Filiz Yavuz Diren etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filiz Yavuz Diren etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Aralık 2024 Pazar

2025’e Merhaba: Hayatın Ufak Detaylarında Gizlenen Anlamlar


2024’ün son Pazarında, yeni bir yılın heyecanıyla zihnimi toparlamaya çalışırken, geçmiş yıllarda yılbaşında neler yaptığımı hatırlamaya çalışıyorum. Elbette ilk aklıma gelen, harcamalarımı takip ettiğim Google Sheets dosyamı 2025’e uygun şekilde yenilemek. Bir klasik haline gelen bu ritüel, bana sanki bir başlangıç düğmesine basıyormuşum gibi hissettiriyor. Ama bununla bitmiyor; yeni yıl hedeflerimi belirlemek, hayatımda hangi yatırımları yapacağıma karar vermek gibi işlere girişmek için en motive olduğum dönem bu.

Geçtiğimiz hafta, yılın en rahat günlerindendi benim için. Yurtdışının tatil olması sebebiyle iş yerindeki yoğun tempodan sıyrılıp elimdeki düzenli raporları geliştirme fırsatı buldum. Birkaç YouTube videosu izleyerek ilham topladım. Yılın başında o filizlenen fikirlerin, 6 Ocak sabahı dolup taşan yabancı paydaş e-postalarının arasında kaybolup kaybolmayacağını göreceğiz. Ancak 2024 bana bir şeyi çok net gösterdi: “Kader gayrete aşıktır.” Denemeye değer; sonuçta, Allah büyük!

Blog’a Dönüş ve AdSense Zaferi

2024’ün son günlerinde hayatıma keyifli bir gelişme daha eklendi: AdSense programına yeniden kabul edildim! Blog yazarlığına yıllar önce başladığımda, içerik üretmek benim için bir tutkuydu ve günlük ziyaretçi sayılarım oldukça iyiydi. Fakat acemiliğime yenik düştüm ve kendi sayfamı fazla ziyaret ederek AdSense tarafından programdan çıkarıldım. Yıllar sonra, bu kez daha temkinli ve tecrübeli bir şekilde başvurdum ve sonunda kabul edildim.

Yazı yazmak ve içerik üretmek bana her zaman iyi geldi. Şimdi bu hobi, AdSense ile potansiyel bir gelir kapısına dönüşebilir. Kim bilir, belki de 2025’te boş vakitlerimi en verimli şekilde değerlendirme şansı bulurum. Gelir elde etmek, olursa güzel olur (ecnebilerin "nice to have" dediği gibi) ama asıl güzel yanı içimde tutmadan ya da zamanla unutmadan burada kalıcı hale getirmek. 

Profil Fotoğrafı Macerası

Geçtiğimiz günlerde yeni yaşım 42’ye girdim. Detayları burada yazmıştım: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/12/hos-geldin-yeni-yasm-42.html Bu yıl doğum günümle ilgili bir şeyleri Instagram’dan paylaşım yapmak içimden gelmedi. Ancak yılın bu son günlerinde profil fotoğrafımı değiştirmek istedim. Antalya’daki bir şirket etkinliğinde çekilen profesyonel fotoğraflardan başladım, sonra tatilden daha sıcak bir kare koymayı düşündüm. Nihayetinde galerimde biraz daha geriye giderek içime sinen bir fotoğraf buldum.

"Tatar Salim"deki doğumgünü yemeği Instagram için iyi fikir değildi

Bu küçük detaylarla uğraşmak, hayatımda büyük bir derdim olmadığının tatlı bir göstergesi gibi. Ufak şeylere enerji harcayabiliyor olmak bile bir şükür sebebi.

2025’ten Beklentiler

2025’e dair dileklerim net: Sağlık, mutluluk ve başarı. Ailemin ve sevdiklerimin huzuru, benim için her şeyin önünde geliyor. Ayrıca, iş yerinde Genel Müdürümüz Filiz Yavuz Diren'in bir toplantıda (söz konusu toplantı ve Torbalı ziyaretimin detayları burada: https://volkanyorulmaz.blogspot.com/2024/12/yeniden-torbal-fabrika-gezisi-ve-seffaf.html) söylediği bir söz zihnimde yankılanıyor: “Deneyim biriktirin; buradan ayrıldığınızda yanınızda güzel hatıralarınız olsun.” İşte 2025, bu güzel hatıraları biriktireceğim bir yıl olsun.

Şimdiden herkese yeni yılın sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle…

6 Aralık 2020 Pazar

Deneyim Borcu ve Dijital Dönüşümde Rekabette Öne Geçmek

1 Aralık 2020 günü AmCham Turkey / American Business Forum in Turkey tarafından düzenlenen "New Normal: Digital Transformation" serisinin "Know Your Customer" panelinde Philip Morris International Genel Müdürü Filiz Yavuz Diren, Deloitte Digital Türkiye Ortağı Özlem Yanmaz ve IBM Cloud & Cognitive Ülke Lideri Arzu Sözen tüketicilerin şirketlerden beklentileri, COVID-19 pandemisinin dijital dönüşüm ajandası üzerindeki etkisi, yeni paradigma üzerine kurulu iş modelleri, verimlilik ve insan deneyimi denklemi, ekosistem işbirlikleri, veriye dayalı içgörü, bugünün ve yarının bilişsel kabiliyetleri üzerine görüşlerini aktardı.

Müşteriyi gerçekten tanımak demek, müşteri ihtiyaçlarını, beklentilerini ve taleplerini hissetmek ve anlamak demek. Dijital Dönüşümün önemli unsurlarından olan “Müşterilerinizi Tanıyın” konusunun tartışıldığı panel oldukça ilgimi çekerken iki konu özellikle dikkatimi çekti:

İlki, şirketler, müşterileri, çalışanları ve paydaşları ile ilgili anlayışlarını derinleştirerek insanların hayatlarını daha iyi hale getirecek değer önerileri ve çözümler ortaya koyabilirler. Bunun için niyet yeterli değil; davranış trendlerini takip edebilme, veri odaklı içgörü üretebilme ve gerçek zamanlı aksiyon alabilme kaslarına sahip olmak gerekiyor. Şirketim Philip Morris dijital altyapısını geliştirirken veriyi karar alma mekanizmasında merkeze koyarak müşterisini ve onun ihtiyaçlarını karşılayabilecek dijital dönüşümü gerçekleştirerek sektörüne liderlik ediyor.

İkincisi ise, açıkçası daha önce hiç duymadığım “deneyim borcu” kavramı oldu. Deloitte Digital Türkiye Ortağı Özlem Yanmaz panelde deneyim borcundan bahsedince ajandama not alıp konuyu ilk fırsatta araştırdığımda bu kez kendimi yine Deloitte tarafından periyodik olarak yayımlanan Radar yayınındaki bir makalede buldum. Bakın o makaleyi okurken nelerin altını çizmişim:

Dijital teknolojilerin yaşamamızdaki birçok etkileşimi gerçekleştirdiği ve bunca yoğunluğumuz arasında hayatı kolaylaştırdığı muhakkaktır. Fakat insanlar arası bağlantının temel taşlarını da erozyona uğratıyorlar. Dolayısıyla, insani dokunuştan yoksun her dijital iletişim – ister kişisel, ister iş için olsun – bireyleri daha izole, daha yetersiz düzeyde temsil edilmiş, daha doyumsuz hissettirecek.

İvmesine dahi yaklaşmakta zorlandığımız dijital teknolojilerin arzu edilmeyen yan etkilerinden biri deneyim borcu olacak diyor, Deloitte araştırması. Neden derseniz, birçok davranışsal psikoloğun kolayca söyleyebileceği gibi insanlar yarın yapılacak zor bir seçimi bugünden gelecek kolay bir çözüm ile değiş-tokuş etmeye hazırdır. Araştırmalar gösteriyor ki, sosyal medya bizleri birbirimize daha “bağlı” hale getirse de, toplumdan daha izole ve birbirini kıskanan bireyler olmamıza yol açıyor.

Peki, bahse konu deneyim borcunu nasıl düşürebiliriz? Eğer kanun yapıcılar ve regülasyon otoriteleri yeterince hızlı değilse ya da iş yaptığınız endüstri düzenlenen bir alan değilse, insan deneyimini artırarak deneyim borcunu ödemek en doğrusu.

O halde deneyim borcunu nasıl ödeyeceğiz diye soracak olursanız, makale bize 3 yol öneriyor:

  1. Empati ile tasarlamak
  2. İnsan tecrübesine odaklanmak
  3. İnsan ruhu ile bağlantı kurmak

Bunları kısaca açmak gerekirse;

Empati bize şüphesizdir ki perspektif kazandırıyor. Araştırmalar gösteriyor ki kendi değerlerini paydaşlarının değerleri ile hizalayabilen organizasyonlar aynı zamanda en yüksek çalışan ve müşteri tatmin skorlarına da sahip.

Ortak değerler üzerine kapsayıcı insan tecrübeleri inşa eden şirketler bireye daha çok odaklanarak bulundukları endüstride öne çıkıyor.

İnsan deneyimini artırmak noktasında, insan ruhu ile bağlantıyı sağlamak, hem bireysel hem de organizasyonlar düzeyinde bizlerin sorumluluğunda; başarabilen markalar uzun vadenin kazananları olacaklar.

Tüm bunları gözönünde bulundurarak bugün hızlıca düşünülmüş ve tasarlanmış bir teknoloji entegrasyon projesinin, odağında insan olmadan uygulamaya alınmasının, ileride ne kadar vahim sonuçları olabileceği akla geliyor. Dijital dönüşümün odağında insanın olması gerektiği bu kadar açıkken, ben de okuduğum bir HBR makalesinden yola çıkarak, katıldığım bu panelde şöyle bir soru sordum: Sizce bu dijital dönüşüm içerisinde, rekabette geri kalmamak için bireyin hangi “soft skill”lerini geliştirmesi gerekir? 

Soruma aldığım cevabı aşağıda paylaşarak sizleri dijital dönüşüm öykünüz üzerine düşünmeye davet ediyorum.



Google adsense

Analytics