29 Eylül 2013 Pazar

Sapına Kadar Beşiktaş'lıyız

Bir önceki blogumu forzabesiktas forumunda ÇArşı ile paylaşmak istedim. Ancak gördüm ki şu an foruma girilemiyor.

Beşiktaş taraftarı olarak bana da destek vermek yakışır bu haklı mücadelede...


World Card'ımı İptal Ettirdim

Geçen sene bu aylar Yapı Kredi World Card'ıma üyelik ücreti yansıtılmıştı. Bunun üzerine kartı iade etmek istediğimi iletmiştim. Daha sonra bankanın müşteri temsilcisi iade etmemem için 2013 yılı için kart aidatı almayacaklarını söylemişti. (Konuyla ilgili bloguma buradan ulaşabilirsiniz.) Bunun üzerine ben de kartı iptal etmekten vazgeçmiştim.

Bu ay kredi kartı ekstremde Yapı Kredi'nin yeni bir süprizini gördüm. Sözlerinde durup kart aidatı almamışlar:) Dönem içerisinde 75 TL kart aidatı yazıp, aynı tarihte bu tutarı iptal etmişler. Keşke burada bıraksalardı... Bir işlem daha oluşturup, bu kez 75 TL'lik kredi kartı aidatının bir kısmını mevcut birikmiş puanlarımla ödeyip geri kalanı borç olarak yazmışlar. Yani verdikleri sözü tutmamışlar.

Her ne kadar elimde tarafımdan kart aidatı almayacaklarını yazan belge mevcut olsa da artık sözünde durmayan bankalarla çalışmak istemiyorum. Bu sebeple direk olarak 4440444'ü arayıp telefondaki temsilciye kartımı kapamasını kesin bir dille söyledim. İşlem gerçekleştirdi.

Yapı Kredi bu şekilde sanal işlemlere devam edip, müşterilerini borçlandırmaya devam ederse bir gün kart aidatı kazanacak müşteriyi bulamaz, benden söylemesi...

25 Eylül 2013 Çarşamba

Seferihisar Tarihi

1994 yılından beri yaz tatillerimi geçirdiğim, son dönemlerin meşhur cittaslow'u Seferihisar'ın tarihini biliyor muydunuz?
       Seferihisar ilçesi topraklarinda en eski yerlesim yeri Teos olup,burasinin M.Ö. 2000 yillarinda Akalardan kaçan Giritliler tarafindan kuruldugu ve Karyalilarin bir kenti oldugu bilinmektedir.Böylece yöreye 4000 yıldan bu yana yerlesildigi söylenebilir. Seferihisar’in kurulusu hakkında birkaç tez bulunmaktadır.
        Bunlardan ilkine göre; Seferihisar III.Pön Savaslari(Roma –Kartaca Savaslari)sirasinda Roma’ya yenilen Kartacali Anibal’in,Suriye Selefkoslarina siginmak üzere Anadolu’ya geçmesi (M.Ö.150-146) üzerine Roma donanmasi’nin Teos önlerinde Myonnesos açiklarinda Kartaca donanmasi ile savasırken, Romali General Tysaferin’in konaklama yeri olarak askerlerine insa ettirdigi üs olarak kurulmus ve Tysaferinopolis adi verilmistir.
       Ikinci tez ise; M.Ö.7.  yüzyilda Anadolu topraklari üzerinden,Roma’ya göçen,Hind-Avrupa irkindan Etrüskler tarafindan kurulduguna aittir. Anadolu’ya geldiklerinde kiyilara yeterince yaklasmak isteyen Etrüsksler’in Seferihisar’i önce bir konaklama yeri olarak kurduklari,sonra büyük bir kisminin Teos ve Sığacik limanlarından yararlanarak İtalya’ya göçtükleri,bir kisminin ise burada kaldigi ve Seferihisar’in da M.Ö.5.Yüzyilda güçlü bir kent olduğu ileri sürülmektedir.
       Seferihisar adinin Romalı General Tysaferin’den geldigi,Selçuklulara kadar Tysaferin veya Tysaferinopolis olarak anıldığı, Anadolu’nun Türklesmesi sirasinda adina eklenen hisar kelimesiyle Tysaferinhisar’a dönüstügü sanilmaktadir. Yüzyillar boyunca kullanilan bu ad, bugün Seferihisar olarak karşimızdadır.
       Ege’nin diger yöreleri gibi Seferihisar’da da M.Ö.7.5. yüzyıllar arasında Lidyalilar, Iranlilar, Atinalilar ve Ispartalılar hüküm sürmüştür. Daha sonra yöreye Iranlilar, Bergama Kralligi, Makedonyalilar, Eski Yunanlilar, Romalilar ve Bizanslilar egemen olmuştur.
      Seferihisar 1084 yilinda Selçuklu Komutani Emir Çakabey tarafindan alinmis,II.Haçli Seferi(1147-1149)sonrasinda,bölge Sultan Mesut tarafindan Selçuklu topraklarina katilmistir. Seferihisar, 1308 yilinda Selçuklularin dagilmasi ile 1320 de Aydinogulari’nin egemenligine ardindan 1394 yilinda da Osmanlilarin eline geçmistir.1402 Ankara Savasi nihayetinde Moğollarin isgaline uğrayan bölge, 1425 yilinda tekrar Aydinogulari’nin elindedir,ancak Cüneyt Bey’in ölümünden sonra Seferihisar artik Osmanlilarin olmustur.
       Seferihisar 14,-15,-16, yüzyillarda Düce(Hereke)deki medresisiyle bir ilim ve kültür ocagi haline gelmistir.
       Osmanli toprak bölünüsüne göre has arazi içersinde bulunan Seferihisar’in geliri III.Murat’in annesi Valide Sultan tarafindan,Mekkeye vakfedilmistir.Seferihisar 19,yüzyil baslarinda 20 bini askin nüfusa sahipken,köylerden çikan veba hastaligi nüfusu kirmis,Seferihar’in dört bes köyü ortadan kalkmistir.
       Izmir 1850 yilinda,Aydin vilayeti’nin merkezi olunca,Seferihisar nahiyesi de 1884 yilinda Belediye olmustur.
      Ilçe merkezinde Selçuklular ve Osmanlilardan kalma camiler bulunmaktadır. Bunlardan; Turabiye Camii (1197) yılında Selçuklular tarafından yapılmış (1783-1784) yıllarında Osmanlılar tarafından bakıma alınıp yeniden ibadete açılmıştır.    
       Osmanlı döneminde ise Güdük Minare Camii, Hidirlik Camii(1767-1768)ve Ulu Cami(1816-1817) inşa edilmiştir.Bu camilerin hepsi çesitli tarihlerde onarim gördüklerinden günümüzde de ibadete açiktirlar.Ayrica Osmanli Dönemin’den kalma ve bugün yikinti halde 2 hamam bulunmaktadir.Seferihisar ve çevresinde tesbit edilen tarihi degerlerden biri de Tümülüslerdir. Bunlardan;Tepecik Mah.deki Güneslikent Tümülüsü, yaklasik 20 m.yüksekliginde, 80 m.çapindadir ve yogun kaçak kazilara maruz kalmistir. Ayrica Hidirlik Mah.de birbirine yakin konumlarda 2 si tescilli,8 i tescilsiz,toplam 10 tümülüs yer almaktadir.
       Seferihisar’da Cumhuriyet döneminde kayda değer bir olayda Kore Savaslari’na katilan Türk Kuvvetlerinin, ikinci kafileden itibaren, 1951-1960 yıllari arasinda on yil, hazirlik eğitimini burada yapmiş olmalaridir.
 
 
      
Seferihisar ilçe merkezinde Kurtulus Savasi’nda ve Cumhuriyet döneminde sehit düsenlere ait bir Sehitlik ile ilçe merkezi girisinde, Izmir Caddesi üzerinde Sehitler Çesmesi bulunmaktadir.

 Seferihisar’ın Kurtuluşu Ve Çolak İbrahim Bey

15 Mayıs 1919 tarihine kadar Seferihisar’da yaklaşık %50 Rum, %50 yerli ve Mora göçmeni Türk ahali birlikte yaşamışlar, İzmir’in 15 Mayıs 1919 da Yunan işgaline uğramasıyla, işgal yılları başlamış, 11 Eylül 1922 de ilçe kurtarılmıştır.

       Harbiye’den yetişmiş Çolak İbrahim Bey, Musatafa Kemal Paşa’nın teklifini kabul ederek, maiyetindeki iki milis süvari alayı ile birlikte Kuvayı Milliye’ye katılmıştır. Emrine bir nizamiye alayı ile bir dağ bataryası verilerek 1920 yılında 3. Süvari Tümeni namıyla Garp Cephesi emrinde bir süvari tümeni yapılmıştır. Çolak İbrahim Bey, Kızılçullu yakınlarından hareket ederek, Sefehisar’ın doğusundaki dağ geçitlerinden ilerlemiş ve 11 Eylül 1922 tarihinde öğleden sonra Seferihisar’a girmiştir. Giriş yönü, Kocaçay tarafından bugünkü Kurtuluş Caddesi (o zaman ki Sığırtmaç Sokağı) üzeridir.

       Çolak İbrahim Bey adı, Seferihisar’da eski Rum Mahallesi olan ve sonradan Rumeli göçmenlilerinin yerleştirildiği mahalleye verilmiştir. 1982 yılında bir tanesi Çolak İbrahim Bey Mahallesindeki parka, diğeri de Şehitler Çeşmesi karşısında olmak üzere 2 büstü dikilmiştir.

Atatürk’ün Seferihisar’ı Ziyareti

  Seferihisar için önemli tarihlerden biri de 11 Nisan 1934 de Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçe merkezini ve Sığacık’ı ziyaretleridir. Atatürk ilçeye girmeden önce Sığacık’a geçmiş, sahilde incelemelerde bulunmuştur. Karşılaştığı Sığacık İlkokul öğretmeninden not defterini istemiş, harf devrimine rağmen öğretmenin not defterinin eski yazıyla yazılmış olduğunu görünce üzülmüştür. Sonra küçük öğrenci Mehmet İnce’ye sorular sorup, onu okşamış ve Seferihisar’a dönmüştür. Üzerinde yerli malı kumaştan golf elbise olan Atatürk, askeri gazinoda ağırlanıp, kahvesini içtikten sonra, halkı selamlayarak ilçeden ayrılmıştır.

Kültürel Zenginlikler

Cami ve Mescitler:

1. Güdük Minare Cami(Seferihisar ilçe Merk. )

2. Hıdırlık Cami(Seferihisar İlçe Merk. )

3. Turabiye Cami(Seferihisar İlçe Merk. )

4. Ulu Cami(Seferihiasar İlçe Merk. )

5. Kasım Çelebi Cami(Düzce Köyü)

6. Sığacık Cami ve Sığacık Mescidi)

Hamamlar Medreseler:

1. Hamam(Seferihisar İlçe Merk. )

2. Sığacık Hamamı

3. Düzce Köyü Hamamı

4. Ulamış Köyü Hmamı

5. Kasım Çelebi Medresesi(Düce Köyü)

Çeşme –Anıt-Su Kemeri-Illıcalar:

1. Şehitler Çeşmesi(Seferihisar İlçe Merk. )

2. Ulamış Köyü Şehitlik Anıtı

3. Su Kemeri(Beyler Köyü)

4. Cumalı Illıcaları(Kavakdere Köyü)

Tümülüsler:

1. Güneşlikent Tümülüsü(Tepecik Mah. Gemisuyu Mevki, Seferihisar İlçe Merk. )

2. Tümülüs- A(Hıdırlık Mah. Sazlıgöl Mevki, Seferihisar İlçe Merk. )

3. Tümülüs-B(Hıdırlık Mah. Sazlıgöl Mevki, Seferihisar İlçe Merk)

Antik Kent ve Sit Bölgeleri

1. Teos Antik Kenti

2. Lebedos Antik Kenti

3. Karaköse Harabeleri

4. Myonnesos Adası

 

24 Eylül 2013 Salı

Robert Capa'yı Beklerken

Yeni kitaba başlıyorum bu akşam: Robert Capa'yı Beklerken

Kitabın yorumlarını okurken ilginç bir şey buldum:
Robert Capa'yı Beklerken'i okumaya başladığınız anda Nazilerin Yahudilere yaptıkları katliamın nasıl da şiirsel ve iç acıtıcı bir şekilde cümlelere döküldüğünü hemen fark ediyorsunuz.

Robert Capa'yı Beklerken okunduktan sonra bir süre daha okuruyla kalan kitaplardan. Bir yandan savaşın acımasızlığına tanıklık ederken bir yandan da aşkla ve fotoğrafla direnenlerin hikâyesi…



Eser için Doğan Kitap’ta yazılanlar ise bu şekilde:

Bir yandan savaşın acımasızlığına tanıklık ederken bir yandan da aşkla ve fotoğrafla direnenlerin hikâyesi…

20. yüzyıl savaşlarının en çarpıcı görüntülerini insanlığın belleğine kazıyan fotoğraflar için deklanşöre basan kişidir “Robert Capa”. Bir efsane isim. Bu efsaneyi yaratan da tutkulu bir aşktır. Capa’nın yoldaşı ve meslekdaşı Gerda Taro ile yaşadığı maceralı ilişki.

“Ama kendini ona en yakın hissettiği zaman Hanoi’nin birkaç kilometre uzağında, Doai Than yolunda olduğu andı. Capa uzun zamandır hiçbir şey hissedemeyinceye dek içerek ciğerlerine zarar veriyor, artık onsuz yaşamaktan bıkmış, öldürülmek için imkânsızı uyguluyordu. Sıcaklık, nem, tahtakurularıyla dolu sefil oteller, seher güneşinin altındaki pirinç tarlalarının parıltısı, balıkçıların tarlaların üzerinde dalgalanan sallanan sandalyelerinin kırılgan sırıkları, toprak yollarda yalın ayak pedal çeviren genç kızların salyangozları andıran şapkaları, dağların taze yeşili, bir pagodanın altın rengi sivri kuleleri, buzlu çay termosu, uçakların uğultusu, uzun çalıların arasında dolanan, dört bir yandaki Viet Minh askerleri. Giuseppe de Santis’in filmi gibi ‘Acı Pirinç’ adını taşıyan röportajı için son fotoğrafları çekmek üzere jipten atladı. Hendeğin öbür tarafında ilerleyen adamların ters ışıkta fotoğrafını çekmek üzere taze çimlerin yumuşak yamacına yavaşça, ayaklarını basmadan, çıktı ve birden, deklanşöre basmasıyla, klik, dünya parçalara ayrıldı. Doai Than’da. Hanoi’de.”


Kitabı bitirince yorumlarımı sizinle yine paylaşırım, bağlantıda kalın…

Az Konuş, Samimi Ol

“Daha çok konuşup samimiyetten yana zayıf sözler sarf etmektense, az konuşup söylenen sözlerin her birinin samimi olması evlaydı.”



Kabusname adlı kitapta okuduğum bu bölüm tam da benim hayat felsefemi anlatıyor. Üşenmedim hem fotoğrafını çektim, hem de yeniden kaleme aldım. Kayıtlara geçsin lütfen…

Kabusname - Bir Korku Romanı Bitirdim

Bumerang’ın twitter üzerinden düzenlemiş olduğu bir yarışma sonucunda Kabusname adlı kitabı kazandım. Ağustos ayında iş değişikliğiyle beraber sakin geçen servis yolculuklarımda, gazete okumak ya da twitterda takılmak istemediğim günlerde yolda bana keyifle eşlik etti. Kitabın kapağı ürkütücü olsa da içindeki korku öğesi o derece yoğun değildi. Tasvir edilen aile ve kendi içindeki ilişkileri çok doğal ve bizdendi. Severek okudum ve bu sabah bitirdim. Bence yazarın ciddi anlamda bir potansiyeli var ve haddime değil belki ama, geleceği parlak…

İşte kitap için Doğan Kitap’daki tanıtım yazısı:

Yerli korku unsurlarını başarıyla kullanan, gerilim dozu hiç düşmeyen özgün bir roman.

Yıl 1939. II. Dünya Savaşı kapıda…

Edirne’de büyük bir konakta tuhaf olaylar yaşanmaya başlar.

Önce hortlak gelir, ardından öcü…

Kapıya gelen insan suretine bürünmüş cin, evdeki loğusaya musallat olan karabasan derken ev çeşitli yaratıkların giderek şiddetlenen saldırılarına 
maruz kalır. 

Korku içindeki ev halkı, İstanbul’dan yardıma çağrılan İmam Ziya Bey ile kimya âlimi Ethem Bey’le birlikte inançlarını sorgulayacak; dünya büyük 
bir yıkıma doğru giderken ev de adım adım felakete sürüklenecektir. 

Kâbusname yerli korku unsurlarını başarıyla kullanan, gerilim dozu hiç düşmeyen özgün bir roman.

20 Eylül 2013 Cuma

Bir Çaylak Borsada 1 Haftada Ne Kadar Kazanır?

18 Eylül günü FED'in açıklaması sonrasında BİST en çok artan borsalardan biri oldu. Gelin bir beyin jimnastiği yapalım ve bu açıklamadan bir hafta once hisse satın aldığımızı düşünelim.

Bu hesaplamada borsa ve hisseler konusunda fikir sahibi olmayan birnin, google da kısa bir araştırma sonucu ulaşabileceği Deutsche Bank'ın 11 Eylül'de yayınladığı raporu okuyarak aksiyon aldığını düşünelim.

Bakalım rapor ne demiş?

Deutsche Bank, en çok ve en az beğenilen hisseler listesinde değişiklik yaptı. Yatırımcıların Türk Telekom'da satış, Turkcell'de ise al tavsiyesinde bulunan Deutsche Bank, bunun yanı sıra atırımcılara Anadolu Sigorta karşısırnda Aksigorta almaları önerisinde bulundu.
Halkbank, Aksa Enerji, Koza Altın ve Soda Sanayi'ye en beğendiği hisseler listesinde tutan Deutsche Bank, YKB, Akenerji, İpek Enerji ve Trakya Cam'ı da en az beğendiği hisseler listesinde tutmaya devam etti.

Buna göre, yatırımcımızın sadece AL verilen hisseleri 11 Eylül sabahı alıp, FED açıklamasını takip eden 19 Eylül günü akşamı kapanış fiyatından satış yaptığını düşünelim. Sonuç ne mi olurdu?

 
 
 
Bir hafta geçmeden yüzde 8.7 lik bir getiri yatırımcımızın olurdu. Eğer yatırımcımız ben sanayi/telekom şirketlerine güvenmem, banka hisselerinden şaşmam diyip sadece Halkbank hissesi alsaydı yüzde 18 lik bir getiri elde edecekti. Gün içerisinde Halkbank hissesi 16.85 lere kadar yükseldiğini ben şahsen gördüm ama o derece ince bir hesap yapmaktan ziyade genel bir bakış açısıyla konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
 
Sözün özü, borsa yatırımcısı olmak riskin bilincinde olmayı gerektirir. Ancak bu riski control edebilirseniz, güzel getiriler elde etmeniz mümkündür.
 
Son bir hatırlatma, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.
 
 
 
 


18 Eylül 2013 Çarşamba

Bumerang'a Üye Ol 20 TL Kazan

Sevdiğin, ilgi duyduğun şeyleri farklı insanlarla paylaşmak, bunu yaparken de ek gelir elde edip daha fazla kişiye ulaşmak istiyorsanız size süper bir fırsat sunmak istiyorum. Yaklaşık 4-5 aydır sistemin içindeyim, bana ve bloguma hem arkadaşlık hem de ziyaretçi anlamında çok katkısı olan BUMERANG ile sizleri tanıştırmak istiyorum.

Bumerang Nedir?
Hürriyet’in blog yazarları için oluşturduğu, blogcuların trafik ve para kazanmasını sağlayan bir projedir.

Bumerang’a katılmanın size sunduğu avantajlar şunlardır:
Aylık 500bin’den fazla ziyaretçisi olan Yazar Kafe’de yazılarınızı yayınlayabilirsiniz.

Hurriyet.com.tr’de blogunuzun tanıtımını yapma fırsatı yakalayabilirsiniz.

Hurriyet’in dizini olan Hurlist’e blogunuzu ekleyebilirsiniz.

Sponsor firmaların reklamlarını yayınlayarak para kazanabilirsiniz.

Hemen Üye Ol, 20 TL Kazan!
Bumerang İkili Kazanç Sistemi isminde bir kampanya başlattı.

Bu kampanya sayesinde başlangıcı 20 TL ile yapabilirsiniz.

1. Adım: Bumerang üyelik sayfasına gidin.

2. Adım: Bumerang üyelik ekranında promosyon kodu bölümüne T214FE48 yazın.














3. Adım: Eğer promosyon kodunu doğru girdiyseniz kısa bir süre sonra yayınlamanız için bir teklif gelecek.
Teklifi başarılı bir şekilde yayınladığınız taktirde 20 TL hesabınıza aktarılacak.

2 Sıradışı Mülakat Sorusu

Daha önce sizlerle "En İlginç 10 Mülakat Sorusu" konulu blogumu paylaşmıştım. Güzel geri dönüşler aldığım bu içeriği takiben dost sohbetlerinde de bu soruların üzerine kafa yorup farklı cevaplar türettik.

Bu kez sizlerle daha klasik mülakat sorularının günümüze uyarlanmış modern halini paylaşmak istiyorum. Harvard Business Review'in günlük gönderdiği maillerden yakaladığım bu 2 soru şöyle:

- 5 yıl sonra ne yapmak istemiyorsun?
5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun sorusuna tersten bir bakış. Adayın vizyonunu ve tercihlerini görmek için gayet başarılı bir soru tercihi.

- İnsanların seninle ilgili en büyük yanılgısı nedir?
Bu soruda yine klasikleşmiş "insanların sende en beğendiği yön nedir?" sorusuna çağdaş bir bakış getirilmiş. Hem adayın kendisine de özeleştiri yapma imkanı soran ve mülakatı farklı noktalara çekebilecek güzel bir soru.

İş bulmanın aslanın midesinde olduğu bu dönemde iş mülakatları taktiksel bir savaş haline geldi. Bu sebeple 2 tarafın birbirini tarttığı bu görüşmeler için etraflıca hazırlanırken bu soruları da göz önünde bulundurmakta fayda var.


2 Unconventional Questions to Ask a Job Applicant


Gauging a potential employee's skills and suitability is tricky when you don’t have much time. But there are ways to take interviewees out of their comfort zones and encourage the kind of candor that will enable you to find the best fits. Try using these takes on standard interview questions:
  • "What don't you want to be doing five years from now?" Asking the question this way forces an applicant to think on his feet, revealing a lot about his adaptability.
  • "What would you say is the biggest misperception people have of you?" Top candidates will have a high level of self-awareness and won’t have trouble answering this. They’ll also understand that perception is reality in many cases, and may already have a plan to address it.

17 Eylül 2013 Salı

Bir Tweet'in Etkisi

Bugün twitter'ın blogger'lar için okunurluk sayısını arttırmada ne derece önemli bir araç olduğunu bir kez daha gördüm. Bunu sizlerle de, büyük bir keyifle, paylaşmak istiyorum.

Dün bir blog içeriği yayınladım. Bunu, ilham kaynağı olan Aykut Oğut'la mail üzerinden paylaştım. Sağolsun kendisi de twitter hesabı üzerinden blog içeriğimi takipçileriyle paylaştı.

Bunun üzerine, henüz 24 saat geçmeden bu yazıyı 215 kişi okudu. Hem de ilgili içeriği başka bir kanaldan duyurmadan.

Demek oluyor ki, günümüzde düşüncelerine ve paylaşımlarına önem verilen kişiler sosyal medya üzerinde müthiş bir güce sahipler. Arkalarındaki takipçileriyle çok hızlı ve etkin bir etkileşim yapma potansiyelleri mevcut.

Bu vesileyle sayın Aykut Bey'e bir kez daha teşekkürlerimi sunarım.

16 Eylül 2013 Pazartesi

Evren ve Vizyon Üzerine

Evrenden Torpilim Var diye bir kitap var. Yazarı Aykut Oğut. Eş-dost bu kitabı çok övünce alıp ben de okudum. Sevdim de...

Sonra da yazarın mail listine üye oldum. Her pazartesi düzenli olarak subjecti "Pazartesi sendromu ne olaki?" diye Open Evren'den mail geliyor. Kısa ama özlü hatırlatmalar oluyor bu maillerde.

Bugün (16.09.2013) gelen mail benim de çok içten inandığım hatta tecrübe ettiğim bir konuyla ilgili olunca paylaşmak istedim.

Yakın dostlarım kariyerimle ilgili bir şeyi ne kadar istediğimi ve dillendirip o yönde çalıştığımı bilirler. Nihayet bu hedefime ulaştım da :) İşte hedefe giden bu yolda o hedefi görebilecek vizyon fark yaratan unsurdu.

Benden size tavsiye: her zaman kendiniz için nitelikli vizyon belirleyin ve ona ulaşmak için dürüstçe çalışın. Başarmamanız için hiçbir sebep yok!


Daha fazla uzatmadan paylaşalım esin kaynağımızı:

Hep derler ya ''Hedef çok önemlidir, hayatta mutlaka bir hedefin olmalı'' diye.
Olur peki, o kadar önemliyse olsun bir hedefin.

Benim için en önemlisi ise VİZYON...

Sen ne görüyorsan ben onu görüyorum Volkan ... Sen ne görüyorsan...

Baktığın yerlere çoook dikkat et...

Yapı Kredi Yeni Websitesi ile Ezber Bozuyor

Yapı Kredi web sitesi bankacılık sektöründe bir ilke imza attı.

Artık Yapı Kredi müşterileri anasayfada bulunan arama çubuğunu kullanarak tüm aradıklarına ulaşabiliyor. Karışık sekme ve menülerin olmadığı bu yeni sitenin anasayfasında sadece bir arama çubuğu bulunuyor. Böylece müşterilere daha hızlı ve zahmetsiz bir bankacılık hizmeti sunuluyor...

Arama motorunda “altın, usd, euro” gibi aramalar yapıldığında güncel kurlara anında ulaşılabiliyor. Güncel kurların yanı sıra arama motoru “tahvil, bono, hazine” gibi aramaların sonuçlarını da yanıt verebiliyor.

Tüm bunlara ek olarak anasayfada yer alan “hızlı hesaplama araçları” ile Yapı Kredi müşterilerine yapacakları işlemlerde büyük kolaylık sağlanıyor.

Arama temeli Google Search Appliance teknolojisine dayanan bu site, müşterilerin aramalarını zaman içerisinde öğrenen ve kendini geliştiren bir yapıya sahip. Yapı Kredi uygulamalarına erişmek içinse arama motoruna “QR” yazmak yeterli. Aranılan şube ve ATM’ler ise şehir ve bölge adı girilerek kolayca bulunabiliyor.

Davranışsal Hedefleme Teknolojisi ile müşterilerin siteye geldiği kanallardan, onun hakkında bilgiler toplanarak müşterinin site içerisinde aradığı içeriğe en hızlı şekilde ulaşması amaçlanıyor. Örneğin; müşteri limango.com.tr ya da benzer sitelerden yapikredi.com.tr’yi ziyaret ediyorsa ve bir Limango kampanyası varsa, müşteriye anasayfa banner alanında ilk sırada limango.com.tr bannerı gösteriliyor.

Siz de bu yepyeni internet bankacılığı deneyimini yaşamak istiyorsanız hemen http://www.yapikredi.com.tr 'yi ziyaret edin.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

7 Eylül 2013 Cumartesi

Burç Yorumları Tutar mı?

Blogumun istatistiklerine bakarken birşey dikkatimi çekti. Kredi kartı üyelik bedelleri ve hesap işletim ücreti ile ilgili o kadar çok yazımın arasından 2013 Oğlak burcu tahminlerini birleştirdiğim yazım sessiz sedasız aradan sıyrılıp en çok okunan yazılarımda ilk 5 e girmiş. Söz konusu içerik burada.

Bir süredir 2013 tahminleriyle ilgili ne yazdığımı, daha doğrusu neler yazıldığını toparladığım söz konusu blog içeriğimi okumamıştım. Dönüp baktım ve ilgimi çeken birşey gördüm.

Ağustos ve Eylül ayları için yazan tarihler, gerçekten bahsedildiğin gibi geçti ve geçecek (şimdiden o tarihler için planlar yapıldı). Way be dedim kendi kendime. 2012 Aralık'ta yazarken renkli highlight ettiğim tahminler tutmuş.

Çok inanmayın ama siz siz olun falsız, pardon burç tahminsiz kalmayın....

5 Eylül 2013 Perşembe

Akbank'tan Kart Aidatı ve Hesap İşletim Ücretini İade Aldım

Uzun uğraşlarım sonucunda Akbank ile vermiş olduğum zorlu mücadeleyi de başarıyla sonuçlandırmış bulunuyorum. Daha önceki yazımda Akbank’ın benden haksız olarak Kredi Kartı Aidatı ve hesap işletim ücreti tahsil ettiğini sizlerle buradan paylaşmıştım.

Maaş müşterisi olarak yapılan bu haksızlığa tahammül etmem beklenemezdi. Twitter üzerinden AkbankDestek adlı Akbank’ın müşteri sorunlarını takip eden kurumsal hesabına defalarca twit attım ve haksızlığın giderilmesi için elimden geldiğince durumu twitter üzerinde yaymaya çalıştım.

Ve sonucunda eforumun meyvesini de aldım. Önce hesap işletim ücretini iade ettiler.

Takip eden gün de kredi kartı aidatının iadesi gerçekleşti.


Bu süreçte içimden parayı iade alırsam ihtiyacı olan birini sevindireceğimi kendi kendime vaat etmiştim. Para transferleri gerçekleşince ben de üzerime düşeni yaptım ve gelen paranın ciddi bir kısmını Çocuklar Gülsün Diye adlı derneğe bağış yaptım.

Siz de bankaların sizden kestiği bu haksız tutarlar için savaşın ve bu kaynakları ihtiyacı olanlara yönlendirin.

Bu konudaki benzer tecrübelerim için okumanız gerekenler burada.


1 Eylül 2013 Pazar

Akbank'ın Haksız Kart Aidatı ve Hesap İşletim Ücreti

1 Ağustos itibariyle iş değişikliği sebebiyle uzun süredir çalışmadığım Akbank ile yine yolum kesişti. Malesef bu kesişme ile birlikte Akbank adeta bir hazine bulmuşçasına üstüme saldırdı.

Önce 23 Ağustos tarihinde hiç bir işlem olmayan kredi kartına 85TL’lik kart aidatı biçtiler. Kredi kartının kesilmesiyle birlikte twitter üzerinden kendilerini yazıp, maaş müşterisi olduğumu defalarca yazılı ve sözlü olarak ifade ettim. Ama nafile... Konuyla ilgileneceğiz diyorlar ama somut bir adım yok. Günlerdir çözüm üretmediler. Halbuki maaş müşteri olduğum firmam ile Akbank arasındaki sözleşmede bir kredi kartı için kart aidatı olmayacağı ve hesap işletim ücreti alınmayacağı net bir şekilde yazıyor.

Sonra 29 Ağustos tarihinde maaşım yattı. Maaşımı kontrol etmek için internet bankacılığına girdim, bakiyeyi kontrol ettikten bir kaç dakika sonra yeni bir hesap hareketi oluştu ve 50TL’lik hesap işletim ücreti hesabımdan alındı. Pes doğrusu. Yine twitter’dan bankaya ulaşıp yazdım. İlgileneceğiz diye geçiştirdiler. Aynı gün dökümanları bankadaki müşteri danışmanıma mail attım. Ondan da henüz olumlu bir cevap yok.

Daha önce blogumdan da yazdığım gibi geçmiş yıllara ilişkin Akbank ve Garanti Bankası’ndan kredi kartı aidatlarımı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti vasıtasıyla geri aldım. Yine bu yola gitmeden, uzlaşmacı bir tavırla tarafımdan haksız olarak kesilen bu bedellerin iadesini talep ediyorum.

Herkesten de bankaların yapmış olduğu bu haksız kesintiler konusunda gerekeni yapmasını istiyorum!

Google adsense

Analytics