Denetimle ilgili hafta içi oldukça
yoğun çalıştığımız için kendime ancak hafta sonu vakit ayırabiliyorum. “Kendime
vakit ayırabiliyorum” derken yanlış anlaşılmasın, vaktimin çoğunu yine bilgisayar
başında geçiriyorum ama bu sefer farklı bir hedef için: Kamu Gözetim Kurumu’nın
Bağımsız Denetçilik sınavı için.
Cumartesi gecesi de geç
saatlere kadar bu sınav için not çıkardıktan sonra Pazar sabahı uyanıp notlara
kaldığım yerden devam ettim. Ardından bir kahvaltı yapıp tekrar bilgisayar
başına oturduğumda baş denetçimizin Pazar sabahı bir mail attığını gördüm.
Başlık işle ilgili olunca heyecanla ve merakla okumaya başladım.
Hafta içinde hazırlamış olduğum
çalışmaları kontrol etmişti ve buna ilişkin yorumlarını ileten bir mail hazırlamıştı.
Mailin girişinde çalışmaların zengin içeriği ve zamanında bitirilmesi sebebiyle
teşekkür ediyordu ancak ardından da yapılmasını veya değiştirilmesini istediği
noktaları detaylarıyla belirtiyordu.
Maili okuduğumda açıkçası şok
oldum. Daha hafta içi müdürlerden hafta sonu gelen maillerin çalışanlar
üzerindeki olumsuz etkisi konusunu her beraber konuşmuşken aynı uygulamayı
kendisinin yapıyor olması beni şaşkına çevirmişti. Bununla beraber, “kendime
vakit ayırabildiğim” (bir başka deyişle ders çalışabildiğim) tek zamanım olan
hafta sonunda bu maili aldıktan sonra artık ders çalışamazdım ve bir an önce
mailde belirtilen değişiklikleri yapmaya başlamalıydım.
Fakat bu kez de Murphy
devreye girmişti. Yapılacak değişiklikleri çalışacağım dosya intranet
üzerindeydi ancak workpoint çalışmadığı için dosyaya ulaşamıyordum. Bilgisayarı
kapatıp yeniden açtım ama nafile, dosyalara erişemiyordum. Canım o kadar
sıkılmıştı ve strese girmiştim ki, şu halde artık ders te çalışamazdım. Otelde
kaldığım için hemen üzerime spor kıyafetlerimi alıp gerginliğimi atmak için
spor salonuna gittim. Bir yandan da eşime whatsapp üzerinden durumu anlatan mesajlar
atıyordum. O da sağolsun destek olup halledersin, diye beni motive ediyordu.
Koşu bandının üzerinde whatsapp mesajlaşmasına son verip biraz hızı artırdıktan
sonra bu kez spor salonunun kapısı açıldı ve karşımda sabah mailini aldığım baş
denetçimiz vardı.
Kendisine selam verince
yanıma yaklaştı. İçinde bulunduğum ruh haliyle hemen konuya girip mailini
aldığımı ama intranete bağlantıda sorun yaşadığımı, bu yüzden spora geldiğimi,
spordan sonra tekrar bağlanmaya çalışıp gerekli düzeltmeleri yapacağımı hızlıca
anlatırken kendisi karşısımda “No, no, no!” (Kendisi bir Avrupa ülkesinden) deyip
sözümü kesti. Maille ilgili çalışmaları hafta içinde yapmam için gönderdiğini,
hafta sonu bu konuda kesinlikle çalışmamı istemediğini söyledi. “Ama sen baş
denetçi olarak hafta sonu çalıştıysan benden de beklenen çalışmaktır” dediğimde
“hayır o benim problemim” dedi ve “lütfen bana çalışmayacağına dair söz ver
yoksa şimdi maili gidip geri çekeceğim” diye ekledi. Samimiyetine ve ciddiyetine
gerçekten ikna olmuştum. “O halde anlaştık” dedim. Koşu bandında işim bitince
odaya dönmek için salondan ayrılırken kendisine “hoşça kal” derken bana tekrar “çalışmayacağına
söz ver” demesi içimi gerçekten çok rahatlatmıştı. Şu an bu satırları yazarken
sabah yaşadığım o stresi geride bırakmış durumdayım ve yarın benden istenen
düzeltmeleri yapmak için ciddi anlamda yüksek bir motivasyona sahibim.
Sevdiklerinizle,
hobilerinizle ilgilenebileceğiniz keyifli hafta sonları dilerim.
PS. Benim de hobim bu,
yazmak, bloglamak, şükür ki bu hafta sonu da yazabildim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder