Bumerang’ın twitter üzerinden düzenlemiş
olduğu bir yarışma sonucunda Kabusname adlı kitabı kazandım. Ağustos ayında iş
değişikliğiyle beraber sakin geçen servis yolculuklarımda, gazete okumak ya da
twitterda takılmak istemediğim günlerde yolda bana keyifle eşlik etti. Kitabın
kapağı ürkütücü olsa da içindeki korku öğesi o derece yoğun değildi. Tasvir
edilen aile ve kendi içindeki ilişkileri çok doğal ve bizdendi. Severek okudum
ve bu sabah bitirdim. Bence yazarın ciddi anlamda bir potansiyeli var ve
haddime değil belki ama, geleceği parlak…
İşte kitap için Doğan Kitap’daki tanıtım
yazısı:
Yerli korku unsurlarını başarıyla
kullanan, gerilim dozu hiç düşmeyen özgün bir roman.
Yıl 1939. II. Dünya Savaşı kapıda…
Edirne’de büyük bir konakta tuhaf olaylar yaşanmaya başlar.
Önce hortlak gelir, ardından öcü…
Kapıya gelen insan suretine bürünmüş cin, evdeki loğusaya musallat olan karabasan derken ev çeşitli yaratıkların giderek şiddetlenen saldırılarına
maruz kalır.
Korku içindeki ev halkı, İstanbul’dan yardıma çağrılan İmam Ziya Bey ile kimya âlimi Ethem Bey’le birlikte inançlarını sorgulayacak; dünya büyük
bir yıkıma doğru giderken ev de adım adım felakete sürüklenecektir.
Kâbusname yerli korku unsurlarını başarıyla kullanan, gerilim dozu hiç düşmeyen özgün bir roman.
Yıl 1939. II. Dünya Savaşı kapıda…
Edirne’de büyük bir konakta tuhaf olaylar yaşanmaya başlar.
Önce hortlak gelir, ardından öcü…
Kapıya gelen insan suretine bürünmüş cin, evdeki loğusaya musallat olan karabasan derken ev çeşitli yaratıkların giderek şiddetlenen saldırılarına
maruz kalır.
Korku içindeki ev halkı, İstanbul’dan yardıma çağrılan İmam Ziya Bey ile kimya âlimi Ethem Bey’le birlikte inançlarını sorgulayacak; dünya büyük
bir yıkıma doğru giderken ev de adım adım felakete sürüklenecektir.
Kâbusname yerli korku unsurlarını başarıyla kullanan, gerilim dozu hiç düşmeyen özgün bir roman.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder