“Vergiye uyumlu mükelleflere
vergi indirimi
MÜKERRER MADDE 121- Ticari, zirai veya mesleki
faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi
mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler,
sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım
fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları
taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden
hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden
indirilir. Şu kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1 milyon
Türk lirasından fazla olamaz. İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden
fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi
beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin
beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilir. Bu süre
içinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez. Gelir vergisi
mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki
faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı
içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas
alınarak tespit edilir.
Söz konusu indirimden faydalanabilmek için;
1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu
yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni
süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak
kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler
bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin
kanuni süresinde ödenmiş olması (Her bir beyanname itibarıyla 10 Türk lirasına
kadar yapılan eksik ödemeler bu şartın ihlali sayılmaz.),
2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde
haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece
yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı
kararlarıyla veya 213 sayılı Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme
hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması durumunda bu şart ihlal
edilmiş sayılmaz.),
3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği
tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 Türk lirasının
üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
şarttır.
İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu
yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu
maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilenler, bu madde hükümlerinden
yararlanamazlar.
Bu madde kapsamında vergi indiriminden yararlanan
mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti hâlinde ilgili
vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir. Bu hüküm, indirimin
hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda
herhangi bir vergiye ilişkin beyanların gerçek durumu yansıtmadığının
indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine yapılan tarhiyatların
kesinleşmesi hâlinde de uygulanır ve bu takdirde indirim uygulaması dolayısıyla
ödenmeyen vergiler açısından zamanaşımı, yapılan tarhiyatın kesinleştiği tarihi
takip eden takvim yılının başından itibaren başlar.
Bu maddede geçen vergi beyannamesi ve vergi
ibareleri, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken vergi
beyannameleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri ifade eder.
Birinci fıkrada yer alan tutar, her yıl bir önceki
yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen
yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde
hesaplanan tutarın %5’ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu,
birinci fıkrada yer alan oranı ve tutarı iki katına kadar artırmaya, sıfıra
kadar indirmeye, kanuni oran ve tutarına getirmeye; Maliye Bakanlığı, maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."
8 Mart 2017 tarihinden beri yürürlükte olan
yukarıdaki Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde yer verilen
vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasına ilişkin açıklamalara
ait tebliğ taslağı hazırlanarak görüş ve önerilere sunulmuştur. Bu yazının
amacı tebliğin altını çizdiği konuların üzerinden geçmek ve açıkta kalan, tereddüt yaratan
noktaları belirtmektir.
Öncelikle sözkonusu indirimden kimlerin
yararlanacağı taslak tebliğ ile açıklanmıştır. Buna göre;
Vergi indiriminden;
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle
gelir vergisi mükellefi olanlar,
- Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet
gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik
yatırım fonları hariç olmak üzere kurumlar vergisi mükellefleri şartları
taşımaları halinde yararlanabileceklerdir.
Peki yukarıda belirtilen mükellefler hangi koşulları sağlarsa indirimden faydalanabilir, bir de ona bakalım. Taslak tebliğ bu konuyu da açıklıyor:
Mükelleflerinin vergi indiriminden
yararlanabilmeleri için;
a) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu
yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresi
içerisinde verilmiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de
kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması,
b) Aynı süre içerisinde beyana tabi vergi türleri
itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması,
c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin
verildiği tarih itibarıyla vergi aslı ve cezaları dahil olmak üzere 1.000.-
TL’nin üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
ç) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin
ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun 359 uncu
maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması
şarttır.
Şimdi gelin her bir maddeyi biraz daha
detaylandıralım:
a) Kanuni süresi içerisinde verilen bir beyannameye
ilişkin olarak, kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla
verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanılmasına engel teşkil
etmeyecektir. Ancak, bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni
süresi içerisinde ödenmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, her bir beyanname
itibarıyla 10.- TL’ye kadar yapılan eksik ödemeler, vergi indirimine ilişkin bu
şartın ihlali sayılmayacaktır.
b) Söz konusu dönemler (indirimin hesaplanacağı
beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl) için bu
mükellefler adına ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunması
halinde bu tarhiyatların kesinleşme şartı aranmaksızın indirimden
yararlanılamayacaktır. Ancak, söz konusu dönemlere ilişkin olarak mükellefler
adına ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı
kararlarıyla veya Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış
olması ve diğer şartların da sağlanmış olması kaydıyla vergi indiriminden
yararlanılması mümkün olacaktır. Bu tarhiyatların yargı kararları, uzlaşma ve
düzeltme hükümleri ile kısmen
ortadan kaldırılması durumunda ise indirimden yararlanılamayacaktır.
c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin
verildiği tarih itibarıyla Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine
verilmesi gereken vergi beyannameleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden
vergi aslı ve cezaları dahil olmak üzere 1.000.- TL’nin üzerinde vadesi geçmiş
borçlarının bulunmaması ve diğer şartların da sağlanması halinde bu
indirimden yararlanabileceklerdir. Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine
verilmesi gereken beyannameler üzerine tahakkuk eden vergi asıllarına ilişkin
usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları da 1.000.- TL’lik borcun hesabında dikkate
alınacaktır. Vergi indirimi uygulamasında, söz konusu 1.000.- TL’lik borcun
hangi döneme ait olduğunun önemi bulunmamaktadır.
ç) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu
yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun “Kaçakçılık suçları ve
cezaları” başlıklı 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin işlendiğinin tespit
edilmesi halinde, söz konusu mükellefler vergi indiriminden
yararlanamayacaklardır. Söz konusu fiillerin işlendiğinin, indirimden
yararlanıldıktan sonra tespit edilmesi durumunda ise indirim uygulaması
nedeniyle yararlanılan tutarlar vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh
edilecektir.
Bu şartların detayını da inceledikten sonra vergi indiriminin tutarını bir
kez daha hatırlayalım:
Vergi indirimine ilişkin şartları haiz gelir ve
kurumlar vergisi mükellefleri, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri
üzerinden hesaplanan verginin %5'ini,
öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar
vergisinden indirebileceklerdir. Ancak, hesaplanan indirim tutarı, her hal ve
takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamayacaktır. İndirilecek
vergi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar,
yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi
izleyen bir tam yıl içinde beyan
üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir. Bu süre
içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.
Peki mükellef şartları ihlal etmesine rağmen
indirimden faydalanırsa ve bu durum sonradan tespit edilirse ne olur? Taslak
tebliğde bu da yanıtlanmış:
Vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin,
öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde ilgili vergilendirme
döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler için vergi ziyaı
cezası uygulanmaksızın tarhiyat yapılacaktır. İndirimin hesaplanacağı
beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir
vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, indirimden yararlanıldıktan
sonra tespiti üzerine, yapılan tarhiyatların kesinleşmesi halinde indirim
uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler yönünden de vergi ziyaı cezası
uygulanmaksızın tarhiyat yapılacaktır.
Paranın zaman karşısındaki değeri de gözardı edilmemiş ve 1 milyon TL’lik
indirim tutarının her yıl nasıl güncelleneceği de açıklanmış:
Vergi indirimi uygulamasında dikkate alınan
1.000.000- TL’lik tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul
Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak
suretiyle uygulanacaktır. Bu şekilde hesaplanan tutarın %5'ini aşmayan kesirler
dikkate alınmayacaktır.
Pekala, buraya kadar herşey gayet güzel ancak yine
de kafamda tereddüt yaratan ve tebliğ ile düzenlenmesini beklediğim bazı
konular var. Gelin bir de bunlara bakalım:
- İndirimden yararlanılabilmesi için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekmektedir. Hatalı tesis edilen tarhiyatın indirimden yararlanılacak yıla ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesinden sonra kesinleşmiş yargı kararıyla, uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre ortadan kaldırılması halinde indirim uygulamasından yararlanabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılabilir.
- Yüksek tutarda indirim müessesinden faydalanan bir mükellef, indirimden yararlandıktan sonra düşük tutarlı kesinleşen bir tarhiyat ile karşılaştığında daha önceki yararlandığı indirim tutarını ödemek zorunda kalacaktır. Bu gibi hakkaniyetsiz sonuçları önlemek adına, daha sonra tarh edilen ve kesinleşen vergi kadar yararlanılan indirim tutarının aranacağı şeklinde bir düzenleme yapılabilir.
- İndirim düzenlemesinden yararlanılan gelir/kurumlar vergisi beyannamesinde düzeltme olduğu zaman (matrahın artması veya azalması durumunda) %5’lik indirimin ne şekilde uygulanacağı açıklanabilir.
- İndirim uygulamasının seçimlik bir hak olarak düzenlenmediği göz önünde bulundurularak, beyannamede bu müesseseden faydalanmayan mükelleflere daha sonra düzeltme beyannamesi vererek uygulamadan yararlanma hakkı sunulabilir.
Vergisini düzenli ödeyen mükelleflere sağlanan vergi indirimi teşvikini bir bağımlı çalışan olarak destekliyorum ve vergiye gönüllü uyumun artırılmasının ülkemizin refah seviyesini de yükselteceğine inanıyorum. Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme vergiye uyumlu mükelleflere sunulan teşvik açısından memnuniyet vericidir. Yukarıda kendimce tereddüt yarattığını düşündüğüm noktaların da önümüzdeki dönemde giderilmesi ile ilgili düzenleme daha fonksiyonel ve amaca yönelik olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder