28 Şubat 2009 Cumartesi

İnsanlık Üstüne Bir Anekdot

Bu kez çok uzun bir şeyler yazmayacağım. Sadece yazıp bırakacağım. Maksat, hatıra kalsın, yazılı olsun, ileride dönüp okuduğumda içim ısınsın.

Dün akşam Aliağa’dan denetimden dönerken Güzelyalı tarafında yanımdaki arkadaşım için bir adres arıyorduk. Arkadaşımın gideceği yer Güzelyalı Karakolu’nun orada bir yerdi. Trafiğin müsait olduğu bir an hafif sağa yaklaştım, pencereyi açtım, yanımdaki arkadaşım kaldırımdaki adama seslendi. 30’lu yaşlarındaki adam, kulağındaki kulaklıkları çıkarıp, gülümseyerek eğildi. Arkadaşım karakolun nerde olduğunu sordu, adam mahçup bir ifadeyle “ ben de yabancısıyım aslında” diyip, arkasındaki bakkalı göstererek “ben bir sorayım” dedi.

Biz yaşadığımız şaşkınlıkla birlikte “rica ederiz, estafurullah” falan diyerek adama teşekkür ettik. Ancak şaşkınlığımızı yaşadığımız “insanlık” olayını adamın söylediklerini birbirimize defalarca tekrarlayarak bir süre daha üstümüzden atamadık.

Kısadan hisse, vay be insanlık ölmemiş, en azından İzmir’de…

12 Şubat 2009 Perşembe

Paralarımız Geri Geliyor (Mu?)

Geçen ay vergiportalının blog sayfasında yayınlanan yazıma ek olarak bu ay yeni bir yazı daha yazdım. Umarım okuyanlara faydası olur.

Direk vergiportalindan okumak isteyenler aşağıdaki linkten de yazıma ulaşabilirler:
http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BlogDetay&Id=42



İçinde bulunduğumuz kriz ortamı içerisinde tüm dünyanın önceliği ekonomiyi elden geldiğince ayakta tutabilmek, durgunluğu olabildiğince azaltabilmek. Bu nedenle enflasyon hedefi göz ardı edilmeye başlarken ekonomiyi canlandırmak öncelikli hedef oldu. Bu tercih değişikliği Türkiye’de resmen dile getirilmese de, enflasyon fiilen en büyük tehlike olmaktan çıktı. TCMB’nin ocak ayında gittiği 2 puanlık agresif indirime bakılacak olursa, şimdi inilen yüzde 13 görünürde dünyadaki faiz oranlarına göre yüksek sayılsa da, bunu Türkiye için makul saymak gerekir.

Türkiye ne zaman hızlı büyüdüyse, o ölçüde cari açığı arttı. İç tasarrufları hiçbir zaman yeterli olmayan Türkiye, dış kaynak kullanmak zorunda kaldı, ithalat öyle finanse edildi.

Bu ortamda yurt dışında tutulan paraların ülkemize geri gelmesi sistemi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Türk girişimcilerin sermayelerini yurt dışında değerlendirmesine rağmen ülkemize gelen yabancı sermayenin olağanüstü tutarlara ulaşmıştır. Yabancı sermayenin yatırım için ülkemizi tercih ettiği süreçte, yatırımcılarımızın “güvenle” tercih ettiği istikrar abidesi ülkelerin finans kuruluşları bir bir yok olurken vatandaşlarımıza paralarını ülkemize getirmek için tedirginliklerini yok etmek için bir kanun çıkarılmıştır: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun

Kanunun amacı şu şekilde düzenlenmiş:

Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun’un 1. maddesi amaç ve kapsamı düzenlemektedir. Yapılması öngörülen düzenlemenin amacı maddede;

· Gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması,
· Yurt içinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin özsermaye yapılarının güçlendirilmesi,

olarak ifade edilmektedir.[1]

5811 sayılı bu kanun ile yurtdışından getirilecek olan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belge ile kanıtlanan taşınmazların toplamı üzerinden yüzde 2, Türkiye içinde var olan Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine ait benzer varlıklar içinde yüzde 5 oranında vergi tarh edilmek suretiyle söz konusu varlıkların beyanı ve kayıt içine alınması vergilendirilecektir. Bu vergi tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecektir. Söz konusu vergiler hiçbir suretle kayıtlara gider olarak intikal ettirilemeyecek veya başka bir vergiden mahsup edilemeyecektir.

Teknik ayrıntılara çok takılmadan, bu düzenlemenin yerinde ve zamanında yapıldığını düşündüğümü belirtmek isterim. Fakat şu noktada insanların aklına şüphe ile bir sorunun gelmesi de kaçınılmazdır: Acaba paramı ülkeme geri getirince başıma iş açılır mı? Akıllara takılması olası olan bu sorun, yasal yollarla parasını kazanmış, daha sonra yurtdışında birikimlerini değerlendirmiş ve mevcut risk ortamında tekrar parasını ülke ekonomisine kazandırmak isteyenlerin zihinlerini meşgul edecektir.

Tam bu noktada, güven ortamının sağlanmasının ne derece önemli olduğu ile karşı karşıya geliyoruz. Yapılan düzenlemenin, kişi ve kuruluşlarda “Acaba?” tereddüdü ile karşılaştığı an ekonomiye ve kanun koyuculara olan “güven” işin içine giriyor. Ve maalesef bu da özünde nitelikli amaç sahibi olan pek çok kanunun hedeflenen amaca ulaşılamamasına sebep oluyor. Ekonomiyi canlandırıcı tedbirlerle ve bu canlanmanın yaratacağı pozitif sonuçların etkilerinin getireceği “güven”li günlerde birlikte olmak dileğiyle…














--------------------------------------------------------------------------------





[1] http://www.vergiportali.com/Content.aspx?Type=BulletinD&Id=2157

1 Şubat 2009 Pazar

Kravat Bağlama Sanatı

Pazar akşam saatleri oldu mu kendimi yeni haftaya hazırlık modu içerisinde buluyorum. Bu pazarda yine o saatlerde yine o bilindik moda girdim. Hafta içi 5 gün denetime gideceğim için takım elbiselerimi son kez kontrol ederken gözüme buruşmuş kravatım takıldı. Malum, kravat bağlamayı bilmediğim için kravatlarım uzunca bir süre bozulmuyor ve bozulup ütülendikten sonra eşe dosta rica ile tekrar eski haline gietiriliyor.

Bu manzara sonrasında nete girip kravat bağlamayla ilgili birşeyler araştırdım, birkaç resim ve anlatımdan sonra mükemmel bir video buldum, hatta siteye üye olup, o videoyu indirdim. Hem de farklı formatlarda bile indirdim ki cep telefonumda bile izleyebileyim. Daha sonra slow motion da tekrar tekrar izleyip olay çözdüm ve kendi kendime ilk kravatımı bağladım. Buradan da paylaşmak istedim, en azından elimin altında olsun ki tekrar etmediğim için unutursam açıp tekrar izleyebileyim.

Oh be bu sorunu da çözdük, şimdi daha mutluyum...

PS: Bugün Hip Hop Dansçıları'nı (Stomp the Yard) izledim. Filmin sonundaki cümle süperdi, paylaşmadan edemeyeceğim: İntelligence plus character, this is the goal of the true education...

Google adsense

Analytics