Yıllık ücretli izin hakkı; kıdemi 1 ila 5 yıl olan işçiye (5
yıl dahil) 14 gün, 5 yıldan fazla 15 yıldan az olan işçiye 20 gün, 15 yıl ve
daha fazla olan işçiye de 26 gün olarak uygulanıyor. Ben de kıdemi
yaklaşık 4 yıl olan bir işçi olarak bu yıl hakettiğim 14 günün 5’ini blok
olarak 17-21 Temmuz haftasında kullanmayı tercih ettim. Tatil için aslında
öncesinde hiç de aklımızda olmayan bir destinasyon kaderin ağlarını örmesi
neticesinde gerçekleşti ve Antalya Finike’ye gittik. Önceden biraz netten
araştırdım, biraz çok gezen arkadaşlarıma danıştım ve en son olarak da orada
bize ev sahipliği yapacak aile fertlerimize kendimi ve ailemi emanet ettim.
Tatil az olunca kıymetli de oluyor. Ee tam da “high season”da tatile çıkınca
insan da dolu dolu yaşamak istiyor. 2017 yaz tatilim nasıldı diye soran olursa
ileride hatırlamak ve gitme potansiyeli olan dostlarıma ve takipçilerime fikir
verebilmek için kaleme aldım. İşte günbegün geride kalan tatilim…
15 Temmuz 2017, Cumartesi: Sabaha karşı 3buçuk gibi uyanıp
4:15 te Karşıyaka’dan Finike’ye doğru yola çıktık. Yolda, Acıpayam/Denizli’de
Suit Park dinlenme tesisinde kahvaltımızı aldıktan sonra 11.15’te Finike’de
konaklayacağımız eve ulaştık. Sorunsuz geçen yolculuğumuz için Google
Haritalar’a teşekkür ederiz. İlk gün yüksek nemli ve sıcak hava dışarıda
olduğumuz anlarda acele bizim ekstra bir mücadele vermemizi gerektiriyordu.
Birinci günün tatsız olayı, öğleden
sonra Finike’de ilk kez denize girdikten sonra, tam plajdan çıkarken merdivenden
düşmem oldu. Düşerken öyle bir bağırdım ki sanırım en son askerde selam
verirken böyle bağırmıştım. Akşam hareketlerimde kısıtlama ve ağrı artınca
Finike’deki tek hastane olan devlet hastanesinin aciline gittik, neyseki
çekilen film temiz çıktı ve ilaç ve krem ile tedaviye başladık.
16 Temmuz 2017, Pazar:
Bugün günlerden Adrasan idi. Finike ve çevresindeki bence en iyi deniz burası.
Aslında sadece bence değil, hem Finike’ye gideceğimi duyan arkadaşlarımın, hem
de Finike’de bize ev sahipliği yapan aile fertlerimizin de görüşü bu yöndeydi.
Adrasan’daki Chill House Lounge cafe hem müzikleri, hem ortamı, hem de
yemekleri çok keyifli bir mekandı. Bu güzel mekana özlediğim sıcak sulu deniz
ve kumsal da eşlik edince keyifli bir Pazar ve tatil günü yaşamış olduk.
17 Temmuz 2017, Pazartesi: Haftaya biraz müze ziyareti ile
başlamaya ne dersiniz? Finike’den Demre’ye doğru yola çıktık ve önce Noel Baba
(St. Nicholas) müzesine uğradık. Müze çıkışı dondurmalarımızı yedikten sonra
bir başka tarihi yere, Myra Antik Kenti’ne gittik. Akropolün güney eteğinde yer
alan tiyatro, gerek oturma sıraları gerekse sahne binası ile iyi korunmuş bir
Roma Dönemi tiyatrosunun özelliklerini yansıtmaktaydı. Antik kent çıkışı hatıra
magnetlerimizi aldıktan sonra gözlemelerimizi yiyip kahvemizi içtik. Bu kez
istikamet Bey Melek Taş Evler’di. Osman Güngör’ün sahibi olduğu, ailesiyle
beraber bizi son derece misafirperver şekilde ağırladıkları, işletmelerinde hem
dinlendik, hem de evin doğasından fazlasıyla etkilenip biraz da mest olduk.
İnanmazsanız, bir de kendiniz bu şirin işletmenin değerlendirmelerini internet
üzerinden okuyup aldığu yüksek rating’lere bakabilirsiniz.
|
Kulaklık şekil gözükse de efektif olduğunu söyleyemem |
|
Antik kent gezisinde olmazsa olmaz: şemsiye |
|
Azıcık şımarmış olabilirim |
|
Bey Melek Taş Evler'de çayımızı içerken manzaramız |
|
Misafirperver Osman Güngör'e teşekkürler |
18 Temmuz 2017, Salı: Bugüne biraz daha sakin başlayalım
istedim. Biraz Finike içerisinde neler olup bittiğini gözlemlemek için sabahtan
küçük dostum Doruk ile Klass Pastanesi’ne yürüyüp, orada soğuk bir şeyler içip
serinlerken bir yandan da kitaplarımızı okuyup sohbet ettik. Maalesef sıcak
hava yüzünden çevremizi daha fazla gezemeden öğle yemeği için evlerimize
ayrıldık. Günün geri kalanında ise bu kez Finike’ye çok yakın olan Gökliman
Plajı’na gittik. Dalgalı deniz Cumartesi düşerek incitmiş olduğum belime
oldukça iyi gelse de aslında bu kadar dalga bize hiç te iyi gelmedi. Nilgün,
hırçın dalgalarla mücadele ederken alyansını düşürdü. Alyansın gittiğini
farkettiğimizde maalesef çok geçti.
|
Sıcak bir günde soğuk bir şeyler içip biraz kitap okumak... |
19 Temmuz 2017, Çarşamba: Finike çevresinde takılmaya devam.
Bu kez soluğu Gökliman Plajı’nı biraz geçtikten sonra ulaştığımız Çağıllı
Plajı’nda alıyoruz. Adeta bayanların gün yaptığı bu plajda kumsal yerine taşlık
bizi karşılasa da dalgasız koyda yüzmek keyifliydi. Bir de Okan’sız geldiğimiz
için özgürdük. Tatilci moduna iyiden iyiye alışmışken tatilin de tam ortasında
olduğum gerçeği kulağıma fısıldanıyordu.
20 Temmuz 2017, Perşembe: Geçen yıl yaz tatilimi Marmaris’te
geçirmiştik ve yine her gün çevredeki koyları, sahilleri gezerken Selimiye’yi o
kadar beğenmiştik ki iki kere gitme ihtiyacı duymuştuk. Bu kez de sıcak denizi
ve keyifli ortamıyla Adrasan’ı bir kez daha ziyaret etmek istedik ve yola
çıktık. Virajlı yolları geride bıraktıktan sonra verdığımız Adrasan bu kez
haftasonuna kıyasla daha sakindi. Plajda şezlong bile bulduk. Okan yüzmek
istemeyerek keyfimizi kaçırsa da anneannesi kurtarıcımız olarak Okan’ı yanında
götürdükten sonra biz de sıcak Adrasan denizinde yüzmelere doyamadık. Sipariş
ettiğimiz 5 tabak patatesi yakabildik mi bilmiyorum ama iyi yiyip iyi yüzdüğümüz
kesindi. Günü burada bitirmek istemiyordum. Malum tatilin ikinci yarısındaydım
ve artık her an daha değerliydi ve dolu dolu geçmeliydi. O halde şimdiki
istikamet Çıralı/Chimera Yanartaş idi. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk
sonrası Adrasan’dan Çıralı’ya ulaştık. Bu bölgedeki otel ve pansiyonlar
dışarıdan gördüğümüz kadarıyla oldukça dinlendiriciydi, ama bizim hedefimiz
Yanartaş’tı. Aracımızı parkedip, biletimizi aldıktan sonra yaklaşık 1
kilometrelik tırmanışımıza başladık. Hafif kaygan taşlar, sıcak ve dik rampa
önce Nilgün’ü yıldırsa da yoldaşların yardım ve motivasyonlarıyla zirveye
ulaşmamıza engel olamadı. Zirvede ise kendinden yanan taşların başında çekilen
fotoğraf ve videolar ile bu anı ölümsüzleştirmek bizim hakkımızdı.
|
Things that you own end up owning you... |
|
Adrasan'dan ayrılmak zor ama çare yok |
|
Terledim ama değer |
|
Yanıyor muyuz gençler? |
21 Temmuz 2017, Cuma: Sanırım biraz dinlenmek hepimizin
hakkı. Tüm tatili denize girerek geçirmek yerine biraz da çalışırken pek
hakkını veremediğimiz uyumaya ne dersiniz diyordu bünye. Gece 1.30 gibi
gerçekleşen 6.6’lık Bodrum depremini Antalya’da ciddi olarak hisseden bünyelerimiz
güne haberleri ve yorumları izleme ihtiyacı ile başladı. Ardından bir öğle
öncesi uyku, bir de öğle sonrası uyku ile tatilde dinlendin mi diye soracaklara
da evet yanıtı verebilmek için gerekli background’u sağladım. Akşam ise tüm
aile sahildeki çay bahçesinde buluşup neme rağmen serinlemeye çalıştık. Gecenin
sonunda ise Kumluca ve Finike Marina arasında araç ile gezinti yaparak adeta
Finike ve çevresi ile vedalaştık.
22 Temmuz 2017, Cumartesi: Sabah 4.55 e kurulan alarm ile
uyanıp, 5.30 da yola çıktık. Buharkent’te verdiğimiz mola ile kahvaltımızı
yaptıktan sonra 12.15’te Karşıyaka’mıza vardık. Artık tatilin geri kalan
saatleri biraz daha rutinimize dönmekle geçecek. İşte bu vesileyle içinde
bulunduğumuz zaman diliminde tatil hatıralarımı kısaca kaleme alarak günü yavaş
yavaş sonlandırıyorum.
|
Okan'ın ısrarları sonucunda eve dönüş yolunda en iyi kahvaltı mekanımızı bulduk! |
Yarın ola hayrola…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder