26 Eylül 2020 Cumartesi

Siren Kafa'nın Hikayesi

Dün sabah Okan kendi özgün siren kafa hikayesini anlattı. Yaratıcılığını konuşturduğu hikayesini önce benim kağıda yazmamı istedi, yazdım. Ardından bilgisayara aktardım. Bu sabah da hikayeyi sesli okuyup kaydettim.

Ben hikayeyi kaydederken O da lego'dan siren kafa yaptı.

Okan, hikayemizden bir enstanteneyi lego ile hayata geçirdikten sonra ben de fotoğraflarını ve videosunu çektim. Hem keyifli bir haftasonu aktivitesi, hem yaratıcılık etkinliği, hem de hatıra oldu. Güzel şeyler paylaştıkça büyür diyerek paylaşıyorum, hem blog’da hem de youtube’da. 



Ormanda gezen adam bir tabela görür. Tabelada “Siren kafayı yakalayan 100.000$ alır” yazmaktadır. Adam ormanda biraz daha ilerlediğinde bazı sesler duyar: vi yu vi yuu vi yuuu….

O sese doğru gitmeye başlar. Koşarken aniden durur ve saklanır. Siren kafa karşısındadır. Siren kafa onu görür ve yakalamaya çalışır.

Adam bir köprüye doğru koşar. Bu köprü yıkık, eski bir köprüdür. Adam köprüden atlar. Ve ardından yere düşerek ölür. Siren kafa da adamı “afiyetle” yer. İşte hikayemiz böyle başlar…

Siren kafanın adamı öldürdüğü haberi köyde hızlıca yayılır ve köylüler hem korkar hem de siren kafayla savaşmak ve onu öldürmek için hazırlıklar yaparlar.

Köylülerden bir adam televizyon izleyip uykuya dalmak üzereyken bir son dakika haberi yayınlanır. Haberde bir siren kafanın ormanda dolaştığı, bir adamı yediği anlatılmaktadır ve halkın tek başına ormanda bulunmaması istenmiştir.


Haberi duyan adam arkadaşlarını aramaya başlar. Herkes siren kafayı merak ederek endişelenir. Endişe yerini cesarete bırakır ve siren kafayı öldürmeye karar verirler. Silahlarını ve yemeklerini alarak ormana giderler. Ormanda drone uçurmaya başlarlar. Drone’un kamerası birden karıncalanır, hiçbir şey görünemez. Drone’un çekim yaptığı yere gitmeye başlarlar. Oraya gidip saklansalar mı, yoksa saklanmasalar mı?

Eğer saklanırlarsa, siren kafayı yenemezler çünkü onunla savaşmadıkları için canını azaltamazlar. Bu sebeple siren kafayı öldürmek daha zor olur.

Eğer saldıran kişiler siren kafaya direk atak yaparlarsa siren kafa onları etkisiz hale getirir. Bu sebeple iyi bir plan yapmaları gerekmektedir.

Çember taktiği uygulamaya karar verirler. Siren kafanın çevresindeki ağaç ve kayaların arkasına bir çember oluşturacak şekilde saklanırlar. Daha sonra adamlardan biri siren kafanın dikkatini çekmek için taş atar. Siren kafa sinirlenir ve taşın geldiği yöne gider. Etrafını çevreleyen çemberdeki insanlar siren kafaya doğru ilerleyerek çemberi daraltır ve hepsi aynı anda siren kafaya kendi silahlarıyla saldırırlar.

Siren kafa hazırlıksız yakalanmıştır. Neye uğradığını şaşırır, kaçmak için zıplar, çemberin dışına çıkar ve hızla kaçar. Adamlar onu biraz kovalar ancak siren kafa çok hızlıdır ve gözden kaybolur.

Yaklaşık bir ay sonra, avlanmak için köyden ormana giden adamlar yine o sesi duyarlar: vi yu vi yuu vi yuuu… Tahmin ettiğiniz gibi bu siren kafanın sesidir.



Siren kafaya saldırmak için bu yeni bir fırsattır. Bu kez ağ taktiğini kullanmaya karar verirler. Avcılık için yanlarında getirdikleri ağdan faydalanarak siren kafayı yakalamak için plan yaparlar. İçlerinden biri siren kafadan habersizmiş gibi onun görebileceği şekilde yürür. Onu gören siren kafa yaklaşır. Aynı anda diğer adamlar da siren kafayı çevreler. Ve doğru zaman geldiğinde ağı siren kafanın üstüne atarlar.

Siren kafanın boyu çok uzun olduğu için atılan ağ onun tam üzerine gelmez, ayaklarına ve ellerine dolanır. Dengesini kaybeden siren kafa yere düşer. Panikler ve daha çok ses çıkarır: vi yu vi yuu vi yuuu… Çıkardığı sesler köye kadar gitmiştir. Canını kurtarmak için son bir hamle ile ayağa kalkar.

Soru zamanı: Taş taktiğini mi, kale taktiğini mi kullansınlar?

Taş taktiğinde ağacın üstünden bir kaya atarlar ve siren kafanın kafasını vurarak onu bayıltmayı hedeflerler.

Kale taktiğinde ise siren kafanın çevresine hızlıca kale inşa ederler ve onun kaçmasını engellemek için topluca saldırmayı hedeflerler.


Taş taktiğini seçerler ve siren kafanın kafasına kayayı atarak onu öldürürler.

Artık köylerinde siren kafa tehlikesinden kurtulmuş bir şekilde, mutlu mesut yaşarlar. Bunu kutlamak için örümcekli bir parti düzenlerler. Bu onların en mutlu günlerinden biridir.

Peki siz bu siren kafa hakkında daha çok bilgi elde etmek ister misiniz? Öyleyse on iki yıl önceye dönelim. O zamanlar bir tane bilim adamı varmış. Bu bilim adamının hobilerinden biri heykel yapmakmış.

Boş vakitlerinde T şeklinde ruh bloklarından büyük bir heykel yapmış. Tam ortasına bir komut bloğu koymuş. Ardından komut bloğuna siren kafayı canlandırması için komut girmiş. Sonra 2 tane Steve kafası almış. Birini T şeklindeki bloğun sağına koymuş ve kafasını da sağa çevirmiş. Diğerini de soluna koymuş ve sola çevirmiş. Son çevirme işleminin hemen ardından siren kafa canlanmış ve o tanıdık sesi çıkarmış: vi yu vi yuu vi yuuu…Kontrolden çıkarak bilim adamını terk etmiş, ormanın derinliklerine ilerlemiş.

 

Tamamen hayal ürünüdür…

3 Eylül 2020 Perşembe

Dijital vs İnsan Dokunuşu

 Bugün Şirket içinde düzenlenen ve her bölümden bir kişinin davet edildiği, bir başka deyişle seçilerek kabul edildiğim bir toplantıya katıldım. Hakikaten keyifli bir kahve sohbeti yaptık ve gündemi, içinde bulunduğumuz dönemi değerlendirdik. 

COVID sonrası değişen “Tüketici Davranışları ve Dijital Pazarlama Trendleri” konulu sohbet toplantısında gözlemlerimizi, hissettiklerimizi ve beklentilerimizi konuştuk. Konuşulanlardan kendim için aldığım en önemli not şu oldu:

Ortamın gerekliliği dijitali öne çıkarsa da insan dokunuşu göz ardı edilemez.

Bakalım yeni normalde daha neler öğreneceğiz?




Google adsense

Analytics