23 Eylül 2018 Pazar

Pazar Sabahı Gelen Bir İş Maili Üzerine

İki haftadır bir denetim işi ile ilgili olarak Romanya’dayım. Proje kapsamında beş hafta boyunca çok uluslu bir denetim ekibine vergisel konularda destek olacağım. Şirketimiz bugünlerde global bir dönüşüm geçiriyor ve bu süreçte çalışma şeklimizi de gözden geçirmeye çalışıyoruz. Ekip lideri ve denetçi arkadaşlarla hafta içi konuşurken bana müdürlerinin hafta sonu attığı mesajlardan duydukları rahatsızlığı iletip bu konunun çalışan değerlendirme toplantılarında gündeme geldiğini ancak hala bu konuda gelişme olmadığını söylediler.



Denetimle ilgili hafta içi oldukça yoğun çalıştığımız için kendime ancak hafta sonu vakit ayırabiliyorum. “Kendime vakit ayırabiliyorum” derken yanlış anlaşılmasın, vaktimin çoğunu yine bilgisayar başında geçiriyorum ama bu sefer farklı bir hedef için: Kamu Gözetim Kurumu’nın Bağımsız Denetçilik sınavı için. 
Cumartesi gecesi de geç saatlere kadar bu sınav için not çıkardıktan sonra Pazar sabahı uyanıp notlara kaldığım yerden devam ettim. Ardından bir kahvaltı yapıp tekrar bilgisayar başına oturduğumda baş denetçimizin Pazar sabahı bir mail attığını gördüm. Başlık işle ilgili olunca heyecanla ve merakla okumaya başladım.

Hafta içinde hazırlamış olduğum çalışmaları kontrol etmişti ve buna ilişkin yorumlarını ileten bir mail hazırlamıştı. Mailin girişinde çalışmaların zengin içeriği ve zamanında bitirilmesi sebebiyle teşekkür ediyordu ancak ardından da yapılmasını veya değiştirilmesini istediği noktaları detaylarıyla belirtiyordu.


Maili okuduğumda açıkçası şok oldum. Daha hafta içi müdürlerden hafta sonu gelen maillerin çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisi konusunu her beraber konuşmuşken aynı uygulamayı kendisinin yapıyor olması beni şaşkına çevirmişti. Bununla beraber, “kendime vakit ayırabildiğim” (bir başka deyişle ders çalışabildiğim) tek zamanım olan hafta sonunda bu maili aldıktan sonra artık ders çalışamazdım ve bir an önce mailde belirtilen değişiklikleri yapmaya başlamalıydım.

Fakat bu kez de Murphy devreye girmişti. Yapılacak değişiklikleri çalışacağım dosya intranet üzerindeydi ancak workpoint çalışmadığı için dosyaya ulaşamıyordum. Bilgisayarı kapatıp yeniden açtım ama nafile, dosyalara erişemiyordum. Canım o kadar sıkılmıştı ve strese girmiştim ki, şu halde artık ders te çalışamazdım. Otelde kaldığım için hemen üzerime spor kıyafetlerimi alıp gerginliğimi atmak için spor salonuna gittim. Bir yandan da eşime whatsapp üzerinden durumu anlatan mesajlar atıyordum. O da sağolsun destek olup halledersin, diye beni motive ediyordu. Koşu bandının üzerinde whatsapp mesajlaşmasına son verip biraz hızı artırdıktan sonra bu kez spor salonunun kapısı açıldı ve karşımda sabah mailini aldığım baş denetçimiz vardı.

Kendisine selam verince yanıma yaklaştı. İçinde bulunduğum ruh haliyle hemen konuya girip mailini aldığımı ama intranete bağlantıda sorun yaşadığımı, bu yüzden spora geldiğimi, spordan sonra tekrar bağlanmaya çalışıp gerekli düzeltmeleri yapacağımı hızlıca anlatırken kendisi karşısımda “No, no, no!” (Kendisi bir Avrupa ülkesinden) deyip sözümü kesti. Maille ilgili çalışmaları hafta içinde yapmam için gönderdiğini, hafta sonu bu konuda kesinlikle çalışmamı istemediğini söyledi. “Ama sen baş denetçi olarak hafta sonu çalıştıysan benden de beklenen çalışmaktır” dediğimde “hayır o benim problemim” dedi ve “lütfen bana çalışmayacağına dair söz ver yoksa şimdi maili gidip geri çekeceğim” diye ekledi. Samimiyetine ve ciddiyetine gerçekten ikna olmuştum. “O halde anlaştık” dedim. Koşu bandında işim bitince odaya dönmek için salondan ayrılırken kendisine “hoşça kal” derken bana tekrar “çalışmayacağına söz ver” demesi içimi gerçekten çok rahatlatmıştı. Şu an bu satırları yazarken sabah yaşadığım o stresi geride bırakmış durumdayım ve yarın benden istenen düzeltmeleri yapmak için ciddi anlamda yüksek bir motivasyona sahibim. 

Efendim sözün özüne gelecek olursak, çalışanlar olarak hafta sonu işle ilgili mail aldığımızda geriliyoruz, üzerimize düşeni hemen yapmak istiyoruz. Bu da bizlerin kendimize özel vaktimizden çalıyor. Hal böyle olunca da bünye ve kafa olarak iyi dinlenemeyen bir çalışan gerçek performansını göstermesi gereken çalışma saatleri içerisinde bu performansının gerisinde kalabiliyor. Bu söylediklerim hafta sonu mailini kontrol eden, işle ilgili bir konu gündeme geldiğinde aksiyon almadan duramayan çalışanlar için geçerli. Eğer belli bir profesyonellik seviyesine ulaşıp “ben şu an çalışma saatleri içerisinde değilim” deyip kayıtsız kalabiliyorsanız zaten böyle kaygılar da yaşamazsınız. Bugünkü örnek ise bana konuya bir de şu açıdan bakılması gerektiğini düşündürdü: hafta sonu gelen her mail sizin için aksiyon çağrısı değildir. Sakin olup yapılacaklar listenize alarak gününüze devam edebilirsiniz. Burada önemli nokta, karşınızdaki yöneticinizin sizden beklentisini tanımlayabilmek. Bazı yöneticiler mail çıktığı anda geri dönüş için beklenti haline girebilirken bazıları ise maille ilgili çalışmaların mesai saatleri içerisinde yapılmaya başlanacağının bilincinde. Özetle, her ne kadar mesai saatleri dışında (burada özellikle hafta sonu demedim çünkü bir de konunun akşam geç saatte ve sabah erken saatte gelen mail boyutu olabilir) işle ilgili mail almamak ideal durum olsa da aldıysanız da karşınızdakinin beklentisini bilmeniz, hatta uygun durumda siz de beklentinizi iletmeniz (hafta sonu işle ilgili gelen mail almak ya da cevaplamak istemiyorum gibi) iletmeniz kendiniz için ayrılan özel zamanınızın daha amacına uygun kullanmanızı sağlar.

Sevdiklerinizle, hobilerinizle ilgilenebileceğiniz keyifli hafta sonları dilerim.

PS. Benim de hobim bu, yazmak, bloglamak, şükür ki bu hafta sonu da yazabildim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics