29 Eylül 2015 Salı

Gerçek Özgürlük - Doğan Cüceloğlu

Doğan Cüceloğlu'nun Gerçek Özgürlük adlı kitabını bugün bitirdim.Yaşamı özgürce kucaklamak, özüne ulaşmak ve içindeki gerçek özgürlüğü bulmak temalarının işlendiği kitaptan aldığım notları kendime saklamakla kalmadım, sizlerle de paylaşmak istedim. İşte kitaptan bana ve size geriye kalanlar:

Yaşamak bir ziyafettir. Bu ziyafete davetli kişiler pek çoktur ama masaya oturmayı başaranlar, çok azdır.

Bir insanm yaşamının anlamı, o insanın 'ben'ini aştığı yerde oluşur.

Bir şeyin farkında olabilmek için, farkında olacağın o şeyin dışına çıkıp onu 'aşmak', ona dışarıdan bakabilmek gerekir. Bu, bir insanın kendi evini dışarıdan görebilmesine benzer. Evinin dışına çıkıp, onun etrafında dolaşan insan, evinin yapısını, dışarıdan nasıl göründüğünü, konumunu daha iyi bilir. Kendi Tanımlama Sistemi'ni fark edebilmen için onun ötesine geçmen, dışına çıkman gerekir.

Özgürsem, sorumlu olmalıyım.

Kişi, kendi yaşamının anlamını oluşturabildiği ölçüde bir şahsiyet olur.

İyilik ve kötülük büyüklüğüyle değil, duyarlılık derecesiyle bizi etkiler.Yaşadığımız her an önümüzde iki seçenek vardır: gelişime doğru bir adım atmak ya da güvende hissetmek için bir adım geri kalmak.

Hiç hata yapmayan insan, hiçbir şey yapmayan insandır. Ve hayatta en büyük hata, kendini hatasız sanmaktır.

Hayatınızın her anında hayal ortakları ve hayal katilleriyle karşılaşacaksınız eğer hayal katillerinin etkisinde kalırsanız, gerçekleştirmek istedikleriniz hep birer hayal olarak kalacak.

Samimiyetle inanmış bir kalp, çoğunluktur.

Üç tip kuruluş vardır.

1.    Günü kurtaranlar - Balık veren

2.    Bir kişiyi kurtaranlar - Balık tutmayı öğreten

3.    Geleceği kurtaranlar - Balık endüstrisinde devrim yaratacak liderleri keşfeden ve yetiştiren

Vicdan yoksa, bilgi ruha sadece zarar verir.

Bir işin parasal sermayesi kadar, duygusal sermayesi de önemlidir.

Bir insanı değerlendirmek için nelere sahip olmadığına değil, sahip olduklarıyla neler yaptığına bak.

Neden, 'Aferin sana aslan oğlum, alkış alkış,' değil? Verdiği cevabı hiç unutmayacağım: 'Ben zaferine sadece tanık olurum, onun benden aferin almak için başarı peşinde koşması doğru değil. Kendisi için başarır ama benim bildiğimi, gözlediğimi, tanık olduğumu bilir!

Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!...

Akıllı insan kime güveneceğini temkinli bir arayışla keşfeder, ama iki şeyden vazgeçmez: Güveneceği insanlarla birlikte olmak ve güvenilecek bir insan olmak.

Medeniyet, insanın biyolojik zorunlulukla şu ya da bu şekilde yaptığı fiillerin üstüne yükselerek kendi zihninde belirlediği bilinçli bir ruhi istikamete göre fiillerini üretmesidir.

Siz kendiniz, kendi hayatınızda kendiniz olarak var olamazsanız, kendiniz de dahil hayatınızda hiç kimseyle gerçek bir ilişki içine giremezsiniz. Herkesin başarılı gördüğü bir evliliğiniz olur, ama sizin ruhunuz yalnızdır, hüzünlü ve mutsuzdur.

Bir toplum neye tanıklık yaparsa, o toplumun çocukları ona değer vermeyi öğrenir. Böylece, bir toplumun yaşayan değerleri kuşaktan kuşağa tanıklık süreci içinde aktarılır Bu demek oluyor ki, değerler okullarda ders vererek, nasihat ederek, atalarımız şöyle yaptı, böyle yaptı diyerek öğretilemez. Değerler, günlük yaşamda yapılan tanıklıklar aracılığıyla farkına varılmadan öğrenilir.

Felaketler karşısında direnmek, kahramanlıkların en büyüğüdür. FENELON

Aklını gönlünün değerleriyle yöneten insan yaşamının efendisidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google adsense

Analytics