1 Aralık 2013 Pazar

Türkçe’mizin Önemi ve Avrupa’da Türkçe’mizi Korumak

Dil, insanların iletişiminde en önemli ve etkin araçtır. Kullandığımız dil ile birbirimize duygu, düşünce, bilgi, tecrübe ve benzeri olguları aktarırız. Bu aktarımın amacına ulaşmasında dile olan hakimiyet çok önemlidir.

İletişim başlı başına işteş bir eylemdir. Tek taraflı iletişim söz konusu olamaz. Bu noktada iletişime giren, dili kullanan tarafların dile ne kadar hakim oldukları önem kazanır. Bu noktada verilen ya da verilmek istenen mesajın doğru ifade edilmesi için dili etkin kullanmak gerekir.

Dil, kültürün, örf ve adetlerin sonraki nesillere aktarılması açısından tartışmasız yegane araçtır. Kültürel mirasın yeni jenerasyonlara iletilmesinde dilin oynadığı rolü hiçbir şey oynayamaz. Bu açıdan değerlendirdiğimizde de bu transfer sürecinde yine dile ne derece vakıf olunduğu, aktarımın o derece başarılı olacağı sonucunu doğurur.

Dilin ne derece önemli olduğunu diline sahip çıkan milletlerin diğer ülkeler üzerinde sağlamış olduğu nüfuza bakar rahatlıkla görebiliriz. Bugün Dünya’da en çok konuşulan dil İspanyol’cadır. Bu dili öğrenmek ticaret konusunda başarıya ulaşmak için önemli bir adımdır. İngilizce geldiği pozisyon itibariyle Dünya’nın dili konumuna gelmiştir. Teknoloji’de ilerlemiş olan Amerika Birleşik Devletleri tüm teknolojik gelişmelerinde İngilizce isimler kullanarak bu konuda bir hegemonya yürütmektedir. Bugün Fransa’ya gittiğinizde İngilizcem konuştuğunuzda halk size cevabını Fransızca vererek dilini sahiplenmektedir. Benzer şekilde Rusya ve Çin dilini koruyarak, bağımsızlığını bu konuda da tasdiklemektedir.

Yukarıdaki satırlarda da özetlemeye çalıştığım gibi dilimiz herşeydir. Ona sahip çıkmak yalnız bugüne ait bir görevimiz değil, bizden sonralara karşı olan bir borcumuzdur. Bu görev ve borcun bilincinde olarak planlı hareket etmek, geleceğe yönelik bir politika belirleyip buna sadık kalmak gereklidir. Bu noktada dilimizin bize geçmişimizden bir miras olduğunu unutmamamız gerektiğinin bilinciyle, gençlerimize bu önemi çok iyi aktarmalıyız. Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolaydır. Bu sebeple hem Türkiye’de hem de Türklerin yaşadığı diğer ülkelerde bu önemi yayacak yayınlar yapılmalıdır. Ülkemizin sevilen ve önde gelen kişileri hem dili güzel kullanarak, hem de dilimizi güzel kullanmaya özendirerek her yaştan Türk insanına örnek teşkil etmelidir. Düzenlenecek organizasyonlar yılın sadece bir günü ile sınırlı kalmamalı ve bu organizasyonlar tüm bireyler için özendirici nitelikte olmalıdır. Örneğin Avrupa’da sık sık yapılacak organizasyonlarla Türkçe olarak en iyi öykü, kısa roman, roman, metin yazarlığı, münazara, şiir, şiir okuma yarışmaları düzenlenebilir. Bu yarışmalar ulusal televizyon kanallarda yayımlanarak, yarışma duyuruları ve haberleri yerli ve yabancı basında yayımlanarak geniş bir çevreye ulaşılabilir. Bunlara ek olarak, düzenlenen organizasyonlarla geçmişten günümüze değer kaybetmeden gelen ebedi eserler yurtdışında özel günlerde çocuklarımıza armağan edilerek onların da bu kültürel mirasa erişmesi sağlanmalıdır.

Günümüzde başarılı olan her şey çok hızlı bir şekilde büyük kitlelere ulaşmaktadır. Bu her alanda geçerli olduğu gibi kültürel alandaki eserler için de geçerlidir. Eğer Türkçe eserler konusunda başarıyı özendirecek bir politika takip edersek bu da insanların öncelikle Türkçe okumasına, sonrasında da Türkçe’mizi güzel, doğru ve etkin kullanmasına yol açar. Bunun temeli de iyi bir Türkçe eğitim ile mümkündür. Okulda ve evde sağlam bir Türkçe eğitimi alan birey, kendini Türkçe olarak iyi bir şekilde yazılı ve sözlü ifade eder. Bu ifadeyi çevresiyle paylaşır ve en önemli varlığımız olan dilimizin canlı kalmasını ve bizden sonralara iletilmesini sağlar. İşte bu aşamada devletimizin Türkçe’yi özendirmesi kilit rol oynayacaktır. Eğer anadilde yazmak, konuşmak takdir edilirse, bunun meyvesini alırız. Örneğin, Türkler için açılacak olan yarışmalarda en iyi makale, roman, hikaye yazanlar devlet tarafından ödüllendirilip, çalışmalarına teşvik verilirse, bu kişilerde dünya çapında eserler ortaya koymak için çok daha konsantre şekilde çalışıp, bizleri en iyi şekilde temsil edecek ürünler ortaya koyarlar. Bu başarının duyulması, bu alanlara uzak olan kişiler için de teşvik edici nitelikte olacaktır. Bireyler merak edip yazılanları okuyacak, çevrelerindekine bahsedecek, bu şekilde kültürel eserler kendi içimizde yayılacaktır. Dil bu eserler üzerinden bizden sonrakilere de miras kalacaktır.

Yurtdışında ve yurtiçinde kültürel mirasımızı yaşatmak, dilimizi kullanmak ve geliştirmek için dernekler, lokaller, kulüpler kurulmalı, bu mekanlarda sosyal organizasyonlar düzenlenmelidir. Buralarda geçirilecek vakitlerde Türkçe, Türk tarihi, Türk ordusu, Türk edebiyatı ve Türk dış politikası hakkında katılımcılara bilgi verilmeli, fikir alışverişinde bulunulmalıdır. Bu gibi yerler birlik ve beraberliğin sağlanması açısından son derece önemli rol oynayacaktır.

Özetle, dilimiz bizi diğer milletlerden ayıran yegâne unsurlardan biridir. Bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü korumak için dilimizi de korumalıyız. Öncelikle bu bilinçle mevcut Türkçe eserlerimizi incelemeli, onların değerini bilerek geniş kitlelere ulaşmasını sağlamalıyız. Buna ek olarak Türkçe’mizi hem yurtiçinde hem de yurtdışında yaşatmak için organizasyonlar düzenlemeli, dilimizi doğru ve etkin kullanmak için çevremizdekileri teşvik etmeliyiz. Dilimiz bize atalarımızdan mirastır ve biz de bu dili torunlarımıza en iyi şekilde miras bırakmalıyız. Onu koruyup geliştirmek ve özellikle farklı dillerin konuşulduğu Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının bu dili yaşamasını sağlamak bizlerin görevidir. Bu vesileyle yapılacak olan tüm aktivitelere katılmak ve katılımı yönlendirmek konusunda organize bir şekilde çalışmalıyız. Dilimize sahip çıkalım ve onu hep beraber canlı tutalım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics