24 Temmuz 2017 Pazartesi

Vergiye Uyumlu Mükellefler 2018’de Ödülünü Alacak Ama …

1/1/2018 tarihinden itibaren verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinde uygulanmak üzere 6824 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle Gelir Vergisi Kanununun mülga mükerrer 121 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir:

Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi

MÜKERRER MADDE 121- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Şu kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamaz. İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmez. Gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit edilir.

Söz konusu indirimden faydalanabilmek için;

1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması (Her bir beyanname itibarıyla 10 Türk lirasına kadar yapılan eksik ödemeler bu şartın ihlali sayılmaz.),

2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya 213 sayılı Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.),

3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,

şarttır.

İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilenler, bu madde hükümlerinden yararlanamazlar.

Bu madde kapsamında vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti hâlinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilir. Bu hüküm, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanların gerçek durumu yansıtmadığının indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine yapılan tarhiyatların kesinleşmesi hâlinde de uygulanır ve bu takdirde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler açısından zamanaşımı, yapılan tarhiyatın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılının başından itibaren başlar.

Bu maddede geçen vergi beyannamesi ve vergi ibareleri, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken vergi beyannameleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri ifade eder.

Birinci fıkrada yer alan tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanır. Bu şekilde hesaplanan tutarın %5’ini aşmayan kesirler dikkate alınmaz. Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada yer alan oranı ve tutarı iki katına kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye, kanuni oran ve tutarına getirmeye; Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir."
 

8 Mart 2017 tarihinden beri yürürlükte olan yukarıdaki Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 121 inci maddesinde yer verilen vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi uygulamasına ilişkin açıklamalara ait tebliğ taslağı hazırlanarak görüş ve önerilere sunulmuştur. Bu yazının amacı tebliğin altını çizdiği konuların üzerinden geçmek ve açıkta kalan, tereddüt yaratan noktaları belirtmektir.

Öncelikle sözkonusu indirimden kimlerin yararlanacağı taslak tebliğ ile açıklanmıştır. Buna göre;

Vergi indiriminden;

- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar,

- Finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri, emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere kurumlar vergisi mükellefleri şartları taşımaları halinde yararlanabileceklerdir.

Peki yukarıda belirtilen mükellefler hangi koşulları sağlarsa indirimden faydalanabilir, bir de ona bakalım. Taslak tebliğ bu konuyu da açıklıyor:

Mükelleflerinin vergi indiriminden yararlanabilmeleri için;

a) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde verilmiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması,

b) Aynı süre içerisinde beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması,

c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı ve cezaları dahil olmak üzere 1.000.- TL’nin üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,

ç) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin işlenmemiş olması

şarttır.

Şimdi gelin her bir maddeyi biraz daha detaylandıralım:

a) Kanuni süresi içerisinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak, kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de kanuni süresi içerisinde ödenmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, her bir beyanname itibarıyla 10.- TL’ye kadar yapılan eksik ödemeler, vergi indirimine ilişkin bu şartın ihlali sayılmayacaktır.

b) Söz konusu dönemler (indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıl) için bu mükellefler adına ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunması halinde bu tarhiyatların kesinleşme şartı aranmaksızın indirimden yararlanılamayacaktır. Ancak, söz konusu dönemlere ilişkin olarak mükellefler adına ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya Vergi Usul Kanununun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması ve diğer şartların da sağlanmış olması kaydıyla vergi indiriminden yararlanılması mümkün olacaktır. Bu tarhiyatların yargı kararları, uzlaşma ve düzeltme hükümleri ile kısmen ortadan kaldırılması durumunda ise indirimden yararlanılamayacaktır.

c) Vergi indiriminin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken vergi beyannameleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergi aslı ve cezaları dahil olmak üzere 1.000.- TL’nin üzerinde vadesi geçmiş borçlarının bulunmaması ve diğer şartların da sağlanması halinde bu indirimden yararlanabileceklerdir. Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken beyannameler üzerine tahakkuk eden vergi asıllarına ilişkin usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları da 1.000.- TL’lik borcun hesabında dikkate alınacaktır. Vergi indirimi uygulamasında, söz konusu 1.000.- TL’lik borcun hangi döneme ait olduğunun önemi bulunmamaktadır.

ç) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun “Kaçakçılık suçları ve cezaları” başlıklı 359 uncu maddesinde sayılan fiillerin işlendiğinin tespit edilmesi halinde, söz konusu mükellefler vergi indiriminden yararlanamayacaklardır. Söz konusu fiillerin işlendiğinin, indirimden yararlanıldıktan sonra tespit edilmesi durumunda ise indirim uygulaması nedeniyle yararlanılan tutarlar vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarh edilecektir.

Bu şartların detayını da inceledikten sonra vergi indiriminin tutarını bir kez daha hatırlayalım:

Vergi indirimine ilişkin şartları haiz gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5'ini, öncelikle bu beyannameler üzerinden ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirebileceklerdir. Ancak, hesaplanan indirim tutarı, her hal ve takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamayacaktır. İndirilecek vergi tutarının ödenmesi gereken vergiden fazla olması halinde ise kalan tutar, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde beyan üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebilecektir. Bu süre içerisinde mahsup edilemeyen tutarlar red ve iade edilmeyecektir.

Peki mükellef şartları ihlal etmesine rağmen indirimden faydalanırsa ve bu durum sonradan tespit edilirse ne olur? Taslak tebliğde bu da yanıtlanmış:

Vergi indiriminden yararlanan mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının sonradan tespiti halinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler için vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarhiyat yapılacaktır. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin beyanın gerçek durumu yansıtmadığının, indirimden yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine, yapılan tarhiyatların kesinleşmesi halinde indirim uygulaması dolayısıyla ödenmeyen vergiler yönünden de vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın tarhiyat yapılacaktır.

Paranın zaman karşısındaki değeri de gözardı edilmemiş ve 1 milyon TL’lik indirim tutarının her yıl nasıl güncelleneceği de açıklanmış: 

Vergi indirimi uygulamasında dikkate alınan 1.000.000- TL’lik tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanacaktır. Bu şekilde hesaplanan tutarın %5'ini aşmayan kesirler dikkate alınmayacaktır.

Pekala, buraya kadar herşey gayet güzel ancak yine de kafamda tereddüt yaratan ve tebliğ ile düzenlenmesini beklediğim bazı konular var. Gelin bir de bunlara bakalım: 
  • İndirimden yararlanılabilmesi için, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması gerekmektedir. Hatalı tesis edilen tarhiyatın indirimden yararlanılacak yıla ilişkin gelir/kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesinden sonra kesinleşmiş yargı kararıyla, uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre ortadan kaldırılması halinde indirim uygulamasından yararlanabileceğine ilişkin bir düzenleme yapılabilir.
  • Yüksek tutarda indirim müessesinden faydalanan bir mükellef, indirimden yararlandıktan sonra düşük tutarlı kesinleşen bir tarhiyat ile karşılaştığında daha önceki yararlandığı indirim tutarını ödemek zorunda kalacaktır. Bu gibi hakkaniyetsiz sonuçları önlemek adına, daha sonra tarh edilen ve kesinleşen vergi kadar yararlanılan indirim tutarının aranacağı şeklinde bir düzenleme yapılabilir.
  • İndirim düzenlemesinden yararlanılan gelir/kurumlar vergisi beyannamesinde düzeltme olduğu zaman (matrahın artması veya azalması durumunda) %5’lik indirimin ne şekilde uygulanacağı açıklanabilir.
  • İndirim uygulamasının seçimlik bir hak olarak düzenlenmediği göz önünde bulundurularak, beyannamede bu müesseseden faydalanmayan mükelleflere daha sonra düzeltme beyannamesi vererek uygulamadan yararlanma hakkı sunulabilir.

Vergisini düzenli ödeyen mükelleflere sağlanan vergi indirimi teşvikini bir bağımlı çalışan olarak destekliyorum ve vergiye gönüllü uyumun artırılmasının ülkemizin refah seviyesini de yükselteceğine inanıyorum. Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan düzenleme vergiye uyumlu mükelleflere sunulan teşvik açısından memnuniyet vericidir. Yukarıda kendimce tereddüt yarattığını düşündüğüm noktaların da önümüzdeki dönemde giderilmesi ile ilgili düzenleme daha fonksiyonel ve amaca yönelik olacaktır.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics