ve dava olarak sınıflandırılabilir.
a)            Gümrük uzlaşması talebi, yükümlülere gümrük vergileri ve para cezalarının tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılması gerekmektedir. Gümrük uzlaşması kapsamına giren başvurularda; konusu 500.000 TL’ye kadar olanlar için Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Uzlaşma Komisyonları, 500.000 TL’yi aşanlar için Merkezi Uzlaşma Komisyonu yetkilidir.
Uzlaşma vaki olduğu takdirde gümrük uzlaşma komisyonlarının düzenleyecekleri uzlaşma tutanakları kesin olup, gereği ilgili gümrük müdürlüğünce derhal yerine getirilir. Uzlaşma tutanağının ilgili gümrük idaresine intikali üzerine, tahakkuk ve tebliğ edilmiş olan gümrük vergileri ve/veya kesilen para cezaları uzlaşılan tutara göre 30 gün içerisinde ödenir.
Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi hallerinde yükümlüler, tahakkuk eden ve kendilerine tebliğ edilen alacaklara karşı, uzlaşmanın vaki olmadığına dair düzenlenen tutanağın tebliğinden sonra gümrük mevzuatındaki genel esaslar çerçevesinde itiraz edebilir veya dava yoluna gidebilirler.
Herhangi bir gümrük incelemesinde, daha önceden uzlaşmaya konu edilmiş ve uzlaşılmış konu ile ilgili diğer örnekler muhtemelen incelenir ve farklı uygulama varsa bu yüksek ihtimalle eleştiri konusu yapılır.

b)            Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri gerekçelerini de açıkça gösteren bir dilekçe ile itiraz edebilirler.
Mükelleflerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri ve para cezalarına karşı yapmış oldukları itirazların reddedilmesi halinde, ilgililerce itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine 30 gün içerisinde başvurabilirler. Gümrük idarelerince düzenlenen cezalı tarhiyatlara karşı mükellefin dava açmaları gereken mahkemeler, vergi mahkemeleridir.

c)            Tebliğ edilen vergiye/cezaya karşı, tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde gümrük ve ticaret bölge müdürlüğüne itiraz edilmemesi halinde itiraz süresinin bittiği tarih itibariyle vergi/ceza kesinleşmektedir. İtirazın gümrük ve ticaret bölge müdürlüğünce reddedilmesi üzerine 30 gün içinde vergi mahkemesine başvurulmaması halinde, başvuru süresinin bittiği tarih itibariyle vergi/ceza kesinleşmektedir.
Vergi mahkemesinin (ilk derece) istinaf yolu açık olmayan (5.000 TL’yi geçmeyen davalar) gümrük yükümlüsü aleyhine karar vermesi, bu kararların bölge idare mahkemesine istinaf yoluyla götürülememesine sebebiyet verdiği için gümrük yükümlüsü aleyhine karar verdiği tarihte gümrük vergileri/cezaları kesinleşir.
Bölge idare mahkemesinin konusu 100.000 TL’yi geçmeyen davalarda (bunlara temyiz yolu açık değildir) gümrük yükümlüsü aleyhine karar vermesi halinde, vergi/ceza bölge idare mahkemesinin verdiği karar tarihinde kesinleşmektedir.
Bölge idare mahkemesinin konusu 100.000 TL’yi geçen davalarda gümrük yükümlüsü aleyhine karar vermesi durumunda Danıştay’a temyiz başvurusu için öngörülen 30 günlük sürenin bittiği tarih itibariyle Danıştay’da temyiz yoluna başvurulmaması halinde vergi/ceza kesinleşmektedir.
Ezgi Hanım, şu ana kadar ki tecrübelerine dayanarak, vergi mahkemesinde 1 yıl, yüksek mahkemede 3 yıl olmak üzere yargılama sürecinin ortalama 4 yıl sürdüğünü belirtti.
Gümrük beyannamesinin 44 no’lu hanesine ihtirazı kayıt şerhi konularak tarh edilen vergiye dava hakkının saklı tutulması yolundaki nota “ihtirazı kayıt” adı verilmektedir. Gümrük beyannamesinin tescil edildiği gün ihtirazı kayda ilişkin dilekçe verilmelidir. Beyan üzerine tahakkuk ettirilen vergilere karşı idari itiraz yoluna başvurulabilmesi, tescil edilen beyanname için ilgili gümrük idaresine ihtirazı kayıt konulmasına bağlıdır.

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'ne İlişkin Uygulamalar

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünün temel amaçları aşağıdaki gibidir:
  • Güven tesisi
  • Tüm dünyada tanınma
  • Kolayca pazara girme
  • Yabancı şirketler tarafından tercih edilme
  • Müşterilerde güven
Bugün YYS sahibi firma sayısı 100’dür. 100 firmadan 19'u adının açıklanmasını tercih etmemiştir.

Liste için:
http://risk.gtb.gov.tr/aeo-listeleri/aeo-firma-listesi

15 Ağustos 2017 tarihi itibarıyla A ve B sınıfı Onaylanmış Kişi Statü Belgesi (OKSB) ortadan kalkacaktır. YYS alana kadar, şartları sağlayan mükellefler C sınıfı OKSB ile devam edeceklerdir.
YYS başvurusu gerekli tüm bilgiler ve belgeler hazırlandıktan sonra İlgili Bölge Müdürlüğü’ne yapılır. İlgili bilgi ve belgeler tam ve eksiksiz olması durumunda başvuru Ankara’daki Genel Müdürlüğe gönderilir. Başvurunun incelenmesi ve eksik bulunmaması halinde kontrol yapacak yetkili belirlenir. 30 iş günü içerisinde (uygulamada ortalama 2-5 gün sürmektedir) tüm koşullar yerinde incelememe kapsamında değerlendirilir. Düzenlenen rapor Gümrük Müdürlüğüne gönderilir. Kayıtlara alınmasına müteakip genel müdürlük 10 iş günü içerisinde raporu inceler. İncelemeye müteakip 5 iş günü içerisinde başvuru reddi veya sertifika düzenlenmesi için Bölge Müdürlüğüne bilgi verilir.
YYS başvurusu esnasında 108 soru cevaplanmaktadır.

1- Herhangi bir sorudan “0” puan alınmamış olması,

2- Ticari Kayıtların Güvenilirliği ve İzlenebilir Olması (36 soru vardır) koşuluna ilişkin sorulara ilişkin alınan toplam puanın, alınabilecek en yüksek toplam puanın % 80’inin üzerinde olması 108; 86 puan,

3- Emniyet ve Güvenlik Koşuluna (59 soru vardır) ilişkin sorulardan alınan toplam puanın, alınabilecek en yüksek toplam puanın % 65’in üzerinde olması 177; 115 puan
gerekmektedir.

YYS belgesi alan mükellefler, her yıl 108 soruya yeniden cevap verecek, ve varsa gerekli güncellemeleri yapacaktır. Üç yılda bir yerinde denetim olacaktır.
15 Ağustos 2017 sonrası için;

-              108 sorunun bulunduğu formda güncelleme

-              Yerinde gümrükleme ile ilgili kolaylık
beklenmektedir.

Bugün ve önümüzdeki süreçte gümrük, incelemeler ve YYS süreci ile ilgili bilgilerimizi tazeleyip yeni şeyler öğrendiğimiz bu faydalı seminer için PwC'ye teşekkür ederim.

1 Ağustos 2017 Salı

Philip Morris’te 4 Yılı Devirdim

Güzel insanlarla, güzel bir ortamda hakettiğinin karşılığını maddi ve manevi alarak çalıştığın zaman saatler, günler, haftalar ve yıllar ne kadar da hızlı geçiyormuş.

Bugün Philip Morris camiasındaki 4.yılımı dolduruyorum. Serviste işe gitmekte olduğum şu an, cep telefonumdan bu satırları yazarken geride kalan 4 yılda biriktirdiğim deneyimlerin ve dostlukların hazinesini düşünerek kendimi, çok şükür, şanslı hissediyorum.

Önceki iş yerlerimde, ki hem PwC hem de GM benim bugüne gelmemde önemli pay sahibidir, 3 yıllık çalışma süresini (kendi tercihimle) aşamamıştım. Ne mutlu bana ki Philip Morris’te bu süreç çok daha hızlı, keyifli ve öğretici geçti.

Umarım bu ortam hep böyle güzel devam eder ve ben de buradan emeklilik için ayrılırım.

Sevgiyle,

İlk Kutlama LinkedIn'den Geldi
Facebook Artık İş Yıl Dönümlerini de Kutluyor

Adını Browni Koydu, Başına Neler Geldi?

Bu aralar en büyük meşgalem, ulaşabildiğim kadar yargı kararı okumak. İnsana farklı bir bakış açısı ve ifade yeteneği kazandırıyor. Konumuz ise yargı kararlarının bana/bize faydaları değil, bu kararlardan ilginç bulduğum birini paylaşmak.

Olayın kahramanları bilindik iki firma. Bir tarafta davacı pozisyonunda Eti Gıda San. ve Tic. A.Ş. (bundan sonra “Eti” olarak kısaltacağım), diğer tarafta ise davalı konumunda Gıdasa Sabancı Gıda San. ve Tic. A.Ş. (“Gıdasa”) var. Davaya konu olan ise eminim ki pek çoğumuzun çok sevdiği “browni”.

 
Eti, tescilli "Browni" ve "Eti Browni" markalarının sahibi olduğunu, davalı Gıdasa şirketinin "Piyale Kekun browni" ibaresinin tescili için başvuruda bulunduğunu, Türk Patent Enstitüsü (TPE) nezdinde yaptıkları itirazlarının reddedildiğini ileri sürerek Türk Patent Enstitüsü (TPE) Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu (YİDK)’nun red kararının iptali ile tescil edilmişse davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş.

Buna karşılık, davalı Gıdasa, Browni ibaresinin İngilizce'de bir tür kek anlamına geldiğini, Türkiye'de de bu anlamda bilinip kullanıldığını, bu ibarenin davacı Eti’nin tekeline verilemeyeceğini, kendilerinin bu markayı kullanmasının kötü niyetli olmadığını, kelimeyi cins anlamı nedeniyle kullandığını savunarak davanın reddini istemiş.

Dava önce Yerel Mahkemede görülmüş. Yerel Mahkemece; Browni kelimesinin İngilizce anlamına paralel olarak Türkçe'de de bir tür kakaolu ıslak kek olarak algılanıp kullanıldığı, dilin ve çoğu zaman kelimelerden oluşan markaların statik, değişmez varlıklar olarak kabulüne imkan bulunmadığı, tüketicilerin taraf markalarını karıştırma ihtimallerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiş.

Karar Eti tarafından temyiz edilmiş. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Eti’ye ait olup tek ve esaslı unsuru "BROWNİ" ibaresi olan tescilli markanın hükümsüz kılınmadığı da dikkate alınarak, taraf markalarının karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı, varılacak sonuca göre Gıdasa markasının hükümsüzlüğüne karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmış.

Yargıtay kararında konunun hukuki temelleri etraflıca verilmiş ama sizi bu detaylarla boğmamak için direk sonuçla buluşturmak istiyorum.

Eti şirketi adına kayıtlı olup tek ve esaslı unsuru "BROWNİ" olan marka hükümsüz kılınmadığı sürece herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir marka hakkı vermektedir. "Browni" ibaresi nedeniyle markaların halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla dava ve başvuru konusu "Piyale Kekun Browni" ibaresi davalı şirketçe (yani Gıdasa) kullanılamaz. "BROWNİ" ibaresi davacı şirkete ait markanın asli unsurudur. Davacı taraf, bu ibareyi tek başına marka olarak almıştır. Tanımlayıcı bir ibare olarak kabul edilse bile marka davacı taraf adına tescilli bulunduğundan hükümsüz kılınmadıkça geçerlidir.

Bu durumda mahkemece, taraflara ait markalarda yer alan "BROWNİ" ibaresi dikkate alınarak markaları oluşturan işaretlerin benzer olduklarının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce, davalı markasındaki "Browni" ibaresinin cins adı olarak kullanıldığı ve ayırt ediciliğinin bulunmadığı ileri sürülmüş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından bu görüşler benimsenmemiştir.

Yukarıdaki sonuç bölümünden de anlayacağınız üzere, Yargıtay Eti’nin Browni markasının kullanım hakkına sahip olması sebebiyle içinde “browni” ibaresi geçen “Piyale Kekun Browni” markasının Gıdasa tarafından kullanılamayacağına karar vermiştir. Bu karar da bize şunu göstermiştir:

  • Marka hakkı gayri maddi bir haktır. Tescil edilmekle marka sahibine herkese karşı ileri sürülebilme hakkı tanır. Marka sahibi marka tescilinin sağladığı hukuki korumadan yararlanacaktır.
  • Farklı unsurları bünyesinde bulunduran bir marka, bir başka markayı çağrıştırıyorsa ve bilhassa halk nezdinde bu başka marka ile bir irtibatının mevcut olduğu düşüncesi yaratıyorsa, "benzer" veya diğer bir ifade ile "karıştırılma ihtimali olan" markadır. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulmasıdır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki "ihtimal" kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Siz siz olun, tescilli bir markanın ibaresini kendi markanızda kullanmamaya dikkat edin ya da hiç bu işlere bulaşmadan bu yazının üstüne güzel bir browni yiyip keyfini çıkarın.

Google adsense

Analytics