30 Temmuz 2015 Perşembe

“Sıkıntı Yok” – Karadeniz Turu ve Yaylalar

22 – 26 Temmuz tarihleri arasında çalıştığım şirketin gezi kulübü ile birlikte Karadeniz turuna çıktım. Aslında yaz tatillerini otel, plaj, deniz, havuz, güneş ve her şey dahil konseptiyle geçirmeyi sevsem de eşimin görmeyi çok istediğini bildiğim Karadeniz turunu görünce “haydi bu sene de böyle olsun” diyip Bahar aylarında tur programına dahil olduk. Oğlumuzu anneannesine bırakıp eşimle İzmir’in iyice sıcak olduğu Temmuz’un son günlerinde kendimizi Karadeniz’in yeşilliğine attık. Havanın güzel olması ve gezimizin çok fazla trekking içermemesi sebebiyle hem dinlenip hem de gezerek tatil yapma fırsatı bulduk. Organizasyon için gezi kulübü başkanımız Yahya Erdem'e ve turda bize harika rehberlik yapan bilgi küpü rehberimiz Mehmet Çakır'a da emeklerinden ötürü teşekkürler.

Academic Tour’un düzenlediği tur 22 Temmuz Çarşamba sabahı saat 5:30’da İzmir Adnan Menderes Havaalanı’nda buluşarak başladı. Yeri gelmişken bir dipnot olarak belirteyim; havaalanına ulaşımı kendi aracımızla sağladık, otopark konusunu ise havaalanının karşısındaki İzmir Jetpark’tan faydalanarak çözdük. Hem vale, hem de havaalanına ücretsiz transfer fırsatı sunuyorlar ve fiyatları havaalanına göre çok uygun, tavsiye ederim.

Sabah 6:30 da kalkan uçağımız ile 8:00’de Samsun’a vardık. Bavullarımızı alıp oturma planımıza göre 35 kişilik dolmuşumuza binip Samsun Divan Pastanesi’ne gidip kahvaltılarımızı aldığımızda bünyelerimiz artık tatilde olduğumuzu idrak etmişti.
Samsun'da çekilen bu fotoğraf gezinin ilk fotoğrafı olması niteliğini taşıyor.

Milli mücadelenin başlatıldığı şehir Samsun’da, Avusturyalı heykeltıraş Krippel’in dünyaca ünlü Atatürk Heykeli’ni ve Atatürk’ün Samsun’a çıktığı Bandırma Vapuru’nu gezdik. Karadeniz’in Paris’i olarak adlandırılan Samsun’a veda edip, Ünye’yi takiben, Hekimoğlu’nun vatanı Fatsa üzerinden, Ordu’ya vardık. Ordu’yu doyasıya seyredebilmek için, adına türkülerin yazıldığı Boztepe’ye teleferik ile çıktık. Uzun zamandır teleferiğe binmemiş olan bana teleferik güzel bir adrenalin aracı gibi geldi ama aynısı eşim için geçerli olmadı sanki J Bir tarafında Ordu manzarası, bir tarafında uçsuz bucaksız Karadeniz manzarasını gözlediğimiz Boztepe’de pidelerimizi yedik. Daha sonra, sahil yolundan, mavi ve yeşilin muhteşem tonları eşliğinde, Giresun Adası’nı (Aretias) denizden gözlemledik. Giresun’u takiben, Akçaabata ulaştık. Bizi bekleyen minibüslerle, geniş ladin ormanları ve geleneksel yayla evleriyle bezenmiş, yeşilin her çeşidini görebileceğimiz, Kayabaşı Yaylası’na hareket ettik. Doyumsuz manzaralar eşliğinde, Hırsala, Büyükoba, İskobel Yaylaları’nı görerek, ahşap bungalov evlerden oluşan, Kayabaşı Yayla Kent evlerine yerleştik. Akşam yemeği sonrasında izlediğimiz yöresel dans gösterisi ve  dışarıdaki Ateş Partisi ile Kayabaşı Yayla Kent bence 4 gecelik konaklamamız sürecinde en keyifli tesisti.
 
Boztepe'de teleferikte çekilen bu fotoğrafı gördükçe sevgili eşim Nilgün'ün yüzü aklıma geliyor. Teleferiği çoook sevdi (!)
Bence kaldığımız tesisler arasında en dinlendirici ve huzur veren tesis Kayabaşı Yayla Kent Evleri idi.
İkinci gün yaylada aldığımız yöresel kahvaltı sonrasında, Doğu Karadeniz’in Divası ve Manastırlar kenti, Trabzon’a geçtik. Soğuksu Semtinde, Atatürk’ün Trabzon’a geldiğinde konakladığı ve sonrasında müze haline getirilerek, eşyalarının sergilendiği Atatürk Köşkü’nü gezdik. Ayrıca burada, Trabzon`a özgü gümüş ve telkari sanatı hakkında bilgi alıp, alışverişler yaptık, koleksiyonuma yeni bir tespih katmış oldum. Sonrasında, yönümüzü Maçka Altındere Vadisi’ne doğru çevirdik. M.S 385 yılında kayalar oyularak yapılan, görenleri hayretler içinde bırakan, eşsiz güzellikteki Sümela Manastırı’nı gezdik. Rehberimizden bilgi alırken diğer ziyaretçiler de bizleri çevreleyerek adeta bir “beleş tepe” ambiansı yaratırken manastır turumuzu tamamladık. Sosyal tesislerde yediğimiz “doyurucu (!)” alabalık ve kuymaktan sonra Sürmene’ye hareket ettik. Güzergahımız üzerinde, İki Çay Fabrikası’nda dalından koparılan çayın geçirdiği evreleri görüp, yetkililerden bilgi aldık ve bizlere ikram edilen çaylarımızı yudumladıktan sonra Of üzerinden, Uzungöl Yayla’sına doğru yol aldık. Çaykara yolundan, Çatma mevkiide bulutlarla birlikte ilerlerken, doğa içerisinde bulunan Ay Meydanı Mountain Resort Dağ Otel’i bizi karşıladı. Bir tepe üzerinde, yeni açılmış bu yayla otelimizin manzarası bulutlar ve sisti desem yalan olmaz. Akşam otelde müzik yapanlar, dans edenler olsa da biz dışarıda sohbet ortamında vakit geçirmeyi tercih ettik ve erken yatııp ertesi güne enerji topladık.
Uzungöl Yaylası için fazla söze gerek yok, bu manzara herşeyi ifade ediyor.

Üçüncü günün sabahında Karadeniz dağlarında uyanmanın zindeliği ile yöresel bir kahvaltı yaparak güne başladık. Sonrasında, Uzungöl Yaylası’nı gezmeye başladık. Muhteşem orman örtüsü ile Alplerin güzelliğini geride bırakan Uzungöl’de yürüyüşlerimizi yapıp efsanevi fotoğraflar çektik. Çok prim yapacak olan bu fotoğrafların uzun süre ekmeğini yeriz J Sevdaluk dizisinin çekildiği bölgeye ziyaret ettikten sonra yönümüzü, yağmur şehir Rize’ye çevirdik. Şirin Rize’yi panoramik gördükten sonra, Çayeli’nde mola verdik. Ardından, Ayder  Yaylası’na hareket ettik. Dünyanın korumada öncelikli 200 ekolojik bölgesinden biri olan Fırtına Vadisi eşliğinde ilerleyerek, Rus tipi konakları ile ünlü Çamlıhemşin’e geldik. Buradan, çevresini saran çam ormanları, şelaleleri, yöresel mimarideki evleri, çiçekleri, şifalı kaplıcaları, Kaçkarları ile bir tabiat harikası olan ün salan Ayder Yaylası’na vardık. Maalesef hem çevrenin betonarme otellerle dolması, hem de otele vardığımızda suların kesik olması sebebiyle açıkçası Ayder ben de, hatta biz de dememde abartı olmaz, hayal kırıklığı yarattı.  Akşam yemeği sonrasında çevrede kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra konaklamamızı yayla tesisimizde yaptık.
Sevdaluk dizisinin çekildiği evi de görme fırsatımız oldu.

Batum'da Poseidon Heykeli'nin önünde...
Dördüncü güne oldukça erken başladık çünkü Batum’a girerken sınırda çok sıra beklememek için erkenden sınır kapısında olmamız gerektiği rehberimiz tarafından bizelere iletilmişti. Yayla tesisimizde aldığımız kahvaltının ardından, Pazar-Fındıklı-Arhavi-Hopa üzerinden, Türkiye-Gürcistan sınırımızı oluşturan, Sarp sınır kapısında, pasaporta ihtiyaç olmadan, sadece kimliklerimizle, Gürcistan-Batum’a geçtik. Kuyruk erken gitmemize rağmen oldukça mücadeleciydi, neyseki sıkıntısız atlattık. Karadeniz sahili boyunca ilerleyerek, güzel deniz manzaraları eşliğinde, Batum’u gözlemledik. Zengin Gürcü kültürünü tanımak üzere turumuza başladık. Önce, evli çiftlere şans getirdiğine inanılan Saint Andrew Heykeli’ni, Çoruh Nehri’ni, Gonio Köprüsü’nü, Roma döneminden kalma Gonio Apsaros Kalesi’ni, gördük. Farklı mimarileri ile dikkat çeken Ters Bina, Adalet Binası ve Katedral’de fotoğraf çekimi yaptık. Gördüğümüz yerler arasında; Taçsız Kral olarak anılan Şair İlya Çavçavadze’nin heykeli, tiyatro binası, Poseidon Heykeli, Piazza Kulesi, Hükümet Binası, ve Medea heykeli gibi görkemli yapıtlar mevcuttu. Batum Sahil Parkı’nda verdiğimiz molada son derece sıcak kanlı (!) bir garson bizi ağırladı. Batum turumuzu tamamladıktan sonra, sınır kapımıza geri döndük. Borçka güzergahından, uçsuz bucaksız yeşillikleri takiben, Macahel Geçidi’ne (1850 metre) geldik. Burada bulutların üzerinde hatıra fotoğrafı çektirip yolumuza devam ettik. Rengarenk kır çiçekleri, sarmaşıklar, köknar, ladin, gürgen, kayın, kestane, çam ağaçları ve bulutlarında bize katıldığı bir yolculukla, Gürcistan sınırındaki Macahel Vadisi’ne ulaştık. Hani zaman zaman “rüya gibiydi’’ deriz ya, işte öyle bir yer Macahel... 2005 yılında Unesco Bildirgesi ile Türkiye’de ilk ve tek biyosfer rezerv alanı olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmış bu bölge, Türkiye’nin en önemli doğal alanlarından biri... Ardından, Tema Konuk Evi’ne geldik. Bol virajlı yolculuk sonrası oldukça bitkin hale geldiğimiz için eşimle beraber TV’siz odamızda dinlenmeyi tercih ettik. Akşam yemeği ve konaklamamızı yaptığımız Tema Konuk Evi’nde oldukça keyifli ve huzurlu vakit geçirdik.


Karagöl'de olup da ruhunu dinlendirmemek mümkün değildi, keşke burada daha fazla kalabilseydik...
Beşinci yani son günümüzde sabahtan Macahel Vadisi’nin ünlü Camili Merkez Camisi’ni gezdik.. 1855 yılında tamamı ahşaptan yapılmış iç süslemesi ise kökboyaları ile bezenmiş olan ahşap cami insana “huzur islamda” dedirten cinstendi. Doğal ürünlerden kahvaltımızı yaptıktan sonra, Karagöl’ü keşfe gittik. Karagöl ayrımında bizi bekleyen minibüslerle, dev ladin ağaçları ve minik şelalelerin güzel görüntülerini gözlemliyerek, Karagöl Yaylası’na ulaştık. Etrafındaki orman örtüsü ve büyüleyici renkleriyle etkileyici bir yer olan, Karagöl’de adeta mest olduk. Ağaçların rengarenk görüntüsünün göle yansıyan uyumunu hayranlıkla izledikten sonra, fotoğraflarımızla bu manzaraları ölümsüzleştirdik. Göl ve ormanı kullanarak çektiğimiz şahane fotoğraflar şimdiden pek çoğumuzun sosyal medya hesaplarını süsledi bile. Tekrar aracımıza binerek uçsuz bucaksız yeşillikleri takiben, rotamızı Artvin’e çevirdik. Borçka Baraj Gölü’nün güzel manzarası eşliğinde, kartal yuvasını andıran Artvin’e ulaştık. M.Ö 4. yy.’da kurulan Artvin’de, Seyir Terası’ndan, Çoruh Nehri’ni Livane Kalesi’ni (Artvin Kalesi) ve Atatepede Kahvecioğlu Vakfı’nca yaptırılan 22 metre yüksekliğindeki Türkiye’nin en büyük Atatürk Heykeli’ni panoramik olarak görüp fotoğraflarımıza ekliyoruz. Ardından, Arhavi’ye hareket ediyoruz. Sonrasında yemyeşil ormanların arasından tekrar geri dönerek, rotamızı Rize’ye çevirdik. Yöresel Rize bezi alışveri için mola verdikten sonra, son durağımız olan Tranzon’a hareket ediyoruz. Trabzo merkezde verilen serbest zamanımızda aile dostlarımızı ziyaret ederek Trabzon’a yukarıdan bakma fırsatı bulduk. Akşam belirtilen saatte tüm gezi ekibi buluşarak Trabzon Havalimanı’na geldik. Sunexpress 22:35 uçağının azıcık rötarlı gelmesi ve İzmir’de birazcık bavullarımızı beklememiz sebebiyle yaklaşık 2 sularında İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na ulaşarak bu keyifli gezimizi sonlandırdık.

Peki neden bu yazının başlığı “Sıkıntı Yok” diyecek olursanız, onu da belirtmeden olmaz tabii… Karadeniz insanının ağzına yapışmış bir ifade var; o da “Sıkıntı Yok”. Farklı bölgelerde ve farklı yaşlarda gezi boyunca pek çok insanla iletişim kurduk ve hepsinin gündelik kullanımda adeta bir bağlaç olarak “sıkıntı yok” ifadesini kullandığını gözlemledik. Pozitif olmak gayet hoş, takdir ediyorum Karadeniz insanını. Bence ağızlarına da çok yakışıyor…

Akbank Hatasını Kabul Etti

Akbank’ın Axess kredi kartı için düzenlediği “100TL ve üzeri peşin harcamalarınıza faizsiz/ücretsiz 3 taksit" kampanyasına katılmama rağmen 100 TL üzerindeki harcamamı taksitlendirmediğini ve bununla ilgili şikayet bildiriminde bulunduğumu sizlerle paylaşmıştım. İçeriğin detayı burada. (http://volkanyorulmaz.blogspot.com.tr/2015/07/axess-kampanya-kosullarn-yerine.html) Özetle yapmış olduğum 225 TL’lik kuyum alışverişi kampanya kapsamında taksitlendirilmesi gerekirken bankanın hatası sebebiyle tek çekim olarak ekstreme yansımıştı.
Konunun çözümüne ilişkin yoğun temaslarım sonucunda Akbank hatasını kabul etti ve aşağıdaki maili tarafıma gönderdi:

Sayın Volkan Yorulmaz,

Taksit Kampanyası ile ilgili iletiniz Bankamızca incelenmiştir.

01.02.2014 tarihinden itibaren BDDK'nın tüm Bankalara bildirmiş olduğu tebliğine istinaden telekomünikasyon, yemek, gıda, akaryakıt sektörlerinde gerçekleştirilen harcamalara vade farklı taksitlendirme yapılamamaktadır.

Yapılan inceleme sonucunda söz konusu harcamanız taksitlenmiştir.

Konuyla ilgili farklı görüş ve önerileriniz için bizimle tekrar irtibata geçebileceğinizi hatırlatır, Bankamız ürün ve hizmetlerine göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ederiz.

Bilgilerinize sunarız.

Saygılarımızla, 

Akbank T.A.Ş.

Kontrolüm sonucunda da kartıma harcama bedeli olan 225 TL’nin iade edildiğini ve ilk taksit olarak 75 TL’nin yansıtıldığını gördüm.



Peki ben sorunumu kontrol edip, takip ederek çözdüm. Ya diğer insanlar ne olacak? Eminim ki pek çok insan kredi kartı ekstresini incelemiyor. Bankalarla ilgili bu gibi tecrübelerimi sıklıkla paylaşıyorum ki yaşadığım tecrübeler sonrasında sizler de bankalara karşı daha kontrollü davranın. Aksi takdirde adı ne olursa olsun hepsi bu gibi küçük oyunlar ya da hatalar yaparak size zarar verebilirler.


28 Temmuz 2015 Salı

Axess Kampanya Koşullarını Yerine Getirmiyor!

Akbank'ın Axess kredi kartı için yaptığı kampanyaları elimden geldiğince takip edip faydalanmaya çalışıyorum. Temmuz ayı içerisinde yapmış olduğu "100TL ve üzeri peşin harcamalarınıza faizsiz/ücretsiz 3 taksit" kampanyasına da bu şekilde Temmuz ayının başında dahil oldum.

Aşağıda da dahil olduğumu Akbank Direkt Plus'taki Kampanyalarım bölümünde görebilirsiniz.

Dönem içerisinde yaptığım bir alışveriş sonrasında harcamamın tek seferde 100TL'yi geçmesine rağmen taksitlendirilmediğini fark ettim.


Bunun üzerine twitter üzerinden Akbank destek ekibiyle 26 Temmuz tarihinde temasa geçtim. Müşteri temsilcisine telefonda konuyu detaylı bir şekilde anlattım. Uzun bir süre bana Akbank reklam müziği dinlettikten sonra sorunu kaydettiğini ve en kısa sürede çözüm üreteceklerini söyledi.

Ardından 27 ve 28 Temmuz tarihlerinde twitter ve 4442525 üzerinden soruna ilişkin geri bildirim istedim. Her defasında aşağıdaki copy-paste geri dönüşte bulundular. Telefonla aradığımda ise 7 işi günü sürelerinin olduğunu ve beklemem gerektiğini belirttiler.


Ortada bankanın bariz bir hatası varken yersiz yere beni bekletmeyi seçmesi, özellikle maaş müşterisi olarak sürekli çalıştığım Akbank'ın memnuniyet adına müşterisine yardımcı olmaması hiç hoş bir durum değil. Aşağıda kampanya koşullarında da herhangi bir şekilde yaptığım harcamanın kampanya haricinde kalmasına sebep olacak bir durumun söz konusu olmadığını görebilirsiniz.

Akbank'tan bir an önce sorunun çözülmesini ve mağduriyetimin giderilmesini istiyorum! Sizler de eğer bu gibi kampanyaları takip edip katılımcı oluyorsanız mutlaka işlemlerin kampanyada belirtildiği şekilde gerçekleştiğine emin olun, yoksa gerçekten de suistimale açık olduğu ortada...

Kampanya Detayları:
  • Taksit Kampanyası 1-31 Temmuz 2015 tarihleri arasında geçerlidir.
  • Kampanya kapsamında, 31 Temmuz’a kadar yapacağınız 100TL ve üzeri peşin alışverişlerinizde faizsiz/ücretsiz 3 Taksit fırsatından faydalanmaya başlamak için ilk harcamadan önce TAKSİT yazıp 4566’ya göndermeniz gerekmektedir. Kampanya katılımı, belirtilen kısa mesajın Akbank sistemine ulaşmasından ve kart sahibine Akbank tarafından kayıt olduğu bilgisinin verilmesinden sonra sağlanır.
  • Kampanyadan Axess, Free, Wings, Axess exi-26 asıl ve asıl kartınıza bağlı ek kartlarınız ile yaptığınız harcamalardan faydalanabilirsiniz. Kuyum harcamaları, Akbank kanallarından yapacağınız fatura/vergi ödemeleri, fon alımı ve ticari kartlarla yapılan alışverişler kampanyaya dahil değildir.
  • Yasal mevzuat gereği, mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dâhil olmak üzere, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi dokuz ayı geçemez. Kuyumla ilgili harcamalarda bu süre dört ayı geçemez. Kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek telekomünikasyon, yemek, gıda, akaryakıt, kuyum harcamaları ile hediye kart, hediye çeki ve benzeri herhangi somut bir mal veya hizmeti içermeyen ürünlerin alımlarında taksit uygulanamaz.
  • Kampanyaya asıl kart sahibinin Akbank’ta iletişim numarası olarak kayıtlı cep telefonundan 1 kez SMS gönderilerek kayıt olunması yeterlidir. SMS tutarı, KDV ve ÖİV dahil olmak üzere; Turkcell, Vodafone ve Avea aboneleri için 0,65TL olarak ücretlendirilir. Turkcell, Vodafone ve Avea kısa mesaj birim fiyatlarında meydana gelecek değişiklikleri yansıtma hakkını saklı tutar.
  • Kampanyadan çıkmak için IPTAL TAKSİT yazıp 4566’ya SMS gönderebilirsiniz. SMS'in gönderildiği gün ve sonraki günlerde yapılan harcamalara taksit yapılmaz.
  • Alışverişin gerçekleştirildiği iş yerinin sistemde kayıtlı sektör bilgisinin doğru olmasının sorumluluğu iş yerine aittir.
  • Akbank T.A.Ş. kampanyayı durdurma ve değiştirme hakkını saklı tutar.

11 Temmuz 2015 Cumartesi

İnsanlar Liderliğinize Ne Diye Gerek Duysun?

Eğer yöneticilerle dolu bir salonda sessizlik sağlamak istiyorsanız şu küçük hileyi deneyin: "İnsanlar liderliğinize ne diye gerek duysun?" diye sorun.

5 Temmuz 2015 Pazar

CVK Park Bosphorus Otel'de 3 Gece

22 - 25 Haziran 2015 tarihlerinde İstanbul'da CVK Park Bosphorus Otel'de iş amaçlı olarak konaklama fırsatı buldum. Konaklama öncesinde booking.com ve tripadvisor.com da okuduklarım genel olarak konaklayanların otelin konumundan memnun kaldıkları ancak ödedikleri bedelin karşılığında tatmin edici hizmet almadıkları yönündeydi. Benzer yorumları benimde yapmam yerinde olacak. 

Geceleri Taksim dönüşü otel son derece ihtişamlı gözüküyordu
 
Otel Taksimden aşağı inerken hemen sağda. Konum ve dış görünüş olarak gerçekten şahane. Ancak içeri girerken "hoşgeldiniz" gülümsemesini eksik tutan personel topluluğu sizi odanıza gönderdikten sonra sizin misafir olduğunuzu hissettirecek pek bir girişimde bulunmuyor. Gecelik konaklama fiyatlarının belli bir seviyenin üstünde olduğu böyle  bir otelde kısaca ilk gün başıma gelen bir tecrübeyi de sizinle paylaşmak isterim.
 
Odama girdiğimde dinlenmek için TV'yi açmaya çalıştım ancak üst üste denememe rağmen hiç bir kanalı izlemeyi başaramadım. Teknolojiye ilgili biri olarak bu durum ağrıma gitse de gurur yapmadan oda servisine durumu bildirdim. Konuyla ilgileneceklerini belirttiler. Ben de bavulumu açmaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra işlerim bittiğinde halen gelen giden yoktu. Bunun üzerine oda servisini tekrar arayıp konuyu hatırlattım. Ardından çok geçmeden görevli geldi. Sistemin donması sonucu sorunun yaşandığını belirtip TV ye bağlı modemi resetledi ve 5 dakika beklememiz gerektiğini söyledi. Sonrasında belirttiği şekilde TV açıldı ve kanallar çalıştı. Görevli gittikten kısa bir süre sonra spor salonuna gittim. Geri geldiğimde aynı sorun yine yaşanmıştı ve TV de hiç bir kanal çalışmıyordu. Yine görevli çağırıp beklemekle uğraşmak istemedim. Konakladığım 3 gece 4 gün boyunca aklıma geldikçe TV'yi yokladım, bir kere kendiliğinden çalıştı, yemeğe gitmek için kapattım ve döndüğümde malesef yine çalışmıyordu. Sonrasında ben de bu konuda daha fazla savaş verip hem zaman kaybetmek istemediğim için uğraşmadım.
 
Bunun yanında otelin çok beğendiğim yanları da yok değildi. Örneğin spor salonu, son derece teknolojik cihazlarla donatılmış, tertemiz ve ferah bir ortamı vardı. Sabah 7'den akşam 11'e kadar faydalanabileceğiniz fitness merkezi benim oldukça hoşuma gitti. Bunun dışında saunada hafta içi akşam saatlerinde oldukça müsaitti ve terleyerek gözeneklerini açmak isteyenler için yeterli sıcaklığı sunmaya hazırdı.
Sporun teknoloji ile buluştuğu fitness salonunu oldukça beğendim
Oteldeki yeme-içme konuları bence oldukça görecelidir. İnternet üzerindeki yorumlarda kahvaltıların kendini tekrar ettiği yazılmış. Açıkçası kahvaltıdaki çeşit oldukça yeterli olduğu için tekrar eden yiyecekler beni rahatsız etmedi. Özellikle sabahları sunulan kakaolu kek favorimdi. Bu arada malesef manzaralı masaların adedinin az olması sebebiyle hemen kapıldığını ve bu masaların üzerindeki klima sebebiyle burada oturmanın çok da kolay olmadığını belirtmek isterim.

Kahvaltı esnasındaki manzara sizin güne harika başlamanızı sağlıyor
Otelin ve odaların iç dizaynı konsepti gereği oldukça klasik. Eğer modern çizgileri arayan biriyseniz, bir süre sonar otel size boğabilir ama ben daha klasikçi bir insan olduğum için açıkçası bana rahatsızlık vermedi. Hatta özellikle oda konsepti oldukça hoşuma gitti. 

Klasik bir dizaynı sevenler özellikle odaların dizaynına bayılacaktır
Sonuç olarak, İstanbul'un merkezinde Boğaz manzaralı CVK Park Bosphorus otel konumuyla gerçekten fark yaratıyor. Bence otelin konsepti, dizaynı, yemekleri, spor salonu ve SPA'sı beklentinizi karşılayacaktır. Eğer personelden büyük bir beklenti ve hizmet alma isteğiniz yoksa otelden memnun ayrılırsınız. Aksi takdirde verdiğiniz ücretin karşılığını alamadığınızı düşünerek ayrılma ihtimaliniz de olası.


Zor İnsanlarla Baş Etmek İster Misiniz?

29 Haziran Pazartesi sabahı bir haftalık iş gezisi ve izin sonrasında işe döndüğümde öfisteki masamda bir iç posta zarfı gördüm. Açıp baktığımda üstünde mentörümün adını yazdığı ve sevgilerini ilettiği post-it ile birlikte "Zor insanlarla zorlanmadan baş etmek" adlı Özden Aslan'ın kitabını buldum.
 
Bu kitabın bana neden geldiğini ve içeriğine önümüzdeki günlerde ne kadar ihtiyacım olacağını bildiğim için hemen Pazartesi akşamı serviste okumaya başladım. Bugün aynı haftanın Cumartesi günü (4 Temmuz) ve ben az önce kitabı bitirip önce kitapta Sezen Aksu'nun bir şarkısının sözlerini içeren sayfanın fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaştıktan sonra kitaptan geri kalanları da kısaca blogumda paylaşmak istedim.
 
Herbirinin sonunu merakla bekleyerek okuduğunuz temaları iş dünyasından esinlenmiş üç adet hikayeden oluşuyor kitabımız. Temalar sırasıyla ertelemeci, terörist ve benim işim değil. Kitabın adından da anlayabileceğiniz gibi hikayelerimizde bu üç tipte oldukça zorlu insanlarla karşılaşan kahramanlarımız var. Birbirinden bağımsız hikayelerimizin kahramanları karşılaştıkları bu zorlu kişiliklerle mücadele ederken biz okuyuculara da alttan mesajlar veriyorlar. Kulanılan dil, verilen örnekler ve hikayelerin modern zamana ait olması okuyucu olarak benim her hikayede ilgimi canlı tutmamı sağladı. Hikayeler hakkında daha fazla detay vermeyeceğim ama okursanız beğeneceğinizi de gönül rahatlığıyla söyleyeceğim. Unutmadan, içinde bulunduğumuz yaz günlerinde kasvetli şeyler okumaktan çekiniyorsanız şimdiden belirteyim, hikayelerin üçü de mutlu sonla bitiyor.
 
Kitabı yazan, yayınlayan ve benimle paylaşan herkese teşekkür eder, alınan mesajları hayata geçirmek için fırsat kollayacağımı belirtmek isterim.

Ticaret Sicil ve MERSİS Uygulamaları Semineri

30 Haziran günü İzmir SMMM Odası’nda İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün düzenlediği Ticaret Sicil ve Mersis (Merkezi Sicil Kayıt Sistemi) uygulamaları seminerine katıldım. Seminerde İzmir Ticaret Sicil Müdürü Esra Özer, müdür yardımcısı Mehmet Bey ve MERSİS uygulamalarından sorumlu Güneş Hanım sunum yaptılar. 
Seminer öncelikle yeni Ticaret Kanunu’nun getirdiği yeniliklerle başladı. Anonim şirketler tek ortak ile kurulabileceği ya da ortak sayısının hisse devri ile teke düşebileceği belirtildi. Anonim şirketlerde hisse devrinin tescile tabi olmadığı, ancak tek ortak kalması durumunda istisnai durum olarak 7 gün içerisinde tescilin gerekli olduğu ifade edildi. Anonim şirketlerin ortaklarının azalması durumunda genel kurul yaparak yeni yönetim kurulu oluşturması gerektiği açıklandı.

Ticaret ünvanları ile ilgili yaşanan karmaşaların 14 Şubat 2014’te çıkan tebliğ ile giderildiği anlatıldı. Buna göre; şirket türünü gösteren ve faaliyeti/sektörü ifade eden ibarelerin Türkçe olması zorunluluğu getirildiği belirtildi. İşletme konularından en az birinin ünvanda yazmasının yeterli olacağı ifade edildi. Burada önerilenin en çok faaliyet gösterilen alan olduğu açıklandı. Böylece uzun ünvanlı firma isimlerinin de zamanla ortadan kalkacağı belirtildi. Ayrıca üçüncü kişilerde yanlış görüş oluşmasına sebep olacak nitelikte ünvan kullanılmasının engellendiği de ifade edildi. Örneğin tacirin holding ya da ortaklık ibaresi içeren ünvan alamayacağı açıklandı. 

Mevzuat açısından %80-%90 oranında işleme uygun evrakların tescil edilmek üzere getirildiği ancak %60’ının tescil edilmeden geri gönderildiği belirtildi. Tescil işlemindeki düşük oranın mükelleflerin Mersis girişlerindeki hatalarından kaynaklandığı anlatıldı. Bununla birlikte ilgili işlem için ticaret sicil müdürlüklerinin web sitelerinde belirtilen açıklamaların iyi okunarak, evrakların hazırlanması gerektiği ifade edildi.

Seminerin geri kalanında Mersis sistemi üzerinde örnek başvurular adım adım anlatıldı ve özellikli durumlar belirtildi. Herhangi bir sorun yaşandığında konuyu iletmek için mersis@gtb.com.tr adresine mail atılması durumunda çoğunlukla aynı gün içerisinde soruna ilişkin geri dönüşün sağlanacağı belirtildi. 

Soru-cevap kısmında geçtiğimiz günlerde Mersis kayıtlarında şirket yetkililerimizin bizim talebimiz dışında değiştiğini ve bunun Kamu-SM işlemlerimizi sektirdiğini, sebebinin ne olduğunu öğrenmek istediğimizi anlattım. Ticaret Sicil Müdür Yardımcısı konunun çok hassas olduğunu belirtip mail adresimi aldı ve konuyla ilgili İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile görüştükten sonra bana mail atarak durumu açıklayacağını söyledi. 

Yaklaşık 3 saat süren eğitim hem Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Mersis websitesini kullanmak, hem de bir sorunla karşılaştığımızda nereye başvuracağımızı öğrenmek açısından faydalı oldu. Bu vesileyle katılıma izin verdiğin için teşekkür ederim.

Eğitim sonrasında İzmir SMMM Odası gönderdiği mail ile eğitim esnasında kullanılan sunumu da paylaştı. Dileyenler sunuma buradan erişebilir.

Google adsense

Analytics