23 Eylül 2014 Salı

Farkındalık

Osho'nun Farkındalık adlı kitabından kendim için aldığım notları sadece kendime saklamak yerine paylaşmak istedim. Üzerinde düşünmeye değer...

Hayat amaçtır ve onu elde etme tekniği, yöntemi de farkındalıktır.

Mekanik bir şekilde yeme, kendini tıka basa doldurmaya devam etme; çok farkında ol. Çok iyi çiğne ve fark et... ve bu ana kadar ne kadar çok şeyi kaçırmış olduğuna şaşıracaksın çünkü her ısırık sana müthiş bir tatmin verecek.

Kısmi gayret boşunadır. Şöyle-böyle olamazsın, ılık olamazsın. Bunun bir yararı olmaz. Ilık su buharlaşamaz ve uyanık olmak için yapılacak ılık gayretler başarısızlığa mahkûmdur.

Buda dedi ki: "Birisi yanan bir meşaleyi nehre atabilir. Nehre ulaşana kadar meşale yanık kalır. Nehre düştüğü anda tüm ateşi söner; nehir onu soğutur. Ben bir nehir oldum. Bana aşağılamaları fırlatırsınız; onları fırlattığınızda onlar ateştir ama bana ulaştıkları anda benim serinliğimin içinde ateş kaybolur. Artık acıtmazlar. Siz dikenleri atarsınız; sessizliğime düşünce onlar çiçeğe dönüşür. Ben kendi yaradılışımın doğasından hareket ediyorum."

Eğer gerçekten çok mutlu olmak istersen ihtiyaçlarını yerine getir ve arzularını boş ver. Sefil olmak istiyorsan ihtiyaçlarını kes ve arzularının peşinden git.

Başkalarıyla ilişki kur. Ama kendinle de kur. Başkalarını sev. Ama kendini de sev. Dışa açıl; dünya güzel, macera dolu; o bir meydan okuma, o zenginleştirir. Bu fırsatı kaçırma; ne zaman dünya kapını çalsa ve seni çağırsa dışarı çık. Korkusuzca git; kaybedecek hiçbir şey yok, kazanılacak ise her şey var. Ama kaybolma. Devamlı olarak ve devamlı olarak gidip de kaybolma; arada bir eve dön. Bazen dünyayı unut; bu anlar meditasyon içindir. Her gün eğer dengeye gelmek istersen, içeriyi ve dışarıyı dengelemen gerekir. Aynı ağırlığı taşımalılar bu sayede içerde hiçbir zaman dengeyi kaybetmezsin.

Bir hikaya ile notları sonlandıralım...

Bir Zen ustası olan Hotei bir köyden geçiyordu. Yeryüzüne ayak basmış, gelmiş geçmiş en güzel insanlardan birisiydi, insanlar onu Gülen Buda olarak bilirdi; her an sürekli gülerdi. Ama bazen bir ağaç altında otururdu —bu köyde gözleri kapalı olarak bir ağacın altında oturuyordu— gülmüyor, hatta gülümsemiyordu, tamamen sakin, aklı başında. Biri sordu, "Gülmüyorsun Hotei?"

Gözlerini açtı ve, "Hazırlanıyorum" dedi.

Soruyu soran anlayamamıştı: "Hazırlanıyorum derken neyi kastediyorsun?"

Hotei dedi ki, "Kendimi kahkaha için hazırlamalıyım. Kendime bir dinlenme fırsatı vermeliyim. İçeri girmek durumundayım, Tüm dünyayı unutmak zorundayım böylelikle tazelenmiş olarak geri gelebilir ve tekrar gülebilirim."

Gerçekten gülmek istersen, ağlamayı öğrenmek zorunda kalacaksın. Ağlayamazsan ve gözyaşlarına muktedir değilsen gülmek için yeterli olamayacaksın. Gülmeye ait olan bir insan aynı zamanda gözyaşlarına da aittir; o zaman bir insan dengededir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics