15 Haziran 2009 Pazartesi

Seferihisar - Yavaş Şehir

Can Dündar, bugünkü köşesinde Seferihisar'dan bahsetmiş. Ee o kadar senedir her yaz kahrımızı çeken Seferihisar hakkındaki bu yazıyı burada paylaşmazsam hisarın hakkını yemiş olurum. İşte o yazı:


Yavaş Şehir

Sonsuz ummana tepeden bakan devasa çınar, gece boyunca yaprak yaprak konuştu durdu.
Gün ışırken, söz sırası arka bahçedeki çilli horozundu.
Sabah Köpük’le komşusu Köfte, sabah yürüyüşü talebiyle havlamaya başladı.
Verandanın köşesindeki yuvada kahvaltı bekleyen kırlangıç yavruları cıvıldaşarak koroya katıldı.
Güzelim Sığacık, bir haziran sabahına böyle uyandı.
* * *
Günü ambulans sirenleriyle noktalayıp sabahı öfkeli kornalarla karşılamaya alışkın kulaklar için ne tezat!
Ya asfalt-beton kuşatmasında yaşayan gözler?
Sıkıntı üfleyen klima havasıyla dolu ciğerler?
İşe ara vermemek için hep atıştırmayla doyurulan mideler?
Hepsi, upuzun bir haz mahrumiyetinden yeni tahliye olmuş gibi sevinçteler.
Hayat, gazdan ayağımızı çekip biraz frene yüklenince, kravatı çözüp bacağına şortu geçirince sevdiriyor kendini...
Dönüşte öbürünü hayat diye yaşayamayacak kadar bağlıyor kendine...
* * *
“Yavaş şehir” diye bir şey duymuş muydunuz?
İtalyanca-İngilizce ortak adıyla “Citte Slow”, uluslararası bir kentler ağı...
Özellikleri, adlarından da anlaşılacağı gibi, ahestelikleri...
Hayatı, ondan tat alabilecek bir hızda ve hazda tüketmeleri... Daha doğrusu tüketmeyip çoğaltmaları...
Yavaş Şehirler Birliği, dünyada kendi kriterlerine uygun, 50 bin nüfusun altındaki kentleri “Citte Slow” seçerek üyelerini bu butik kentlere yönlendiriyor.
Kriterler basit:
Bozulmamış manzaralar... trafiğe kapalı gürültüsüz alanlar... yayalara tahsis edilmiş yeşil meydanlar... sevimli zanaatkârlar... yerel tatlar sunan dükkânlar... geçmişin mirasını sahiplenen arkeolojik alanlar... mevsimlerin yapraklarda bıraktığı renkleri fark edebilecek kadar hayata tutkun, çevreye duyarlı insanlar...
Modern hayatın dayattığı telaşa yer yok bu kentlerde...
“Hız” pompalayan “fast food” zincirlerine de zincir çekilmiş.
Bu özelliklerinizi koruyabildiyseniz Yavaş Şehirler Birliği’ne başvuruyorsunuz. Bir heyet gelip inceliyor. Yeterince yavaşsanız size “salyangoz” sembollü bir “Citte Slow” sertifikası veriyor.
O günden sonra, her biri birbirine tıpatıp benzetilmiş turistik tatil beldelerden bıkanlar, dünyanın telaşından kaçanlar, “yavaş yavaş” kentinize, kasabanıza akmaya başlıyor.
* * *
Son 10 yılda 100 kente salyangoz damgasını vurmuş Yavaş Şehirler Birliği...
İlk “Citte Slow”, Toscana’dan Chianti seçilmiş. Onu Bra, Positano, Orvieto izlemiş.
Sonra İngiltere’den Ludlow ve Alysham kasabaları gelmiş.
Almanya Hersbruck, Lüdinghausen’i listeye eklemiş.
Hareket, özellikle Akdeniz kasabalarında kısa zamanda ünlenmiş.
Şimdi Türkiye’den ilk üyelik talebi geliyor.
Seferihisar’ın çiçeği burnunda Belediye Başkanı Tunç Soyer, Expo çabalarının sağladığı deneyimle bu güzelim Ege kasabasını “Yavaş Şehir” statüsüne sokmak için başvuruyor.“Medeniyet” sanılan markalar zincirinin ve gürültülü eğlencenin henüz işgal edemediği “yavaş Seferihisar”, onlardan önce “salyangoz”larca keşfedilirse bambaşka bir geleceğe doğru kanatlanabilir.
Ve bize, asırlardır durduğu yerden karşı kıyıya yaprak yaprak şarkılar söyleyerek eğlenen bir koca çınar gibi, durup yavaşlayarak da mutlu ve zengin olabilmeyi öğretebilir.


Kaynak:
http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1106635&AuthorID=75&Date=15.06.2009&b=Yavas%20sehir&a=Can%20Dundar&ver=45

14 Haziran 2009 Pazar

Bu Nasıl Sınav?

Bu hafta içi SPK lisanslama sınavlarının sonuçları açıklanıyor. Bakalım sonuç ne olacak... Umarım "Genel Ekonomi ve Mali Sistem"i de verip İleri Düzey Lisansı'mı alırım. Olmazsa da artık askerden sonrası için planlar yapacağım.



Hafta içerisinde sevgili dostum Berki bu sınavın zorluğuyla ilgili bana bir gazeteden köşe yazısı gönderdi. Ben de bu yazıyı blogumdan paylaşmak isterim. Okudukça, içimi rahatlatıyor. Çünkü bir ara gerçekten acaba bende mi bir eksiklik var diye ciddi ciddi düşünmeye başlamıştım. İşte o köşeyazısı:

Sermaye piyasası alanında çalışabilmek için lisans sahibi almak gerekiyor. Gerçi SPK sürekli olarak geçiş dönemini uzatıyor ama yakında lisansı olmayan hiçbir eleman sektörde çalışamayacak. Gelişmiş ülkelerde de benzer bir yapı var ve uzmanlık gerektiren alanlarda çalışacaklar genellikle meslek örgütleri tarafından yapılan sınavlardan geçerek lisans sahibi olabiliyorlar. Türkiye'de ise sınavları SPK yapıyor. Devletin bu işin içinde olmaması lazım ama ne yazık ki, SPK kendinden başka kimseye güvenmiyor. Herhalde sorular önceden bilinebilir diye düşündüğü için korkuyor. Soruları kendisi hazırlıyor, sınavı bir üniversite yapıyor. Sınava giriş de epey pahalı ve bu paranın tamamını üniversite alıyor. Yılda 56 milyon sektörden, üniversiteye gidiyor.
Bunlar bir yana bu işten bugüne kadar memnun olan da henüz çıkmadı. Sınavlarda başarı oranı daha yüzde 5'i geçebilmiş değil. Sanki sıfırcı hocanın sınavı.
Hani bazı hocalar vardır, ağzınızla kuş tutsanız sınavı veremezsiniz, aynı o durum. Sonuçta sermaye piyasasında çalışacakların çalıştıkları kurumlarda yaptıkları iş belli. Bununla ilgili genel sorular yanında, bu işlerin mevzuatını sorsanız çalışacakların asgari bilgisini ölçebilirsiniz. Ama hayır. Sanki herkes yüksek lisans ve doktora yapıyormuş gibi detayın detayı sorular soruluyor. Her sınav, ille de farklı soru sormak zorunluluğu varmış gibi, kıyıda köşede kalmış sorularla sınava girenler manyak oluyor. Sanki NASA'ya giriş sınavlarıymış gibi, 8-9 konudan sınava giriyorsunuz, her birinden en az 60 alacaksınız, ama hepsinin ortalaması 70 olacak. SPK'ya giriş sınavı bile bu kadar zor değil.
Şimdi son sınavdan 3 örnek soru vereceğim. Çalışacakların sermaye piyasasında asgari bilgisini ölçmeye yarayacak soru olup olmadığına karar verin. Soru şu: "Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca Sermaye Piyasası Kurulunun başkan ve ikinci başkan da dahil olmak üzere üye sayısı kaçtır?A) 5 B) 6 C) 7 D) 8E) 9" SPK başkanına soruyorum, bu soru hangi asgari bilgiyi ölçmeye yarıyor? Başka bir soru; "Dünya küreselleşme endeksinde, 2008 sonu itibariyle ilk sırayı alan ülke aşağıdakilerden hangisidir? A) Lüksemburg, B) İsveç, C) Kanada, D) Belçika, E) Macaristan." Had i diyelim bunlardan biri, bilince ne olacak? Sıkılmadıysanız bir örnek soru daha vereyim "Eşürün eğrilerinin birbirlerine teğet oldukları noktaların geometrik yerini aşağıdakilerden hangisi gösterir?A) Laffer eğrisi B) Phillips eğrisi C) Lorenz eğrisi D) Lucas arz eğrisi E) Etkin üretim eğrisi" Bu nedir Allahaşkına?

Çalışanlara zulüm

SPK nedense bu işi çözmüyor. Bu sınavlardan geçmek zorunda olanlar kurslara, kitaplara para yatırdılar. Bu iş için kitap yazanlar zengin oldu. Sonuçta bu kadar başarısızlık herhalde sadece sınava girenlerin salaklıklarından kaynaklanmıyor. Sistemde bir sorun var. Dünya nasıl yapıyorsa örnek almak lazım. İnsanlar kaç kere sınava giriyor, dünyanın zamanını ve parasını harcıyor, sonuçta yine geçemiyor, moralleri bozuluyor. İşin garibi bu insanlar işlerini layıkıyla yapıyorlar ve işyerleri de bunlardan gayet memnun. Ama SPK, ille de sen salaksın, sektörde çalışamazsın diyor.


Kaynak:
http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=1743

Google adsense

Analytics